Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

    zira sözkonusu ekseriyet, peyamber ailesinin soyunu kurutmakta varini yogunu yagmalamakta, kadinlarini esir almakt, erkeklerini kilictan gecirip mübarek naaslari üzerinde at oynatmakta, kesik baslarini "islam halifesine armagan" olarak mizraklarin ucunda sehir sehir dolastirmakta ve genclerini tutuklayip kerpic ve camur arasinda diri diri duvarlara gömmekteydi...

    sadr-i islam döneminde ehl-i beyt-i resulullaha bilhassa hz.aliye sebbetmek, adlarini küfür ve lanetle anmak dini farzlardan sayildi yillar boyu, ayni sekilde, hz. peygamber efendimizin mutahhar ailesine kars zerrece muhabbet beslediginin anlasilmasi nicelerinin canina mal oldu.

    derken, is öyle bir noktaya vardi ki sözkonusu ekseriye "rafizi"ye "sii"yi özdestirir oldu; sianin dininden ciktigi, malinin caninin ve namsunun helal oldugu gibi bir inanc kapildi.

    nitekim insafa sigmayan bu zalimane inanc neticesindedr ki, tarih boyunca yüzbinlerce müslümanin kani akitildi sucsuz yere...

    öyle ki bugün islam beldelerinde, sianin kaniyla haksiz yere sulanmayan bir mintika bulabilmek gercekten zordur. halbuki simdiye degin herhangi bir müslüman, cikipta halifelik aslina inanmanin slam dininin usullerinden -imanin sartlarindan- veya namaz,oruc, zekat ve hac gibi füruundan oldugunu da öne sürmüs degildir.

    üstelik, durum bu minval üzereyken nübüvvetle tevhid aslina inanmayan ve zindikligiylataninmis bulunan bircok kisi hilafetin tam göbeginden, neredeyse bir dokunulmazlik icinde yasamakta, hatta mekke ve medine gibi iki mukaddes haremde ikamet etmekte ve kimsenin itiraz veya müdahalesine de maruz kalmamaktaydi.

    oysa sia...
    iste bu sebepler dolayisiyladir ki sia, böyle bir muhalif ekseriyetin yaptiklairi "yanlislik eseri" veya herhangi bir maksat güdülmeden serdolunmus bir takim kasitsiz davranislar" seklinde telakki edememekteve bunlara sebep olanlari adil-i mutlak olan Rabb-ul aleminin katinda mazur görememektedir asla.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #17
      Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

      SIA NE KADAR BASARILI OLDU!

      Hz.Resulullah'in rihletinden bu yana sia, sözkonusu itiraz ve muhalefetinden ötürü sürekli cesitli baski ve iskencelere maruz kaldi ve bugün de kalmaktadir.

      ne var ki, sianin yasadigi en zor ve en karanlik günler hicretin ilk üc yüzyiliydi ki imamlari, kuran-i kerimde de buyruldugu üzere bu sartlar altinda sianin takiyyede bulunmasini emretmek zorunda kalmislardir.

      bu dönemden sonra ise, sianin önde elen ulemasiin tbligleri ve ricallerin cesitli faaliytleri neticesinde zaman zaman nisbeten elverisli bazi ortamlar bulabilmislerdir ki, yemendeki zeydiyye saltanati, misirdaki fatimiler saltanati, büveyhiogullari saltanati ve benzeri bazi kisa ve yerel iktidarlar zamaninda sia kismen de olsa mezhebi hürriyet ve yasama serbestisine kavusabilmistir.

