Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

    Evet! Görüldüğü gibi ashap daha Enes bin Malik, Ebu Derda ve Mervan bin Hakem'in zamanında, yani Resulullah'ın zamanına çok yakın olan bir zamanda, Resulullah'ın sünnetlerini değiştiriyor; her şeyi, hatta namazı dahi zayi ediyorlar, alçakça çıkarları uğruna Mustafa'nın (s.a.a.) sünnetlerini bozuyorlardı. Bilindiği gibi, Ümeyye Oğulları minberlerde her hutbeden sonra Hz. Ali ve Ehl-i Beyt'e lanet okurlardı. Halkın çoğu, Kurban ve Ramazan bayramı namazından sonra hemen dağılıyor, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt'e lanet okunmasını duymak istemiyorlardı. Bu sebeple Ümeyye Oğulları Resulullah'ın (s.a.a.) sünnetini değiştirerek hutbeleri bayram namazından önceye aldılar. Böylece çoğunun karşı çıkmasına rağmen Müslümanların huzurunda Hz. Ali'ye lanet okuyorlardı. Bu işi Muaviye başlatmış ve zamanla bir sünnet haline gelmişti. Birçok insan, Hz. Ali'ye lanet okumanın, insanı ALLAH'a yakınlaştıracak en büyük sünnetlerden olduğunu zannediyordu! Tarihçilerden biri şöyle yazar: "İmamlardan biri Cuma namazı hutbelerinde Hz. Ali'ye lanet okumayı unutmuştu. Minberden inip namaz kılmak isteyince halk her taraftan, "Sünneti unuttun! Sünneti unuttun!" diye bağır" maya başladı!"

    Evet, Muaviye'nin bu bidati seksen yıl Müslümanların minberlerinde devam etti! Bugün bile bunun izlerini görmek mümkündür. Ama bütün bunlara rağmen Ehl-i Sünnet ve Cemaat, Muaviye ve ashabını sever, sayar ve "ashaba karşı saygılı olma" adı altında onun eleştirilmesine, yaptıklarının anlatılmasına izin vermemektedirler.

    Ama ALLAH'a şükürler olsun ki, artık samimi araştırmacılar hakkı batıldan ayırmaya başlamış ve birçokları Muaviye ve adamlarının oluşturduğu "sahabe düğümünü" çözmeyi başarabilmişlerdir. Fakat Ehl-i Sünnet ve Cemaat, bu çirkin çelişkinin farkına varmış olmakla birlikte, hala ashabın hepsini savunmakta ve onlardan herhangi birine dil uzatanlara lanet etmekteler. Onlara; "Bu lanetiniz, herkesten önce Muaviye'ye gider. Çünkü o, bütün sahabenin en üstünü olan Ali'ye sövmüş ve lanet etmiştir. Bu vesileyle de Resulullah'a sövmek istemiştir. Çünkü Resulullah; "Ali'ye küfreden, bana küfretmiş olur; bana küfreden de ALLAH'a küfretmiş olur."1 diye buyurmuştur."

    1- Müstedrek-i Hakim, c. 3, s. 121 (Hadisin Buhari ve Müslimce sahih olduğunu yazar. ); Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 323; Hasais-i Nesei, s. 93, h. 88.

    söylediğimiz zaman da kekelemeye başlayıp cevap veremiyorlar. Verdikleri cevaplar, akıllarını çalıştırmadıkları ve kör taassuptan kurtulmadıklarını göstermektedir. Mesela, bazıları; "Bunlar, Şiilerin uydurduğu yalanlardır!" diyorlar. Bazıları da; "Onlar, Resulullah'ın sahabesidir. Birbirleri hakkında ne isterlerse söyleyebilirler. Biz onları eleştirecek düzeyde değiliz!" diyorlar.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #47
      Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

      BAZI SAHABİLER HAKKINDA EBUZER'İN TANIKLIĞI

      Buhari, Sahih'inin "Zekatı Verilen Şeyin Servet Olmadığı Babı"nda Ahnef bin Kays'dan şöyle nakleder:

      Kureyş'ten bir grupla oturmuştuk; o sırada saçları, elbisesi ve görünümü sert bir adam içeri girdi ve selam verdikten sonra şöyle dedi: "Servet toplayanlara müjdeler olsun! Kızgın cehennem taşlarını onların göğüslerine koyacaklar da taşlar onların sırtından çıkacak veya sırtlarına koyacaklar da göğüslerinden çıkacak ve bütün bedenleri titreyecek." Sonra bir köşeye oturdu. Kim olduğunu bilmediğim halde gidip onun yanına oturdum. Ona; "Bunların senin sözlerinden hoşlanmadıklarını görüyorum." dedim. Adam dedi ki: "Onlar bir şey anlamıyorlar. Dostum bana demişti ki..." "Dostun kimdir?" diye sorunca, şu cevabı verdi: "Dostum Resulullah'tır (s.a.a.). O, bana demişti ki: "Ey Ebuzer! Şu Uhud dağını görüyor musun?" Ben, güneşe bakarak gündüzün bitmek üzere olduğunu görünce Resulullah'ın (s.a.a.) beni bir iş için göndereceğini bekleyerek "Evet." dedirn. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Benim Uhud dağı kadar altınım olsaydı, hepsini ALLAH yolunda dağıtır, kendime sadece üç dinar saklardım. Dünya malını toplayanların aklı yoktur. VALLAHi, ben ALLAH'ın huzuruna kavuşana kadar onlardan ne dünya istiyorum, ne de dini konularda görüş beiltmelerini."1

      1- Sahih-i Buhari, c. 2, s. 133 - 134.

