Ebu Eyyub-i Ensari Hazretleri’nin Hayatı
Hazreç Boyundan Fedakâr Bir Yiğit:
Resulullah (s.a.a) Medine'ye hicret etmeden önce, Medine'de Evs ve Hazrec isminde iki güçlü kabile vardı.
Hicretten yaklaşık yirmi yıl önce, Medine'de Hazrec boyundan bir çocuk dünyaya geldi, ismini "Halid" koydular; fakat sonraları halk onu "Ebu Eyyub-i Ensari" diye tanıdı. Bu künye onun hakkında o kadar kullanıldı ki asıl ismi olan Halid unutuldu.
Babasının adı "Zeyd", annesinin adı ise "Hind" idi. Tarih yazarları onun soyunu şöyle kaydetmişlerdir:
Halid b. Zeyd b. Kuleyb b. Sa'leb b. Abdumenaf b. Ganem b. Malik b. Neccar.
Buna göre o, Hazrec oğullarının kollarından biri olan "Neccar" soyundandır.[1]
Ebu Eyyub'un Müslüman Oluşu ve İlk Biate Katılması
Resulullah (s.a.a) peygamber olarak gönderilişinin üçüncü yılında, Mekke'de açıkça peygamberliğini ilan edip halkı İslam’a davet etmeye başladı. Fakat müşrikler her türlü eziyet ve işkencelere başvurarak Hz. Peygamber’e engel olmaya çalışıyorlardı. Bu durum bir kaç yıl böyle devam etti. Resulullah (s.a.a), müşriklere göre bile serbestlik ayları olan haram aylarda (Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarında) fırsattan yararlanarak İslam'ı tebliğ ediyor ve hac mevsiminde Medine’den gelen ziyaretçilerle ve diğer gruplarla irtibat kurarak onları İslam'a davet ediyordu.
Bu tebliğler sonucu Hazrec boyundan sayıları on kişiyi aşmayan bir grup bi'setin[2] onuncu yılında Mina çölünde bulunan bir boğazda Resulullah (s.a.a)'ın huzuruna gelerek Müslüman oldular. Bu grup iki büyük Avs ve Hazrec kabilesinin arasını bulması ve aracı olup ihtilaflarını gidermesi için Resulullah (s.a.a)'i Medine'ye davet ettiler ve Medine'ye gelirse, Peygamber’in etrafında toplanıp İslam'ı tebliğ edeceklerine dair söz verdiler.
Bu grup Medine'ye dönerek İslam'ı tebliğ etmeye başladı, Kur'an ayetlerini okuyarak insanları İslam'a çekmeye çalıştılar; öyle ki, bütün Medine evlerinde Resulullah (s.a.a)’ten bahsediliyordu. Nihayet bir yıl sonra (bi'setin 11. yılında) Avs ve Hazrec kabilesinden on iki kişi hac törenine katıldıktan sonra Mina'da geceleyin Resulullah (s.a.a)'in huzuruna çıkarak resmen biat edip Medine'ye döndüler. Bu biat "Akabe-i ula biati" diye adlandırıldı.[3]
Hz. Resulullah (s.a.a), zeki bir tebliğci olan Musab b. Umeyr'i onlarla birlikte Medine'ye gönderdi. Onların Medine'deki etkili tebliğleri sonucu Avs ve Hazrec kabilesinden ikisi kadın yetmiş beş kişi hac mevsiminde (bi'setin 12. yılı) Mekke'de hac törenlerine katıldılar ve Mina'da Resulullah (s.a.a)’e ulaşarak biat ettiler. Bu biat belirleyici biatti. Müslümanlar, orada, ölünceye kadar İslam'ı savunacaklarına dair biat etmişlerdi. Bu biat, "İkinci Akabe" biati diye adlandırıldı.[4]
Tarihçiler bu 75 kişinin isimlerini kaydetmişlerdir. Ebu Eyyub Ensari de bunların içinde yer almaktadır. Buna binaen, Ebu Eyyub bisetin 12. yılında (hicretten bir yıl önce) Mina'daki boğazda Akabe-i Sani biatinde açıkça Müslüman olduğunu ortaya koyarak İslam uğruna canını feda edeceğine dair söz vermiş ve biat etmişti
Resulullah (s.a.a) "İkinci Akabe" biat olayında kendisine biat edenlere, "Kendi aranızdan on iki sorumlu seçin" buyurdu. Onlar on iki kişiyi seçince Resulullah (s.a.a) onları Medine'de insanların işlerini ıslah ve tebliğ etmeleri ve Hz. İsa (a.s)'ın hevarileri gibi bu vazifeyi ellerine almaları için görevlendirdi.[5]
Böylece, aralarında Ebu Eyyub-i Ensari de bulunduğu İslam'ın bu öncüleri aracılığıyla bütün Medine halkı İslam'ı kabul etmeye hazır oldu.
