Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

şia fıkhı ve şia'da kuran tefsiri

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    şia fıkhı ve şia'da kuran tefsiri

    imam Sadik'in (a.s) faaliyetinde görülen net ve ana hatlardan biri de budur; hem de diger imamlarin yasantisinda görülenden daha belirgin, daha sarih ve daha sahih bir sekilde.

    öyle ki sia fikhi "caferi fikhi" adini almistir. imamin siyasi faaliyetlerini görmezlikten gelenler bile, dönemin en genis ilmi ve fikhi havzasina veya bu havzalarindan birine sahi poldugunu kabullenmislerdir. bu arada, imam sadik a.s hakkinda arastirma yapanlarin cogunun gözünden kacan sey bu isin siyasi mefhumu olmustur.

    HILAFETIN ISLAMDAKI KONUMU:

    öncelikle hilafetin islamdaki yerini iyi tespit etmek gerekir. islamda hilafet, sadece siyasi boyutla sinirli degil; siyasi-dini önderliktir. islami hakime (yöneticiye) halife lakabinin verilmesi de bu gercegi vurgulayacak niteliktedir.

    halife, peygamberin yerinde oturan sahistir; peygamber ise dini getiren, ahlaki ögreten ve ayni zamanda da siyasi önder ve yöneticidir.

    o halde islamda halife, siyasetle birlikte insanlarin dini islerini de yüklenen önderdir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: sia fikhi ve sia'da kuran tefsiri

    SATILMIS ALIMLERIN ZALIMLERE FAYDASI:

    ilk halifelerden sonraki yöneticiler, dini bilgilerinin az olmasi veya tümüyle bundan yoksun olmalari sonucu dogan boslugu kendilerine bagli din alimleriyle doldurma gayreti icinde olmuslardir. satilmis fikih, tefsir ve hadis alimlerini kendilerine baglayarak mevcut boslugu doldurmuslardir.

    Hükümetin emrine amade bu zümrenin, yöneticilere sagladigi bir baska yarar da, zalim yöneticilerin istegine uygun olarak dinin hükümlerini "maslahatlar geregi" bahanesiyle degistirmeleri olmustur. ilahlari ugruna, Allahin hükümlerini ictihat adi altinda tahrif etmeleri isin ne denli vahim oldugunu göstermeye yeter de artar bile.

    Eski yazar ve tarihciler, genellikle siyasi güclerin istegiyle gerceklesen hadis uydurma ve re'ye göre tefsirin tüyler ürperten bazi örneklerine deginmislerdir.

    hicri birinci yüzyilin sonlarina kadar daha cok rivayet seklinde gerceklesen bu hizmet, yavas yavas fetva sekli de almisti artik.

    Emevi dönemin sonlarinda ve abbasi döneminde baslarinda bir cok fakihin kiyas ve istihsan gibi bidat yöntemlerini kullanarak kendi görüslerine göre -daha dogrusu egemen ücleirn istegine göre- islamin hükümlerini yorumlamasi bundan kaynaklaniyordu.

    Kuran tefsiri alaninda da ayni hiyanet gerceklesiyordu. Müfessirin, kendi görüsüne öre kurani tefsir etmesi, insanlar nezdindeki ilahi hükümleri rahatlikla degistirebilecek ve insanlari egemen güclerin istegine inandiracak bir yöntemdi.

    Fikih, hadis ve tefsirin iki temel akima bölünmesi cok eski dönemlere dayanir. bunlardan biri az bir para karsiliginda bir cok gercegi kendi cikarlari ugruna tahrif eden gasip hükümetlerce yönetiliyordu; digeri ise, ilahi hükümleri dogru sekilde aciklama maslaati üstünde maslahat görmeyen ve ister istemez her adimda egemen gücle ve de satilmis fakihleriyle karsilasan asil ve emin bir akimdi. iste bu akim, o günden bu yana cogunlukla gayr-i resmi ve illegal görülmüstür.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: sia fikhi ve sia'da kuran tefsiri

      Caferi fikihla baska fikihlarin farki

      Bu bilgiler isiginda imam Sadik a.s dönemine bakacak olsak, "caferi fikihla" resmi ve legal taninmis fakihlerin fikhi arasindaki farkin, sadece yüzeysel dini inanc farkliligi olmadigi daha belirginlesecektir.