      Bu dönemlerin en elverisli ve ortam acisindan da en genis olani, safevilerin kanli mücadeleleri neticesinde olusarak o güün iraninda kazanilabilindi ki, aradan gecen bes asra yakin zaman boyunca da günümüze degin güclenerek gelebilmistir.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #18
        Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

        Ne var ki kisra ve kayser saltanatlari stilinde asirlar boyu müslümanlara egemen olup islam devlet düzeni olarak tanitila gelmis bulunan rejim modeli artik müslüman toplumlari hayatlarinin her safhasina nüfuz edip kök salmis ve bu rejim türünü degistirip gercek anlamda bir islam devlet modeli kurmak, toplumun gücünü asacak derecede imkansizlasmis, tek kelimeyle is isten gecmisti.

        nitekim muaviye, hz. hasan b. aliyle baris imzalayarak hilafeti zorla ve hileyle ele gecirdikten sonra camide minbere cikip halka söyle hitap ediyordu: "ben namaz ve oruc gibi seyler icin savasmiyordum sizinle. sizinle savasmamin sebebi size karsi üstünlük kazanmak ve iktidari ele gecirmekti, bu istegime de kavusmus bulunuyorum! binaenaleyh alinin oglu hasanla yaptigim bütün antlasmalari cignedigimi -tek tarafli iptal ettigimi- bilmis olun!"

        Emevi ve Abbasi hlaifeleriyle bu iki hanedanin iktidar priamidindeki ricaller, cesitli münasebetlerle yaptiklari konusma ve beyanatlarinda halka resmen söyle diyorlardi: "bize egilene istedigini veririz; egilmeyene de elimizden geleni ardimiza koymayiz!"

        Bu zihniyet neticesinde halk, iktidarin isteegi dogrultusunda davranmaktan bska care bulamiyordu.

        Durum bu minval üzereyken; halkin cogunluunun bu sekilde sartlandirildigi ve bu cerceve disinda esasen düsünmeye bile yeltenemedigi bu ortamda, adi "azinlik"a cikmis bir dini grubun alimlerinin, inandiklari bir akideyi icra safhasina gecirmekte bir hayli zorlukla karsilasacagi apacik ortadadir.

        hele bir de, dis dünya da bu cogunlugun görüsüne katiliyor ve cogunlugun düsüncelerinin dogruluguna inaniyorsa...


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #19
          Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

          velhasil sia, ana programini kuran-i kerimde gecen "de ki ey kitap ehli, bizimle sizin aranizda müsterek olan bir kelimeye gelin, ki o da sudur: Allahtan baskasina kulluk etmeyelim. O'na hicbir seyi ortak kosmayalim ve Allahi birakip da kimimiz kimimizi Rabler edinmeyelim. eger yine de yüz cevirirlerse deyin ki: sahid olun, biz gercekten müslümanlariz" buyrugu ve hz. resulullahin "müminler kardestir. yekdigeri icin calisir, birbirlerine yardimci olurlar. kendilerinden olmayan- müsrik ve kafirlere- karsi tek yumruk gibi -vahdet icinde- dirler." hadisi serifinin olusturrdugu gercek islam devleti modelini, asirlar süren bir ara ve unutulustan sonra tekrar ikame edip, -islami- layik oldugu konuma kavusturmaya firsat bulamadi.

          Böylece diger islam mezheplerinde oldugu gibi sia arasinda da "islam devleeti" kaybolup gitti, ondan geriye kalan sadece bir isimdi artik.

          islam devletinin gercegi, kismen baskalari arasinda uygulanir olu. sianin ilk imamimin "Allah askina dikkatli olun; kurana amel hususunda -müslüman olmayanlar- sizi gecmesinler" cümlesi bilfiil gerceklesmisti simdi. bu ilmi elestiri, fiili caba ve kazanilan nisbi bagimsizliktan siaya tek kalan sey, bundan böyle rafizi denilere caninin, malinin ve irzinin helal görülmemesi, varinin yogunun "ganimet" olarak yagmalanmamasi ve kendi sinirli ortamida, siaya mahsus dini merasimleri uyguladigi zaman baskalarinca rahatsiz edilmemesiydi.