      Buhari, Sahih'inin "Havuz Babı"nda, "Biz sana Kevser'i verdik." ayetiyle ilgili olarak, Ebu Hureyre'den şöyle nakleder: Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: "(Kıyamet günü) Ben ayakta olduğum halde bir grubu görüp tanıyacağım. Sonra benimle onların arasından birisi çıkarak onlara; "Haydi gelin." diyecek. Ben "Onları nereye götürüyorsun?" diye sorunca; "VALLAHi cehenneme!" diyecek. Ben; "Onların suçu nedir?" diye soracağım; diyecek ki: "Bunlar senden sonra cahiliyeye dönüp mürted oldular." Sonra bir grup daha görüp onları da tanıyacağım. Yine onlarla benim aramda birisi çıkarak onlara; "Haydi gelin." diyecek. Ben; "Bunları nereye götürüyorsun?" diye sorunca; "VALLAHi, ateşe!" diye cevap verecek. "Bunların suçu nedir?" diye sorunca; "Bunlar da senden sonra cahiliyeye dönüp mürted oldular." Onlardan kurtulanlar, sadece deve sürüsünden ayrılan birkaç deve sayınca olacak."

      Ebu Said-i Hudri'nin rivayetinde de şöyle geçer "Bunların senden sonra neler yaptıklarını biliyor musun?!' denilecek. Ben de; "Benden sonra dinde değişiklik yapanları benden uzaklaştırın." diyeceğim."1

      Buhari, Sahih'inin "Hudeybiye Gazvesi Babı"nda "Andolsun ki, o ağacın altında sana biat ederlerken ALLAH müminlerden razı olmuştur."2

      1 - Sahih-i Buhari, c. 8, s. 150 - 151
      2- Fetih Süresi / 18.
      ayetiyle ilgili olarak. Ala bin Museyyib'den o da babasından şöyle nakleder:

      "Bera bin Azib'i gördüğümde ona; "Ne mutlu sana! Resulullah (s.a.a.) ile birlikte oldun ve ona ağacın altın, biat ettin." dedim. Bunu üzerine Bera; "Ey kardeşim oğlu! Bizlerin ondan sonra ne bidatler çıkardığımızı biliyormusun?" diye cevap verdi."1

      Bu, en azından kendisine ve halka karşı açık sözlü olan bir sahabinin önemli tanıklığıdır. Onun bu sözleri yüce ALLAH'ın şu ayetini hatırlatıyor:

      "Eğer Peygamber ölür veya öldürülürse, gerisin geriye (cahiliyeye) mi döneceksiniz?"2

      Bera bin Azib, sahabenin ileri gelenlerinden olup ağacın altında Resulullah'a (s.a.a.) ilk biat edenlerdendi. O, kendisinin ve diğer sahabilerin Resulullah'ın (s.a.a.) vefatından sonra bidatler çıkardıklarına tanıklık ederek, Resulullah (s.a.a.) ile birlikte olma ve ağacın altında ona biat etmenin, kendilerinin Peygamber'den sonra sapıp mürted olmalarına engel olmadığını açıklamaktadır.

      Buhari, Sahih'inde, Resulullah'ın (s.a.a.), "Sizden öncekiler ne yaptıysa, siz de aynısını yapacaksınız." sözüyle ilgili olarak, Ebu Said-i Hudri' den şöyle nakleder:

      Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: "Sizler, karış karış ve adım adım sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz; hatta onlar bir keler yuvasına girmiş olsalar dahi, siz de gireceksiniz." Biz; "Ey Resulullah! Öncekilerden, Yahudi ve Hıristiyanları mı kastediyorsun?!" diye sorduk; buyurdu ki: "Başka kimi kastedeceğim?!"3

      1- Sahih-i Buhari, c. 5, s. 159-160.
      2- Al-i İmran Suresi /144.
      3- Sahih-i Buhari, c. 9, s. 126.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #48
        Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

        SAHABE HAKKINDA TARİHİN TANIKLIĞI

        Kur'an ve sünnetin dışında iddiamızı onaylayan başka bir tanık daha var. Bu tanığın ifadeleri belki daha açık ve nettir. Çünkü halkın kendisi onları görmüş ve yaşamış, sonra da yazılarak tarihe geçmiştir.

        Taberi, İbn-i Esir, İbn-i Sa' d, Ebu-l Fida, İbn-i Kuteybe ve diğerleri gibi Ehl-i Sünnet tarihçilerinin kitaplarını okursak, çok ilginç ve dehşet verici şeylerle karşılaşır ve Ehl-i Sünnet'in sahabenin adaleti ve onlara itiraz etmemenin gerekliliği konusundaki görüşlerinin hiçbir delile dayanmadığını anlarız.