Hz. Resulullah (s.a.a)'i İlk Ağırlayan Ensari
Mekke müşriklerinin Resulullah (s.a.a)’e baskısı çoğalıyor, muhasara çemberi gittikçe daralıyordu; nihayet geceleyin evini basarak Peygamber’i öldürmeye karar verdiler.
Resulullah (s.a.a) aynı gece, müşrikler haberi olmadan evinden çıkarak Medine'ye hicret etti.
Medine coşku ve neşeyle Resulullah (s.a.a)’i karşılamaya hazırlanmıştı; Halk gruplar nalinde o hazreti karşılamak için şehir dışına çıkmıştı. Resulullah (s.a.a) göz alıcı bir heybet ve azametle devenin üzerinde Medine'ye girdi. Yol üzerinde uğradığı mahallelerin ileri gelenleri o hazreti evlerine davet ediyorlardı. Anne tarafından akrabaları da davet edenler arasındaydılar ama Resulullah bu davetleri kabul etmedi ve "Bu deve (Allah tarafından) görevlendirilmiştir (nerede durursa ben de orada konaklayacağım)” diye buyurdu.
Medine ahalisi devenin yolundan çekildiler; deve yoluna devam ederek Neccaroğulları mahallesinde Malik b. Neccar'ın (Ebu Eyyub'un) evinin önünde, hurma kurutma yerinde durdu. Bu yerde daha sonra Mescidu’n-Nebi inşa edildi.
Bazılarının dediğine göre, deve oradan kalkarak tekrar ilerledikten sonra geri dönüp aynı yere oturdu ve ondan sonra artık yerinden hareket etmedi; boynuyla göğsünü iyice yere yapıştırdı ve ne yaptılarsa da oradan kalkmadı. Bunun üzerine halk devenin etrafını sardı. Herkes o hazreti evlerine davet ediyordu. Bu arada "Ebu Eyyub Ensari"nin annesi o hazretin devesinin üzerinden heybesini alarak evine götürdü. Resulullah (s.a.a), "Hurcunum nerede?" diye sorunca, "Ebu Eyyub Ensarinin annesi eve götürdü" dediler.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a), "İnsan yükünün yanında olur" buyurarak Ebu Eyyub'un evine misafir oldu.[6]
Hazreç Boyundan Fedakâr Bir Yiğit:
Resulullah (s.a.a) Medine'ye hicret etmeden önce, Medine'de Evs ve Hazrec isminde iki güçlü kabile vardı.
Hicretten yaklaşık yirmi yıl önce, Medine'de Hazrec boyundan bir çocuk dünyaya geldi, ismini "Halid" koydular; fakat sonraları halk onu "Ebu Eyyub-i Ensari" diye tanıdı. Bu künye onun hakkında o kadar kullanıldı ki asıl ismi olan Halid unutuldu.
Babasının adı "Zeyd", annesinin adı ise "Hind" idi. Tarih yazarları onun soyunu şöyle kaydetmişlerdir:
Halid b. Zeyd b. Kuleyb b. Sa'leb b. Abdumenaf b. Ganem b. Malik b. Neccar.
Buna göre o, Hazrec oğullarının kollarından biri olan "Neccar" soyundandır.[1]
Ebu Eyyub'un Müslüman Oluşu ve İlk Biate Katılması
Resulullah (s.a.a) peygamber olarak gönderilişinin üçüncü yılında, Mekke'de açıkça peygamberliğini ilan edip halkı İslam’a davet etmeye başladı. Fakat müşrikler her türlü eziyet ve işkencelere başvurarak Hz. Peygamber’e engel olmaya çalışıyorlardı. Bu durum bir kaç yıl böyle devam etti. Resulullah (s.a.a), müşriklere göre bile serbestlik ayları olan haram aylarda (Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarında) fırsattan yararlanarak İslam'ı tebliğ ediyor ve hac mevsiminde Medine’den gelen ziyaretçilerle ve diğer gruplarla irtibat kurarak onları İslam'a davet ediyordu.
Bu tebliğler sonucu Hazrec boyundan sayıları on kişiyi aşmayan bir grup bi'setin[2] onuncu yılında Mina çölünde bulunan bir boğazda Resulullah (s.a.a)'ın huzuruna gelerek Müslüman oldular. Bu grup iki büyük Avs ve Hazrec kabilesinin arasını bulması ve aracı olup ihtilaflarını gidermesi için Resulullah (s.a.a)'i Medine'ye davet ettiler ve Medine'ye gelirse, Peygamber’in etrafında toplanıp İslam'ı tebliğ edeceklerine dair söz verdiler.
