Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

    Kitap: Türk-İran Münasebetlerinde Şiiliğin Rolü (Ankara-1990- 1.Baskı)
    Yazar: Prof. Dr. Mehmet Saray
    Yayınevi: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları:107,Seri:III, Sayı:A28


    “… Yavuz Sultan Selim,ayrıca umumi efkari Kızılbaşlara karşı hazırlamak maksadıyla devrin ULEMASINA ve MÜFTİLERİNE RİSALELER ve FETVALAR neşrettirmiştir. Burada devrin Müftisi Hamza efendi’nin fetvası ile İbn Kemal ve Kemalpaşa-zade’nin risalelerinden ve Molla Arab’ın tesirlerinden kısaca bahsetmekte fayda vardır…”

    “ Zamanın din âlimlerinin başında gelen Müfti Hamza vermiş olduğu fetvada özetle şu hususlara temas etmiştir: “Ey Müslümanlar, biliniz ki reisleri Erdebil oğlu İsmail olan Kızılbaş taifesi,Peygamber Efendimizin şeraitini ve sünnetini,İslam Dini ve Kuran-ı Mübini hor görmektedirler. Cenabı ALLAH’ın haram kıldığı hususlara helal diyen,Kuran-ı Kerim’i ateşe atan,Şeriat kitaplarını tahrip eden,mescidleri ve camileri yıkan,reislerini put yapıp secdeye gelen,Hz.Ebu Bekir ile Hz.Ömer’e sövüp onların hilafetlerin inkar eden,Peygamber Efendimizin hatunu Ayşe anamıza küfr eden bu Kızılbaş taifesine karşı harp ilan edilmesini şeriat kitaplarımızın verdiği direktife göre fetva verdik. Onlarla işbirliği yapan ,onların yaptığını yapanlar da kafirdir. Bu kafirlerin cemiyetini dağıtmak bütün Müslümanlara vacip ve farz olmuştur.Bu uğurda mücadele eden Müslümanların ölenleri şehid,kalanları ise gazi olacaktır.Öldürülen Kızılbaşlar ise cehennemliktir. Onların Nikahları batıldır. Onların tövbelerine ve sözlerine inanmayıp katledilmeleri gerekir. Bu kafirler ile bir olanların,onların fesatlıklarına karışanların da katli vaciptir” -

    (Ş.Tekindağ-Yeni Kaynak ve Vesikaların Işığında Yavuz Sultan Selim’in İran Seferi- Tarih Dergisi,XVII/22,S.54-55

    #2
    Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

    Devrin ünlü alimlerinden İbn Kemal ise "Fi Tekfirir-Revafız" adlı bir risale neşrederek,Şah İsmail ile Ehl-i Şia hakkındaki Sünni görüşünü açıklamıştır. Bu risalede İslam dinine küfredip Onu reddeden Şah İsmail ile askerlerine karşı açılacak savaşların diğer din düşmanları ile yapılacak savaşlar gibi cihad sayılacağı belirtiliyor,umumiyetle Şiilerin öldürülmesinin caiz olup,Mallarının helal,Nikahlarının ise batıl olduğu açıklanıyordu"

    47 (ş.Tekindağ,aynı eser-bir önceki eser- s,55,Tafsilat için bk "Risale lil-Mevla Eş-Şehir bi-İbn Kemal)

    Yorum


      #3
      Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

      "... Büyük bir alim ve devlet adamı olan Kemalpaşa-zade ise neşrettiği "Fetvay-ı Kemalpaşa-zade der Hakk-ı Kızılbaş" adlı risalesinde,alevi kızılbaşların öldürülmelerinin caiz,mallarının,canlarının helal nikahlarının kıymetsiz olduğunu ve Şiiler ile yapılacak harplerin diğer din düşmanları ile yapılan harpler gibi cihad sayılacağını bildirmiştir. Kemalpaşa-zade, ayrıca risalesinde şu hususlara yer vermiştir:

      " Müslümanlar!Müminlerin ülkesinde haberler çoğaldı ve yayıldı ki Şiadan bir taife(topluluk) Ehl-i sünnet beldelerinden bir çoğunda galebe çalmış ve oralarda batıl mezheplerini yaymaya ve Hz.Ebu Bekir,Hz.Ömer ve Hz.Osman'a sövmeye başlamışlardır. Yine onlar (kızılbaşlar) hulefay-ı raşidinin(ilk dört halifenin) hilafet ve imamlıklarını inkar etmişler ve şeriat ile şeriat ehlini tahkir etmişlerdir. Dört Ehl-i Sünnet mezhebinin yoluna girmesinin bir meşakkatten ibaret olduğunu iddia eden bu kızılbaş taifesi Şah İsmail denilen reislerinin yolund gitmenin daha kolay olduğunu söyleyerek dört Sünni mezhebinin kurucularına küfretmişlerdir. Resileri Şah İsmail'in şarabı halel kıldığı gibi onlarda halel kılıyorlar ve haram kıldığı şeyleri haram kılıyorlar.Kısaca,onların bize naklolunan küfürlerinin sayısı vehesabı yoktur.Biz onların kafir ve mürtedliklerinden(ISLAMı terk edişlerinden), ülkelerinin dar-ı harp(harp yeri) olduğundan ve kestiklerinin leş(eyt) olduğundan şüphe etmiyoruz. Kim ki bir zaruret olmadan onlara mahsus kızıl külah giyerse,çoğunlukla onun küfrüne hükmolunur. Çünkü bu kızıl külah açıkça küfr ve ilhad(itikatsizlik,dinsizlik) alametlerindendir. Onların harp yeri (kötülük yeri) olan şehirlerini ele geçirmek(galip gelmek) onların MALLARINI, KADINLARINI, ŞEHİRLERİNİ VE EVLATLARINI da MÜSLÜMANLARA HALEL KILAR. Erkeklerin ise Müslüman olmadıkları(ehli sünneti kabul etmedikleri) müddetçe katli vaciptir.

      İnsanlardan biri dar-ı İslamı terke diponların yurduna ilhak etse ve onların batıl dinini tercih,kadı onun ölümüne hükmeder,malını varisleri arasında taksim eder,
      KARISINI BİR BAŞKASIYLA EVLENDİRİR. Kadının diğer bütün Müslümanların onlar (kızılbaşlar) üzerinde cihad etmelerinin fraz olduğunu bildiresi vacibdir..."

      48 (Mecmu'a Kemalpaşa-zade " Fetvay-ı Kemalpaşa-zade der hakk-ı Kızılbaş" Süleymaniye kütüphanesi,Esat Efendi Nr.3548 varak 458a-45/b)

      Yorum


        #4
        Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

        Yavuz Sultan Selim, şah ısmail üzerine sefere çıkarken; ordunun arkasında
        kendisine karşı çıkabilecek bir güç olsun istemiyordu. Savaş başladığında
        Alevilerin şah ısmail'den yana tavır alma olasılığı da oldukça yüksekti. Ve
        Yavuz Sultan Selam 40 bin Aleviyi kılıçtan geçirdi. Kendini haklı çıkarmak
        için Alevilerin kadınları ortaklaşa kullandıkları, Kuran'ı, camileri
        yaktıkları şeklinde iddialarda bulundu ve bunun üzerine fetvalar yazdı.
        Yavuz Sultan Selim'in Alevi kırımı yapabilmek için yazdırdığı fetvalardan
        birisi :


        Müftü Hamza'ya ait olanıdır; "Ey Müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki,
        reisler; Erdebil oğlu ısmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin
        şeriatını, sünnetini, ıslam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan Kuran'ı küçük
        gördüler. (...) Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya
        yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. Bu gibi kimselerin topluluğunu
        dağıtmak bütün Müslümanların görevidir. Bu arada Müslümanlar'dan ölen kutsal
        şehitlerin yeri yüce cennettir. O kafirlerden ölen ise, hakir olup
        cehennemin dibinde yer tutacaklardır. (...) Bu türlü topluluk hem kafir ve
        imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların
        öldürülmesi vaciptir."