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #20
            Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

            2.MÜSKÜL
            EHLIBEYTIN MERCIILIGININ DÜSÜSÜ

            Ehlibeytin velayetinin iptal edilmesinin islamaleminde olusturdugu 2. problem, ehlibeytin ilmi merciliginin de böylece iptal edilmesi ve onlarin verdigi talim ve tahsile de kilit vurulmasiydi.

            halbuki kuranda gecen bircok ayeti kerime ve hz.resulullahtan rivayet olunan bircok hadisi serifle de sabit oldugu üzere (sakaleyn ve sefine hadisleri..vb.gibi) hz.resulu ekrem onlari islami kültür ve bilimin kaynagi olarak tanitmis ve islami bilimlerin onlardan ögrenilmesi gerektigini hatirlatmisti ki, bu konuda da sianin tahmin etmis oldugu sorun ortaya cikmis oldu.

            nitekim halifeler ve iktidar piramidinde yer alan diger erkan, bir yandan ehlibeyte saygiliymis gibi görünürken, diger yandan onlarins sosyal konum ve prestijlerini baltalayabilmek icin ellerinden geleni yapmakta ve her firsatta onlari tezyife calismaktaydi.

            bu nedenledir ki ehlhibeyt aleyhimüsselam, sözkonusu halifeler tarafindan iktidardan hep uzak tutulmus ve önemli bir görevde bulunmalarina asla tahammül gösterilememistir.

            bu durumda elbetteki ehlibeyt toplumun gidisati üzerinde önemli derecede belirleyici bir etkinlige sahip olamayacak, herhangi bir avam kadar bile davranis serbestisi bulunmayacak ve halifelerle diger idare erkaninin; basta emirel müminin hz.Ali gelmek üzere ehlibeyt fertlerine belsedigi cahiliyyet asabiyetinden kalma kin ve düsmalinklar...gibi faktörler elele vererek ehlibeytin son derece zor ve aci hadiselerle yüz yüze birakacak ve neticede -dönemin iktidari tarafindan sosyal acidan da tezyif edilmis olduklarindan- dostlarindan uzak kalip düsmanlari tarafindan alabildigine ezileceklerdi.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #21
              Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

              Nitekim bu tahminde dogru cikti ve ehlibeytin -dini ve sosyal- imtiyazlarini da tedricen ellerinden alarak iftihar vesilesi olan bu imtiyazlari peygamberin ailesinden olan herkese maletmeye calistilar, hatta peyamber eslerini bile kapsadigini söylediler.

              sözkonusu zevat da bu durumdan memnundu tabi. nitekim emeviler döneminde artik ehlibeytin bizzat emevilerle hz. peygamberi ekremin esleri oldugu resmen iddia edilir olmustu.

              ehlibeytin durumu böyleyken sahabe günden güne ön plana cikariliyor ve halk da tabiatiyla, sevgili peygamberlerinin arkadaslari olarak tanidigi bu kesime gittikce daha fazla ilgi duyuyor ve onlardan hadis ögrenmeyi "kuran ilmi" telakki ediyordu.

              bu arada sahabenin de, hz. resulullahla bizzat sohbet ederek ondan duydugu islami maarifi yayma hususunda caba gösterdigini de hemen hatirlatmak gerekir; ne varki sözkonusu zevat ilmi arastirma ve tahkik ruhuna sahip insanlardan mütesekkil degildi; meselelerin cesitli acilardan degerlendirmesini yapip bunlari tartistiklari da yoktu. veya en azindan, kimi karanlik eller buna mani olmadaydi.