Bu grup Medine'ye dönerek İslam'ı tebliğ etmeye başladı, Kur'an ayetlerini okuyarak insanları İslam'a çekmeye çalıştılar; öyle ki, bütün Medine evlerinde Resulullah (s.a.a)’ten bahsediliyordu. Nihayet bir yıl sonra (bi'setin 11. yılında) Avs ve Hazrec kabilesinden on iki kişi hac törenine katıldıktan sonra Mina'da geceleyin Resulullah (s.a.a)'in huzuruna çıkarak resmen biat edip Medine'ye döndüler. Bu biat "Akabe-i ula biati" diye adlandırıldı.[3]
Hz. Resulullah (s.a.a), zeki bir tebliğci olan Musab b. Umeyr'i onlarla birlikte Medine'ye gönderdi. Onların Medine'deki etkili tebliğleri sonucu Avs ve Hazrec kabilesinden ikisi kadın yetmiş beş kişi hac mevsiminde (bi'setin 12. yılı) Mekke'de hac törenlerine katıldılar ve Mina'da Resulullah (s.a.a)’e ulaşarak biat ettiler. Bu biat belirleyici biatti. Müslümanlar, orada, ölünceye kadar İslam'ı savunacaklarına dair biat etmişlerdi. Bu biat, "İkinci Akabe" biati diye adlandırıldı.[4]
Tarihçiler bu 75 kişinin isimlerini kaydetmişlerdir. Ebu Eyyub Ensari de bunların içinde yer almaktadır. Buna binaen, Ebu Eyyub bisetin 12. yılında (hicretten bir yıl önce) Mina'daki boğazda Akabe-i Sani biatinde açıkça Müslüman olduğunu ortaya koyarak İslam uğruna canını feda edeceğine dair söz vermiş ve biat etmişti
Resulullah (s.a.a) "İkinci Akabe" biat olayında kendisine biat edenlere, "Kendi aranızdan on iki sorumlu seçin" buyurdu. Onlar on iki kişiyi seçince Resulullah (s.a.a) onları Medine'de insanların işlerini ıslah ve tebliğ etmeleri ve Hz. İsa (a.s)'ın hevarileri gibi bu vazifeyi ellerine almaları için görevlendirdi.[5]
Böylece, aralarında Ebu Eyyub-i Ensari de bulunduğu İslam'ın bu öncüleri aracılığıyla bütün Medine halkı İslam'ı kabul etmeye hazır oldu.
Hz. Resulullah (s.a.a)'i İlk Ağırlayan Ensari
Mekke müşriklerinin Resulullah (s.a.a)’e baskısı çoğalıyor, muhasara çemberi gittikçe daralıyordu; nihayet geceleyin evini basarak Peygamber’i öldürmeye karar verdiler.
Resulullah (s.a.a) aynı gece, müşrikler haberi olmadan evinden çıkarak Medine'ye hicret etti.
Medine coşku ve neşeyle Resulullah (s.a.a)’i karşılamaya hazırlanmıştı; Halk gruplar nalinde o hazreti karşılamak için şehir dışına çıkmıştı. Resulullah (s.a.a) göz alıcı bir heybet ve azametle devenin üzerinde Medine'ye girdi. Yol üzerinde uğradığı mahallelerin ileri gelenleri o hazreti evlerine davet ediyorlardı. Anne tarafından akrabaları da davet edenler arasındaydılar ama Resulullah bu davetleri kabul etmedi ve "Bu deve (Allah tarafından) görevlendirilmiştir (nerede durursa ben de orada konaklayacağım)” diye buyurdu.
Medine ahalisi devenin yolundan çekildiler; deve yoluna devam ederek Neccaroğulları mahallesinde Malik b. Neccar'ın (Ebu Eyyub'un) evinin önünde, hurma kurutma yerinde durdu. Bu yerde daha sonra Mescidu’n-Nebi inşa edildi.
Bazılarının dediğine göre, deve oradan kalkarak tekrar ilerledikten sonra geri dönüp aynı yere oturdu ve ondan sonra artık yerinden hareket etmedi; boynuyla göğsünü iyice yere yapıştırdı ve ne yaptılarsa da oradan kalkmadı. Bunun üzerine halk devenin etrafını sardı. Herkes o hazreti evlerine davet ediyordu. Bu arada "Ebu Eyyub Ensari"nin annesi o hazretin devesinin üzerinden heybesini alarak evine götürdü. Resulullah (s.a.a), "Hurcunum nerede?" diye sorunca, "Ebu Eyyub Ensarinin annesi eve götürdü" dediler.
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a), "İnsan yükünün yanında olur" buyurarak Ebu Eyyub'un evine misafir oldu.[6]
Yorum