Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

sianin bilim yöntemi

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    sianin bilim yöntemi

    Hz.Resul-u ekremin -s.a.a- Rihletinden sonra siiler islam bilim ve maarifiyle islam usûl ve füruuna ait bilgileri bizzat onun ehl-i beytinden örenme yolunu tercih etmis ve baskaca hic kimseye tevessülde bulunmamistir.

    Bu nedenledir ki, sayisi onbine yakin hadisi seirfi bizzat ehl-i beyten elde etme imkani bulmus ve hz.Resulullahla ehli beytinin de buyurmus oldugu üzere lk ünden itibaren bu hadis ve bilimleri yazarak kitap haline getirmeye koyulmus ve ne kadar üzücüdür ki -ilk halifeden baslamak üzere- hadis yazimi halife tarafindan yasaklanmis oldugundan- islam maarifi ve hz. resulullahin hadisleirni iceren bu kitaplar "halifenin yasagina ragmen" ve "hükümetten gizli olarak" yazilmistir!

    böylece sia, maarif usulunün ilkinden son fürua kadar ve onunla ilgili bütün teferruatlari mübahse ve müzakere ederek gerekli bütün degerlendirmeleri yapmis oldu ki bu mübahese ve ilmi müzakerelerden günümüze ulasan rivayetler her nevi dini soruya cevap verebilecek nitelik ve kapasitedededir.

    Bu ahbarda, dini maarif usulü, insani yüce ahlak, islamin ferdi ve sosyal prensipleri ve hz.Resulullahin mutahhar yüce siyeri bütün teferruati ve olanca netligiyle anlatilip belirtilmistir.

    Kuran-i kerimin buyrugu ve bu kesin ahbara istinaden, sia, islam maarifi ve islami bilim ve calismalarda üc kaynagin kesin, dogru ve hüccet olduguna, bunlarin herbirine güvenilebilinecegine ve bunlardan baska birseyin ölcü ve hüccet olarak alinamayacagina inanir: Kitabullah, Hz.Resulullahin kesin süneti ve sarih akil. bunlarin her ücü de aslinda yine kitabullahin hüccet olusuna dayanir.

    zira dini yöntemi felsefi metoda üstün kilan nokta, felsefenin gercekleri sadece akil yoluyla bulup kavramasi, dinin ise, insani semavi vahy yoluyla bu gercek ve hakikate ulastirmasidir ki, bugün müslümanlarin elinde bulunan kati vahyler, elimizdeki kurani kerimden ibarettir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: sianin bilim yöntemi

    kuran-i kerim, hz.Resul-u ekremin beyan ve buyruklarini sarih bir sekilde muteber saymis, hz. Resul-u ekremde ehlibeytinin beyan ve buyruklarinin müslümanlar icin kesin delil ve hüccet oldugunu yine sarih ve net bir sekilde bildirmistir. keza kuran ve sünnette katiyyeyle akl-i selim müracaat tavsiye edilmis ve neticede sünneti katiyyeyle akl-i selim de tipki kitap gibi delil olma özelligi kazanarak güvenilir kabul edilmistir.

    Dr.Muin: bu hüccet ve delil ölcülerinden biri de icma degilmi?

    Tabatabai: biz usul-u maarifte icmaya güvenmiyoruz. zira usul bilimi konusundaki sohbetimizde de belirttigimiz gibi icmanin hücciyyeti "haber-i vahid" olmasi ya da haber-i vahid sayilmasi nedeniyledir.

    Haber-i vahid ise "sahsi görüs ve kanaatten -zann-" ibaret oldugu ve usul-u maarifte -islami bilimlerle ilgili prensiplerde "kesin ilim ve mutlaka dogru olan bilgi" ye ihtiyac duyuldugundan usul-u maarifte icmaya itibar edebilmek mümkün olmamaktadir. icmanin hücciyet hükmü tasiyabildigi tek yer fikih hükümleriyle ilgili mevzuattir.

    Dr. corbin: kitap ve sünnetle, akil arasinda celiski olmsi durumunda ne yapiyorsunuz?