              sahabenin kitap yazmasi veya esasen bildiklerini yaziya dökmesi yasaklanmisti ve daha da kötüsü "en iyisi Allahin kitabidir, bize o yeter" ibaresini dayanak edinerek baskaca hicbir ilmi eser mütalaaya ihtiyaclari olmadigi zannina inanmis olmalariydi. nitekim kimi tarihlerde de gectigi üzere sirf bu cümleye dayanarak koskoca "iskenderiyye kütüphanesi" atese verilmis ve bu kütüphanede bulunan nefis el yazmasi nadil ilmi ve edebi eserler ali ay boyunca harmanlarda yakit olarak kullanilmistir. is öyle bir noktaya vardi ki, islami usul ve maarif cevresinde ilmi münazara ve tartismalarda bulunmak bidat sayilir oldu. buna uymayanlar mülhidlikle damgalanarak islam ümmetinden sayilmadi.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #22
                Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                Evet, kelam bahislerinde, yeni bir tarikat derecesinde müzakere ve mübaheselerde bulunup bunu serbestce sürdüregelen mutezile mensuplari sadr-i islam döneminde ortaya cikmis ve hicri 3.yy'a kadarda bir hayli ilerlemislerdi; ama cok gecmeden sindirilecek ve toplum arasinda nefret ve zillet yüklü bir yasama itileceklerdi. Eyyubiler döneminde bu tür bir yasam bile kendilerine cok görülecek ve yakalandiklari yerde derhal kilictan gecirileceklerdi.

                böylece kisa bir süre sonra mutezile de büsbütün ortadan kaldirilmis ve bu taifeden de sadece bir isimle bir avuc efsane kalmisti geriye...

                Elhasil, sahabenin tek yaptigi sey, hadisleri yakmakti, böylece sahabe egitim ve ögretim sahasinin seckinleri durumuna gelmis ve hadis bilimini zirveye ulastirmislardi.

                is öyle bir noktaya gelmisti ki sahabeden birini yakindan görmek, hatta bir tek hadis ögrenebilmek icin insanlar haftalarc, hatta aylarca yol katediyor, can-ü gönülden, cesitli zahmetlere katlanabiliyordu.

                Böylece hadis bilimi bir taraftan "seckin ilim" olma özelligini korurken diger taraftan bircok sahabeye daha ileri bir konum kazandiracak "ravi" ve "muhaddis" gibi, daha saygin payeler elde etmelerini de saglamaktaydi.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #23
                  Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                  Ne var ki, sözkonusu sahabenin arastirmaci bir ruha sahip olmamasi, dini meseleleri tartismanin yasaklanmis bulunmasi, itaatin farz bilindigi hilafet makaminin kitap...vb. seyler yazilmasini yasaklamasi, gecmis peygamberlerle ilgili ahbar ve rivayetleri istedikleri gibi tahrif ederek aktaran ve müslümanmis gibi görünen bir "dönme" taifesinin zuhur edip israiliyatlar uydurmasi, hadis ve rivayetleri nakleden ravilerle muhaddislere karsi halkin asiri bir ilgi göstermesi ve bunun tabii bir sonucu olarak da sosyal bir konum kazanmak isteyen kimi firsatcilarin ortaya cikip aslini -mahiyetini arastirmaksizin- sirf hadis nakletmis olmak icin- hadis ve rivayet nakillerine baslamasi ve daha da kötüsü, üc kurusluk bir cikar icin nüfuz ve güc sahibi kisilerin istekleri dogrultusunda hadisler uydurmasi...vb. gibi faktörler elele vererek hadis iblimi ve bizzat hadisin, gercek degerini yitirmesine neden oldular.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                    Zira:
                    1- uyduruk ve zayif hadisler, muhkem hadisler sinifina dahil kabul edilmek suretiyle islama bircok hurafe ve batil inanclar sokuldu ki, bizzat hz. resul-u ekrem sagliklarinda bunlari anlatip aciklamis, haber vermislerdi

                    bugün bu tür -uyduruk ve zayif- hadisleri hadis bilimiyle ilgili cesitli branslarda bulabilmek mümkündür. bilhassa tefsir, peygamberler tarihi ve siyerler, ecmis ümmetler ve sadr- islam dönemindeki gazvelerle diger hadiseler konusundaki baba ve rivayetler de bu tür hadisler hic de az degildir.