        Bu görüşü, heva ve heves üzerine konuşmayan ve yaptığı her şey hak olan Resulullah (s.a.a.) ile Kur'an'ın, münafık ve fasık olduklarına tanıklık ettiği sahabiler arasında fark gözetmeyen bağnazlar dışında hiçbir akl-ı selim sahibi kabul etmez. Bu görüş taraftarları, ashabı savundukları kadar Resulullah'ı (s.a.a.) savunmazlar. Buna bir örnek verelim:

        Mesela Ehl-i Sünnet'ten birine; "Abese Suresi Resulullah hakkında nazil olmamıştır; yüzünü buruşturup sırtını çeviren Resulullah değildir. Bu ayetler, kör birini gördüğünde yüzünü buruşturup sırt çeviren ve gururlanan ashabın ileri gelenlerinden birisi hakkındadır ve ALLAH Teala onu kınamaktadır." dediğinizde, bu tefsiri kabul etmeyerek şöyle der: "MUHAMMED de bir insandır. Defalarca hata yapmış, Rabbi de birçok konuda onu kınamıştır. O, sadece Kur'an'ı iletmekte masumdu, başka bir konuda değil"1 Resulullah (s.a.a.) hakkındaki görüşü bu!

        1- Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 432, h. 3331; Tefsir-İ Kebir, c. 31, s.54.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #49
          Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

          Ama örneğin ona; "Ömer bin Hattap teravih namazı bidatini koyarken hata yapmıştır. Çünkü Resulullah (s.a.a.) bunu menetmiş ve "Sünnet namazları evinizde ve yalnız başınıza kılın." buyurmuştur." dediğinizde, hemen Ömer' i savunarak şöyle der: "Bidat olsa da güzel bir bidattir." Resulullah'ın (s.a.a.) bunu menettiğine dair nass mevcut olduğu halde kendilerini mutlaka Ömer' i savunmak zorunda hissederler.

          Ona; "Ömer, ALLAH'ın Kur'an'daki hükmü olan "müellefet'ül-kulup" payını (zekattan gönülleri İslam' a ısındırılacak olanlara verilen pay) yürürlükten kaldırdı." dediğinizde, der ki: "Efendimiz Ömer, artık İslam'ın güçlendiğini bildiği için onlara; "Bizim artık size ihtiyacımız yoktur." dedi. O, Kur'an'ın hükümlerini herkesten daha iyi biliyordu. "

          ALLAH aşkına, bu tutuma şaşırmıyor musunuz?!


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #50
            Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

            Dahası da var! Bir gün onlardan birisine; "Güzel bidat ve müellefet'ül-kulup konularını bir tarafa bırakalım. Ömer'in, biat etmezlerse Hz.Fatıma'tüz-Zehra'nın evini içindekilerle birlikte yakacağı tehdidini nasıl savunacaksın?" dediğimde, bana şu cevabı verdi: "Ömer haklıydı. Zira eğer böyle yapmasaydı, birçok sahabi Hz. Ali'ye uyup Ebu Bekir'e biat etmezdi ve böylece fitne çıkardı."

            Ben böyle adamlarla tartışmanın hiçbir faydası olmadığına inanıyorum. Maalesef Ehl-i Sünnet'in çoğu böyle bir inanca sahiptir. Çünkü onlar hakkı, Ömer bin Hattap ve yaptıklarıyla tanırlar. Oysa hak kişilerle tanınmaz, bilakis kişiler hakla tanınır. Hz. Ali (a.s.) buyuruyor ki: "Hak ehlini tanıyabilmek için önce hakkı tanı."

            Ehl-i Sünnet, sadece Ömer bin Hattap hakkında değil, diğer bütün ashap hakkında bu inanca sahiptir. Onlara göre; ashabın hepsi adildir ve hiçbir kimsenin onları eleştirmeye, yaptıklarına itiraz etmeye hakkı yoktur. Bu inanç, doğal olarak Ehl-i Sünnet araştırmacılarının önüne çelikten bir set çekerek hakka ulaşmalarına engel olmuştur. Bu nedenle, ancak azim ve irade sahibi cesur araştırmacılar, gerçekleri bulup kurtuluşa erebilirler.

            Tarihe geri dönecek olursak, bazı sahabilerin ayıplarının açıldığını, yüzlerindeki maskenin düştüğünü ve kendileri ve dostlarının yıllarca halktan gizlemeye çalıştıkları gerçek yüzlerinin ortaya çıktığını görürüz.