      Caferi fikhi iki yönden ataktaydi: birincisi ve önemlisi, egemen güclerin dini bilgilerden yoksun olusu ve tabiatiyla da insanlarin fikri islerini yönetme alanindaki acizligiydi; digeri ise, yöneticilerin cikari ugruna olusturulan resmi fikihtaki tahrif ve sapma konularini belirlemekti.

      mam sadik a.s fikih, islami ögretiler ve kuran tefsiri gibi ilmi faaliyetiyle hükümete savas acmisti. halifelerin hükümetinde önemli bir yeri olan dini kurum ve resmi ictihat, imam sadik a.s tarafindan suclaniyor ve hükümet de dini acidan fakir ilan ediliyordu. imam tarafindan sürdürülen mücadelenin bu boyutuna, emevilerin ne kadar dikkat ettikleri hususunda acik ve kesin bir belge mevcut degil. ancak Abbasi halifelerin ve özellikle de yeterince zeki olan, ömrünü emevilere karsi mücadeleyle geciren ve de ehlibeyt taraftarlarinin mücadele yöntemi hususunda önemli bilgilere sahip olan mansurun, imam sadik a.s. tarafindan yürütülen dolayli mücadelenin etkin rolüne dikkat ettigi aciktir.

      bir cok rivayette de belirtildigi üzere, imamin ilmi ve fikhi faaliyetlerine dönük mansurun sinirsiz baski, tehdit ve sinirlamalari bu duyarliliktan kaynaklaniyordu. ayrica mansurun, hicaz ve irakin meshur müctehitlerini kendi hükümetinin catisi altinda toplamaya dönük asiri israrinin da bu ihtiyactan kaynaklandigi bilinen bir gercektir.

      imam sadik as. dostlariyla olan konusmalarinda "halifelerin dini bilgiden yoksun oluslarini", islam acisindan yönetim hakkina sahip olmadiklarina delil göseriyordu. yani imamin fikih ve kuran derslerinin ana mesaj gerektiginde acik kolarak da dile getiriliyordu.

      imam sadik a.s bir hadisinde söyle buyuruyor: "biz itaat edilmesi Allah tarafindan farz kilinan insanlariz, oysa ki sizler, o insanlara itaat ediyorsunuz ki insanlar, onlarin cehaleti yüzünden Allah katinda mazur olmayacaklardir"

      imam bu hadisinde suna dikkat cekmektedir: ehil olmayan yöneticilerin cahillikleri yüzünden yoldan sapmis ve Allahin yolu disinda baska bir yola koyulmus olan insanlar, Allah katinda "biz kendi istegimizle yanlis yola düsmedik, yöneticilerimizin cahilligi bizi bu yola itti" türünd bir mazeret getiremeyecekler. cünkü böyle önderlere uymanin kendisi ilk hatadir ve sonraki hatalara mazeret olamaz.


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: sia fikhi ve sia'da kuran tefsiri

        islami toplum önderliginin siyasi, fikri ve ideolojik boyutlari icermesi gerektigi hususu, hem imam sadiktan önceki, hemde sonraki imamlarin egitsel faaliyetlerinde acikca görülen bir gercektir.

        bir rivayette, imam Ali b. Musa er-Riza (a.s) yüce ceddi imam Muhammed Bakirin (a.s) dilinden, imamet silsilesindeki silahi, israilogullari arasindaki tabuta benzeterek söyle buyurur:

        "Bizim aramizdaki silah, israilogullari arasindaki tabuta benzer; o kimin yaninda olsaydi, peygamberlik (bir baska rivayette hükümet) onlara ait olurdu. bizim aramizda da silah kimin yaninda ise, imamet ve önderlik ona ait olur." (hadisin sembolik yönüne ve tabirin derinligine dikkat ediniz)

        bu hadisi rivayet eden sahis imama sorar:
        "silahin, dinin ideolojik bilgisine sahip olmayan birinin yaninda olmasi mümkünmü?"

        imam bunun cevabinda buyurur: "hayir"

        imam bir yandan din bilgisini ve kurani dogru anlamayi imametin sarti olarak vurgularken, diger yandan da ilmi faaliyetiyle din bilgisine ilgi duyan insanlari etrafinda toplayarak ve dini hükümetin satilmis alimlerinin saptirarak ögrettigi gibi degil- olmasi gerektigi gibi ögreterek kendin din bilgisini ve hilafetin de cahilligini kanitlar. böylelikle de sürekli, deirn ve sessiz saldirisiyla mücadelesine yeni bir boyut kazandirir.

        önceki yillarini Alevi mücadelesi ortaminda ve Ali ogullarinin dostlariyla geciren ve de onlarin bircok sirlarini bile ilk Abbasi halifeleri, bu derslerin saldiri ve atak yönünü emevi seleflerinden daha iyi anliyorlardi.

        bu yüzden mansur, imam sadikin insanlarla bir arada bulunmasini, onlara dini ögretmesini ve halkinda imamin yanina gelip soru sormasini uzun bir süre yasaklamisti.

        büyük ve meshur sia sahsiyeti Mufazzal b. Ömer bu baski ve yasagin boyutunu söyle özetler:
        "evlilik ve bosanma gibi hususlarda sorusu olanlar bile, imamin cevabina kolaylikla ulasamiyorlardi"

        -imam cafer sadik ve fikri akimlar, S.Ali Hüseyni


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X