İFK OLAYI
Muminler'in Annesi Ayşe Hakkın da Söylenen İftira)
Pek çok önemli kaynak kitaplarında söz konusu edilen önemli olaylardan birisi ifk olayıdır. İfk olayı önemli tarih, tefsir ve hadis kitapların da yer almıştır. İfk olayının önemini arttıran ve bu olayın araştırılmasını gerekli kılan en önemli etken; bu olay hakkında Kur'an-ı Kerim'de nazil olan ayetlerdir. Bu araştırmada ortaya çıkarmak istediğimiz önemli noktalardan biri, ayetlerin Peygamber'imizin (s.a.a.) hangi hanımı hakkında nazil olduğunu ele geçirmektir. Bunun için Kur'an da bu konuyla ilgili nazil olan ayetleri öne alarak şu noktalara değineceğiz:
Birinci bölüm: Genel Konular
1-Konunun incelenme gerekliliği
2- İfk olayının tarihçesi
İkinci bölüm: Konuyla İlgili Ayet ve Rivayetlerin İncelenmesi
1- Konuyla ilgili ayetler ve önemli noktaları
2- Ayetler hangi olay hakkında nazil olmuştur?
a- Ayşe hakkında nazil olduğunu gösteren rivayetlerin incelenmesi
b-Mariye hakkında nazil olduğunu gösteren rivayetlerin incelenmesi
c-Yazarın ayetlerin nüzul sebebi hakkındaki görüşü
Üçüncü bölüm: Konunun Tarih Kitaplarında İncelenmesi
1-Ayşe hakkında ki tarihî belgeler
2-Mariya hakkında ki tarihî belgeler
3- İfk olayında Müminlerin annesi Ayşe'ye yakışmayan
4- Konunun Özeti
5- Kaynaklar
Birinci Bölüm: Genel Konular
1- Konunun incelenme gerekliliği
İfk olayı Peygamber Efendimizin (s.a.a.) hayatında meydana gelen ve İslam toplumunda önemli etkiler bırakan bir hadisedir. Nur suresinin on birinci ayetinden yirmi altıncı ayetine kadar; bu olay hakkında önemli mesajlar verilmiştir. İfk olayı her Müslüman için önem taşımaktadır. Çünkü öncelikle ifk olayı Peygamber'imizin (s.a.a.) hanımlarından birisi hakkında söylenen bir iftiradır. Bizler bu olayı araştırarak kimlerin Peygamber Efendimize (s.a.a.) düşman ve kimlerin dost olduğunu ele geçirebiliriz. İkinci olarak bu olay hakkında inen ayetleri araştırmalı ve gereken mesajı almalıyız. Üçüncü olarak bizler Peygamber Efendimizin (s.a.a.) bu hadise karşısındaki tutumunu öğrenip, kendimiz için örnek almalıyız. Dördüncü önemli nokta bu olayın Ehl-i Beyt ve Ehl-i Sünnet camiasında olumlu bir şekilde yansıtılması ve ihtilaf yerine ittihada sebep olmasını sağlamaktır. Çünkü ifk hâdisesi insafla incelenmeye alınırsa ittihadın çoğalmasına yardımcı olacak konulardan biridir. Beşincisi ve son olarak bu olayı inceleyip, tarihteki etkisini derk ederek, ibret dersi almalıyız.
2- İfk olayının tarihçesi
İfk hadisesinin ne zaman ve hangi şartlarda meydana geldiğini öğrenmek; olayın derkine yardım edecektir. Bundan dolayı kısaca bu noktaya deyinmemiz gerekir: En eski tarih yazarları ifk olayını tarih kitaplarında nakletmiş ve bu olayın Peygamber efendimiz'in (s.a.a.)hayatı zamanında meydana geldiğini vurgulamışlardır. Bazı tarihçiler ifk olayını kısa bazıları da geniş bir şekilde ele almışlardır. Muhammed bin Ömer Vakidi (ö. 207) El- Meğazi li El-Vakidi de, Abd-ul'Malik bin Hişam (ö. 213 ya 218) El-Siret-u El-Nebeviyye de, Yakubi ( ö. 292'den sonra) kendi tarihinde; Ebi Cafer Muhammed bin Cerir Taberi (ö.310) kendi tarihinde ve İbni Esir (ö. 630) kendi tarihinde; ifk olayını nakletmişlerdir.