            İlk dikkati çeken şey, onların Resulullah'ın (s.a.a.) vefatının hemen ertesi günündeki tutumlarıdır. Onlar, Resulullah'ın (s.a.a.) cenazesini yerde bırakıp gusül, kefenleme ve defnetme işleriyle uğraşmayarak alelacele "Beni Saide Sakifesi"ndeki konferanslarına koşup hilafet konusunda tartışmaya başladılar. Halbuki onlar gerçek halifeyi tanıyorlardı ve ona Resulullah'ın (s.a.a.) sağlığında biat bile etmişlerdi. Onlar, Hz Ali ve Haşim Oğullarının, Resulullah'ın (s.a.a.) mübarek naaşını yerde bırakıp Sakife'ye koşamayacaklarını bildikleri için firsatı ganimet bilerek işi bitirmek ve Hz. Ali ve Haşim Oğullarını olup bitmiş bir işle karşı karşıya bırakmak istiyorlardı. Böylece itiraz edemeyip susmak zorunda kalacaklardı. Çünkü "Sakife Ashabı" karara karşı çıkan herkesi, Müslümanlara muhalefet ve fitne çıkarma suçuyla katledip ortadan kaldırma kararı almışlardı.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #51
              Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

              Tarihçiler, o dönemde çok şaşırtıcı ve ilginç şeylerin vuku bulduğunu yazarlar. Mesela; daha sonra "Resulullah'ın Halifesi" ve "Müminlerin Emiri" ünvanını alanlar, halktan zorla biat almışlar. Hz. Fatıma'nın evine saldırmış, Hz. Fatıma'yı kapının arkasına sıkıştırarak karnındaki yavrusunu düşürmesine sebep olmuşlar. Ali'nin ellerini bağlayarak evinden dışarı çıkarmış, biat etmezse öldürüleceğini söylemişler. Hz. Fatıma'nın bağış ve miras yoluyla elde etmiş olduğu haklarını ve "Zi'l-Kurba" ünvanıyla humustan aldığı payı gasp etmişler. Hz. Fatıma da her namazdan sonra onlara beddua etmiş ve nihayet onlara gazaplı olarak dünyadan göçmüş, cenazesi gece yarısı gizlice defnolunmuş, onların hiçbiri cenaze namazına katılamamıştır.

              Gadir-i Hum'da kendisine biat ettikleri Hz. Ali'nin niçin hilafetten uzaklaştırıldığını öğrenmek istedikleri için Ebu Bekir'e zekat vermekten kaçınanları katletmişler.l

              ALLAH'ın belirlediği sınırları aşarak suçsuz Müslümanları öldürmüş, sonra da karılarına tecavüz etmişler. 2

              Kur'an'da ve sünnette açıklanan ALLAH'ın ve Peygamber'in hükümlerini değiştirmiş, yerine kişisel çıkarlarına yarayan kendi içtihatlarını koymuşlar. 3

              1- Malik bin Nüveyre olayı, hemen hemen bütün Sünni tarih kaynaklarında yazılıdır.
              2- Halid bin Velid, Leyla bint-i Minhal'in kocasını öldürerek ona tecavüz etmişti.
              3- Örneğin; Hz. Fatıma'nın mirasına el koymuş, humustan Peygamber'in yakınlarının (Zi'l-Kurba) hakkına sahip çıkmış, zekattan müelleft'ül-kulup payım vermemiş, mut'a nikahını kaldırmış ve Hacc-ı Temettu'da umre ihramından çıktıktan sonra eşiyle ilişkide bulunmayı yasaklamışlardır.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #52
                Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                Bunların bazıları, Müslümanların hakimleri ve valileri oldukları halde şarap içmiş ve sürekli zina yapmışlar.1

                1- Muğayre bin Şube'nin Ümmü Cemil ile zina etmesi tarih kitaplarında meşhurdur. Örnek olarak bkz. Tarih-i Taberi, c. 4, s. 69.
                .....
                Ebuzer'i Resulullah'ın (s.a.a.) şehri Medine'den sürgün etmişler ve hiçbir suçu olmayan bu aziz sahabi ıssız ve sıcak bir çölde yapayalnız can vermiş.

                Ammar-ı Yasir'i döverek fıtık etmişler.

                Abdullah bin Mesud'u döverek kaburga kemiklerini kırmışlar.

                Sadık ve samimi sahabileri hükümet makamlarından azletmiş, İslam düşmanları olan Ümeyye Oğullarının fasık ve münafıklarını iş başına getirmişler.

                ALLAH'ın, kendilerinden her türlü pisliği uzaklaştırıp ter- temiz kıldığı Ehl-i Beyt'e lanet okutmuş, Ehl-i Beyt'i seven pak sahabileri şehit etmişler. 2

                2- Örneğin; Muaviye bin Ebu Süfyan değerli sahabilerden Hicr bin Adiy'i Hz. Ali'ye lanet etmeyip sövmediğinden dolayı şehit etmiştir. Bkz. İbn-i Sa'd, et-Tabakat'ul-Kubra, c. 6, s. 217 ve Tarih-i Taberi, c. 5, s. 275.
                ...........
                Zor, hile ve tehditle hilafete ulaşmış, muhalifleri çeşitli biçimlerde ortadan kaldırmışlar.3
                3- Tarihçiler yazarlar ki: Muaviye, muhaliflerini sarayına davet eder ve onlara zehirli bal yedirirdi. Onlar Muaviye'nin yanından ayrılıp evlerine döndüklerinde ölürlerdi. -Sonra Muaviye; "ALLAH'ın baldan ordusu vardır." derdi.
                ..........
                Peygamber'in şehri Medine'de, istedikleri her şeyi yapmaları için Yezid'in ordusuna izin vermişler. Oysa Resulullah (s.a.a.); "Medine benim haremimdir. Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti orada cinayet işleyenin üzerine olsun." buyurmuştur.1

                1- Hi1yet'ul-Evliya, c. 4, s. 165.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #53
                  Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                  ALLAH'ın evi Kabe'yi mancınıkla taşlamış, Harem-i Şerif"i yakmış ve Harem'in içinde bazı sahabileri öldürmüşler.