    Tabatabai: kitapta aklin görüsü net bir dille onaylanip desteklendigine ve akla hüccet olma özelligi tanindigina göre kitabullahla akil arasinda görüs farkliligi olusmasi mümkün degildir. nitekim kitabin hakkaniyetine dair aklin öngördügü delil ve burhan da bu cihettedir; akl-i sarih böyle hükmediyor, zira iki dorunun birbiriyle zitlasmasi mümkün degildir. kaldi ki kati akli delilin nakli delille bagdasmamasi ihtimali verilse dahi, nakli delilin delil kabul edilmesi de lafzen ve zanni oldugundan,kati delille celismesi mümkün olmayacaktir. üstelik fiilen ve pratik olarak da böyle bir celiski ve zitlasma vaki degildir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: sianin bilim yöntemi

      Bacim;

      Allah razi olsun.

      Tam tamina benim fikirlerime uyuyor buraya kadar.

      Hele " Akl-i Selim " tam isabet.

      Iste alim yazinca mesele kalmiyor.
      Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

      Yorum


        #4
        Ynt: sianin bilim yöntemi

        buna sevindim abi, bundan öteye yazacaklarini da bu minvalde degerlendirmeye calisacagim...

        dilersen sende bu bölüme yazacaklarimi takib edersin, zaten hergün bir parca yaziyorum...

        bundan önce "sinin nasil ortaya ciktigina dair muhaliflerin görüsleri..." basligini acmistim, buradaki konudan önce bu degerli alim hadis vs. konusunda yapilan hatalari anlatiyordu...o konuyuda irdelemeni tavsiye ederim


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: sianin bilim yöntemi

          Tabatabai: kitapta aklin görüsü net bir dille onaylanip desteklendigine ve akla hüccet olma özelligi tanindigina göre kitabullahla akil arasinda görüs farkliligi olusmasi mümkün degildir. nitekim kitabin hakkaniyetine dair aklin öngördügü delil ve burhan da bu cihettedir; akl-i sarih böyle hükmediyor, zira iki dorunun birbiriyle zitlasmasi mümkün degildir. kaldi ki kati akli delilin nakli delille bagdasmamasi ihtimali verilse dahi, nakli delilin delil kabul edilmesi de lafzen ve zanni oldugundan,kati delille celismesi mümkün olmayacaktir. üstelik fiilen ve pratik olarak da böyle bir celiski ve zitlasma vaki degildir.

          Iste Balyoz gibi bir paragraf Cerceveletip Duvara asmak gerekir.
          Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

          Yorum


            #6
            Ynt: sianin bilim yöntemi

            Dr. corbin: Ruhun vücuttan önce yaratilmasi olayi böyle bir -celiski- degilmidir? zira ruhun vücuda mukaddem -öncül- olmasi aklen tasavvur edilir birsey degil. halbuki ruhun vücuttan önce yaratildigi yolunda nakiller var...

            Tabatabai: Ruhun bedenden önce yaratildigi kuran-i serifte gecmiyor; bu olay hadiste naklolunmustur, sözkonusu hadis ise bu isin ehlince de vurgulandigi üzere "ahbar-i ahad"tir ve biz usul-u maarifte ahba-i ahadi ölcü olarak kabul etmeyiz; ancak, cok kati bir karineyle gelmisse kabulu mümkün olur. haber mevzuunun aleyhine bir kati hüccet bulunmasi halinde kati karineden sözedilmeyecegi de aciktir tabi.

            bu tür rivayetleri gündeme de getirmeyiz; bilakis, mümkün mertebe ve ancak dogru bir sekilde olmasi sartiyla tevili yoluna gidilir, tevil imkani da yoksa oldugu gibi birakilir ve -ne gündeme getirilir, ne de istifade edilir-.

            hülasa sia, kuran ögretiminin sarihi olan ehl-i beytin talimati cercevesinde "kitap, sünnet-i katiyye ve akli sarih" üclüsündn baska hicbir kaynaga güvenmez ve daha önce de belirtildigi üzere bunlara güvenilmesinin nedeni de ilahi dinlerin özel kaynagi olan ilahi vahe güveniyor olmasidir.


