Ynt: HZ. ÖMER VE YANDAŞLARININ KURÂNIN AÇIK NASSI VE NEBEVİ SÜNNETE KARŞI İÇTİHATLARI
Mevzu şundan ibarettir: Akk ve Cüfne kabilelerinden Arap oldukları, yüz ve kıyafetlerinden belli beş yüz atlı, önlerinde Ürdün padişahı Cible olduğu halde Medine’ye gelerek İslam’ı kabul ettiler. Atlılar altın ve gümüş işlemeli elbiseler giymişlerdi. Padişah ise annesi Mariye’nin mücevherleriyle süslü bir taç başına bırakmıştı.
Müslümanlar da onların ve arkalarında onlara tabi olanların, İslam’ı kabul etmesinden dolayı oldukça sevinmişlerdi. Padişah, o yılın hac mevsiminde kendisine tabi olanlarla beraber halifenin yanında hacca gitti. Cible tavafla meşgulken Fezare kabilesinden biri Cible’nin giydiği ihramı ayaklayınca ihram açıldı. Cible de bu şahısa şiddetli bir tokat vurdu.
Fizari şahıs, Ömer’e giderek şikayette bulundu. Ömer de, Cible’nin bir tokat yemesine veya tokatladığı şahısı bir yolla razı etmesine hükmetti. Ömer öylesine sert bir tavır takındı ki Cible, Ömer veya Fizari şahısı razı etmekten ümitsizliğe düştü.
Akşam vakti kendine tabi olanlarla beraber firar ederek Konstantaniyye’ye sığındı. Ömer’in bu şekilde katı davranmasından dolayı hepsi İslam’dan dönerek mürtet oldular. Rum imparatoru Herkül (Herakliüs) de onları beklenildiğinden daha fazla sıcak bir şekilde ağırladı. İbn-i Abdurabbih İkd’ul-Ferid, c. 1, s. 187 Gazali’den naklen Ebu’l-Ferec İsfahani ed-Durus’ul-Arabiyye, c. 1, s. 62.
Buna rağmen Cible, İslam’dan döndüğüne ağlardı! O, bu konuda sürekli şöyle derdi: “Eşraf bir tokatla Hıristiyan oldu. Eğer ben sabretseydim ondan bir zarar görmezdim. Ama beni alıkoyan şey inatçılık ve bencilliğimdi. Böylece sağlam gözümü körlüğe sattım. Keşke annem beni doğurmasaydı. Keşke, Ömer’in dediği söze dönseydim. Keşke, Hicaz'daki rahatsızlıklara tahammül etseydim ve Rabia veya Muzir kabileleri arasında esir olsaydım.”
Yazar: Keşke Ömer, bu Arap padişahı ve beraberindekileri incitmeden Fizari şahısı bir yolla razı etseydi. Ama Ömer nere bu işleri yapmak nere!
O Cible’den gördüğü ilk hatada, o zamana kadar izzetle yaşamış bu insanın burnunu yere sürmek istedi. Bu Ömer’in her şahsiyetli kişiye karşı takındığı tavır şekliydi. Bu durumu araştırmacı şahıslar çok iyi bilmektedirler. Ömer’in, Muğayre b. Şubeye yaptığı muamele ile Halid b. Velid’e yaptığı muamele arasında ne kadar fark vardır? Muğayre’ye, muhsine zinası cezasını uygulamamış Ama Halid’in bu cezaya çarptırılması için ne kadar da ısrar etmekteydi. Önceden de zikredildiği gibi eğer Ebu Bekir mani olmasaydı Ömer, Halid’i recmettirmişti bile.
Bunun sebebi de Halid b. Velid’in aynen Cible gibi kendisini büyük görmesiydi. İşte bu durum Ömer’in ona karşı sert davranmasının en büyük sebebiydi. Tam Muğayre’nin tersine! Zira Muğayre, çok hilekar ve siyasetçi olmasına rağmen Ömer’e gölgesinden bile daha fazla bağlıydı. Öyle ki kendisini Ömer’in ayakkabısından daha aşağılık biliyordu. Bu durum ise, ne kadar fısk ve fücur işlese de Ömer’in onu serbest bırakmasına sebep olmuştu.
Ömer’in siyaseti, Cible ve Halid gibi şahsiyet ve nüfuz sahibi kişilere karşı sert davranmasını gerektiriyordu. Bu katılığı, bazen onların yakınlarına veya onlara bağlı kimselere göstererek onların burnunu yere sürtmeliydi. Nitekim bu işi, oğlu Abdurrahman, Ebu Bekir’in kız kardeşi Ümmü Ferve, Cude-i Selmi, Zabi-i Temimi, Nasr b. Haccac, amcası oğlu Züeyb ve Ebu Hureyre gibi şahıslarla yapmıştı.
Ömer, yeme, içme, ev, merkep vb. gibi durumlarının çok sade olmasında, lezzet ve şehvetlerini dizginlemede has bir dikkat gösterirdi. Eline ne gelirse kendisi ve ailesi bir şey almadan, halka bağışlamayı veya Beyt’ul-Mala eklemeyi severdi. Valilerin hesapları hususunda çok ihtiyatlı davranırdı.
Ömer’in, bu konularda çok sıkı davranmasından dolayı hiçbir valisi kendisini kurtaramamıştı. Elbette Muaviye b. Ebu Süfyan hariç. Muaviye, diğer valilerden her yönüyle çok farklıydı. Zira Ömer’in, Muaviye’den hesap sorduğunu kesinlikle görmüyoruz. Tam aksine onu kendi haline bırakarak şöyle dediğini görüyoruz: “Ne sana bir şey emrederim, ne de seni bir şeyden alı koyarım!”
Ömer’i tanıyan herkes, onun neden Muaviye’ye karşı bu kadar bağışlayıcı olduğunu bilir!!!