                  Alçakça arzuları uğruna Cemel, Sıffin ve Nehrivan harplerinde Resulullah'ın (s.a.a.) Ehl-i Beyt'inin büyüğü, Müminlerin Emiri ve Resulullah'a göre, Musa'ya göre Harun yerinde olan Hz Ali'ye karşı savaşmışlar.

                  Cennet gençlerinin iki efendisi olan İmam Hasan ve İmam Hüseyin'i şehit etmişler. İmam Hasan'ı zehirle, İmam Hüseyin'i de kılıçla. İmam Hüseyin'le birlikte Peygamber'in soyunu katletmişler ve bir tek İmam Hüseyin'in oğlu İmam Zeynelabidin kurtulmuştur.

                  Bunların dışında insanlığın yüzünü kızartan ve yazmaktan utandığım birçok cinayetler işlemişlerdir. Ehl-i Sünnet ve Cemaat alimleri de, bunların çoğunu biliyorlar. Bundan dolayı da Müslümanları, tarihi okuyup ashabın hayatını incelemekten sakındırıyorlar.

                  Tarih kitaplarından aktardıklarım bu işlerin hepsini, hiç kuşkusuz sahabe yapmıştır. Peki, bunları okuyan akıl sahibi bir insan, bütün bunlara rağmen yine de bütün ashabı temize çıkarıp adil olduklarına hükmedebilir mi?! Meğer ki aklını yitirmiş olsun.

                  Burada şu noktayı da belirtmek zorundayım: Bizler, bazı sahabilerin gerçekten de takvalı, adil ve temiz insanlar olduğuna, ALLAH ve Resulünü gerçekten sevdiklerine inanıyoruz. Onlar gerçekten de Peygamber' e verdikleri söze sadık kalarak ALLAH'ın dinini değiştirmediler ve ALLAH da, onlardan razı olarak onları Habibi Resul-i Ekrem'in yanına, götürdü.

                  Bu gruptaki sahabiler en küçük bir kınanmadan veya, iman ve takvalarının azlığından uzaktırlar. Çünkü Allat Teala, Kur'an-ı Kerim'de yer yer onlara övgüler yağdırmıştır. Tarih de onların adına yiğitlik, takva, kararlılık ve; olgunluklar kaydetmiştir. Ne mutlu onlara ki, Adn Cennetleri kapılarını onlara açmış ve bundan da önemlisi, ALLAH onlardan razı olmuştur! İşte budur, şükredenlerin mükafatı! Ama unutmayalım ki, ALLAH Teala'nın buyurduğu gibi, şükredenler pek azdır.

                  Ancak teslim olup da kalplerine iman girmeyen ve korku, tamah veya başka bir sebepten dolayı Resulullah'ın (s.a.a.) ashabının içinde yer alan kimseler, hiçbir saygı ve takdire layık değildirler. Çünkü ALLAH Teala Kur'an'da onları kınamış, tehdit etmiş ve onlara azap vaad etmiştir. Resulullah da onları uyarmış, insanları onlardan sakındırmış ve birçok yerde onlara lanet etmiştir. Tarih de onların birçok çirkin işlerini kaydetmiştir. Evet; bu gruptaki sahabilerden asla razı olamaz ve onların peygamberler, şahitler ve salihlerle birlikte olduklarını söyleyemeyiz.

                  İşte hak ve adalet ölçüleriyle örtüşen ve ALLAH'ın müminleri sevmek, münafıklara düşman olmak yönündeki sınırlarını aşmayan doğru tavır budur.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #54
                    Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                    Yüce ALLAH, aziz kitabında şöyle buyurmaktadır:

                    "Bakmaz mısın şunlara ki, ALLAH'ın gazab ettiği bir topluluğu dost edinirler. Onlar ne sizinledir, ne de onlarla; ve bilip dururken de yalan yere yemin ederler. ALLAH, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten de ne kötü işler yapıyorlar. Yeminlerini kalkan ederek halkı ALLAH yolundan menediyorlar ve aşağılatıcı azap artık onlaradır. Malları ve evlatları hiçbir şekilde onları ALLAH'tan kurtaramaz. Onlardır cehennem ehli; orda ebedidir onlar. ALLAH'ın onların hepsini diriltip topladığı gün, size yemin ettikleri gibi, O'na da yemin ederler ve gerçekten bir şey yaptıklarını sanırlar.