Elimize yetişen en eski sire kitabı olan El-Siret-u El-Nebeviyyenin yazarı İbn-i Hişam; ifk olayına Benu Mustalik Savaşından sonra yer vermiştir.[1]Benu Mustalik Savaşı hicretin altıncı yılında meydana gelmiştir. Benu Mustalik Huzâa kabilesinden bir ırk ve soyun ismidir. Bu soyun önderi Haris bin Ebu-Zirar adlı bir şahıstı. Haris Müslümanlarla savaşıp onlara zarar vermek için çalışmalar yapmaya başlamıştı. Peygamber efendimiz (s.a.a.) Haris'in yaptığı çalışmalardan haberdar olunca; ashabını savaşa hazırlayarak, Benu Mustalik kabilesine doğru harekete geçtiler. Muraysi adlı su kuyusunun yakınlarında savaş başladı. Kısa bir süre çatışmadan sonra düşman askerleri dağıldı. Bu savaşta İslam Ordusunun eline pek çok mal geçti ve düşman kaçtığından dolayı kadınları esir düştü. İbni Hişam ifk olayını aşağıda sıralayacağımız başlıklar altında ele almıştır:
a- İfk haberi hicretin altıncı yılı Benu Mustalik Savaşı'nda.
b- Resulü Ekrem'in (s.a.a.) sefere eşlerinden birini götürme âdeti.
c- Ayşe'nin kafileden geri kalma sebebi.
d- Ayşe'nin Medine'ye ulaşınca hastalanması.
e- Allah-u Teâla'nın Ayşe'nin pak olduğunu bildirmesi ve iftiracıların cezalandırılması.[2]
Sonuç olarak ifk olayının; hicretin altıncı yılında meydana gelen Benu Mustalik Savaşı'nın ardından meydana geldiği ele geçmektedir. İlerideki konularda ifk olayının yerini kısaca önemli tarih kitaplarından birinin metnini esas olarak inceleyeceğiz.
İkinci Bölüm: Konuyla İlgili Ayet ve Rivayetlerin İncelenmesi
1- Konuyla İlgili Ayetler ve Önemli noktaları:
Nur Suresi (11-26) Ayetlerin tercümesi: O yalan haberi getirenler, içinizden bir topluluktur. Siz onu sizin için şer sanmayın. Tersine o sizin için hayırdır. Onlardan her kişi, işlediği günahın cezasını görecektir. Onlardan o yalanın en büyüğünü idare edene de büyük bir azap vardır.
Onu işittiğiniz zaman inanan erkek ve kadınların, kendiliklerinden güzel zanda bulunup: bu, apaçık bir iftiradır demeleri gerekmez miydi? Ona dört şahit getirmeleri gerekmez miydi?
Mademki şahitleri getirmediler, o halde onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
Eğer size dünyada ve ahirette Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.
Çünkü siz, onu dillerinizle alıveriyorsunuz ve hakkında hiç bilginiz olmayan bir şeyi, ağızlarınızla söylüyorsunuz ve onu önemsiz bir iş sanıyorsunuz. Oysa o, Allah yanında büyüktür.
Onu işittiğiniz zaman, bunu konuşmamız bize yakışmaz, hâşâ, bu, büyük bir iftiradır demeniz gerekmez miydi? Allah size öğüt veriyor ki, eğer inananlar iseniz böyle bir şeye bir daha asla dönmeyesiniz.
Allah size ayetleri açıklıyor. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
İnananlar içinde çirkinliğin yayılmasını isteyenler için dünyada da, ahirette de acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Eğer size Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı ve Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (çok büyük bir azaba uğrardınız)
Ey inananlar, şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, hiç şüphesiz o çirkinliğe ve kötülüğe emreder.
Sizden fazilet ve servet sahibi kimseler, yakınlığı bulunanlara, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere bir şey vermemeğe yemin etmesinler. Affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah bağışlayandır; esirgeyendir.
O namuslu, bir şeyden habersiz inanmış kadınlara zina iftira edenler, dünyada da âhirette de lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.
O gün, dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına şahitlik edecektir.
O gün Allah onlara hak ettikleri cezalarını tamamıyla verir ve onlarda bilirler ki; Allah apaçık haktır.
Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara, iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara mahsustur.