CİBLE B. EYHUM’A KARŞI KATI TAVIR
Mevzu şundan ibarettir: Akk ve Cüfne kabilelerinden Arap oldukları, yüz ve kıyafetlerinden belli beş yüz atlı, önlerinde Ürdün padişahı Cible olduğu halde Medine’ye gelerek İslam’ı kabul ettiler. Atlılar altın ve gümüş işlemeli elbiseler giymişlerdi. Padişah ise annesi Mariye’nin mücevherleriyle süslü bir taç başına bırakmıştı.
Müslümanlar da onların ve arkalarında onlara tabi olanların, İslam’ı kabul etmesinden dolayı oldukça sevinmişlerdi. Padişah, o yılın hac mevsiminde kendisine tabi olanlarla beraber halifenin yanında hacca gitti. Cible tavafla meşgulken Fezare kabilesinden biri Cible’nin giydiği ihramı ayaklayınca ihram açıldı. Cible de bu şahısa şiddetli bir tokat vurdu.
Fizari şahıs, Ömer’e giderek şikayette bulundu. Ömer de, Cible’nin bir tokat yemesine veya tokatladığı şahısı bir yolla razı etmesine hükmetti. Ömer öylesine sert bir tavır takındı ki Cible, Ömer veya Fizari şahısı razı etmekten ümitsizliğe düştü.
Akşam vakti kendine tabi olanlarla beraber firar ederek Konstantaniyye’ye sığındı. Ömer’in bu şekilde katı davranmasından dolayı hepsi İslam’dan dönerek mürtet oldular. Rum imparatoru Herkül (Herakliüs) de onları beklenildiğinden daha fazla sıcak bir şekilde ağırladı. İbn-i Abdurabbih İkd’ul-Ferid, c. 1, s. 187 Gazali’den naklen Ebu’l-Ferec İsfahani ed-Durus’ul-Arabiyye, c. 1, s. 62.
Buna rağmen Cible, İslam’dan döndüğüne ağlardı! O, bu konuda sürekli şöyle derdi: “Eşraf bir tokatla Hıristiyan oldu. Eğer ben sabretseydim ondan bir zarar görmezdim. Ama beni alıkoyan şey inatçılık ve bencilliğimdi. Böylece sağlam gözümü körlüğe sattım. Keşke annem beni doğurmasaydı. Keşke, Ömer’in dediği söze dönseydim. Keşke, Hicaz'daki rahatsızlıklara tahammül etseydim ve Rabia veya Muzir kabileleri arasında esir olsaydım.”
Yazar: Keşke Ömer, bu Arap padişahı ve beraberindekileri incitmeden Fizari şahısı bir yolla razı etseydi. Ama Ömer nere bu işleri yapmak nere!
O Cible’den gördüğü ilk hatada, o zamana kadar izzetle yaşamış bu insanın burnunu yere sürmek istedi. Bu Ömer’in her şahsiyetli kişiye karşı takındığı tavır şekliydi. Bu durumu araştırmacı şahıslar çok iyi bilmektedirler. Ömer’in, Muğayre b. Şubeye yaptığı muamele ile Halid b. Velid’e yaptığı muamele arasında ne kadar fark vardır? Muğayre’ye, muhsine zinası cezasını uygulamamış Ama Halid’in bu cezaya çarptırılması için ne kadar da ısrar etmekteydi. Önceden de zikredildiği gibi eğer Ebu Bekir mani olmasaydı Ömer, Halid’i recmettirmişti bile.
Bunun sebebi de Halid b. Velid’in aynen Cible gibi kendisini büyük görmesiydi. İşte bu durum Ömer’in ona karşı sert davranmasının en büyük sebebiydi. Tam Muğayre’nin tersine! Zira Muğayre, çok hilekar ve siyasetçi olmasına rağmen Ömer’e gölgesinden bile daha fazla bağlıydı. Öyle ki kendisini Ömer’in ayakkabısından daha aşağılık biliyordu. Bu durum ise, ne kadar fısk ve fücur işlese de Ömer’in onu serbest bırakmasına sebep olmuştu.
Ömer’in siyaseti, Cible ve Halid gibi şahsiyet ve nüfuz sahibi kişilere karşı sert davranmasını gerektiriyordu. Bu katılığı, bazen onların yakınlarına veya onlara bağlı kimselere göstererek onların burnunu yere sürtmeliydi. Nitekim bu işi, oğlu Abdurrahman, Ebu Bekir’in kız kardeşi Ümmü Ferve, Cude-i Selmi, Zabi-i Temimi, Nasr b. Haccac, amcası oğlu Züeyb ve Ebu Hureyre gibi şahıslarla yapmıştı.
Ömer, yeme, içme, ev, merkep vb. gibi durumlarının çok sade olmasında, lezzet ve şehvetlerini dizginlemede has bir dikkat gösterirdi. Eline ne gelirse kendisi ve ailesi bir şey almadan, halka bağışlamayı veya Beyt’ul-Mala eklemeyi severdi. Valilerin hesapları hususunda çok ihtiyatlı davranırdı.
Ömer’in, bu konularda çok sıkı davranmasından dolayı hiçbir valisi kendisini kurtaramamıştı. Elbette Muaviye b. Ebu Süfyan hariç. Muaviye, diğer valilerden her yönüyle çok farklıydı. Zira Ömer’in, Muaviye’den hesap sorduğunu kesinlikle görmüyoruz. Tam aksine onu kendi haline bırakarak şöyle dediğini görüyoruz: “Ne sana bir şey emrederim, ne de seni bir şeyden alı koyarım!”
Ömer’i tanıyan herkes, onun neden Muaviye’ye karşı bu kadar bağışlayıcı olduğunu bilir!!!
Yorum