Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Muaviye Kimdir?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Muaviye Kimdir?

    [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

    , Peygamber efendimizin kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi.
    Hz. Muaviye, Peygamber efendimizin kâtiplerinden idi. Yazısı güzel idi. Fasih, halim, vakur idi.
    Zeyd ibni Sabit diyor ki:
    Muaviye, Cebrailin getirdiği vahyi ve Peygamber efendimizin mektuplarını yazardı.



    [/quote]

    Madem vahiy katibi,Muaviyenin hangi sureyi yazdığını öğrenebilirmiyim?




    [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

    (Hz. Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [c.1, m.120]


    [/quote]

    o zaman sıffin savaşında onbinlerce insanın kanını döken Muaviye ve Amr bin asın bu eylemleri ,Allah yolunda şehid olan Veysel Karaninin ve adil bir halife olan Ömer bin abdülazizin yaptığı her iyi amelden daha hayırlı öyle mi?
    Sübhanallah Allahım sen aklıma mukayyet ol böyle bir anlayış İslamın neresinde var,KURAN ve sünnette bu anlayışın yalan olduğuna dair yüzlerce delil varken saf müslümanlar bu masallarla nasıl uyutulur böyle

    Yorum


      #17
      Ynt: Muaviye Kimdir?

      [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

      Hz. Ali ile birbirlerine beddua ettikleri asla doğru değildir, bunu ibni Sebecilerin uydurmuş olduğu kıymetli kitaplarda yazılıdır. Yalan olduğunu şu âyet-i kerime de açıkça bildiriyor:
      (Muhammed aleyhisselam, Allah’ın Resulüdür ve Onunla birlikte bulunanların [Eshab-ı kiramın] hepsi, kâfirlere karşı çetin, fakat, birbirlerine karşı merhametli, yumuşaktır.) [Feth 29]

      Birbirlerine karşı merhametli olan, birbirini seven insanlar birbirlerine beddua eder mi hiç? Hâşâ Allahü teâlâ yalan mı söylüyor?


      [/quote]

      Muaviye Hz. Ali’ye lanet etti.

      (İkd’ül Ferid İbn-i Abdu Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356; c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)



      Muaviye Hz.Ali’ye sövdü.

      (İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134 / el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
      Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
      “el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
      s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.310)



      Muaviye namaz kıldığında Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin İbadet ve Eşter’e lanet etti.

      (Şeyhülislam Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde" s.162)




      Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir verdi.

      (Sahih-i Müslim c.2, s.360 /
      Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 /
      el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 /
      Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. /
      el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./
      İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 / ez-Zerendi el-Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 /
      Menakib-i Hüvarezmi s.59 /
      İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 /
      el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 /
      İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” s.82, 92 /
      İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29 /
      İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. / Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 /
      el-Emini’nin “el-Gadir” c.1, s.257; c.3, s.200)



      Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi : Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için Allah ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi.
      (Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)


      İslam ülkelerinde minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi). Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler derhal katlediliyordu.
      (en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78)



      bunlardamı ibni sebecilerin uydurması

      Yorum


        #18
        Ynt: Muaviye Kimdir?

        [quote author=Melis link=topic=1587.msg9878#msg9878 date=1236459162]
        BAKIN BEN MUAVİYE MELUNUNA HZ DEMEDİĞİM İÇİN KAÇ FORUMDAN KOVULDUM..
        EĞER BURASI EHLİBEYTÇİ FORUMSa ANKEBUTUN BU YAZISI SİLİNMELİ!
        [/quote]

        Saygı değer kardeşim vakti zamanında, Muaviyeye HZ demediğimiz için bizlerde bir kaç forumdan kovulmuştuk. Ve yazınızınızın bir kısmını Muaviyeye HZ demediğiniz için silmedim! Bu forumda her türlü inanca saygı açısından, lanetsiz, hakaretsiz ve alaysız bir ortamda yazışmayı ve faydalanmayı ümid ederek yazmalı, çalışmalı ve başarıya ulaşmalıyız.

        Ankebutun yazısının ise silinmesi mümkün değildir ki nitekim kendisi kendi düşünce yapısını ispat etmek için bir yazı kopyalamıştır. İçeriğini her ne kadar sevmesenizde o yazıyı silmemiz mümkün değildir. Fakat ben inanıyorum ki, siz o yazıya cevap verebilecek, bilgi ve donanıma sahip olarak yeterli düzeydesinizdir. Benim sizden özellikle ricam Ankebutun yazısını, iddialarını, getireceğiniz ve belge ve delillerle çürütünüz.

        Teşekkür ederim.

        Yorum


          #19
          Ynt: Muaviye Kimdir?

          [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9883#msg9883 date=1236459944]
          [quote author=Melis link=topic=1587.msg9882#msg9882 date=1236459866]
          [tt]SENİN YAZIN BAŞTAN AŞAĞI ŞİA İNANCINA TERS...
          MUAVİYE GİBİ EHLİBEYT DÜŞMANI BİR MELUNA HZ. DEMEN EHLİBEYT SEVENLERLE ALAY ETMEKTİR....
          [/tt]
          [/quote]

          Şia inancına ters dediğiniz şey ehli sünnet inancıdır,Bu forumda ehli sünnet inancı doğrultusunda yazmak yasak mı?
          ben kurallarda böyle bir madde göremedim yasaksa bilelim ona göre davranalım.
          [/quote]

          Değerli kardeşim, inancınıza dair istediğinizi, ahlak ve edep çerçevesinde yazabilirsiniz. Yalnız sizden ricam mümkünse, uzun kopyalar yerine özet olarak kendi düşüncelerinizi beyan etseniz, ve birde size karşı yazılan cevaplara bir itibar edip okusanız, düşünüp, değerlendirip, araştırıp sonra yazsanız!

          Teşekkür ederim.

          Yorum


            #20
            Ynt: Muaviye Kimdir?

            [quote author=Melis link=topic=1587.msg9890#msg9890 date=1236462116]
            [tt]BEN SÜNNİ KARDEŞLER İLE MUAVİYE KONUSUNDA ÇOK MÜNAZARA YAPTIM VE ŞUNU GÖRDÜM..

            "MUAVİYE MEZARINDAN KALKIP (-BEN CEHENNEMLİKİM!) DESE DE HİÇ BİR SÜNNİ ONA SAYGI DUYMAKTAN VAZGEÇMEZ..."

            O YÜZDEN İLİM YOLU İLE BU TAASSUBUN KIRILAMAYACAĞINI ANLADIM, YANİ BOŞU BOŞUNA KENDİMİ YORMAM ARTIK!
            [/tt]
            [/quote]

            Kesinlikle yanılıyorsunuz. Kesinlikle bu konuda hatalısınız. Ben ömrümde, Ehl-i Sünnet kaynaklarını dikkate alarak, Kuranı deliller ışığında Muaviyenin Cehennemlik olduğunu ispat eden bir çok hatta sayısızca Sünni arkadaşa tanık oldum ve halen tanık olmaktayım. Dün bir iki tanesine tanık oldum. Genel olarak konuşuyor ve bu üslubunuzla Muaviyeyi sevmeyen nica Sünni kardeşlerin kalbini kırabilirsiniz.

            Sizden ricam lütfen biraz daha sakin olalım.

            Yorum


              #21
              Ynt: Muaviye Kimdir?

              [quote author=Ebul Fazl link=topic=1587.msg10001#msg10001 date=1236505552]
              [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

              , Peygamber efendimizin kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi.
              Hz. Muaviye, Peygamber efendimizin kâtiplerinden idi. Yazısı güzel idi. Fasih, halim, vakur idi.
              Zeyd ibni Sabit diyor ki:
              Muaviye, Cebrailin getirdiği vahyi ve Peygamber efendimizin mektuplarını yazardı.



              [/quote]

              Madem vahiy katibi,Muaviyenin hangi sureyi yazdığını öğrenebilirmiyim?




              [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

              (Hz. Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [c.1, m.120]


              [/quote]

              o zaman sıffin savaşında onbinlerce insanın kanını döken Muaviye ve Amr bin asın bu eylemleri ,Allah yolunda şehid olan Veysel Karaninin ve adil bir halife olan Ömer bin abdülazizin yaptığı her iyi amelden daha hayırlı öyle mi?
              Sübhanallah Allahım sen aklıma mukayyet ol böyle bir anlayış İslamın neresinde var,KURAN ve sünnette bu anlayışın yalan olduğuna dair yüzlerce delil varken saf müslümanlar bu masallarla nasıl uyutulur böyle

              [/quote]


              Ankebutun bu yazıya ve bu sorulara cevap vereceğini ümid ediyorum. Ve cevaplarını bekliyorum.

              Yorum


                #22
                Ynt: Muaviye Kimdir?

                Sayin ankebut kardesim size bir soru sormak istiyorum.Tüm tarihi yasananlari bir kenara birakalim.Eminim Allahin Resulu Hz Muhammed s.a.a efendimizi seviyorsunuzdur.
                Onu gercek anlamda seven sevdiklerinide sever degilmi??
                Hz Alinin ,Hz Hasanin kisacasi Ehlibeytin Resullah yanindaki degerinden haberdarmisiniz bilmiyorum ama ben yinede hatirlatmak amaciyla bir kac tanesini ekleyeyim:
                Önce ayetlerden baslayalim,
                Allahu teala Kurani kerimde sura suresi 23 ayette söyle buyurmaktadir,
                De ki sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgidir ve kim güzel ve iyi iş yaparsa onun güzelim mükafatını artırırız; şüphe yok ki ALLAH, bağışlayandır, iyiliğe mükafatla karşılık verendir."
                Ehl-i sünnet büyüklerinden Ahmed b. Hanbel, Taberani, Hakim-i Nişaburi ve İbn-i Ebi Hatem, İbn-i Abbas'tan bir rivayet naklediyor ki mezkur ayet nazil olduğunda Peygambere (s.a.a) sevgisi bizlere vacib olan akrabanız kimlerdir?" diye sorulunca Resulullah (s.a.a) şöyle cevab verdi: "Ali, Fatime ve evlatları.
                Hz. Resulullah Hz. Ali'nin kolundan tutarak şöyle buyurmuştur: "Bu sadıkların imamı, kafirlerin katilidir. Ona yardımcı olana yardım olunur, ondan yardımı esirgeyenden yardım esirgenir." (1)

                2- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali hakkında bana üç şey vahiy olundu; Ali, Müslümanlar'ın efendisi, muttakilerin imamı ve beyaz yüzlülerin komutanıdır." (2)

                3- Hz. Resulullah Hz. Ali'ye hitaben şöyle buyurmuştur: "Müslümanlar'ın efendisi, muttakilerin imamı hoş geldin." (3)