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: sianin bilim yöntemi

              SIAYA GÖRE HADIS

              Ehl-i beytin talimatina uyan sia, Hz.Resul-u ekremle -s.a.a- onun pak ehlibeytinin hadis ve ahbarini yazmaya basladi. böylece hicretin ilk üc yüzyilinda ehl-i beyt imamlarindan cesitli islami bilimler dalinda onbinlerce hadis ögrenerek yüzlerce, hatta binlerce cilt kitap halinde bunlari yazarak kalici eser haline getirdi.

              yasadiklari cagin son derece elverissiz sartlari ve iktidar tarafindan uygulanan baskilarla iskenceler, kirbac ve kilic darbeleri altinda bunlarin önemli bir bölümü yok olup gittiyse de, cesitli islami bilim dallarinda her nevi bahse cevap verebilecek kapasitede onbinlerce hadis, yazili eserler haline getirmeyi basardi.

              Ehli sünnette oldugu gibi siada da esrarengiz ellerce kimi ahbar tahrif edilip saptirma veya uydurma yoluna gidildiyse de sia ehlibeytin talimati cercevesinde davranarak hz. resulu ekremin buyrugunu uygulamis ve ele gecirdigi bütün hadisleri kuranla karsilastirarak kitaba uymayanlarini aritip temizlemistir.

              masum imamlari tarafindan bütün islami bilimlerin tohumu ekilen ve serbest bir ilmi inceleme, tartisma ve mübahese ruhuyla egitilip yetistirilene sia, tedricen ilmi bir calisma seyri baslatti.

              bu arada sianin da islami bilim dallarinin tamaminda esit sekilde ilerleyemedigini de hemen hatirlatalim. dis sartlarin yeterince elverisli olmadigi ortamlarda bazi bilim dallarinda orta seviyeli, hatta kimi zaman eksik bir ilerleme olmustur.


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: sianin bilim yöntemi

                SIANIN KELAM YÖNTEMI

                Sianin kelam yöntemi de yine Ehl-i beyt-i resulullahin talimati cercevesinde dogru bir mantik ve akilla nakil hüccetlerinin yardimiyla islami maarif usul ve prensiplerini savunmaktadir.

                ..........

                SIANIN FIKIH YÖNTEMI

                islamin pratik kanunlari ve feri hükümlerini bunlarla ilgili delillere dayanarak istinbat ve istihrac etmektir ki sözkonusu delil ve kaynaklar kitapla sünnettir ve sünnetten kasedilen de hz. resulu ekremle onun mutahhar ehlibeytinin söz ve konusmalaridir.

                bu istinbat, bir takim akli kural ve kaideler yardimiyla gerceklesir ve sosyal insan bu kural ve kaideler vasitasiyla dünyevi, ubudi ve uhrevi yasamini tanzim eder.

                Bu kanun ve kaideler fikih usulu kurallari olarak bleirlenmis ve yazilmistir. hangi sartlar altinda ve hangi konumda bulunuyorsa bulunsun, bu kaideler yardimiyla her müslüman erdi ve sosyal hayatini tanzim edebilir. kitap ve sünnette net bir hükmün bulundugu meselelerden, kitapla sünnette, görünüste net bir hükmün bulunmadigi bütün meselelere varincaya kadar hayatin her safhasi bu kaideler vasitasiyla düzenlenebilir. bu nedenledir ki sia fakihinin kiyas ve istihsan gibi yöntemlere basvurmaya ihtiyaci yoktur.
                ..................

                SIANIN TARIH YÖNTEMI

                Sianin tarih metodu inceleme ve tahlile dayali bir metoddur. ihtiyac nedeniyle sadece sadr-i islam hadiseleri icin kullanilan bu yöntemi müslümanlar arasinda ilk kez kullanan sia olmustur.


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #9
                  Ynt: sianin bilim yöntemi

                  Bu kanun ve kaideler fikih usulu kurallari olarak bleirlenmis ve yazilmistir. hangi sartlar altinda ve hangi konumda bulunuyorsa bulunsun, bu kaideler yardimiyla her müslüman erdi ve sosyal hayatini tanzim edebilir. kitap ve sünnette net bir hükmün bulundugu meselelerden, kitapla sünnette, görünüste net bir hükmün bulunmadigi bütün meselelere varincaya kadar hayatin her safhasi bu kaideler vasitasiyla düzenlenebilir. bu nedenledir ki sia fakihinin kiyas ve istihsan gibi yöntemlere basvurmaya ihtiyaci yoktur.
                  Allah Razi olsun dogrusu da Budur !..
                  Hayat da en Hakiki Mürsit ilimdir ( Hz. Ali )

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: sianin bilim yöntemi

                    sevindim abi, Allah senden de razi olsun


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: sianin bilim yöntemi

                      SIANIN TEFSIR YÖNTEMI

                      Sia imamlarinin beyanatlarinda da vurgulandigi üzere kuranin kuranla tefsir edilmesi gerekir.

