Hz.Resul-u ekremin -s.a.a- Rihletinden sonra siiler islam bilim ve maarifiyle islam usûl ve füruuna ait bilgileri bizzat onun ehl-i beytinden örenme yolunu tercih etmis ve baskaca hic kimseye tevessülde bulunmamistir.
Bu nedenledir ki, sayisi onbine yakin hadisi seirfi bizzat ehl-i beyten elde etme imkani bulmus ve hz.Resulullahla ehli beytinin de buyurmus oldugu üzere lk ünden itibaren bu hadis ve bilimleri yazarak kitap haline getirmeye koyulmus ve ne kadar üzücüdür ki -ilk halifeden baslamak üzere- hadis yazimi halife tarafindan yasaklanmis oldugundan- islam maarifi ve hz. resulullahin hadisleirni iceren bu kitaplar "halifenin yasagina ragmen" ve "hükümetten gizli olarak" yazilmistir!
böylece sia, maarif usulunün ilkinden son fürua kadar ve onunla ilgili bütün teferruatlari mübahse ve müzakere ederek gerekli bütün degerlendirmeleri yapmis oldu ki bu mübahese ve ilmi müzakerelerden günümüze ulasan rivayetler her nevi dini soruya cevap verebilecek nitelik ve kapasitedededir.
Bu ahbarda, dini maarif usulü, insani yüce ahlak, islamin ferdi ve sosyal prensipleri ve hz.Resulullahin mutahhar yüce siyeri bütün teferruati ve olanca netligiyle anlatilip belirtilmistir.
Kuran-i kerimin buyrugu ve bu kesin ahbara istinaden, sia, islam maarifi ve islami bilim ve calismalarda üc kaynagin kesin, dogru ve hüccet olduguna, bunlarin herbirine güvenilebilinecegine ve bunlardan baska birseyin ölcü ve hüccet olarak alinamayacagina inanir: Kitabullah, Hz.Resulullahin kesin süneti ve sarih akil. bunlarin her ücü de aslinda yine kitabullahin hüccet olusuna dayanir.
zira dini yöntemi felsefi metoda üstün kilan nokta, felsefenin gercekleri sadece akil yoluyla bulup kavramasi, dinin ise, insani semavi vahy yoluyla bu gercek ve hakikate ulastirmasidir ki, bugün müslümanlarin elinde bulunan kati vahyler, elimizdeki kurani kerimden ibarettir.
Bu nedenledir ki, sayisi onbine yakin hadisi seirfi bizzat ehl-i beyten elde etme imkani bulmus ve hz.Resulullahla ehli beytinin de buyurmus oldugu üzere lk ünden itibaren bu hadis ve bilimleri yazarak kitap haline getirmeye koyulmus ve ne kadar üzücüdür ki -ilk halifeden baslamak üzere- hadis yazimi halife tarafindan yasaklanmis oldugundan- islam maarifi ve hz. resulullahin hadisleirni iceren bu kitaplar "halifenin yasagina ragmen" ve "hükümetten gizli olarak" yazilmistir!
böylece sia, maarif usulunün ilkinden son fürua kadar ve onunla ilgili bütün teferruatlari mübahse ve müzakere ederek gerekli bütün degerlendirmeleri yapmis oldu ki bu mübahese ve ilmi müzakerelerden günümüze ulasan rivayetler her nevi dini soruya cevap verebilecek nitelik ve kapasitedededir.
Bu ahbarda, dini maarif usulü, insani yüce ahlak, islamin ferdi ve sosyal prensipleri ve hz.Resulullahin mutahhar yüce siyeri bütün teferruati ve olanca netligiyle anlatilip belirtilmistir.
Kuran-i kerimin buyrugu ve bu kesin ahbara istinaden, sia, islam maarifi ve islami bilim ve calismalarda üc kaynagin kesin, dogru ve hüccet olduguna, bunlarin herbirine güvenilebilinecegine ve bunlardan baska birseyin ölcü ve hüccet olarak alinamayacagina inanir: Kitabullah, Hz.Resulullahin kesin süneti ve sarih akil. bunlarin her ücü de aslinda yine kitabullahin hüccet olusuna dayanir.
zira dini yöntemi felsefi metoda üstün kilan nokta, felsefenin gercekleri sadece akil yoluyla bulup kavramasi, dinin ise, insani semavi vahy yoluyla bu gercek ve hakikate ulastirmasidir ki, bugün müslümanlarin elinde bulunan kati vahyler, elimizdeki kurani kerimden ibarettir.
Yorum