                4- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bu kapıdan ilk girecek kişi, muttakilerin imamı, Müslümanlar'ın efendisi, dinin önderi, vasilerin sonuncusu ve beyaz yüzlülerin komutanıdır."
                Hazret sözünü bitirir bitirmez kapıdan Hz. Ali içeri girer. Bunun üzerine, Hazret sevinçle ayağa kalkarak, Hz. Ali'nin boynuna sarılır ve şöyle der: "Benim tarafımdan sen emanetleri vereceksin, benim sesimi sen onlara duyuracaksın ve benden sonra ihtilafa düştükleri konularda hakikati sen onlara izah edeceksin." (4)

                5- Hz. Resulullah Hz. Ali'ye işaret ederek şöyle buyurmuştur: "Bu, bana ilk iman eden ve kıyamet günü ilk benimle tokalaşacak olandır. Bu, en büyük sıddıktır. Bu, ümmetin Faruk'udur. Hak ile batılı birbirinden ayırır ve bu mü'minlerin önderidir." (5)

                6- Hz. Resulullah ensâra şöyle buyurmuştur: "Ey ensâr cemaatı! Size, kendisine tutunduğunuz taktirde, hiçbir zaman yolunuzu şaşırmayacağınız birini tavsiye edeyim mi? O Ali'dir. Onu beni sevdiğiniz gibi sevin. Bana verdiğiniz değeri ona da verin. Benim size dediğimi, Cebrail, ALLAH Azze ve Celle tarafından bana emretmiştir." (6)

                7- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "İlmin şehri benim, kapısı ise Ali'dir. İlmi arzulayan varsa kapıya gelsin." (7)

                8- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali, ilmimin kapısıdır, risaletimin içeriğini o benden sonra ümmetime açıklayacaktır. Onu sevmek iman, ona buğzetmek ise nifaktır." (8)

                9- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali bin Ebu Talib Hıtte kapısıdır, o kapıdan giren mü'min, çıkan ise kafir olur." (9)

                10- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali'nin bana olan menzileti, benim ALLAH'a olan menziletim gibidir." (10)

                11- Hz. Resulullah Vedâ Haccı sırasında Arafe günü şöyle buyurmuştur: "Ali benden, ben de Ali'denim, benim tarafımdan ancak ben veya Ali mesaj ulaştırabilir..." (11)

                12- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bana itaat eden ALLAH'a itaat etmiştir, bana isyan eden ise ALLAH'a isyan etmiş olur. Ali'ye itaat eden bana itaat etmiştir, ona isyan eden ise bana isyan etmiş olur." (12)

                13- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Sen dünyada da efendisin, ahirette de. Senin dostun benim dostumdur, benim dostum ise ALLAH'ın dostudur. Senin düşmanın benim düşmanımdır, benim düşmanım ise ALLAH'ın düşmanıdır. Benden sonra sana düşman olana yazıklar olsun." (13)

                14- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bana iman edip inananlara, Ali bin Ebu Talib'in velayetini kabul etmesini tavsiye ederim. Onun velayetini kabul eden, benim velayetimi kabul etmiş olur. Onu seven beni, beni seven de ALLAH'ı sevmiş olur. Ona buğzeden bana, bana buğzeden ise ALLAH'a buğzetmiş olur." (14)

                15- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim benim gibi yaşayıp, benim gibi ölmeyi ve bana ALLAH'ın va'dettiği ebedi cennete gitmeyi istiyorsa, Ali ve ondan sonraki zürriyetini kendine veli edinsin. Çünkü hiçbir zaman onlar sizi hidayet kapısından çıkarıp dalalet kapısına yöneltmezler." (15)

                16- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim benim hayatımı yaşayıp, benim ölümüm gibi ölmeyi istiyor ve Rabbimin diktiği cennette mesken edinmeyi arzu ediyorsa, benden sonra kendine veli olarak Ali'yi seçsin, ona sadık kalanlara sadık kalsın. Benden sonra Ehl-i Beyt'ime uysun, onları kendine örnek alsın. Çünkü onlar benim soyumdurlar, benim tıynetimden yaratılmışlar ve benim ilim ve kavrayışımı kazanmışlardır. Ümmetimden onların faziletini yalanlayanlara, onlarla bağımı kesenlere yazıklar olsun. ALLAH onlara şefaatimi nasip etmesin." (16)

                17- Hz. Resulullah (s.a.a) Ammar bin Yasir'e hitaben şöyle buyurmuştur: "Ey Ammar! Eğer Ali'nin bir vadiye, diğer insanların ise başka bir vadiye girdiğini görürsen, Ali'nin girdiği vadiye gir. Çünkü o seni sapıklığa sevk etmez ve hidayetten de çıkarmaz." (17)

                18- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ben uyarıcıyım, Ali ise hidayetçidir. Ey Ali! Benden sonra seninle hidayet arayanlar hidayet bulacaklardır." (18)

                19- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim Nuh'un azmini, Adem'in ilmini, İbrahim'in hilmini, Musa'nın zekasını ve İsa'nın zühdünü görmek isterse, Ali bin Ebu Talib'e baksın." (19)

                20- Hz. Resulullah Hz. Ali'ye şöyle buyurmuştur: "Benden sonra ümmetin kahrına uğrayacaksın, ancak sen benim şeriatım üzere yaşayacaksın ve sünnetim üzere öldürüleceksin. Seni seven beni sevmiştir, sana buğzeden bana buğzetmiştir. Bir gün gelecek ki, şu sakalın başının kanıyla boyanacaktır." (20)

                21- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Senin yedi tane özelliğin var ki, bunlarda hiçbir kimse sana yetişemez. Sen insanların ALLAH'a ilk iman edenisin, ALLAH'ın ahdine en vefalısısın, ALLAH'ın emirlerine riayet hususunda en istikametlisisin. Sen halka karşı insanların en şefkatlisisin, insanlar arasında hakkı en eşit şekilde taksim edenisin. Sen insanların hakikati en çok bilenisin ve sen insanlar arasında en üstün fazilet sahibisin." (21)

                22- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Fazilet, şeref ve velayet Resulullah ve zürriyetine mahsustur, sakın batıl yollara sapmayın." (22)

                23- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin her nesli içerisinde Ehl-i Beyt'imden bu dinden sapıkların tahriflerini, batıl şeyler peşinde koşanların uydurmalarını ve cahillerin te'villerini önleyen bir grup adil kimseler buluna gelecektir. Bilin ki, önderleriniz sizin tarafınızdan ALLAH'a gönderilen elçilerinizdir. Bakınız, kimleri elçi olarak gönderiyorsunuz." (23)

                24- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ehl-i Beyt'imin yeri, vücudunuzdaki baş, başınızdaki gözlerin yeri olsun. Elbetti ki baş, gözlerin yardımıyla yolunu belirleyebilir." (24)

                25- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Biz Ehl-i Beyt'in sevgisine sarılın. Çünkü ALLAH'ın huzuruna bizi severek çıkan kimse, bizim şefaatimizle cennete gider. Nefsimin elinde olduğu ALLAH'a and olsun ki, bizim hakkımızı tanımadıktan sonra hiçbir kulun ameli kendine bir fayda sağlamayacaktır." (25)

                26- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Âl-i MUHAMMED'i tanımak cehennemden kurtuluştur; Âl-i MUHAMMED'i sevmek sırat köprüsünden geçiştir; Âl-i MUHAMMED'in velayetini kabul etmek azaptan emanda olmaktır." (26)

                27- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü olunca, kul bir adım atmadan dört şeyden sorgulanacaktır: Ömrünü nasıl tükettiğinden, bedenini nerede eksilttiğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve biz Ehl-i Beyt'in sevgisinden." (27)

                28- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bir kişi, Beyt-ül Haram'da Rükun ile Makam arasında devamlı namaz kılıp oruç tutsa dahi, Âl-i MUHAMMED'e kin duyduğu taktirde mutlaka cehenneme gidecektir." (28)

                29- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, şehid sayılır. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, günahı bağışlanır. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, tevbekar olarak ölmüş olur. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, imanı kamil mü'min olarak ölmüş olur. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, ölüm meleği ve sonra da Nekir ve Münkir onu cennetle müjdeler. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, gelinin törenle kocasının evine götürüldüğü gibi cennete törenle götürülür. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, mezarından cennete iki kapı açılır. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, ALLAH onun mezarını rahmet meleklerinin ziyaretgahı kılar. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, sünnet ve cemaat üzere ölmüş olur. Kim de Âl-i MUHAMMED'in buğzu üzere ölmüş olursa, kıyamet günü alnına ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmiş yazılmış olarak gelir...." (29)

                30- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Biz Ehl-i Beyt'i ancak mü'min ve muttaki olan sever; ve bize ancak münafık ve şaki olan kin besler

                Peki soruyorum size, Muaviye Resullahin yakinlarini sevdimi??
                Insallah Muaviyenin Resullahin yakinlalarina yapmis oldugu kötülükleri baska bir yazi dizisinde aciklariz
                Ama gercek sudur ki;Mauviye bu ayete ve Hadislere riayet etmedi.
                Resullahin ailesine dusman oldu o dedelerinden Resul´a dusmanligi miras aldigi gibi oglu, Lanetullahu aleyh yezittede bu dusmanligi miras birakti.Allah askina bir hz Alinin soyunu yaptilarini inceleyin birde muaviyenin ama tarafsizca inceleyin Sia inanci cürütmek isteyen birisi olarak degilde sahsi tercihi olmayan babasindan miras kalan hanefi mezhebin gercekten hak olup olmadigini arastirmak isteyen birisi olarak.
                Saygilarimla

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Muaviye Kimdir?

                  MUAVİYE DOSYASI

                  Süleym b. Kays sonra şöyle ekliyor:
                  “Irak halkı, özellikle de Kûfe halkı (ömürlerinde) bundan daha büyük bir musibet görmediler; çünkü Hz. Ali (a.s)’ın şiaları, bu emir gereğince valilerin ağır baskıları ve sert davranışları sebebiyle büyük bir korku içerisinde yaşıyorlardı; hatta bazen, Ali (a.s)’ın şialarından bazıları birbirlerinin evlerine gittiklerinde, köle ve hizmetçilerinin korkusundan misafirlerine bir söz söyleyemiyorlardı; ancak hizmetçilerine yemin ettirdikten ve onlardan söz aldıktan sonra sözlerini söyleyebiliyorlardı. İşte böylece Ali ve hanedanını yeren (birçok) uyduruk hadisler ortaya çıkmış oldu. Muhaddisler, kadılar ve valiler de bu uyduruk hadislere uydular. Bu İlahi imtihanda herkesten daha bedbaht olanlar da riyakâr ve imanları zayıf olan muhaddislerdi; çünkü onlar zalim yöneticilere yakınlaşmak ve dünya malına kavuşmak için hadis uyduruyorlardı. Bir süre geçtikten sonra bu yalan ve uydurma hadisler, yalan ve iftiradan münezzeh olan dindar ve takvalı insanların da eline ulaştı. Onlar da saflıklarından dolayı bu hadisleri hüsn-ü zanla kabul edip başkalarına naklettiler, ki eğer hadislerin batıl ve uydurma olduğunu bilselerdi kesinlikle onları nakletmezlerdi.”(Kitab-ı Süleym b. Kays, Dar’ul-İslamiyye baskısı, s. 206; Şerh-i İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 11, s. 44, 46.)