        Kaynaklar:
        TC.B.O.A. Genel Müdürlüğünce “Mühimme Defteri”leri yayınlanmıştır. Çok sayıda Alevilere ilişkin belge vardır. Atilla Çetin; “Başbakanlık Arşiv Kılavuzu” İst.1979 Kitabında: Kızılbaşlar için özel ciltli gizli kayıtlar vardır ki bunlara “Mühimme-i Mektum” denmektedir


        John E.Woods Osmanlı araştırmaları

        Yorum


          #5
          Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

          Yavuz Sultan Selim, Çaldıran savaşı dönüşü 24 Kasım 1514’de Amasya’ya gelir ve konaklar, yörede Kızılbaş avına adamlarını göndererek katliamlar yaptırır.Şubat 1515’de Yeniçeri ayaklanmasını ile pahalılığı ve kıtlığı bahane ederek, Alevi köylerinin topraklarına el koyarak Sünni eşrafa ve dönmelere “tımar” olarak verir. Amasya, Tokat, Çorum bölgesinde kırımdan kaçan Alevi köylerine doğudan getirilen Sünni Kürtler iskan edilir. Yörede konuştuğumuz Kürt Köylüleri 500 ila 300 yıllık bir zaman diliminde doğunun çeşitli vilayetlerinden geldiklerini söylemektedirler. Bölgede bazı Alevi Kürt köyleri de vardır.
          Bölgeden biri olan ve Kürt kökenli İskilipli Ebussuûd Efendi (1545-1574)’in Şeyhülislâm olmasıyla ve 30 yılda verdiği fetvalarla “Kızılbaş Türkmen katliamı”nı “Sünni Şeriatı” kurallarına göre yasal hale gerirmiştir. Yedi Kızılbaş öldürenin “Cennete Gideceği” Osmanlı uleması tarafından halka camilerde anlatılmıştır. Bu nedenlede Anadolu’nun her yöresinde Alevi Türkmen avına çıkılmıştır.


          Kaynaklar
          John E.Woods Osmanlı araştırmaları
          Hammer Osmanlı Tarihi

          Yorum


            #6
            Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

            Sultan Selim, Şah İsmail’le savaşa başlamadan önce orta Anadolu’daki aleviler hakkında inceden inceye araştırma yapılmasını, çünkü savaş sırasında bunların ayaklanarak Osmanlı ordusunu zaafa uğratabileceklerini söyleyerek 7 yaşından 70 yaşına kadar 40 bin Alevi’yi yazdırarak kayda geçirdi. Bunların kimisini öldürtmüş kimisini hapsettirmiştir. ( uzunçarşılı, i.hakkı. Osmanlı tarihi cilt ii, Ankara, t.t.k yayını, 1949.)

            Yorum


              #7
              Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

              Yavuz’u destekleyen tarihçilerden Hoca Saadettin Efendi dönemin çok güzel portresini çizmektedir;

              "Bundan önce ayağı uğurlu padişah Rum diyarında yerleşmiş bulunan Kızılbaş tutkunlarını ve Alevi tavşanlarını araştırmak için ülke yöneticilerine uyulması gerekli buyruklar gönderip, yediden yetmişe varınca ol yaramazlardan ne idüğü saptanan eşkıyanın adları defter olunup, mutlu kapıya bildirilmelerine Ferman-ı Hümayun çıkmıştı. Cihanda geçerli bu buyruk gereğince yöneticilerin araştırma ve taramalarıyla sayıları kırk bini bulan bunların kimi ortadan kaldırılıp, kimi de hapse attırıldı." (H.S.Efendi, Tacüt Tevarih C.IV. s.176 )

              Yorum


                #8
                Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                "Nihayet Yavuz, bütün kardeşlerini ortadan kaldırdı. Şah İsmail'in Anadolu’daki tahrikâtına nihayet vermek istedi. Anadolu'da Şah İsmail'e taraftar ne kadar Rafızî (Kızılbaş) varsa hepsini öldürttü." (A. Refik 16. Asırda Rafızilik ve Bektaşilik, s.9.)