                    Bilin ki, şüphesiz yalancıdır onlar. Şeytan onlara musallat olup da ALLAH'ı anmayı unutturdu. İşte onlar şeytanın hizbidirler. Ve şüphesiz Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanlardır. ALLAH'ın ve Peygamberinin hudutlarına uymayanlar var ya, onlardır en aşağılık kişilerin içinde bulunanlar. ALLAH yazdı ki, ben ve peygamberlerim mutlaka galip geleceğiz.

                    Ve ALLAH kuvvetli ve azizdir. ALLAH'a ve kıyamete iman eden bir topluluğu, ALLAH'ın ve Peygamberinin sınırlarına aykırı hareket edip onlara karşı gelen birisini sever bulamazsın; isterse onlar babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri, yahut da yakınları olsun. Onlar öyle kişilerdir ki ALLAH, onların kalbine iman nasip etmiş ve onları kendinden bir ruhla kuvvetlendirmiştir. Ve onları kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedi olarak kalırlar. ALLAH onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlardır ALLAH'ın hizbi ve şüphesiz, sadece ALLAH'ın hizbidir muradına erenler."1

                    1- Mücadele Suresi /14 - 22.


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #55
                      Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                      Bu başlığı yeni okudum.
                      Sizin için algım dahada pekişti iyi niyetli değilsiniz siz!
                      Amacınız bilgilendirmek filan değil. Resmen Ehli Sünneti baltalamaya çalışmak için, yukardaki birçok alıntınızda sahih kabul edilmeyen grüşlere yer vermişsiniz.
                      Çoğu alıntınıza cevap yazmak isterdim ama sadece bir tane örnek alıntılayım yazdıklarınızdan, sanırım niyetinizi özetleyecektir:


                      Okuyucularımızın, günümüz Müslümanlarının bu kadar önem verdiği Cuma namazına sahabilerin ne kadar önem verip saygı gösterdiklerini bilmeleri için Sahih-i Buhari' nin "Vekalet Kitabı"ndaki şu rivayeti naklediyorum:

                      Sehl bin Said der ki: "Bizler Cuma günleri çok sevinirdik. Çünkü yaşlı bir kadın ektiğimiz fasulyelerden bir miktarını alarak onları birkaç tane arpayla birlikte yağ dökmeden pişirirdi. Bizler Cuma namazını kıldıktan sonra onun yanına giderdik, o da yemeği bize verirdi. Bunun için Cuma günü olurken çok sevinirdik. Yemeğimizi her zaman Cuma' dan sonra yerdik."1

                      Ne mutlu bu sahabilere! Cuma günü Resulullah'ın (s.a.a.) sohbetlerini dinleyip arkasında namaz kılmaktan, birbirlerini görüp ziyaret etmekten ve Cuma gününün diğer rahmet ve bereketlerinden dolayı sevineceklerine bir kadının hazırladığı yemeği yiyecekleri için seviniyorlar! Günümüzde, Cuma gününü yediği yemekten dolayı seven bir Müslüman hakkında ne söylerler acaba?
                      Başlık ''sahabeler hakkında yanlış bilinenler''.
                      Sahabeleri yemek düşkünü ilan etmeyemi çalışıyorsunuz.

                      gulistan_2 hanımefendi artık kendinize gelin.
                      Bu forumu Ehli Sünneti baltalamak için açtıysanız, niyetiniz bu ise açık açık deyin bizde bilelim.
                      Saçma sapan yorumları, zayıf diyebileceğimiz bazı görüşleri buraya aktararak kötü bir niyet taşıdığınız kanısı bende iyice pekişmeye başladı.
                      Sizin varlık gayeniz bumu oldu artık. Ehli Sünnet işte bu, ben kendimi buna adadım, vahdetmiş filan bunlardan banane der gibi bir yaklaşımda olduğunuzu göremiyormusunuz. Aynanın karşısında geçin ve konuşun kendinizle. ''Ben bunları iyi niyetli aktarıyordum. Ehli Sünnet inancını taşıyanlar neden bana karşı çıkıyor, nerde hata yapıyorum ben'' diyormusunuz hiç!
                      Yazık.
                      Allah size basiret, anlayış, doğruluk versin...
                      hayat akşamlıdır...

                      Yorum


                        #56
                        Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                        Burada hemen şunu belirtmeliyim ki, bu konuda hak ve doğru olan Şia'nın tutumudur. Çünkü onlar, sadece vı sadece MUHAMMED ve Ehl-i Beyt'ini ve onların izinde giden ashap ile kıyamete kadar onlara güzellikle tabi olan müminleri severler. Ama Şia'nın dışındaki Müslümanlar ALLAH ve Resulünün belirlediği sınırları aşanlar da dahi olmak üzere bütün ashabı severler. Buna da çoğu zaman şu ayeti delil gösterirler:

                        "Rabbimiz! bizleri ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabbimiz! Şüphesiz, sen Rauf ve Rahim'sin."1