Nur (11-26)
Bu bölümde; ayetlerin önemli noktalarını önemli tefsir kitaplarından olan El-Mizan ve Rahnema Tefsirinden nakledeceğiz:
Amma El-Mizan tefsirinden kısaca şu noktalar ele geçmektedir:
Bu ayetlerin nüzul sebebini Ehli Sünnet Ayşe ve Şia Mariya hakkında bilmiştir. Peygamber efendimizin (s.a.a.) mukaddes zatını lekelemek için; eşlerinden birine zina iftirasını nispet vermişlerdir. Ayetler bu iftira haberini işitipte yalanlamayanları azarlamaktadır. İftira haberini işiten insanların bir kısmı bu haberi takip ederek dilden dile yayılmasına sebep olmuşlardır. Kesin bilmedikleri bir haberi, çabucak kabul ederek yayılmasını sağlamışlardır. Bundan dolayı da kınanmışlardır.[3]
Şimdi de Rahnema Tefsirinden ele gelen bazı önemli noktalara değiniyoruz:
1- Ayette geçen usbe (topluluk) kelimesi Arap gramerinde en az on kişi ve kırk kişiye ulaşabilecek teşkilatlı, ittihat ve birbirilerini destekleyen toplum için kullanılmıştır.
2- Tarih ve nüzul sebebi öne alındığında ayetlerin Peygamber Efendimiz'in (s.a.a.) ailesi hakkında nazil olduğu anlaşılmaktadır. Müfessirlerin çoğunun görüşü; münafık grubunun iftirayı yaydığını ortaya koymaktadır.
3- On birinci ayette geçen içinizden bir topluluk sözünden münafıkların tanınmadığı ve gizli olduğu anlaşılmaktadır. Yine on birinci ayetin o yalan haberi getirenler sizden bir topluluktur. Siz onu kendiniz için şer sanmayın, tersine sizin için hayırdır… cümlesinden; iftira haberinin halk arasında geniş bir şekilde yayıldığı anlaşılmaktadır. Yine bu ayetin siz onu kendiniz için şer sanmayın, tersine o sizin için hayırdır… cümlesinden Müslümanların tehlike hissedip, ıstıraplı oldukları ve ifk haberinin onların faydasına tamamlandığı ele geçmektedir. Aynı zaman bu ayetin yukarıda zikredilen cümlesinden, Müslümanların rehberlerinin şeref ve haysiyetlerinin Müslümanların şeref ve haysiyetlerinden ayrı olmadığı anlaşılmaktadır.
4-Komple ve entrikacıların tehdit edilmesi ayetlerin şu bölümünden anlaşılmaktadır: Onlardan her kişi, işlediği günahın cezasını görecektir.
5-Bu kompleyi hazırlayıp yayanlar erkeklerdi. Bunu, ayette geçen imr (ki hem insan ve hem de erkek anlamını taşır) kelimesi ve nüzul sebebinin yardımıyla anlamaktayız.
6-İfk haberini düzenleyen için büyük bir azap vardır. Onlardan o yalanın en büyüğünü idare edene de büyük bir azap vardır. Aynı zaman da bu cümleden iftira haberinin asıl düzenleyicisinin bir kişi olduğu ve müfessirlerin genelinin görüşüne göre Abdullah b. Ubey olduğu anlaşılmaktadır.[4] Rahnema tefsirinden anlaşılanları kısaca şöyle özetleyebiliriz: İftirayı yayanların belirsizliği, münafık olmaları, teşkilatlı oldukları, olayı tasarlayanın bir kişi ve erkek olduğu, iftirayı peygamberimizin hanımlarından birine yönelttikleri, iftiranın halk arasında yayıldığı, Müslümanların ıstıraplı oldukları, haberin Müslüman halk lehine tamamlandığı, Peygamberin (s.a.a) ve diğer İslam önderlerinin haysiyetinin toplumun haysiyeti olduğu; kısaca ele geçen önemli noktalardır.
2- Ayetler hangi olay hakkında nazil olmuştur?