                  Fasil:BEY (ALIM-SATIM) BÖLÜMÜ

                  Konu:Riba İle İlgili Hükümler

                  Rav:Ata İbnu Yesar

                  Hadis:
                  Muaviye altın veya gümüşten mamul bir su kabını, ağırlığından daha fazla bir fiyatla satmıştı. Kendisine Ebu`d-Derda (ra): "Ben Hz. Peygamber (sav)`in bu çeşit alış-verişi yasakladığını işittim. Resulullah (sav) bunların satışı misline misil olmalı diye emretti" diye itiraz etti. Muaviye : "Ben bunda bir beis görmüyorum" diye cevap verdi. Ebu`d-Derda (ra) öfkelendi ve: "Muaviye`yi kınamada bana yardım edecek biri yok mu? Ben ona Hz. Peygamber (sav)`den haber veriyorum, o bana şahsi reyinden söz ediyor. Senin bulunduğun diyarda yaşamak bana haram olsun!" diye söylendi. Ebu`d-Derda bunun üzerine orayı terkederek Hz. Ömer (ra)`in yanına geldi. Durumu olduğu gibi ona anlattı. Hz. Ömer (ra) Muaviye `ye bir mektup yazarak bu çeşit satışı (altının altınla satılması), misli misline ve ağırlığına denk olarak yapmasını emretti.

                  HadisNo:323




                  Fasil:HACC VE UMRE BÖLÜMÜ

                  Konu:Hacc-ı Temettu Ve Haccın Feshi

                  Ravi:İbnu Abbas

                  Hadis:Resulullah (sav), Ebu Bekir, Ömer ve Osman hacc-ı temettü yaptılar. Bunu ilk yasaklayan Muaviye oldu."

                  HadisNo:1290




                  Fasil:HACC VE UMRE BÖLÜMÜ

                  Konu:Arafat Ve Müzdelife`de Telbiye

                  Ravi aid İbnu Cübeyr

                  Hadis:Ben, İbnu Abbas (ra) ile Arafat`ta beraberdim. Bir ara bana: "Niye halkın telbiyesini işitmiyorum?" diye sordu, ben kendisine: "Muaviye `den korkuyorlar!" dedim. Bunun üzerine: "Lebbeyk Allahümme lebbeyk, bu insanlar Ali`ye buğuzları sebebiyle sünneti terketmişler!" diyerek çadırından çıktı."

                  HadisNo:1438




                  Emir’ül Müminin Ali (a.s), ziyad’a yaptığı tavsiyelerde şöyle buyurmuştur.

                  “muaviye, insanın önünden arkasından sağından ve solundan gelebilir; sakın ondan gafil olmayasın.
                  Kaynak; el-Kamil Fi’t Tarih , İbn-i Esir c.5 s.176




                  Resul-i Ekrem (s.a.a) amr bin as ve muaviye hakkında şöyle buyuruyor.
                  “ Bu ikisi hile ve aldatma dışında birlik olmazlar”
                  Kaynak; Taberani ve İbn-i Asakir rivayet etmişlerdir.




                  Ahmed b.Hanbel ve Ebu ya’la kendi müsned’lerinde, Ebu berze’den şöyle rivayet ederler.
                  “Peygamberle birlikte idik,şarkı sesi duyduk. Bakın nedir bu? Diye buyurdu. Ben biraz ilerleyince, muaviye ve amr b. As’ı şarkı söylerken gördüm. Dönüp peygambere haber verdim. O da şöyle buyurdu. Allah’ım,bu ikisini fitneye duçar et! İlahi, bu ikisini ateşe at.”




                  muaviye sarayda yaşama,saray protokolu uygulamanın yanı sıra Roma’lıları taklit ederek ipek ve pahalı kürk giyerdi.
                  Kaynak ; Yakubi tarihi c.5.68




                  muaviyenin karısının biri hırıstiyandı.Dostları ve danışmanları arasında çok sayıda hırıstiyan vardı.
                  Kaynak ; İslam medeniyetleri tarihi corci zeydan c.1 s.83




                  Ehli sünnet uleması nezdin’de muaviye melun ve zındıktır.
                  Kaynak ; Yakubi tarihi c.2 s.142



                  Hz.Ali defalarca muaviyeyi lanetlemiştir.
                  Kaynak ; Taberi tarihi 1.bas. c.11 s.357



                  Peygambere efendimiz muaviyeyi defalarca lanetledi.
                  Kaynak ; El muhtasar Fi ahbar c.1 s.184



                  muaviye faiz yerdi.
                  Kaynak ; muaviye bin ebu sufyan.A.Ahmud El ikaade mısır baskısı s.132



                  muaviyeye göre miraç olayı rüyadan ibaretti diyor.
                  Kaynak ; El-Gadir c.10 s.184, Sahihi müslim’den naklen c.5 s.43,Beyhaki süneni c.5 s.477



                  muaviye (l.a) kendi sözü;
                  “And olsun Allah’a , dünyada tatmadığım lezzet kalmadı” demekten sakınmayan bir hayasızdı.
                  Kaynak; el-Mehasin-u ve’l-Mesavi , Beyhaki c.1 s.109 ve 210



                  Hz. Resulullah (s.a.a)'in; 'Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın yada onu öldürün”
                  Kaynak ;Tehzib-üt Tehzib Ibin-i Hacer'in c. 7 s. 324,
                  Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85,
                  Tarih-ül Hatib c. 12 s. 181,
                  Künuz-ül Hakaik s. 10 Menavi'nin,
                  Serh-i Nehc-ül Belaga Ibn-i Ebu-l Hadid'in c. 1 s. 348,
                  Tarih-ül Kebir Belazuri'nin



                  Resulullah (saa) şöyle buyurdu: Her seyin bir afeti olur. Bu dinin afeti de Ben-i Ümeyye’dir.
                  Kaynak ; (el-Müttaki el-Hindi' nin 'Kenz' ul Ummal' c.6, s.91 /
                  Tathir’il Cinan s.143 "Sevaik' ul Muhrika’nin hamisinde" /
                  Nehc'ül Hak ve Kesf'üs Sidk s.312)



                  İbnu Abbas radıyallahu anh anlatıyor: "Ben çocuklarla birlikte oynuyordum. Derken "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm geldi. Ben hemen bir kapının arkasına saklandım. (Beni orada bulup) enseme dokundu. "Muaviye'ye git! Onu bana çağır!" dedi. (Ben derhal gittim ve) geldim: "O YEMEK YİYOR!" dedim. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, tekrar: "Git Muaviye'yi bana çağır!" Emrettiler. (Ben (yine gidip) döndüm ve: "O YEMEK YİYOR!" dedim. Resûlullah tekrar: "Git! Muâviye'yi bana çağır!" emrettiler. Ben yine gidip geldim ve: "O YEMEK YİYOR!" dedim. Bunun üzerine: "ALLAH ONUN KARNINI DOYURMASIN!" buyurdular."
                  Kaynak; Müslim, Birr 96, (2604).



                  Ebu Zer el-Gaffari Muaviye’ye dedi ki: Resulullah (saa)’a uğradım. (Senin hakkında) buyurdu ki: “Allahım ona lanet et ve onu ancak toprak ile doyur” (el-Emini “el-Gadir” c.10, s.142)



                  Ebi Said ve Abdullah bin Mesud’tan naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İzâ reeytüm Muaviye alâ memberi faktülüh” Meali: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz onu öldürünüz.” (Tarih’üt Tabari c.10, s.58 /
                  İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” kitabı s.216, 221 –Matabaatül Medeni-2.Baskı Mısır /
                  ez-Zehebi’nin “Mizan’ül İtidal” kitabı c.1, s.572; c.2, s.380, 613 / en-Nesaih’ül Kafiyeh limen Yetevelle Muaviye s.45 /
                  Hüvarezmi’nin “Maktelil Hüseyin” kitabı c.1, s.185 /
                  İbn-i Ebil Hadit’in “Şerhu Nehc’ül Belağa” kitabı c.15, s.176 Mısır bas. Muhammed Ebul Fadl tahkiki /
                  Takviyyet’ül İman Bired
                  Tezkiyyet İbn-i Ebi Süfyan s.90 /
                  Hatip el-Bağdadi’nin “Tarih-i Bağdat” eseri c.12, s.181 /
                  İbn-i Hacer’in “Tehzib’üt Tehzib” kitabı c.2, s.428; c.5, s.110; el-Münavi’nin “Künuz’ül Hakaik” kitabı c.1, s.16 –Cami’us Sağir hamişinde bas./
                  Tarih-i Ebil Fida c.2, s.61 /
                  el-Mukrim’in “Maktelil Hüseyn” kitabı s.7, 4.Baskı /
                  el-Emini’nin “el-Gadir” adlı kitabı c.10, s.145 /
                  el-Hilli “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.309)




                  İbn-i Mesud’tan naklen Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İza reeytüm Muaviye bin Ebi Süfyan yahtib alâ menberi fedribu anküh. Meali: Eğer Muaviye bin Ebi Süfyan’ı mimberim üzerinde hutbe okuduğunu görürseniz boynunu kesin” İmam Hasan dedi ki: Allah’a ant olsun ki, bu işi yapmadılar, felaha da ermediler”
                  Şerhu Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.4, S.32



                  İmam Hasan yine şöyle buyurdu: Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz, öldürünüz.” Ancak onun emrini terk ettiler, felaha ermediler, kurtuluşa da ermediler.
                  (es-Suyuti “el-Âlil Masnûa” C.1, S.424-425; el-Emini “el-Gadir” C.10, S.143)



                  Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İnne Muaviye, fi tabutin min nar fi esfele derek minha, yünadi: ya hannan, ya mennan el-ân ve kad asaytü kablü ve künte minel müfsidin. “Muaviye ateşin en alt tabakasında bir tabutun içerisindedir ve şöyle nida ediyor: Ey Hannan, ey Mennân, ben önceleri asi oldum ve fesat edenlerle beraberdim.” (Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Kitabu Saffayn S.243)



                  Ehli Sünnet uleması nezdinde Muaviye melun ve zındıktır. (Tarih’ül Yakubi C.2, S.142 ve Emini “el-Gadir” C.1, S.16)



                  Muaviye Hz. Resulullah (saa)’ın “Namuslu insan, sünnet ve şeriata uygun davranır, zina edenlerse recm olunmalı, taşlanmalıdır” şeklindeki sünnetine karşı çıkmıştır. (Şerh-u Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.1, S.113 Mısır Bas.)