                    Hatta bu tür hadislarde öyle olaylar ve hikayeler anlailmaktadir ki, akl-i selim sahibi hickimsenin bunlari kabul etmesi mümkün degildir.

                    Sevgili islam peygamberi ümmetinin cok yakinda böyle bir belaya ugrayacagini daha önceden haber vermis, bu nedenle de kendisinden rivayet olunan hadislerin önce kuranla karsilastirilmasini ve kurana uymamasi halinde "duvar carpilmasi" kabul edilmemesini buyurmustu.

                    ne var ki, islam ümmeti arasinda hadis bilimi öylesine süratle -ve kontrol disi bir seyirle- yayilmisti ki Resulullahin bu düsturunu uygulamak neredeyse imkansiz bir hale gelmisti; öte yandan hadis ve rivayet nakleden ravilerle nakillerin de böyle bir mesgaleye ayiracak zamanlari dahi kalmamisti artik!


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                      Bütün müslümanlar mütevatiren veya bizzat resulullahtan duymak suretiyle hadisin kurandan sonra en degerli belge oldugu ve kurana uymamasi halinde bu "belge"lik degerini yitirecegi, aslini pekala bildikleri halde her olayin bir hadis nakliyle -hadisin asli astari arastirilmaksizin- hemencecik bir neticeye baglanmis olmasi ve hurafe olsa dahi, hakkinda bir rivayet veya ahbarin naklolunmasiyla bir mesele hakkinda hemencecik "sahihtir" hükmünün verilmis olmasi gercekten sasirtici degilmidir?

                      vaziyet, asirlar boyu bu minval üzere sürüp gitti ve isin bu derece cigirindan cikmasi beklenen reaksiyonu beraberinde getirmekte gecikmedi ve gün geldi ki hadis, müslümanlar arasinda itibarini bütünüyle yitirerek "hurafe" sayilir oldu. sahih ve muhkem hadisler bile "batil ve gecersiz" damgasi yedi!

                      kisacasi o gün bugündür hadis, ifratla tefrit arasinda bir gelgit yasamaktadir!


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                        2- yazi yazma ve eser telifinde bulunma yasaklanmis oldugundan bircok hadis unutulup gitti, yine o dönemlerde iktidardakilerin hosuna gitmeyecek ve fincanci katirlarini ürkütebilecek bircok hadis, muhaddisler tarafindan cn korkusuyla dile getirilemedi, hicbir yerde söylenemedigi icin bu hadisler de muhaddisiyle birlikte mezara gömüldü.
                        .....................

                        3- Buraya kadar bahsolunan cesitli etken ve faktörler neticesinde hadis, islam tarihinin mecrasini degistirerek islam dininin dipdiri ilahi ruhunu kaybedip "herhangi bir sosyal tesekkül" mesabesine düsmesine neden oldu

                        nitekim bugün arastirmaci bir gözle islam tarihinin sayfalarini karistiran herkes, fevkalade bilgece bir yöntemle programlanmis güclü bir devlet düzeni ve tesrifati -göstermelik- kanunlara dayali genis ve muktedir bir imparatorluk bulacaktir karsisinda...

                        bu göstermelik kanunlar ilk vazedildiginde zamanin sartlari geregince tam olarak uygulanmis, ancak, iktidar tam olarak yerine oturup gerekli güce kavustuktan sonra bu kanunlarin da gercek yüzü ortaya cikarak göstermelik oldugu anlasilmis ve nihayet "göstermelik bir konum" da kalmistir;

                        iktidar modeli de kimi zaman cumhuriyet, kimi zaman vasiyet ve tavsiye, kimi zaman da istibdat ve zorbalik seklinde bugüne degin sürüp gelmis ve bu imparatorlugun -daha yerinde bir deyisle bu sosyal devlet düzeninin- bünyesi de tipki diger sosyal devlet düzenleri gibi tabii ve normal seyrini sürdürerek cocukluk, genclik, ve ihtiyarlik dönemlerini geride biraktiktan sonra günümüzdeki konumuna ulasip "yipranmis ve eskimis"(!) ve böylece günümüzde artik yerini avrupai rejim modellerine terketmeye hazirlamistir!