a- Ayşe hakkında nazil olduğunu gösteren rivayetlerin incelenmesi:
Abdullah b. Abbas'tan nakledilen rivayet: Suyuti; ayetin tefsiri hakkında İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet eder: Allah Resulü (s.a.a.) yolculuğa çıkacağı zaman, bazı hanımlarını da beraberinde götürürdü. Seferlerinden birisine Ayşe'yi götürdü. Ayşe'ye ait bir tahtırevan vardı ki; birkaç erkek o tahtırevanı devenin üstüne kaldırıp indirmekle sorumluydu. Akşam vakti Peygamber (s.a.a.) ashabıyla beraber dinlenmek için durakladılar. Ayşe tuvalet ihtiyacı için dışarıya çıkıp uzaklaştı ve kimsenin haberi olmadı. O anda Peygamber (s.a.a.) halkla birlikte uyanarak hareket etmişlerdi. Tahtırevanla sorumlu olanlar, Ayşe'nin onun içerisinde olmadığının farkına varmayarak, devenin üzerine koyup hareket ettiler. Ayşe gelince; Peygamber'in (s.a.a.) ve halkın gittiğini gördü. Sonra kendi yerinde oturdu. Ensardan olan Safvan b. Muattal da uyanarak Ayşe'ye doğru devesiyle birlikte yaklaştı. O kadınlardan uzak dururdu. Ayşe'yi çocukluğunda gördüğü için tanıdı ve dedi ki: Müminlerin Annesi! Safvan yüzünü çevirip Ayşe'yi deveye bindirdi. Sonra devenin gemini tuttu, öne düştü ve halka yetişene kadar deveyi çekerek götürdü.
Peygamber (s.a.a.) duraklayıp Ayşe'yi bulamadığı zaman sözler söylenmeye başlandı. İşittiğinde Peygamber'e (s.a.a.) ağır gelen bu sözlerden sonra, Ayşe'den uzaklaştı. Ayşe hakkında Zeyd b. Sabit ve diğerleriyle istişare etti. Zeyd dedi: Ey Allah'ın Resulü (s.a.a.)! Ayşe'yi kendi haline bırakın. Belki Allah-u Teala'nın kendisi onun hakkında bir girişimde bulunur. Hz. Ali b. Ebutalib şöyle dedi: Kadınlar fazladır. Bir akşam Ayşe kadınlarla birlikte dışarı çıktı. Mistah'ın annesinin ayağı kaydı ve dedi ki: Mistah kahrolsun. Ayşe dedi: Kötü bir söz söyledin. Mistah'ın annesi dedi ki: Sen onun ne söylediğini bilmiyorsun. Ayşe'ye hakkında söylenen dedikoduları söyledi. Ayşe bayılarak düştü. Sonra Allah-u Teâla ifk ayetini nazil etti. Mistah'ın geçimini sağlayan ve ona iyilik yapan Ebubekir; yemin edip ona yardım etmeyeceğini söyleyince; şu ayet nazil oldu: Sizden fazilet ve servet sahibi kimseler, yakınlığı bulunanlara, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere bir şey vermemeğe yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler… (Nur 22) Peygamber (s.a.a) Ebubekir'e Ayşe'nin yanına giderek; ona müjde vermesini emretti. Ebubekir Ayşe'nin yanına gedip günahsızlığını ve Allah'ın onun hakkında indirdiği ayetleri haber verdi. Ayşe dedi ki: Allah'a teşekkür ederim; sana ve dostuna değil.[5]Aynı zaman da bu hadis Ayşe'nin kendisinden; Sahih-i Buhari,[6] Sahih-i Müslim[7] ve Musned-i Ahmet'te[8] de nakil edilmiştir. Diğer yandan bu hadis, Halife Ömer, Mesruk b.Ecda',Ebu Yesr Ensari ve diğerleri tarafından da nakledilmiştir.
Halife Ömer'den nakledilen hadisin bazı noktaları:
1- Ayşe babasına dedi ki: Allah'ın Resulü (s.a.a) beni evinden dışarı attı.
2- Ebubekir; Peygamber (s.a.a) izin vermeyene kadar Ayşe'nin geri dönmesine izin vermedi.
3- Ebubekir'in ailesi; yani kendisi, eşi Ummu-Rovman, oğlu Abdurrahman ve kızı Ayşe; iftira haberini duyunca ağlamaya başladılar.[9]
Mesruk b. Ecda'dan nakledilen hadisin bazı noktaları:
1- Ensar'dan olan bir bayan eve girerek ifk haberini Ummu Rovman'a ve Ayşe'ye söyledi.
2-Ayşe ayılarak; Peygamber (s.a.a) şöyle dedi: Eğer yemin etsem inanmazsın ve eğer anlatsam günahsızlığımı kabul etmezsin.[10]
Ebu-Yesr Ensari'den nakledilen rivayette ise; Abdullah b. Ubey'e iki defa ve Mistah ile Hamne'ye bir defa şerî haddin uygulandığı nakledilmiştir[11].