                  Muaviye Hz. Peygamber efendimiz tarafından lanetlenmiştir. (Emini “el-Gadir” C.1, S.216; El Muhtasar Fi Ahbar C.1, S.184; Ali ve Benvah S.229 Mısır Bas.)



                  Muaviye Hz. Ali tarafından da defalarca lanetlenmiştir. (Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Emini “el-Gadir” C.10, S.139; Sıffin S.244 Mısır Bas.)



                  Muaviye içki içerdi. Şerh-u Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.3, S.228 Mısır Bas; et-Tüsteri “İhkak’ul Hak ve İzhâk’ul Bâtıl” C.1, S.49; Emini “el-Gadir” C.10, S.157)



                  Hatta son arzusu, ölmeden önce “Sıcak bir günde serin şarap içip çocuklarını seyretmek” idi. (Müsned-i Ahmet bin Hanbel C.5, S.347; İbn-i Asakir “Tarih-i Medinet-i Dimaşk” C.7, S.311; Emini “el-Gadir” C.10, S.189)



                  Muaviye faiz yerdi. (A.Aahmud el-İkaade “Muaviye bin Ebi Süfyan” S.132 Mısır Bas.)



                  Muaviye’ye göre miraç olayı rüyadan ibaretti. (Emini “el-Gadir” C.10, S.184 Sahih-i Müslim’den naklen, Sünen-i Beyhaki C.5, S.477)



                  Muaviye bir keresinde Çarşamba günü Cuma namazı kıldırdı. (Dr. Heykel “Hz. Muhammed’in Hayatı” C.1, S.268 Farsça)



                  Muaviye’nin katl ve cinayet defteri bir hayli kabarıktır. Hz. Resulullah (saa)’ın sevgili sahabisi Hicr bin Adiyy ile altı yiğit arkadaşı, Muaviye’nin resmi emriyle Merc-i Uzra’da şehit edildi. (Sahih-i Müslim C.1, S.258-259; Sahih-i Buhari C.1, S.131)



                  Muaviye Malik’ül Eşter’i Mısır yolunda zehirli balla zehirletip öldürttü, sonra da mimbere çıkıp şöyle dedi: “Ali’nin iki arkadaşı vardı, birinin işini Sıffin’de (Ammar bin Yasir’i) bitirdim, diğerininkini (Malik’ül Eşter’i) bugün.” (Tarih’üt Tabari C.4, S.187; İbn-i Esir C.3, S.233)



                  Muaviye planlarını uygulayabilmek için Abdurrahman bin Halid bin Velid’i de zehirletti. (Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)



                  Muaviye Hz. Ali tarafından Mısır’a vali tayin edilen Muhammed bin Ebi Bekir’i öldürtüp cenazesini bir eşeğin cesedine karnını yarıp koyarak yaktırdı.”(Tarih’üt Tabari C.4, S.171; Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)



                  Muaviye oğlu Yezid’e biat almak istediğinde önce Hasan bin Ali’yi ile Sad bin Ebi Vakkas’ı zehirletip öldürttü. (Ebu Ferec “Mekatil’üt Talibin”)



                  Makrizi “İmam Hasan’ı emeviler zehirletti” der. (Tarih’üt Tabari C.4, S.124; İbn-i Kuteybe “el-İmametü Ves-Siyasetü” S.164, 1.Bas.; Şerh-u Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.4, S.16; İbn-i Esir C.3, S.203; Emini “el-Gadir” C.11, S.7; Seyyid Kutup “İslam’da Sosyal Adalet” S.199)



                  Muaviye, Eş’as’ın kızı ve İmam Hasan’ın eşi olan Cu’de’yi kışkırtarak imamı zehirletti ve bu zehirle İmam şehit oldu. Muaviye İmam Hasan’ın şehadet haberini duyduğunda neşelenmiş ve secdeye kapanmıştır. (en-Niza vet-Tehâsüm S.6 Necef Bas.)



                  İbni Teymiyye diyor ki: Muaviye İmam Hasan’ın zehirlemek için emir verdi. (Minhac’üs Sünnet C.2, S.225 Kitâl Ba’duhum Ba’da Babı.)



                  Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular: “Allah; merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.” (Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin Tarihi c. 5, s. 357; Tarih’ül Yakubi c.2, s.277 Beyrut Bas.; el-Emini “el-Gadir” c.10, s.139)




                  1-İmam Hasan’ı Zehirletmesi:

                  Abdülbirr “el-İstiab” kitabında Muaviye’nin tercümesinde diyor ki: “Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti”
                  (Ahmet Hüseyn Yakup “Adalet’üs Sahabe” s.108 / Şerhu Nehc’ül Belağa İbni Ebil Hadid C.16, s.10 / Ebu Ferec el-Asfahani “Mekatil âl Ebi Talib S.48)

                  Muaviye Cude’ye Hz. Hasan’ı zehirletmesi için emir verdi

                  (İbni Teymiyye “Minhac’üs Sünnet” C.2, S.225)


                  • Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti.

                  (İbni Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc' ül Belağa" c.4, s.4, 7’de Medaini’den, c.4,
                  s.11, 17’de Ebul Ferec’ten / El-İstiab “el-İsabe’nin hamişinde” c.1, s.375 / el-
                  Mesudi' nin "Müruc ez-Zeheb" c.2, s.427 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)

                  2-Hz. Ali’ye Lanet Edip Lanet etmeye Emir Vermesi:

                  Muaviye Hz. Ali’ye lanet etti.

                  (İkd’ül Ferid İbn-i Abdu Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356; c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)

                  Muaviye Hz.Ali’ye sövdü.

                  (İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134 / el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül
                  Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in
                  “el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika"
                  s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.310)


                  • Muaviye namaz kıldığında (Allah kabul etmesin) Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin İbadet ve Eşter’e lanet etti.

                  (Şeyhülislam Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde" s.162)

                  Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir verdi.

                  (Sahih-i Müslim c.2, s.360 /
                  Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 /
                  el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 /
                  Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. /
                  el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./
                  İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 / ez-Zerendi el-Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 /
                  Menakib-i Hüvarezmi s.59 /
                  İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 /
                  el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 /
                  İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” s.82, 92 /
                  İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29 /
                  İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. / Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 /
                  el-Emini’nin “el-Gadir” c.1, s.257; c.3, s.200)

                  Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi : Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için Allah ve resulüne küfrediyorsu-nuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi.
                  (Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)


                  İslam ülkelerinde minberlerde Ali'ye (a.s) küfür edilmesine emir verdi. (Bu emir Emevi halifelerinden Ömer b. Abdulaziz'in (99-101) dönemine kadar icra edildi). Muaviye mümessillerinin ve içlerinde sahabelerin de bulunduğu idarecilerinin yardımıyla, has ve seçkin Ali taraftarlarını öldürdü ve bazılarının başını mızraklara takıp şehirlerde gezdirdi. Rastladıkları Şiilere, Ali'den (a.s) uzak olduklarını ve ona sebbetmelerini teklif ediyorlardı. Bu tekliften çekinenler derhal katlediliyordu.
                  (en-Nesaih’ül Kafiye S.58,63, 77-78)


                  Açıklama:

                  Muaviye, Ehli Sünnet tarihçilerinin de naklettiği sahih rivayetlere göre İmam Hasan'ı zehirletmiştir:

                  Kuran'ı Kerim bir mümini öldüren hakkında şöyle buyurmuştur:

                  "Bir mümini kasten öldürene gelince, onun cezası içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona." (Nisa 93. Ayet)

                  Böylece Kuran'ı Kerimin apaçık ayetine göre Muaviye, lanetlik ve cehennemliktir.


                  Bizzat Sevgili Peygamberimizin sahih hadislerinden görelim:


                  Resulullah (saa) şöyle buyurdu : “Men sebbe Aliyyen sebbeni”

                  Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür” Kaynak:

                  1. el-Hasais en-Nisai s.24
                  2. İbn-i Asakir'in 'Tarih-i Dimaşk' c.2, s.184
                  3. el-Müttaki el-Hindi'nin 'Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30
                  4. el-Suyuti'nin 'Tarih'el Hulefa' s.73
                  5. el-Nebehani'nin 'Feth'ül Kebir' c.3, s.196
                  6. Tabari'nin 'Zehair'ul Ukba' s.66
                  7. Menakıb-ı Hüvarezmi s.82
                  8. Mişkat'ül Mesabih c.3, s.235


                  İbn-i Abbas dedi ki: Allah’a ant olsun ki, Resulullah (saa)’ın şöyle buyurduğunu duydum: (Men sebbe Aliyyen fekad sebbeni, vemen sebbeni fekad sebbalâh, vemen sebballâh azze ve celle ekebbehullâhu alâ menherihi finnâr)

                  Meali: “Ali'ye söven bana sövmüştür, bana söven de Allah’a sövmüştür, Allah’i söven kişiyi, Allah onu burnu üzere ateşe dökecektir”
                  Kaynak:

                  1. İbn-i Sabbağ el-Maliki'nin 'Füsul'ül Mühimme' s.111
                  2. Tabari' nin 'Zehair'ul Ukba' s.66 ve 'Riyad'ul Nadara' c.2, s.219
                  3. Menakıb-ı Hüvarezmi s.81-82
                  4. Menakıb-ı Meğazeli s.83
                  5. Süleyman el-Kunduzi' nin 'Yenabi' ul Mevedde' s.205
                  6. eş-Şeblenci' nin 'Nur'ül Absar' s.110
                  7. el-Künci' nin 'Kifayet' üt Talib' s.82
                  8. el-Hamvini eş-Şafii' nin 'Feraid es-Simtayn' c.1, s.302
                  9. el-Murkat fi Şerh’ül Müşkat c.10, s.474


                  Hz.Ali'den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Yâ Ali, lâ yahubbek illâ mümin, velâ yübğidak illâ münâfık”

                  Meali: “Ey Ali, seni müminden başkası sevmez ve münafıktan başkası da sana kin beslemez” Kaynak:

                  1. Sünen-i Nisai c.8, s.117
                  2. Müsned-i Ahmet bin Hanbel c.1, s.95
                  3. Ebu Naim el-Asbahani'nin 'Hilyet'ül Evliya' c.4, s.185
                  4. el-Müttaki el-Hindi'nin 'Kenz'ul Ummal' c.2, s.598 ve Muntahab'ul Kenz' c.5, s.30
                  5. İbn'ül Cevzi'nin Tezkiret'ül Huffaz c.1, s.10
                  6. es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin 'Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte' c.2, s.211








                  -Muaviye Hz. Resulullah (saa)’ın “Namuslu insan, sünnet ve şeriata uygun davranır, zina edenlerse recm olunmalı, taşlanmalıdır” şeklindeki sünnetine karşı çıkmıştır.
                  (Şerh-u Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.1, S.113 Mısır Bas.)