                      Yani kuran-i serifin; kendi maksadini aktarabilmek icin kendisi didinda hic bir yardimci ve eklemeye ihtiyaci yoktur.

                      Daha acik bir deyisle de ayetin ilk ve nihai maksadi yine ya bizzat o ayetten, ya da ilgili diger ayetlere de bas vurulmasi suetiyle cok net olarak anlasilabilmektedir.

                      Keza, ehl-i beytin beyanatlari da -ki hz.resulu ekremin de- buyrugu üzere, kuran ayetlerinin aciklamasinda onlara basvumak gerekir.

                      sadece dogru ve sahih tefsir edebilmenin yollarini ögretme yoluna bir talim ve ögretimden ibarettir; yoksa kuran-i serifin yüce maksatlarini biizzat beyan hususunda yetersiz ve "müphem ve esrarengiz" anlamlari kesfetmesi ve netice itibariyle onlardan gelen ahbarin kitaba aykiri olmas halinde bile hüccet kabul edilmesi gibi bir durum sözkonusu degildir


                      Zira bizzat ehli beytin kendisi onlardan gelen ahbarin kitapla karsilastirilmasini istemis ve kitaba uymamasi halinde kabul edilmemesini buyurmuslardir.

                      kaldi ki yine bizzat onlarda bircok mesele icin kurana temessükte bulunmus ve delil olarak kuran ayetlerine basvurmuslardir. binaenaleyh, eer kuran-i kerim özü itibariyle müphem ve "anlasilmaz" ve kuranin manasi da tamamen ehlibeytin beyanindan ibaret olsaydi onlarin bizzat kurana basvurup istidlalde bulunmalari gerekmezdi.


                      Evet, kuran-i kermde namaz, oruc, hac..vb gibi birtakim hükümer vardir ki bunlarin tafsili icin kuran isinda aciklamalara da ihtiyac vardir. nitekim bizat kurain bircok ayetinde hz. resul-u ekremin beyanatlari bu yönde hüccet olarak tanitilmis ve o hazret de ehlibeytinin beyaninin bizzat kendi beyani sayilacagini bildirmistir.

                      böylece bir ayetin tefsiri konusunda delil olabilecek mütevatir ya da kesin karinelere sahip bir haber, ilgili ayetin aciklamasini yapan diger bir ayet konumunda sayilmaktadir.


                      bu yöntem, hz.Resulullahin rihletinden sonra sadr-i islam alimleri arasinda revac bulan yöntemin tam karsi noktasinda yer alir.

                      Bilindigi üzere sadr-i islam ulemasi "kuranin tefsiri, kuranin kiraat ve okunmasindan ibarettir; herhangi bir ayetin tefsiri hususunda mücahid, katade, sadi...vb. sahabe ve tabiinden baskasinin görüs ve rivayetlerine basvurulamaz" demis ve tipki hristiyanlarla yahudilerin incille tevratin tefsirine kullandigi yöntemi uygulayarak "ahdeynin tefsir ve yorumunu sirf kendi tekeline alarak kendisi disinda hic kimsenin kutsal kitaplarin tefsir ve yorumu konusunda görüs belirtemeyecegi"ni duyuran kilisenin yaptigi gibi,kuranin tefsirini sözkonusu sayili sahabenin görüs ve yorumlarinin tekeline birakmis ve kuranin tefsirini bu zevatin görüsleriyle sinirlama yoluna gitmistir.


                      Diger dinlerin kitaplari konusunda o din mensuplarinin tavirlari söyle veya böyle olabilir; ama islam dininin semavi kitabi olan kurani serif hic kimsenin tekelinde degildir; bu mukaddes yüce kitap bütün insanlari muhatap alamkta, insanogluna ogrudan dogruya ve hicbir araci kullanmadan hitap etmekte ve bütün inkarcilara meydan okuyarak kendisini "hz.Resulullain mucizesi" olarak tanitmaktadir. böyle bir kitabin ise -kim olursa olsun- hc kimsenin fikir ve görüslerinin tekeline düsürülemeyecegi apacik ortadadir.