Muminler'in Annesi Ayşe Hakkın da Söylenen İftira)
Pek çok önemli kaynak kitaplarında söz konusu edilen önemli olaylardan birisi ifk olayıdır. İfk olayı önemli tarih, tefsir ve hadis kitapların da yer almıştır. İfk olayının önemini arttıran ve bu olayın araştırılmasını gerekli kılan en önemli etken; bu olay hakkında Kur'an-ı Kerim'de nazil olan ayetlerdir. Bu araştırmada ortaya çıkarmak istediğimiz önemli noktalardan biri, ayetlerin Peygamber'imizin (s.a.a.) hangi hanımı hakkında nazil olduğunu ele geçirmektir. Bunun için Kur'an da bu konuyla ilgili nazil olan ayetleri öne alarak şu noktalara değineceğiz:
Birinci bölüm: Genel Konular
1-Konunun incelenme gerekliliği
2- İfk olayının tarihçesi
İkinci bölüm: Konuyla İlgili Ayet ve Rivayetlerin İncelenmesi
1- Konuyla ilgili ayetler ve önemli noktaları
2- Ayetler hangi olay hakkında nazil olmuştur?
a- Ayşe hakkında nazil olduğunu gösteren rivayetlerin incelenmesi
b-Mariye hakkında nazil olduğunu gösteren rivayetlerin incelenmesi
c-Yazarın ayetlerin nüzul sebebi hakkındaki görüşü
Üçüncü bölüm: Konunun Tarih Kitaplarında İncelenmesi
1-Ayşe hakkında ki tarihî belgeler
2-Mariya hakkında ki tarihî belgeler
3- İfk olayında Müminlerin annesi Ayşe'ye yakışmayan
4- Konunun Özeti
5- Kaynaklar
Birinci Bölüm: Genel Konular
1- Konunun incelenme gerekliliği
İfk olayı Peygamber Efendimizin (s.a.a.) hayatında meydana gelen ve İslam toplumunda önemli etkiler bırakan bir hadisedir. Nur suresinin on birinci ayetinden yirmi altıncı ayetine kadar; bu olay hakkında önemli mesajlar verilmiştir. İfk olayı her Müslüman için önem taşımaktadır. Çünkü öncelikle ifk olayı Peygamber'imizin (s.a.a.) hanımlarından birisi hakkında söylenen bir iftiradır. Bizler bu olayı araştırarak kimlerin Peygamber Efendimize (s.a.a.) düşman ve kimlerin dost olduğunu ele geçirebiliriz. İkinci olarak bu olay hakkında inen ayetleri araştırmalı ve gereken mesajı almalıyız. Üçüncü olarak bizler Peygamber Efendimizin (s.a.a.) bu hadise karşısındaki tutumunu öğrenip, kendimiz için örnek almalıyız. Dördüncü önemli nokta bu olayın Ehl-i Beyt ve Ehl-i Sünnet camiasında olumlu bir şekilde yansıtılması ve ihtilaf yerine ittihada sebep olmasını sağlamaktır. Çünkü ifk hâdisesi insafla incelenmeye alınırsa ittihadın çoğalmasına yardımcı olacak konulardan biridir. Beşincisi ve son olarak bu olayı inceleyip, tarihteki etkisini derk ederek, ibret dersi almalıyız.
2- İfk olayının tarihçesi
İfk hadisesinin ne zaman ve hangi şartlarda meydana geldiğini öğrenmek; olayın derkine yardım edecektir. Bundan dolayı kısaca bu noktaya deyinmemiz gerekir: En eski tarih yazarları ifk olayını tarih kitaplarında nakletmiş ve bu olayın Peygamber efendimiz'in (s.a.a.)hayatı zamanında meydana geldiğini vurgulamışlardır. Bazı tarihçiler ifk olayını kısa bazıları da geniş bir şekilde ele almışlardır. Muhammed bin Ömer Vakidi (ö. 207) El- Meğazi li El-Vakidi de, Abd-ul'Malik bin Hişam (ö. 213 ya 218) El-Siret-u El-Nebeviyye de, Yakubi ( ö. 292'den sonra) kendi tarihinde; Ebi Cafer Muhammed bin Cerir Taberi (ö.310) kendi tarihinde ve İbni Esir (ö. 630) kendi tarihinde; ifk olayını nakletmişlerdir.