                  -Muaviye’nin son arzusu, ölmeden önce “Sıcak bir günde serin şarap içip çocuklarını seyretmek” idi.

                  (Müsned-i Ahmet bin Hanbel C.5, S.347; İbn-i Asakir “Tarih-i Medinet-i Dimaşk” C.7, S.311; Emini “el-Gadir” C.10, S.189)

                  -Muaviye faiz yerdi.
                  (A.Aahmud el-İkaade “Muaviye bin Ebi Süfyan” S.132 Mısır Bas.)

                  -Muaviye’ye göre miraç olayı rüyadan ibaretti.
                  (Emini “el-Gadir” C.10, S.184 Sahih-i Müslim’den naklen, Sünen-i Beyhaki C.5, S.477)

                  -Muaviye bir keresinde Çarşamba günü Cuma namazı kıldırdı.
                  (Dr. Heykel “Hz. Muhammed’in Hayatı” C.1, S.268 Farsça)

                  -Muaviye’nin katl ve cinayet defteri bir hayli kabarıktır. Hz. Resulullah (saa)’ın sevgili sahabisi Hicr bin Adiyy ile altı yiğit arkadaşı, Muaviye’nin resmi emriyle Merc-i Uzra’da şehit edildi.
                  (Sahih-i Müslim C.1, S.258-259; Sahih-i Buhari C.1, S.131)


                  -Muaviye, Malik’ül Eşter’i Mısır yolunda zehirli balla zehirletip öldürttü, sonra da mimbere çıkıp şöyle dedi: “Ali’nin iki arkadaşı vardı, birinin işini Sıffin’de (Ammar bin Yasir’i) bitirdim, diğerininkini (Malik’ül Eşter’i) bugün.”
                  (Tarih’üt Tabari C.4, S.187; İbn-i Esir C.3, S.233)

                  -Muaviye planlarını uygulayabilmek için Abdurrahman bin Halid bin Velid’i de zehirletti.

                  (Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)

                  -Muaviye Hz. Ali tarafından Mısır’a vali tayin edilen Muhammed bin Ebi Bekir’i öldürtüp cenazesini bir eşeğin cesedine karnını yarıp koyarak yaktırdı.”

                  (Tarih’üt Tabari C.4, S.171; Corci Zeydan “Medeniyet Tarihi” C.4, S.83)

                  -Muaviye oğlu Yezid’e biat almak istediğinde önce Hasan bin Ali’yi ile Sad bin Ebi Vakkas’ı zehirletip öldürttü.

                  (Ebu Ferec “Mekatil’üt Talibin”)

                  -Muaviye’nin annesi Hinde Peygamberin amcası Hz. Hamza’nın ciğerini yedi.

                  (Tarih’ul Yakubi c.2, s.39 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)

                  • Muaviye’nin oğlu, Hz. Hüseyin’i katletti.

                  (el-Hilli “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.311)


                  Muaviye(L.A) Hakkında Hadisler:

                  1- Resulullah (s.a.a); Ebu Süfyan’ın merkebe bindiğini, Muaviye’nin onu çektiğini, Yezid’in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular:
                  “Allah; merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin.”

                  (Muhammed bin Cerir-i Taberi’nin Tarihi c. 5, s. 357; Tarih’ül Yakubi c.2, s.277 Beyrut Bas.; el-Emini “el-Gadir” c.10, s.139)

                  2- Ebi Said ve Abdullah bin Mesud’tan naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu:
                  “İzâ reeytüm Muaviye alâ memberi faktülüh” Meali: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz onu öldürünüz.”

                  (Tarih’üt Tabari c.10, s.58 / İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” kitabı s.216, 221 –Matabaatül Medeni-2.Baskı Mısır / ez-Zehebi’nin “Mizan’ül İtidal” kitabı c.1, s.572; c.2, s.380, 613 / en-Nesaih’ül Kafiyeh limen Yetevelle Muaviye s.45 / Hüvarezmi’nin “Maktelil Hüseyin” kitabı c.1, s.185 / İbn-i Ebil Hadit’in “Şerhu Nehc’ül Belağa” kitabı c.15, s.176 Mısır bas. Muhammed Ebul Fadl tahkiki / Takviyyet’ül İman Bired Tezkiyyet İbn-i Ebi Süfyan s.90 / Hatip el-Bağdadi’nin “Tarih-i Bağdat” eseri c.12, s.181 / İbn-i Hacer’in “Tehzib’üt Tehzib” kitabı c.2, s.428; c.5, s.110; el-Münavi’nin “Künuz’ül Hakaik” kitabı c.1, s.16 –Cami’us Sağir hamişinde bas./ Tarih-i Ebil Fida c.2, s.61 / el-Mukrim’in “Maktelil Hüseyn” kitabı s.7, 4.Baskı / el-Emini’nin “el-Gadir” adlı kitabı c.10, s.145 / el-Hilli “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.309)

                  3- İbn-i Mesud’tan naklen Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İza reeytüm Muaviye bin Ebi Süfyan yahtib alâ menberi fedribu anküh. Meali: Eğer Muaviye bin Ebi Süfyan’ı mimberim üzerinde hutbe okuduğunu görürseniz boynunu kesin” İmam Hasan dedi ki: Allah’a ant olsun ki, bu işi yapmadılar, felaha da ermediler”
                  (Şerhu Nehc’ül Belağa İbn-i Ebil Hadit C.4, S.32)

                  4- İmam Hasan yine şöyle buyurdu: Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “Eğer Muaviye’yi mimberim üzerinde görürseniz, öldürünüz.” Ancak onun emrini terk ettiler, felaha ermediler, kurtuluşa da ermediler.
                  (es-Suyuti “el-Âlil Masnûa” C.1, S.424-425; el-Emini “el-Gadir” C.10, S.143)


                  5- Resulullah (s.a.a)şöyle buyurdu: "Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın"

                  (İbn-i Hacer'in “Tehzib-üt Tehzib” kitabı c. 7 s. 324, Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85, Tarih-ül Hatib el-Bağdadi c. 12 s. 181, el-Münavi’nin “Künuz-ül Hakaik” s. 10, İbn-i Ebu-l Hadid'in “Şerh-i Nehc-ül Belağa” kitabı c. 1 s. 348, Belazuri'nin “Tarih-ül Kebir” kitabı ve ayrıca bkz. El-Emini’nin “El-Ğadir” adlı kitabı c.10 s.142)


                  6- Resulullah (saa) şöyle buyurdu: “İnne Muaviye, fi tabutin min nar fi esfele derek minha, yünadi: ya hannan, ya mennan el-ân ve kad asaytü kablü ve künte minel müfsidin.
                  “Muaviye ateşin en alt tabakasında bir tabutun içerisindedir ve şöyle nida ediyor: Ey Hannan, ey Mennân, ben önceleri asi oldum ve fesat edenlerle beraberdim.”

                  (Tarih’üt Tabari C.11, S.357; Kitabu Saffayn S.243)

                  7- Abdullah bin Ömer dedi ki: Resulullah: Size sünnetim dışında ölecek bir şahıs gelecek, buyurdu. Sonra Muaviye geldi.

                  (Nasır bin Müzahim’in “Saffayn” kitabında s.247 / Tarih’üt Tabari c.11, s.357; el-Emini “el-Gadir” c.10, s.141)

                  8- Ebu Zer el-Gaffari Muaviye’ye dedi ki: Resulullah (saa)’a uğradım. (Senin hakkında) buyurdu ki: “Allahım ona lanet et ve onu ancak toprak ile doyur”
                  (el-Emini “el-Gadir” c.10, s.142)

                  9- İmam Sadık'tan babası ve dedesinden naklettiği bir hadiste şöyle buyuruyor: 'Cehennem'in 7 kapısı vardır: Bir kapıdan Firavn, Haman ve Karun geçecek, bir kapıdan kafir ve müşriklerden bir göz kırpması kadar dahi iman etmeyenler geçecek, bir kapıdan Ben-i Ümeyye geçecek bu onlar için özel bir kapıdır, kimse onlara ortak olmayacaktır. Kendisi Lazza, Sakar ve Haviye kapısıdır. Bir kapıdan bize kin besleyenler, bizimle savaşanlar, bizleri horlayanlar geçecek. Bu kapı en büyük kapı ve sıcaklığı en şiddetli kapıdır.Emevilerin içinden geçeceği kapı Ebu Süfyan, Muaviye ve Mervan ailesine has olarak kılınmıştır, içinden geçeceklerdir, içinde ne dirilecekler, ne ölecekler.....' (Hadis özet olarak alınmıştır)
                  (Şeyh Saduk 'el-Hisal' 2-361 / el-Meclisi 'Bihar'ul Envar' kitabında 31-518)

                  10- Resulullah (saa) şöyle buyurdu: Her şeyin bir afeti olur. Bu dinin afeti de Ben-i Ümeyye’dir.
                  (el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.6, s.91 / Tathir’il Cinan s.143
                  “Sevaik' ul Muhrika’nın hamişinde” / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.312)