                        1- Haşr Suresi / 10.
                        .........
                        Böylece, Hz. Ali'yle Muaviye'yi birlikte razı etmek istediklerini görürsün. Oysa Muaviye'nin yaptığı işler, er azından onun kafir, sapık ve ALLAH ile Resulü'nün düşman olduğunu gösterir. Daha önce nakletmiş olduğumuz şu hikayeyi bir kez daha nakletmemizin sakıncası olması gerek:

                        Değerli sahabilerden Hicr bin Adiyy-i Kindi'nin kabrin ziyarete giden bir mümin, kabrin yanında bir adamın şiddetle ağladığını görür. Onun Şii olduğunu zannederek:
                        - Niçin ağlıyorsun? diye sorar.
                        - Efendimiz Hicr'e ağlıyorum. ALLAH ondan razı olsun!
                        - Ona ne olmuştu ki?
                        - Efendimiz Muaviye -ALLAH ondan da razı olsun- onu öldürtmüştür.
                        - Peki Muaviye niçin onu öldürdü?
                        - Efendimiz Ali'ye -ALLAH ondan razı olsun- lanet okumamıştı da ondan.

                        O salih adam ona diyor ki:

                        - Ben de sana ağbyorum. ALLAH senden razı olsun!


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #57
                          Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                          seyyah kardesim
                          unutmayiniz ki bizler sia'yiz, ve sianin temeli bellidir
                          dogrularimiz ve yanlislarimiz bellidir
                          siarimizca yanlislari ve dogrulari ifade ettigimiz her defasinda, neden ehlisünnet saldirisi olarak algiliyorsunuz anlamis degilim!?

                          bir rivayet bulmus elestirmissiniz, bir kac tanede bulabilirsiniz,
                          bulun, acin münazara bölümüne ve enine boyuna tartisin
                          forumlar zaten bilgi paylasimi icin var!
                          sizin hosunuza gidecek olan bir sey de yine bir baskasi tarafindan "kötü niyet" olarak tanimlanabilecektir
                          bu kadar cok sesli bir ortamda ne yapmami bekliyorsunuz, yalnizca sizi baz almami mi?

                          ayrica buldugunuz rivayetin hic bir yanini tartismaksizin yorumunuzu kabul etmemizi beklemeyiniz
                          arti, diger bir cok rivayetler var, genel cerceveyi degerlendirirken, hepsini elealarak degerlendirirseniz, belki faydalanma sansiniz olur

                          her actigimiz konuyu bu sekilde (ehlisünnet saldirisi) olarak yorumlamaniz hos degil


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #58
                            Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                            Bütün ashabı sevme hususundaki bu kadar ısrar ve inadın sebebi nedir acaba? Bakıyorsun, MUHAMMED ve Al-i MUHAMMED'e salat ederken ashabı da ekliyorlar! Halbuki ne Kur'an onlara bunu emretmiş, ne Resulullah (s.a.a.) onlardan böyle bir şey istemiş, ne de ashaptan biri bunu söylemiştir. Kur'an'ın emrettiği ve Resulullah'ın (s.a.a.) halka öğrettiği salat, MUHAMMED ve Al-i MUHAMMED'e salat etmektir.

                            Her şeyde şüphe etsem dahi, ALLAH Teala'nın müminlerden Peygamber'in yakınları olan Ehl-i Beyt'i sevmelerini istemiş olduğunda ve bunu Peygamber'in çektiği zahmetlerin karşılığı olarak onlara farz kıldığında asla şüphe edemem. Yüce ALLAH buyuruyor ki:

                            "De ki: Ben, peygamberliğimin karşılığı olarak sizden sadece yakınlarımı (Ehl-i Beyt'imi) sevmenizi istiyorum."1

                            Bütün Müslümanlar, Ehl-i Beyt'i sevmenin gerekliliği konusunda ittifak etmişlerdir. Ama başkalarını sevme konusunda ihtilaf etmişlerdir. Resulullah da (s.a.a.) buyuruyor ki: "Şüpheli olanı bırak, kesin olanı tut."2

                            1- Şura Suresi /23.
                            2 - Sünen-i Tirmizi, c. 4, s. 668, h. 2518; Sünen-i Nesei, c. 8, s.328.

                            Şiilerin, Ehl-i Beyt'i ve onlara uyanları sevmek konu- sundaki görüşlerinde hiçbir şüphe yoktur; ama Sünnilerin bütün ashabı sevmek konusundaki görüşlerinde büyük bir şüphe vardır. Bir Müslüman hem Ehl-i Beyt'i, hem de onların düşmanları ve katillerini nasıl sevebilir?! Bu, açık bir çelişki değil midir?'

                            Tasavvufçuların da arasında var olan bazı cahillerin; "ALLAH'ın kullarına karşı kalbinde zerre kadar kin ve nefret olan bir şahıs, kendisini temizleyemez ve kalbine gerçek iman giremez. Yahudi, Hıristiyan, müşrik ve kafir olsalar dahi, ALLAH'ın bütün kullarını sevmek gerekir." yönündeki sözlerine sakın aldanmayasın! Onlar, tıpkı Hıristiyan mis- yonerler gibi her şeyin sevgiden ibaret olduğunu söylerler. Onlara göre, ALLAH sevgidir; din de sevgidir. Dolayısıyla ALLAH'ın kullarını sevenlerin namaz, oruç, hac vs. ye ihtiyacı yoktur.