Elimize yetişen en eski sire kitabı olan El-Siret-u El-Nebeviyyenin yazarı İbn-i Hişam; ifk olayına Benu Mustalik Savaşından sonra yer vermiştir.[1]Benu Mustalik Savaşı hicretin altıncı yılında meydana gelmiştir. Benu Mustalik Huzâa kabilesinden bir ırk ve soyun ismidir. Bu soyun önderi Haris bin Ebu-Zirar adlı bir şahıstı. Haris Müslümanlarla savaşıp onlara zarar vermek için çalışmalar yapmaya başlamıştı. Peygamber efendimiz (s.a.a.) Haris'in yaptığı çalışmalardan haberdar olunca; ashabını savaşa hazırlayarak, Benu Mustalik kabilesine doğru harekete geçtiler. Muraysi adlı su kuyusunun yakınlarında savaş başladı. Kısa bir süre çatışmadan sonra düşman askerleri dağıldı. Bu savaşta İslam Ordusunun eline pek çok mal geçti ve düşman kaçtığından dolayı kadınları esir düştü. İbni Hişam ifk olayını aşağıda sıralayacağımız başlıklar altında ele almıştır:
a- İfk haberi hicretin altıncı yılı Benu Mustalik Savaşı'nda.
b- Resulü Ekrem'in (s.a.a.) sefere eşlerinden birini götürme âdeti.
c- Ayşe'nin kafileden geri kalma sebebi.
d- Ayşe'nin Medine'ye ulaşınca hastalanması.
e- Allah-u Teâla'nın Ayşe'nin pak olduğunu bildirmesi ve iftiracıların cezalandırılması.[2]
Sonuç olarak ifk olayının; hicretin altıncı yılında meydana gelen Benu Mustalik Savaşı'nın ardından meydana geldiği ele geçmektedir. İlerideki konularda ifk olayının yerini kısaca önemli tarih kitaplarından birinin metnini esas olarak inceleyeceğiz.
İkinci Bölüm: Konuyla İlgili Ayet ve Rivayetlerin İncelenmesi
1- Konuyla İlgili Ayetler ve Önemli noktaları:
Nur Suresi (11-26) Ayetlerin tercümesi: O yalan haberi getirenler, içinizden bir topluluktur. Siz onu sizin için şer sanmayın. Tersine o sizin için hayırdır. Onlardan her kişi, işlediği günahın cezasını görecektir. Onlardan o yalanın en büyüğünü idare edene de büyük bir azap vardır.
Onu işittiğiniz zaman inanan erkek ve kadınların, kendiliklerinden güzel zanda bulunup: bu, apaçık bir iftiradır demeleri gerekmez miydi? Ona dört şahit getirmeleri gerekmez miydi?
Mademki şahitleri getirmediler, o halde onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir.
Eğer size dünyada ve ahirette Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.
Çünkü siz, onu dillerinizle alıveriyorsunuz ve hakkında hiç bilginiz olmayan bir şeyi, ağızlarınızla söylüyorsunuz ve onu önemsiz bir iş sanıyorsunuz. Oysa o, Allah yanında büyüktür.
Onu işittiğiniz zaman, bunu konuşmamız bize yakışmaz, hâşâ, bu, büyük bir iftiradır demeniz gerekmez miydi? Allah size öğüt veriyor ki, eğer inananlar iseniz böyle bir şeye bir daha asla dönmeyesiniz.
Allah size ayetleri açıklıyor. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
İnananlar içinde çirkinliğin yayılmasını isteyenler için dünyada da, ahirette de acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Eğer size Allah'ın lütfü ve rahmeti olmasaydı ve Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (çok büyük bir azaba uğrardınız)
Ey inananlar, şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse, hiç şüphesiz o çirkinliğe ve kötülüğe emreder.
Sizden fazilet ve servet sahibi kimseler, yakınlığı bulunanlara, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere bir şey vermemeğe yemin etmesinler. Affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah bağışlayandır; esirgeyendir.
O namuslu, bir şeyden habersiz inanmış kadınlara zina iftira edenler, dünyada da âhirette de lanetlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azap vardır.
O gün, dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına şahitlik edecektir.
O gün Allah onlara hak ettikleri cezalarını tamamıyla verir ve onlarda bilirler ki; Allah apaçık haktır.
Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara, iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara mahsustur.