                  Zubeyr bin bekar matuf bin muğeyre bin şu2beden şöyle naklediyor: Babam muğeyreyle birlikte muaviyenin yanına gittik. Babam herzaman onunla konuşur meşveret ederdi, muaviyenin akıl ve şuurunu bana anlatır ona olan hayranlığını dile getirirdi. Bir gece onu hüzünlü gördüm, kendisine yemek gtirdim yemedi. Ben bizim bazı işlerimizden dolayı üzgün olduğunu düşündüm ve bir süre sonra yanına gidip üzüntüsünün sebebini sordum. Seni bukadar üzen şey nedir? dedim.
                  Dediki: oğlum ben insanların en aşağılık ve en habis olanının yanından gelmekteyim.
                  Kim? Dedim.
                  Dediki:Muaviyeyle yalnız kaldığımda ona dedimki, ey müminlerin emiri!! Artık yaşın iyice ilerledi, biraz adaletli olsanda iyilikte bulunsan, sonuçta sen her istediğini elde ettin, öyleyse gelde akrabaların olan haşimoğullarına bakışını değiştir salayı rahimde bulun, Allah a and olsun ki artık onlardan sakınacağın hiçbir şeyleri kalmamış, ve bu senin için ebedi bir iyilik olur ve mükafatlananlardan olursun.
                  Bana dediki: Heyhat heyhat! Ben nasıl bir mükafat nasıl bir sevap isteyebilirimki?!
                  Taym kabilesinden olan kişi “ebubekir” hükümet etti ve adalette bulundu. İstediğini uyguladı, çok geçmeden helak oldu,adıda kendi gibi yokoldu. Bazan birileri ebubekirin adını anıyor sadece.
                  Adiy kabilesinden olan kişi “ömer” de hükümet etti on yıl çalıştı ama öldüğü gibi adıda kendisiyle birlikte gömüldü. Sadece bazan birileri onuda anıyor.
                  Sonra kardeşimiz osaman hükümet etti, o öyle biriydiki soy sop bakımından benzersizdi. Oda her istediğini yaptı. Ve başına da her şey getirdiler.Allah a ant olsun ki öldüğü gibi adıda yadıda yokolup gitti, geriye kalan tek şey başına gelenlerdi.
                  Ama Haşim kabilesinden olana gelince “ hz.Muhammed s.a.a” her gün beş vakit yüksek sesle adı anılmakta “eşhedu enne muhemmeden resulullah” denilmekte.
                  Anan matemine otursun ey muğeyre, ben nasıl bir mükafat nasıl bir yad isteyebilirimki onun adını gömmekten başka! onun adını gömmekten başka!!!(1)
                  (1)Kitabı Muveffegiyyat-s.576 çap, vezareti ovgaf bağdat, yıl,1392
                  Tarih-i Mes’udi,
                  Muruc-uz-zeheb-c.3 s.454
                  Şerh-i Nehc-ul Belağa, ibni ebil Hedid, c.5 s.130
                  El-Ğedir Allame Emini, c.10 s.283

                  Hasan Basri şöyle demiştir: “Muaviye dört şey yaptı ki, bunların her biri onun katli için yeterliydi.
                  1- Sahabe arasında liyakatli, yetenekli ve dürüst insanlar varken sefih ve düşüncesiz insanları müslüman halkın başına musallat etti.
                  2- Sürekli sarhoş olan, ipek elbiseler giyip def ve tanbur çalan oğlu Yezid’i halifelik mak*mına oturttu.
                  3- Ziyad’ı kendi kardeşi ilan etti. Oysa ki Muaviye’nin
                  babası, Ziyad’ın annesiyle zinada bulunmuştu ve Hz. Resulullah (saa)’ın sarih buyruğu gereğince “Zina yoluyla akrabalık bağının oluşmayacağı” bilinmekteydi.
                  4- Müslümanlar arasında takva ve inkilabiliğiyle tanınan Hucr bin Adiyy ile arkadaşlarını öldürttü.
                  (Resail’ül Cahız, S.294Mısır bas.1352 H. Ve Mugrizzi “Risaleti Beni Ümeyye ve Risalei en Niza vet Tehasüm” S.65, 1368 H.Necef bas.)

                  Abdülbirr “el-İstiab” kitabında Muaviye’nin tercümesinde diyor ki: “Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti” (Ahmet Hüseyn Yakup “Adalet’üs Sahabe” s.108 / Şerhu Nehc’ül Belağa İbni Ebil Hadid C.16, s.10 / Ebu Ferec el-Asfahani “Mekatil âl Ebi Talib S.48)

                  Muaviye Cude’ye Hz. Hasan’ı zehirletmesi için emir verdi (İbni Teymiyye “Minhac’üs Sünnet” C.2, S.225)

                  Muaviye Hz. Ali’ye lanet etti. (İkd’ül Ferid İbn-i Abdu Rabbih’in c.4, s.366 / İbni Ebil Hadit' in "Şerhu Nehc'ül Belağa"c.1, s.356; c.3, s.258 – 1.Baskı-Mısır)

                  Muaviye Hz.Ali’ye sövdü.
                  (İbn' ül Esir' in "Üsd' ül Gabe" c.1, s.134 / el-İsabe c.1, s.77 / El-Kamil İbn’ül Esir c.3, s.302 / el-Suyuti' nin "Tarih'ül Hulefa" s.190 / İbn-i Abdurabbih’in “el-İkd’ül Ferid” c.2, s.144 / İbni Hacer el-Heytemi' nin "Sevaik' ul Muhrika" s.33 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.310)

                  Muaviye namaz kıldığında (Allah kabul etmesin) Ali'ye, Hasan’a, Hüseyin’e, İbn-i Abbas’a Kays bin Sa’d bin İbadet ve Eşter’e lanet etti. (Şeyhülislam Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi el-Belhi'nin "Yenabi'ul Mevedde" s.162)

                  Muaviye Hz. Ali’ye sövmeleri için emir verdi.
                  (Sahih-i Müslim c.2, s.360 /
                  Sahih-i Tirmizi c.5, s.301, Hadis No: 3808 /
                  el-Hakim Nişaburi'nin "Müstedrek alas-Sahihayn" c.3, s.109 /
                  Hasais en-Nisai s.48, 81 Haydariye Bas. /
                  el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet'üt Talib" s.84,86 Haydariye Bas./
                  İbn-i Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.1, s.206, Hadis No: 271,272 /
                  ez-Zerendi el-Hanefi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.107 /
                  Menakib-i Hüvarezmi s.59 /
                  İbn-i Esir'in "Üsd'ül Gabe" c.1, s.134; c.4, s.25-26 /
                  el-Askalani eş-Şafii’nin “el-İsabe fi Temyiz es-Sahabe” c.2, s.509 /
                  İbn-i Mezahim’in “Vak’it Siffiyn” s.82, 92 /
                  İbn-i Abdu Rabbih’in “İkd’ül Ferid” c.4, s.29 /
                  İbn-i Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc'ül Belağa" c.1, s.256, 361, Mısır 1. Bas. /
                  Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.63 /
                  el-Emini’nin “el-Gadir” c.1, s.257; c.3, s.200)

                  Muaviye mimberde Hz.Ali'ye lanet okudu ve bütün valilerine de ona lanet okumalarını emretti. Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme, Muaviye'ye mektup yazarak şöyle dedi : Siz mimberde Hz. Ali'ye ve onu seven herkese lanet ettiğiniz için Allah ve resulüne küfrediyorsunuz. Ben, Allah ve Resulünün Hz.Ali'yi sevdiğine şehadet ediyorum. Ama Muaviye onun sözlerini dinlemedi. (Bkz. İbn-i Abdurabbih'in "İkd'ül Ferid" kitabı c.4, s.366)

                  Resulullah (s.a.a)şöyle buyurdu: "Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yırtın" (İbn-i Hacer'in “Tehzib-üt Tehzib” kitabı c. 7 s. 324, Tarih-üt Taberi c. 10 s. 85, Tarih-ül Hatib el-Bağdadi c. 12 s. 181, el-Münavi’nin “Künuz-ül Hakaik” s. 10, İbn-i Ebu-l Hadid'in “Şerh-i Nehc-ül Belağa” kitabı c. 1 s. 348, Belazuri'nin “Tarih-ül Kebir” kitabı ve ayrıca bkz. El-Emini’nin “El-Ğadir” adlı kitabı c.10 s.142)

                  Muaviye Hz. Hasan’ı zehirletti. (İbni Ebil Hadit'in "Şerhu Nehc' ül Belağa" c.4, s.4, 7’de Medaini’den, c.4, s.11, 17’de Ebul Ferec’ten / El-İstiab “el-İsabe’nin hamişinde” c.1, s.375 / el-Mesudi' nin "Müruc ez-Zeheb" c.2, s.427 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)

                  Muaviye’nin oğlu, Hz. Hüseyin’i katletti. (Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)
                  Annesi Hinde Peygamberin amcası Hz. Hamza’nın ciğerini yedi. (Tarih’ul Yakubi c.2, s.39 / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.311)

                  Abdullah bin Ömer dedi ki: Resulullah: Size sünnetim dışında ölecek bir şahıs gelecek, buyurdu. Sonra Muaviye geldi. (Nasır bin Müzahim’in “Saffayn” kitabında s.247 / Tarih’üt Tabari c.11, s.357; el-Emini “el-Gadir” c.10, s.141)

                  Resulullah (saa) şöyle buyurdu: Her şeyin bir afeti olur. Bu dinin afeti de Ben-i Ümeyye’dir. (el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.6, s.91 / Tathir’il Cinan s.143 “Sevaik' ul Muhrika’nın hamişinde” / Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.312)

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Muaviye Kimdir?

                    [quote author=Ebul Fazl link=topic=1587.msg10001#msg10001 date=1236505552]
                    [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

                    , Peygamber efendimizin kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi.
                    Hz. Muaviye, Peygamber efendimizin kâtiplerinden idi. Yazısı güzel idi. Fasih, halim, vakur idi.
                    Zeyd ibni Sabit diyor ki:
                    Muaviye, Cebrailin getirdiği vahyi ve Peygamber efendimizin mektuplarını yazardı.



                    [/quote]

                    Madem vahiy katibi,Muaviyenin hangi sureyi yazdığını öğrenebilirmiyim?




                    [quote author=ankebut link=topic=1587.msg9869#msg9869 date=1236458430]

                    (Hz. Muaviye’nin yanılması, Resulullahın sohbeti bereketi ile, Veysel Karani’nin ve Ömer bin Abdülaziz’in doğru işlerinden daha hayırlı oldu. Bunun gibi, Amr ibni As’ın yanlış bir işi, o ikisinin şuurlu işinden daha üstün oldu.) [c.1, m.120]


                    [/quote]

                    o zaman sıffin savaşında onbinlerce insanın kanını döken Muaviye ve Amr bin asın bu eylemleri ,Allah yolunda şehid olan Veysel Karaninin ve adil bir halife olan Ömer bin abdülazizin yaptığı her iyi amelden daha hayırlı öyle mi?
                    Sübhanallah Allahım sen aklıma mukayyet ol böyle bir anlayış İslamın neresinde var,KURAN ve sünnette bu anlayışın yalan olduğuna dair yüzlerce delil varken saf müslümanlar bu masallarla nasıl uyutulur böyle

                    [/quote]

                    muaviye ayatel kürsiyi yazmıştır.

                    ayrıca Resulullahla beraber olanlar elbette makam ve mevki olarak üstündürler hatta sahabenin atlarının sümüğünün seviyesine kimse erişemez.

                    elbette sahabe müçtehit olduğundan yaptıkları hatalarada bir ecir verilir,dolayısıyla onların makamına kimse ulaşamaz.

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Muaviye Kimdir?