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                          sözkonusu faktör ve amillerin de yardimiyla hadis bilimi, diger islami bilimlerin donuklasmasina neden oldu ve bunun tabii bir sonucu olarak da ilmi icerikli bütün tartisma ve münazaralar "münasebetsizlik" seklinde degerlendirilerek sözkonusu bilim sahasi gercek mahiyetinden soyuutlandi.

                          Mesela tefsir bilimi, sahabeyle tabiinden naklolunan bir avuc rivayetle Ubiy, Abdullah b. ömer, Enes, ibn- Abbas, Katade, Mücahid, sadi...vb.'leirnin serdettigi gayet basit ve kismen edbi nitelikli metinlerden ibaret hale getirilmisti.

                          sözkonusu zevattan serdolunan bu görüs ve "tefsirden ziyade, edebiyat icerikli mevzular asirlarca kuranin talisi ve kurandan sonra en güvenilir kaynak olarak kabul edilmis ve "reddi imkansiz kesin dogrular" olarak yerlesmisti.

                          böylece kuran-i kerimin yegane mucizesi salt "edebi bir saheser" olsuuyla kisitlanmis oluyordu.

                          nitekim asirlar süren bu kesmekeslerden sonra bir avuc kelam müzakereleriyle sert tartismalardan baska birsey eklenmedi birinci kisma.

                          islami maarif usulünün hakkaniyetini ispatlamaya calisan kelam biliminin bu genis tartisma sahasinda yapilan sey, dinin degismez sabit hükümlerini teker teker ele alip bunlarin hakkaniyet ve dogrulugunu savunmaktir.

                          hz.resul-u ekremin, allah celle ve a'ladan vahyen getirmis oldugu islam dininin bütün maarif ve hükümlerinin istisnasiz hak ve sevap oldugu hususunda hic bir müslümanin süphesi yoktur elbet.

                          Ne var ki asil mesele, bu bilim dalinin gayet basit ve avamane olan birtakim sohbetleri, yine bu bast satihta ele alinip edinilen telakkilerin "kitap ve sünnetten elde edilen telakkiler" oldugu seklinde degerlendirdigi bir bilime dönüstürülmesi ve bu basit edinimlerin yüksek islami bilimler farz edilmesiydi!


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                            Nitekim bu konuda da is öyle bir noktaya vardi ki, pek cok -kelamci- "biz avamin basit inanclarini tasiyoruz" sözüyle övünür oldu!

                            bu nedenledir ki bicok kelamci felsefefyle kelamin farkini aciklar ve kelami felsefeye tercihleirnin nedenini beyan ederken söyle demedeydi:
                            "kelam, seriata uygun bir sekilde yaratilis ve ahiret dünyasin inceler; felsefe de ayni konu üzerinde calisir: su farkla ki, bahsin seriata mutabik olup olmamasi felsefede önemli degildir"

                            görüldügü üzere bu düsünce tarzinin kacinilmaz bir gercegi vardir; o da "ispatlanacak olan husus"un, delil öne sürmeden ve bahse baslamadan önce "reddi imkansiz" kabul edilmesi, baska bir deyisle delile engel teskil etmemesidir.

                            Böyle bir tartismanin yegane faydasinin ise muhatabi alt edip susturmak oldugu ve tartismacinin kendi inancinin, öne sürülen delile hicbir engel teskil etmeyecegi ortadadir.