Nur (11-26)
Bu bölümde; ayetlerin önemli noktalarını önemli tefsir kitaplarından olan El-Mizan ve Rahnema Tefsirinden nakledeceğiz:
Amma El-Mizan tefsirinden kısaca şu noktalar ele geçmektedir:
Bu ayetlerin nüzul sebebini Ehli Sünnet Ayşe ve Şia Mariya hakkında bilmiştir. Peygamber efendimizin (s.a.a.) mukaddes zatını lekelemek için; eşlerinden birine zina iftirasını nispet vermişlerdir. Ayetler bu iftira haberini işitipte yalanlamayanları azarlamaktadır. İftira haberini işiten insanların bir kısmı bu haberi takip ederek dilden dile yayılmasına sebep olmuşlardır. Kesin bilmedikleri bir haberi, çabucak kabul ederek yayılmasını sağlamışlardır. Bundan dolayı da kınanmışlardır.[3]
Şimdi de Rahnema Tefsirinden ele gelen bazı önemli noktalara değiniyoruz:
1- Ayette geçen usbe (topluluk) kelimesi Arap gramerinde en az on kişi ve kırk kişiye ulaşabilecek teşkilatlı, ittihat ve birbirilerini destekleyen toplum için kullanılmıştır.
2- Tarih ve nüzul sebebi öne alındığında ayetlerin Peygamber Efendimiz'in (s.a.a.) ailesi hakkında nazil olduğu anlaşılmaktadır. Müfessirlerin çoğunun görüşü; münafık grubunun iftirayı yaydığını ortaya koymaktadır.
3- On birinci ayette geçen içinizden bir topluluk sözünden münafıkların tanınmadığı ve gizli olduğu anlaşılmaktadır. Yine on birinci ayetin o yalan haberi getirenler sizden bir topluluktur. Siz onu kendiniz için şer sanmayın, tersine sizin için hayırdır… cümlesinden; iftira haberinin halk arasında geniş bir şekilde yayıldığı anlaşılmaktadır. Yine bu ayetin siz onu kendiniz için şer sanmayın, tersine o sizin için hayırdır… cümlesinden Müslümanların tehlike hissedip, ıstıraplı oldukları ve ifk haberinin onların faydasına tamamlandığı ele geçmektedir. Aynı zaman bu ayetin yukarıda zikredilen cümlesinden, Müslümanların rehberlerinin şeref ve haysiyetlerinin Müslümanların şeref ve haysiyetlerinden ayrı olmadığı anlaşılmaktadır.
4-Komple ve entrikacıların tehdit edilmesi ayetlerin şu bölümünden anlaşılmaktadır: Onlardan her kişi, işlediği günahın cezasını görecektir.
5-Bu kompleyi hazırlayıp yayanlar erkeklerdi. Bunu, ayette geçen imr (ki hem insan ve hem de erkek anlamını taşır) kelimesi ve nüzul sebebinin yardımıyla anlamaktayız.
6-İfk haberini düzenleyen için büyük bir azap vardır. Onlardan o yalanın en büyüğünü idare edene de büyük bir azap vardır. Aynı zaman da bu cümleden iftira haberinin asıl düzenleyicisinin bir kişi olduğu ve müfessirlerin genelinin görüşüne göre Abdullah b. Ubey olduğu anlaşılmaktadır.[4] Rahnema tefsirinden anlaşılanları kısaca şöyle özetleyebiliriz: İftirayı yayanların belirsizliği, münafık olmaları, teşkilatlı oldukları, olayı tasarlayanın bir kişi ve erkek olduğu, iftirayı peygamberimizin hanımlarından birine yönelttikleri, iftiranın halk arasında yayıldığı, Müslümanların ıstıraplı oldukları, haberin Müslüman halk lehine tamamlandığı, Peygamberin (s.a.a) ve diğer İslam önderlerinin haysiyetinin toplumun haysiyeti olduğu; kısaca ele geçen önemli noktalardır.
2- Ayetler hangi olay hakkında nazil olmuştur?