                      [quote author=ankebut link=topic=1587.msg16234#msg16234 date=1239620694]
                      muaviye ayatel kürsiyi yazmıştır.[/quote]

                      Bismillahirrahmanirrahim

                      Ehl-i Sünnet Mezhepler ve Cemaatler arasında bile ihtilaflı bir konu olan Muaviyenin Vahiy katipliği konusunda Ayetel Kürsiyi yazdığını söylüyorsunuz.

                      Sizden ricam bunun kaynağını alabilir miyim?

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Muaviye Kimdir?

                        Ibnu akileti'l Ekbad ( Ciger yiyen kadinin oglu )..

                        Muaviye bin ebu Süfyan !..
                        Allah in ve Peygamberin Lanetledigi bir adamdir !..
                        Ne biraz eksik ne biraz fazla..
                        Ben sünniyim ve Melun a hazret diyeni kardes olarak kabul etmiyorum..

                        Budur !..
                        Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: Muaviye Kimdir?

                          hazreti Sahabilerden dinliyelim:

                          Sahabi kays'in muaviye ye mektubu:

                          Ey Ibnu akileti'l Ekbad ( Ciger yiyen kadinin soyu, bu Ünvani kendisine Hz Ali vermistir )

                          Sen putperest oglu Putperestsin !..

                          ISLAM a istemiyerek girmis göründün,ondan isteyerek ciktin !..

                          Imaninda hic bir öncelik yoktur;münafikligin ise yeni degildir !..

                          ALLAH'a hamd olsun ki Biz o senin ciktigin dinin yardimcilari,icinde bulundugun Putperest dinin can düsmanlariyiz !.. ( Cahiz;el-Beyan vet-Tebyin 2 / 87 )


                          Ebu Hamza el-Harici Mekke de yaptigi bir konusmada Hazreti söyle anlatiyor:


                          ALLAH ve Resul ün lanetledigi bir adamdir.ALLAH'in kullarini köle,Müslümanlarin mallarini saltanat araci,ALLAH'in dini-ni-de Pusu kurma yeri olarak kullandi

                          Bak: ( Cahiz ayni eser 2/ 123 )


                          Bu Muaviye Son nefesini verirken yanindakilere sunlari söyledi:

                          Elinde tuttugu Peygamber in " atik tirnaklarini " yanindakilere göstererek:

                          " Bunlari kefenimin icine koyun umulur ki Kurtulurum "

                          Iste ibnu Akileti' Ekbad'in ISLAM ve tevhid den anladigi Budur..

                          selametle..

                          Bu pis damar a " Hazret-Sahabi " demek Hudeybiye antlasmasindan önce Önce Iman etmis gercek sahabiye HAKARETTIR !..



                          Göktürk
                          Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: Muaviye Kimdir?

                            [quote author=segaleyn link=topic=1587.msg10108#msg10108 date=1236534580]
                            Sayin ankebut kardesim size bir soru sormak istiyorum.Tüm tarihi yasananlari bir kenara birakalim.Eminim Allahin Resulu Hz Muhammed s.a.a efendimizi seviyorsunuzdur.
                            Onu gercek anlamda seven sevdiklerinide sever degilmi??
                            Hz Alinin ,Hz Hasanin kisacasi Ehlibeytin Resullah yanindaki degerinden haberdarmisiniz bilmiyorum ama ben yinede hatirlatmak amaciyla bir kac tanesini ekleyeyim:
                            Önce ayetlerden baslayalim,


                            Allahu teala Kurani kerimde sura suresi 23 ayette söyle buyurmaktadir,
                            De ki sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma sevgidir ve kim güzel ve iyi iş yaparsa onun güzelim mükafatını artırırız; şüphe yok ki ALLAH, bağışlayandır, iyiliğe mükafatla karşılık verendir."
                            Ehl-i sünnet büyüklerinden Ahmed b. Hanbel, Taberani, Hakim-i Nişaburi ve İbn-i Ebi Hatem, İbn-i Abbas'tan bir rivayet naklediyor ki mezkur ayet nazil olduğunda Peygambere (s.a.a) sevgisi bizlere vacib olan akrabanız kimlerdir?" diye sorulunca Resulullah (s.a.a) şöyle cevab verdi: "Ali, Fatime ve evlatları.
                            Hz. Resulullah Hz. Ali'nin kolundan tutarak şöyle buyurmuştur: "Bu sadıkların imamı, kafirlerin katilidir. Ona yardımcı olana yardım olunur, ondan yardımı esirgeyenden yardım esirgenir." (1)

                            2- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali hakkında bana üç şey vahiy olundu; Ali, Müslümanlar'ın efendisi, muttakilerin imamı ve beyaz yüzlülerin komutanıdır." (2)

                            3- Hz. Resulullah Hz. Ali'ye hitaben şöyle buyurmuştur: "Müslümanlar'ın efendisi, muttakilerin imamı hoş geldin." (3)

                            4- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bu kapıdan ilk girecek kişi, muttakilerin imamı, Müslümanlar'ın efendisi, dinin önderi, vasilerin sonuncusu ve beyaz yüzlülerin komutanıdır."
                            Hazret sözünü bitirir bitirmez kapıdan Hz. Ali içeri girer. Bunun üzerine, Hazret sevinçle ayağa kalkarak, Hz. Ali'nin boynuna sarılır ve şöyle der: "Benim tarafımdan sen emanetleri vereceksin, benim sesimi sen onlara duyuracaksın ve benden sonra ihtilafa düştükleri konularda hakikati sen onlara izah edeceksin." (4)

                            5- Hz. Resulullah Hz. Ali'ye işaret ederek şöyle buyurmuştur: "Bu, bana ilk iman eden ve kıyamet günü ilk benimle tokalaşacak olandır. Bu, en büyük sıddıktır. Bu, ümmetin Faruk'udur. Hak ile batılı birbirinden ayırır ve bu mü'minlerin önderidir." (5)

                            6- Hz. Resulullah ensâra şöyle buyurmuştur: "Ey ensâr cemaatı! Size, kendisine tutunduğunuz taktirde, hiçbir zaman yolunuzu şaşırmayacağınız birini tavsiye edeyim mi? O Ali'dir. Onu beni sevdiğiniz gibi sevin. Bana verdiğiniz değeri ona da verin. Benim size dediğimi, Cebrail, ALLAH Azze ve Celle tarafından bana emretmiştir." (6)

                            7- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "İlmin şehri benim, kapısı ise Ali'dir. İlmi arzulayan varsa kapıya gelsin." (7)

                            8- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali, ilmimin kapısıdır, risaletimin içeriğini o benden sonra ümmetime açıklayacaktır. Onu sevmek iman, ona buğzetmek ise nifaktır." (8)

                            9- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali bin Ebu Talib Hıtte kapısıdır, o kapıdan giren mü'min, çıkan ise kafir olur." (9)

                            10- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ali'nin bana olan menzileti, benim ALLAH'a olan menziletim gibidir." (10)

                            11- Hz. Resulullah Vedâ Haccı sırasında Arafe günü şöyle buyurmuştur: "Ali benden, ben de Ali'denim, benim tarafımdan ancak ben veya Ali mesaj ulaştırabilir..." (11)

                            12- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bana itaat eden ALLAH'a itaat etmiştir, bana isyan eden ise ALLAH'a isyan etmiş olur. Ali'ye itaat eden bana itaat etmiştir, ona isyan eden ise bana isyan etmiş olur." (12)

                            13- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Sen dünyada da efendisin, ahirette de. Senin dostun benim dostumdur, benim dostum ise ALLAH'ın dostudur. Senin düşmanın benim düşmanımdır, benim düşmanım ise ALLAH'ın düşmanıdır. Benden sonra sana düşman olana yazıklar olsun." (13)

                            14- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bana iman edip inananlara, Ali bin Ebu Talib'in velayetini kabul etmesini tavsiye ederim. Onun velayetini kabul eden, benim velayetimi kabul etmiş olur. Onu seven beni, beni seven de ALLAH'ı sevmiş olur. Ona buğzeden bana, bana buğzeden ise ALLAH'a buğzetmiş olur." (14)

                            15- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim benim gibi yaşayıp, benim gibi ölmeyi ve bana ALLAH'ın va'dettiği ebedi cennete gitmeyi istiyorsa, Ali ve ondan sonraki zürriyetini kendine veli edinsin. Çünkü hiçbir zaman onlar sizi hidayet kapısından çıkarıp dalalet kapısına yöneltmezler." (15)

                            16- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim benim hayatımı yaşayıp, benim ölümüm gibi ölmeyi istiyor ve Rabbimin diktiği cennette mesken edinmeyi arzu ediyorsa, benden sonra kendine veli olarak Ali'yi seçsin, ona sadık kalanlara sadık kalsın. Benden sonra Ehl-i Beyt'ime uysun, onları kendine örnek alsın. Çünkü onlar benim soyumdurlar, benim tıynetimden yaratılmışlar ve benim ilim ve kavrayışımı kazanmışlardır. Ümmetimden onların faziletini yalanlayanlara, onlarla bağımı kesenlere yazıklar olsun. ALLAH onlara şefaatimi nasip etmesin." (16)

                            17- Hz. Resulullah (s.a.a) Ammar bin Yasir'e hitaben şöyle buyurmuştur: "Ey Ammar! Eğer Ali'nin bir vadiye, diğer insanların ise başka bir vadiye girdiğini görürsen, Ali'nin girdiği vadiye gir. Çünkü o seni sapıklığa sevk etmez ve hidayetten de çıkarmaz." (17)

                            18- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ben uyarıcıyım, Ali ise hidayetçidir. Ey Ali! Benden sonra seninle hidayet arayanlar hidayet bulacaklardır." (18)

                            19- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim Nuh'un azmini, Adem'in ilmini, İbrahim'in hilmini, Musa'nın zekasını ve İsa'nın zühdünü görmek isterse, Ali bin Ebu Talib'e baksın." (19)

                            20- Hz. Resulullah Hz. Ali'ye şöyle buyurmuştur: "Benden sonra ümmetin kahrına uğrayacaksın, ancak sen benim şeriatım üzere yaşayacaksın ve sünnetim üzere öldürüleceksin. Seni seven beni sevmiştir, sana buğzeden bana buğzetmiştir. Bir gün gelecek ki, şu sakalın başının kanıyla boyanacaktır." (20)

                            21- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Senin yedi tane özelliğin var ki, bunlarda hiçbir kimse sana yetişemez. Sen insanların ALLAH'a ilk iman edenisin, ALLAH'ın ahdine en vefalısısın, ALLAH'ın emirlerine riayet hususunda en istikametlisisin. Sen halka karşı insanların en şefkatlisisin, insanlar arasında hakkı en eşit şekilde taksim edenisin. Sen insanların hakikati en çok bilenisin ve sen insanlar arasında en üstün fazilet sahibisin." (21)