                            Bunlar, Kur'an, sünnet ve de aklın kesinlikle reddettiği saçmalıklardır. Bakın, Kur'an-ı Kerim ne buyuruyor:

                            "ALLAH'a ve kıyamete inanan bir kavrnin ALLAH ve Resulünün düşmanIarml sevdiğini göremezsin."1

                            "Ey iman edenIer! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse, onlardandır. Şüphesiz, ALLAH zalim kavmi hidayet etmez."2

                            1- Mücadele Suresi /22.
                            2- Maide Suresi / 51

                            "Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz küfrü imana tercih ediyorlarsa, onları dost edinmeyin. içinizden onları dost edinenler, hiç şüphesiz zalimdirler."1
                            "Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları onları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz, oysa onlar size gelen hakkı inkar etmişler!" 2

                            1- Tevbe Suresi /23.
                            2- Mümtehine Suresi / 1.


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #59
                              Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                              Resulullah (s. a. a.) ise şöyle buyuruyor:

                              "Mümin, ALLAH için sevip ALLAH için buğz etmedikçe, imanı kamil olmaz."

                              "Bir müminin kalbinde hem ALLAH sevgisi, hem de ALLAH düşmanının sevgisi bir arada olamaz."

                              Bu konuda hadisler oldukça fazladır.

                              Akıl da bunu onaylamaktadır. Çünkü Yüce ALLAH imanı müminlere sevdirmiş ve onu, onların gönüllerinde süslemiştir; küfrü, fiskı ve isyanı da onlara çirkin göstermiştir. Bu nedenle bakıyorsun insan, hakka karşı çıkıp şeytanın yolunda yürüdüğü için kendi oğlu, babası veya kardeşinden nefret ediyor; ama İslam ve iman kardeşliğinden başka aralarında hiçbir bağ olmayan yabancı birini seviyor.

                              Bütün bunlardan dolayı, sevgi ve nefretimiz yalnızca ALLAH için olmalıdır. ALLAH'ın sevmemizi emrettiği kimseleri sevmeli, dost edinmeli; uzak durmamızı, nefret etmemizi emrettiği kimselerden de uzak durmalı, nefret etmeliyiz.

                              İşte biz, bu nedenle Hz.Ali ve onun evlatları olan İmamları seviyor ve onlara uyuyoruz. Çünkü Kur'an, sünnet, tarih ve akıl onlar hakkında hiçbir şüphe ve soru işareti bırakmamıştır. Aynı nedenle de, Ali ve evlatlarının hakkı olan hilafeti gasp edenlerden beri ve uzak olduğumuzu ilan ediyoruz. Çünkü Kur'an, sünnet, tarih ve akıl onlar hakkında geride birçok soru işareti bırakmıştır. Resulullah da (s.a.a.); "Şüpheli olanı bırak, kesin olanı tut." buyurmuş olduğuna göre, bir Müslümana şüpheli şeyin peşinde koşup, kendisinde hiçbir şüphe olmayan Kur'an'ı bırakması yakışmaz.

                              Artık Müslümanlar, taklitçiliği bir kenara bırakmalı, tutkularından kurtulmalı ve akıllarını hakem kılmalıdırlar. Şeytan ve nefsin, insanın kötü amellerini iyiymiş gibi gösteren iki tehlikeli düşman olduğunu unutmamalıdırlar. Busiri ne güzel demiş:

                              "Şeytana ve nefsine aldanma, uyan!

                              Hayrını istiyoruz deseler, inanma, yalan!"

                              Ayrıca, ALLAH'ın salih kulları hakkında takvalı olmalıdırlar. Takvasız kullara gelince; onların saygınlığı yoktur. Resulullah (s.a.a.); "Fasıkın gıybeti caizdir." buyurmuştur. Fasıkın yaptıkları anlatılmazsa, Müslümanlar onu tanıyamaz, hilelerine aldanır ve onu dost bile edinirler.

                              Bugün Müslümanlar kendilerine karşı doğru olmalı ve içinde bulundukları acı durumlarını görmelidirler. Eğer zannettiğimiz gibi geçmiştekiler dürüst kimseler olup doğru hareket etselerdi, bizler bugünkü hazin duruma düşmezdik. Bütün bunlar, Hz. Resulullah'ın -benim ve bütün alemlerin canı ona feda olsun- vefatından sonra meydana gelen değişimin sonucudur.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #60
                                Ynt: sahabelerle ilgili yanlis bilinenler

                                "Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana - babanızın ve akrabalarınız aleyhinde de olsa ALLAH için şahitlik eden kimseler olun. Zengin veya fakir olsun, ALLAH ona daha yakındır. Tutkularıza uyup adaletten sapmayın. Eğer büker veya kaçınırsanız, ALLAH yaptıklarınızdan haberdardır."1

                                1- Nisa Suresi / 135.


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X