                            daha acik bir deyisle, üzerinde tartisilan esas meselenin dogruluguna beslenen inancin tek dayanagi mezhep büyüklerini taklid olup, tartisma ve deliller öne sürmenin ise bir düsünce egzersizi ve fikir sporu olmaktan öte hicbir manasi bulunmamaktadir.

                            zira "delilin ana mevzu olan tartisma konusu"nu daha ilk bastan mutlak dogru olarak kabul edilip, daha sonra bu kabul edilen dogruya uygun bir delil aramanin, sirf eglence veya düsünce egzersizi ya da gerceklerle oynamaktan baska birsey olmadigi apacik ortadadir.


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                              ilim sohbetinde böyle bir yöntem kullanmak, tipki insanin belli bir konuda kesin bir karara vardiktan sonra oturup da konu hakkinda baskalarina danismasi gibidir.

                              öte yandan, hangi mezhebe mensub olursa olsun her müslüman, kendi mezhebinin icmasini, yine mezhebinin inanclari icin yeterli kesin delil -hüccet- kabul ederek bu icmayi kuran ve sünnetle esdeger tutma noktasina geldi.

                              Bunun tabi bir sonucu olarak da akli delil vehükümler gecerliligini büsbütün kaybetti.

                              nitekim bugün kelam kitaplarinda öylesine -tuhaf- görüs ve nakiller vardir ki, akl-i selim sahibi bir insanin bu görüsler karsisinda esefle basini sallamamasi mümkün degildir.

                              bu tutarsiz ilmi yöntemin beraberinde getirdigi en kücük felaket, her mezhep mensubunu kendi mehebi icma ve mezhebi itikatlairni "dinin degismez farzlarindan" saymasi ve bunlari kabul etmeyenleri "farzi reddetmis gibi" göstermesidir.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: siiligin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri ve isin asli

                                ISLAM FIKHI BILIMI

                                Bu bilim dali, cok cesitli mevzularla ilgilendigi icin islami bilimler arasinda en genis sahaya sahip branstir. zira islam dini, birey ve toplumun bütün davranis ve hallerini, bütün etkilesim ve reaksiyonlarini bütün zaman, mekan ve sartlarda ele almis ve bunlarin herbiri icin belli kanun, tarz ve kurallar koymustur.

                                Böylsine genis yelpazede seyreden bunca derin bir bransla ilgilenmesinin, bircok ilmi döküman ve birikim gerektirecegi de apacik ortadadir. baska bir deyisle fakihin belli bir mevzuyla ilgili seri hüküm ve kurali ilmi istidlallerle bulup ortaya cikarabilmesi icin bircok ayet ve ahbara ihtiyac vardir.

                                Durum böyleyken, mevcut fikih kitaplarinda sahabeden naklen günümüze ulasabilmis bu dökümanlarin sayisi son derece az olup birkac yüz hadisi asmamaktadir!

                                Sadr-i islamda din adina onca gösteris yapilir, islam usul ve furuunun yayilmasi icin onca faaliyet gösterilir, hadis bilimi onca önemli bir konum kazanip onca yayginlik ve prestij kazanir ve mevcut belgelerde sayisi 12 bine ulasan onca "sahabe" din ahkamini yayma disinda hicbir sorumluluk ve mesgale göstermeyip 1 asra yakin bir zaman boyunca sirf islam hükümlerini yayma ve insanlara aciklamayla mesgul olurken sözkonusu zevattan geriye kalan tek "ürün"ün birkac yüz adet fikih rivayetinden ibaret olmasi, daha acik bir deyisle her sahabenin ancak 4-5 hadis nakletmis olmasi gercekten sasirtici ve tuhaf degilmidir?

                                Durum böyle idiyse sadr-i evvel müslümanlari islam ahkaminin öylesine egemen oldugu o ortamda neyle mesgullerdir sahi?

                                Pespese zaferler kazanip savas ganimetleriyle mestolma ve savaslarda alinan esirleri "köle" olarak satin almayla mi mesgullerdi yoksa?


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X