                            22- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Fazilet, şeref ve velayet Resulullah ve zürriyetine mahsustur, sakın batıl yollara sapmayın." (22)

                            23- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin her nesli içerisinde Ehl-i Beyt'imden bu dinden sapıkların tahriflerini, batıl şeyler peşinde koşanların uydurmalarını ve cahillerin te'villerini önleyen bir grup adil kimseler buluna gelecektir. Bilin ki, önderleriniz sizin tarafınızdan ALLAH'a gönderilen elçilerinizdir. Bakınız, kimleri elçi olarak gönderiyorsunuz." (23)

                            24- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Ehl-i Beyt'imin yeri, vücudunuzdaki baş, başınızdaki gözlerin yeri olsun. Elbetti ki baş, gözlerin yardımıyla yolunu belirleyebilir." (24)

                            25- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Biz Ehl-i Beyt'in sevgisine sarılın. Çünkü ALLAH'ın huzuruna bizi severek çıkan kimse, bizim şefaatimizle cennete gider. Nefsimin elinde olduğu ALLAH'a and olsun ki, bizim hakkımızı tanımadıktan sonra hiçbir kulun ameli kendine bir fayda sağlamayacaktır." (25)

                            26- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Âl-i MUHAMMED'i tanımak cehennemden kurtuluştur; Âl-i MUHAMMED'i sevmek sırat köprüsünden geçiştir; Âl-i MUHAMMED'in velayetini kabul etmek azaptan emanda olmaktır." (26)

                            27- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü olunca, kul bir adım atmadan dört şeyden sorgulanacaktır: Ömrünü nasıl tükettiğinden, bedenini nerede eksilttiğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından ve biz Ehl-i Beyt'in sevgisinden." (27)

                            28- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Bir kişi, Beyt-ül Haram'da Rükun ile Makam arasında devamlı namaz kılıp oruç tutsa dahi, Âl-i MUHAMMED'e kin duyduğu taktirde mutlaka cehenneme gidecektir." (28)

                            29- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, şehid sayılır. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, günahı bağışlanır. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, tevbekar olarak ölmüş olur. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölürse, imanı kamil mü'min olarak ölmüş olur. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, ölüm meleği ve sonra da Nekir ve Münkir onu cennetle müjdeler. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, gelinin törenle kocasının evine götürüldüğü gibi cennete törenle götürülür. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, mezarından cennete iki kapı açılır. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, ALLAH onun mezarını rahmet meleklerinin ziyaretgahı kılar. Kim Âl-i MUHAMMED'in sevgisi üzere ölmüş olursa, sünnet ve cemaat üzere ölmüş olur. Kim de Âl-i MUHAMMED'in buğzu üzere ölmüş olursa, kıyamet günü alnına ALLAH'ın rahmetinden ümit kesmiş yazılmış olarak gelir...." (29)

                            30- Hz. Resulullah şöyle buyurmuştur: "Biz Ehl-i Beyt'i ancak mü'min ve muttaki olan sever; ve bize ancak münafık ve şaki olan kin besler

                            Peki soruyorum size, Muaviye Resullahin yakinlarini sevdimi??
                            Insallah Muaviyenin Resullahin yakinlalarina yapmis oldugu kötülükleri baska bir yazi dizisinde aciklariz
                            Ama gercek sudur ki;Mauviye bu ayete ve Hadislere riayet etmedi.
                            Resullahin ailesine dusman oldu o dedelerinden Resul´a dusmanligi miras aldigi gibi oglu, Lanetullahu aleyh yezittede bu dusmanligi miras birakti.Allah askina bir hz Alinin soyunu yaptilarini inceleyin birde muaviyenin ama tarafsizca inceleyin Sia inanci cürütmek isteyen birisi olarak degilde sahsi tercihi olmayan babasindan miras kalan hanefi mezhebin gercekten hak olup olmadigini arastirmak isteyen birisi olarak.
                            Saygilarimla

                            [/quote]

                            Sayin ankebut kardesim sorumun cevabini alabilmis degilim henüz bekliyorum

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: Muaviye Kimdir?

                              cok beklersiniz
                              ankebut kardesin yaptigi hep budur
                              gelir, delilsiz kanitsiz iddialarda bulunur, bir müddet sonrada kaybolur gider
                              yazdiklarinizi okumaz bile
                              ama iyi oluyor, bu sayede mümkün olan iddialara cevap verilmis olunuyor

                              göktürk abi;
                              resulullahin lanetledigini belgeledigin zaman ne diyorlar bilirmisin
                              kesin bilirsin ama ben yine bir deginmis olayim
                              diyorlarki
                              hadislerimizin bir serhi vardir
                              o serhte ne yaziyor biliyormusunuz
                              efendim, resulullah bu bedduasinda haksiz oldugu icin, bedduasi dua yerine gecmistir
                              zira resulullahin haksiz beddualarina örnekler mevcuttur !!!!

                              durum bu kadar vahim iste
                              ne desen ne anlatsan bostur
                              resulullah haksiz beddua etmis denirken löp diye yutanlar
                              muaviyeye hazret denilmedigi zaman öfke kusarlar

                              ayiplarini bir bir belgelersin bu kezde
                              o bir müctehiddi bu yaptiklarindan birde sevap aldi derler olur biter


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: Muaviye Kimdir?

                                Hz. Ali ile Muaviye'nin Savaşı

                                Hz. Ali ile, iktidar hırsıyla yanıp tutuşan ve tarihin karanlık sayfalarında her zaman lanetle anılan Muaviye’nin Sıffin savaşını eminim ki hepiniz bilmektesiniz…
                                Hz. Ali Sıffin savaşında Muaviye’nin ordusunu yok edecekken, Muaviyenin akıl hocası ve şeytanın öz kardeşi Amr.b. el-Âs bir hile gelerek Kur’an ayetlerini mızrakların ucuna takmış ve Hz. Ali’nin ordusuna doğru yöneltmiştir. Hz. Ali’nin ordusu’da Kur’an’a kılıç kaldırılmaz diyerek savaşı bırakmışlardır. Bunun üzerine Hz. Ali yaşayan ve konuşan Kur’an benim, bu bir hiyledir. Dese de fayda etmemiş ve savaş başarısızlıkla sona ermiştir…
                                Ebusufyan, Muaviye ve Yezid…
                                Dede, Baba ve Oğul üçgeninde hedef her zaman Peygamber Ehlibeyti olmuştur… Ebusufyan Hz. Peygamberle, Muaviye, Hz. Ali ile başladığı savaşına oğlu Hz. Hasanla devam etmiş ve sonunda zehirleterek şehit etmiştir… Yarım kalan işi oğlu Yezit tamamlamış ve Hz. Huseyin ile 72 yakınını Kerbela çölünde katletmiştir…
                                Hakla batılın mücadelesi asırlardır devam etmektedir. Dünya durdukça da bu mücadele devam edecektir…
                                Bugün Muharrem ayının birinci günü…
                                Bugünden başlayarak Hz. Huseyin Kufe halkının daveti üzerine Kufeye doğru harekete başlamakta ve Muharrem ayının 10. gününe kadar ve özelliklede Kerbela denilen ıssız çölde son bulacak yolculuğa hazırlanmaktadır… Hz. Huseyin’in Kufe- ye doğra harekete çıktığını haber alan Yezit ordusu, karşı hazırlıklara başlamış ve Hz. Huseyin’in Kufe- ye girişi engellenecek ve Hz. Huseyin Yezit’e biat etmeyecek olursa şehit edilecektir…
                                “Ceddim Resulallah’ın dini benim kanımla ayakta kalacaksa ey kılıçlar doğrayın beni” diye haykıran Hz. Huseyin, zillet altında yaşamaktansa ölümü tercih etmiş ve zülümkar iktidara baş kaldırarak şahadet etmiştir…
                                Hakla batıl mücadelesinde görünürde batıl galip gelse de, geçen zaman hakkın galip geldiğini ortaya koymaktadır…
                                Muaviye Kur’an’ı alet ederek savaş kazandığını sansa da, bugün hep birlikte o gün haykıran Hz. Ali’ye bizler hakkını iade etmekte ve Hz. Ali’nin haklılığını kanıtlamaktayız… Hiç oğluna Muaviye ismi koyan varmı.? Hiç Yezit, Ebusufyan ismi duydunuz mu..? Bu küçük ayrıntı bile çok aydınlatıcı bir durum yaratmaktadır…
                                Kur’an’la şaka yapar gibi davrananların akıbeti, elbette ki Muaviye ve Yezit gibi olacaktır…
                                Dün “ben Ordumun, askerimin botunu öpmeyi, o partiye geçmek ten daha çok tercih ederim” diyenlerin, bugün içine düştükleri vahim durum her şeyin aynasıdır… Dün “o parti Muaviye, Yezit partisidir. Ben bir Huseyin’ci olarak ne işim var orada” diyenlerin bugün el etek öpercesine, karanlık ilişkiler içine girercesine ortaya koydukları manzara, Kur’an sayfalarını mızraklar ucuna takar gibi bir durum yaratmaktadır…
                                Muharrem ayında elbette ki en çok lanetle andığımız Muaviye ve Yezit’tir…
                                Muaviye ve Yezit’i lanetle andığımız zamanda hemen aklımıza Iğdır Belediye Başkanı Nurettin Aras’ın AKP ile ilgili dediği o sözler gelmekte ve tekrar etmek durumunda kalmaktayız…
                                Başkan Nurettin Aras daha düne kadar Muaviye ve Yezit partisi dediği AKP’ye bugün dilekçe vermiş ve üye olmuştur. 10 gün sonra Aşura…
                                Sayın Nurettin Aras Muaviye’nin ve Yezit’in partisi dediğinin yanında durup Hüseyine’mi ağlayacak...?
                                Bu ne büyük çelişkidir..?
                                Dün, ihanetçilikle suçladığın kişilerin safında durup şimdi kime ihanetçi diyeceksiniz.
                                Dün, toplumun içine ırkçılık tohumu eke- rek iki dönem Belediye Başkanı seçildiniz. Daha sonra da kürsüye çıkıp “etnik ve dini milliyetçilik benim ayaklarımın altındadır” dediniz… Acaba yarın ne diyeceksiniz.?
                                Bir insan bu kadar saf değiştirebilir mi?
                                Neyse Muharrem ayının ilk günü, Yüce Allah Hz. Hüseyin ve 72 arkadaşının katili Yezit ve ordusuna lanet etsin…

                                Cabbar ŞIKTAŞ

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X