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: sianin bilim yöntemi

                        SIA'NIN FELSEFE YÖNTEMI

                        Sianin felsefe yöntemi, kitapla sünnette bircok bariz örnekleri bulunan yöntemden ibarettir. bu arada kimilerince sürekli yanlis anlasilan su noktayi da hemen vurgulayalim: felsefe derken "Aristo, eflatun, sokrat...vb. gibilerinin görüs ve fikirlerini bir araya toplayip bunlarin tamamina körükörüne ve kayitsiz sartsiz inanma" gibi bir mana kastetmiyoruz biz.


                        nitekim mezhebi konularda da bugün ayni hataya düsülerek o mezhebin taninmis rical, imam ve ulemasinin görüsleri kayitsiz sartsiz dogru kabul edilerek körükörüne inanilmaktadir ki, bu tutum felsefi bir bahsi ister istemez bir kelam bahsine dönüstürüvermektedir.

                        Felsefi bir bahiste deger tasiyan sey "görüs"tür, "elitler ve seckinler" ya da "görüs sahibi sahis" degil..nitekim felsefede bir görüs ve fikri öne süren kisinin kimligi -bu kisi kim olursa olsun- veya bir görüsün counluk tarafindan büyük bir kabul görüp glmis- gecmis herkesce onay görmüs olmasi gibi seyler zerece kiymet ifade etmez.

                        Felsefi bir bahsin tanim ve özelligi sudur: bir takim belirlenmis ve net veriler veya teorilerle -ki bu teoriler de yine sözkonusu belirli verilerin ürünüdür- insan idrak ve bilincinin reddedemeyecegi bir fikir ve fitri bir mantikla varlik aleminin geneli üzerinde bir degerlendirmede bulunmak suretiyla kainatin baslangici, nereden gelip nereye gittigi, ve nasil oldugu anlasilmaya ve izah edilmeye calisilir.

                        Bu tür mevzu ve degerlendirmelere kitap ve sünnettede rastlamak mümkündür. zira kuran ayetlerinde de müsahede edilecegi üzere bircok maarif usulunde kimi zaman semavi bir bilgi ve sirf ilahi bir ilan dili kullanilmis, bircok yerde de meseleler akli ve mantiki delillerle beyan edilmistir ki bu da bizzat felsefe yönteminden baska bir sey degildir.

                        Ayni durum sünnette de vardir; sia yoluyla naklolunan bircok islami mevzulada yasamin baslangic ve sonuyla ilgili bircok bahis Hz.Resul-u ekrem ve onun mutahhar ehlibeytinden ilk sia imami, islamda bu babi acan ilk kisi olma özelligini de tasir. mevcut kaynaklada sayisi 12 bine ulasan onca sahabi arasinda hicbirinden bu yöntemle net bir hadis rivayet olundugu vaki degildir.

                        O hazretten ulasan bazi hadis ve hutbelerdem eseleler o kadar dakik ve derin bir degerlendirmeyle ele alinmistir ki gecmis felsefi düsüncelerle cözülüp anlasilamamis, on asir elden ele dolasip durduktan sonra nihayet hicri 2.yy'da cözülebilmistir. sianin 6, 7 ve 8. imamlarinin beyanat ve hitabetlerinde de bu tür mevzulara rastlamak mümkündür.

                        Diger akli bilimlerle de ilgilenilmesi yolunda yine kuran ve sünnette tesvik ve tavsiyeler vardir. sia imamlarinin egitim sahasinda kullandigi ilmi yöntemler özetle bunlar...ne varki sözkonusu imam ve önderler tarih boyunca cesitli zorluklarla karsi karsiya birakildigindan; mezkur bilimlerin tamaminda bu dogru ve sahih yöntemlerin gerektirdigi sekilde gözalici bir ilerleme ve gelisme mümkün olmamistir.


                        -söylesiler, Allame Tabatabai-


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum

                        YUKARI ÇIK
                        Çalışıyor...
                        X