a- Ayşe hakkında nazil olduğunu gösteren rivayetlerin incelenmesi:
Abdullah b. Abbas'tan nakledilen rivayet: Suyuti; ayetin tefsiri hakkında İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet eder: Allah Resulü (s.a.a.) yolculuğa çıkacağı zaman, bazı hanımlarını da beraberinde götürürdü. Seferlerinden birisine Ayşe'yi götürdü. Ayşe'ye ait bir tahtırevan vardı ki; birkaç erkek o tahtırevanı devenin üstüne kaldırıp indirmekle sorumluydu. Akşam vakti Peygamber (s.a.a.) ashabıyla beraber dinlenmek için durakladılar. Ayşe tuvalet ihtiyacı için dışarıya çıkıp uzaklaştı ve kimsenin haberi olmadı. O anda Peygamber (s.a.a.) halkla birlikte uyanarak hareket etmişlerdi. Tahtırevanla sorumlu olanlar, Ayşe'nin onun içerisinde olmadığının farkına varmayarak, devenin üzerine koyup hareket ettiler. Ayşe gelince; Peygamber'in (s.a.a.) ve halkın gittiğini gördü. Sonra kendi yerinde oturdu. Ensardan olan Safvan b. Muattal da uyanarak Ayşe'ye doğru devesiyle birlikte yaklaştı. O kadınlardan uzak dururdu. Ayşe'yi çocukluğunda gördüğü için tanıdı ve dedi ki: Müminlerin Annesi! Safvan yüzünü çevirip Ayşe'yi deveye bindirdi. Sonra devenin gemini tuttu, öne düştü ve halka yetişene kadar deveyi çekerek götürdü.
Peygamber (s.a.a.) duraklayıp Ayşe'yi bulamadığı zaman sözler söylenmeye başlandı. İşittiğinde Peygamber'e (s.a.a.) ağır gelen bu sözlerden sonra, Ayşe'den uzaklaştı. Ayşe hakkında Zeyd b. Sabit ve diğerleriyle istişare etti. Zeyd dedi: Ey Allah'ın Resulü (s.a.a.)! Ayşe'yi kendi haline bırakın. Belki Allah-u Teala'nın kendisi onun hakkında bir girişimde bulunur. Hz. Ali b. Ebutalib şöyle dedi: Kadınlar fazladır. Bir akşam Ayşe kadınlarla birlikte dışarı çıktı. Mistah'ın annesinin ayağı kaydı ve dedi ki: Mistah kahrolsun. Ayşe dedi: Kötü bir söz söyledin. Mistah'ın annesi dedi ki: Sen onun ne söylediğini bilmiyorsun. Ayşe'ye hakkında söylenen dedikoduları söyledi. Ayşe bayılarak düştü. Sonra Allah-u Teâla ifk ayetini nazil etti. Mistah'ın geçimini sağlayan ve ona iyilik yapan Ebubekir; yemin edip ona yardım etmeyeceğini söyleyince; şu ayet nazil oldu: Sizden fazilet ve servet sahibi kimseler, yakınlığı bulunanlara, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere bir şey vermemeğe yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler… (Nur 22) Peygamber (s.a.a) Ebubekir'e Ayşe'nin yanına giderek; ona müjde vermesini emretti. Ebubekir Ayşe'nin yanına gedip günahsızlığını ve Allah'ın onun hakkında indirdiği ayetleri haber verdi. Ayşe dedi ki: Allah'a teşekkür ederim; sana ve dostuna değil.[5]Aynı zaman da bu hadis Ayşe'nin kendisinden; Sahih-i Buhari,[6] Sahih-i Müslim[7] ve Musned-i Ahmet'te[8] de nakil edilmiştir. Diğer yandan bu hadis, Halife Ömer, Mesruk b.Ecda',Ebu Yesr Ensari ve diğerleri tarafından da nakledilmiştir.
Halife Ömer'den nakledilen hadisin bazı noktaları:
1- Ayşe babasına dedi ki: Allah'ın Resulü (s.a.a) beni evinden dışarı attı.
2- Ebubekir; Peygamber (s.a.a) izin vermeyene kadar Ayşe'nin geri dönmesine izin vermedi.
3- Ebubekir'in ailesi; yani kendisi, eşi Ummu-Rovman, oğlu Abdurrahman ve kızı Ayşe; iftira haberini duyunca ağlamaya başladılar.[9]
Mesruk b. Ecda'dan nakledilen hadisin bazı noktaları:
1- Ensar'dan olan bir bayan eve girerek ifk haberini Ummu Rovman'a ve Ayşe'ye söyledi.
2-Ayşe ayılarak; Peygamber (s.a.a) şöyle dedi: Eğer yemin etsem inanmazsın ve eğer anlatsam günahsızlığımı kabul etmezsin.[10]
Ebu-Yesr Ensari'den nakledilen rivayette ise; Abdullah b. Ubey'e iki defa ve Mistah ile Hamne'ye bir defa şerî haddin uygulandığı nakledilmiştir[11].
Yorum