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                  "Yavuz'un kudretli kılıcı altında ezilen doğunun sarp kayalarına kaçan, dillerini ve milli duyguları çeşitli zorlamalar altında kaybedip Kızılbaş adını alan bu aşiretler, Erzincan tarihinin dediği gibi kurt, Kızılbaş ve dinsiz değil, özbeöz Türkmen olan Alevi ve Bektaşi’dirler" (Fırat, Şerif M. Doğu İlleri ve Varto Tarihi, 3.baskı s.41)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                    Allah razı olsun Mufazzal kardeşim inanın dehşet içinde okudum bunları
                    En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 03.08.2020, 00:19.
                    Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                    İmam Ali (a.s)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                      Aşağıda aktaracağım olay Peşaver Geceleri adlı kitaptan alıntıdır..Ehlisünnet Alimi ile Şia Aliminin münazarasından alıntıdır..kaynakların ve delillerin tamamına yakını Ehlisünnet kaynaklıdır..

                      Türkmen, Harezmi, Özbek ve Afganların, İranlılara Karşı Yaptıkları Çirkin İşlerine Bir Bakış

                      ŞİA ALİMİ..Biz her zaman şialara şöyle deriz: Sünniler bizim Müslüman kardeşlerimizdir. Onlarla birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekir. Ama Şia alimlerinin aksine sizin alimleriniz sürekli olarak, mümin, muvahhid, tertemiz ve Resulullah (s.a.a)’in Ehl-i Beyt’inin takipçileri olan şialara; bidatçi, Rafızi, gali, Yahudi, hatta kafir ve müşrik bile demişlerdir; dört mezhep fakihlerinden (Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Şafii) birisini taklit etmeyenleri yine müşrik, Rafızi ve kafir bilmişlerdir. Halbuki Müslümanların, dört mezhep fakihlerinden birine uymalarının gerekliliğine dair hiçbir delil yoktur. Oysa Resulullah (s.a.a)’in emri doğrultusunda Ehl-i Beyt’e uyan kimseler, kesinlikle kurtuluş ehli kimselerdir.
                      Böylesi yersiz fetvalar, yersiz konuşmalar avam halkın elinde bahane olmuş, her fırsatta katletme, yağmalama ve namuslara el uzatma gibi kafirlere bile yapmadıkları çirkin amelleri şialara yapmışlardır.
                      EHLİSÜNNET ALİMİ.. Sizin gibi birisinden, hiçbir zaman vuku bulmamış yalan sözlere dayanarak hisleri tahrik etmenizi beklemiyorduk.

                      ŞİA ALİMİ.. Yanılıyorsunuz. Böylesine değerli bir toplantıda Müslüman kardeşlerime delilsiz olarak yersiz nispetler vermedim. Ehl-i Sünnet alim ve kadılarının, Şia’nın büyük fakihlerine karşı işledikleri cinayetlerden verdiğim örneklerin yanı sıra, tarihe de bir göz atarsak, Türkmenlerin, Harezmilerin, Özbeklerin ve Afganlıların defalarca İran’a saldırdıklarını görecek, sözlerime hak verecek, hatta onların Şia toplumuna yaptıklarından dolayı utanacaksınız.

                      Edebildiklerinde ve dışarıdan yapılan savaşlar sonucunda veya iç kargaşalıklar yüzünden İran’ın durumunu bozuk gördüklerinde İran’ın kuzey doğusundan saldırıya geçmiş, bazen Horasan, Nişabur ve Sebzivar’a kadar, hatta bir defasında Şah Sultan Hüseyin Safavi’nin zamanında İsfahan’a kadar ilerlemiş, o şehrin etrafına saldırıp yağmalar yapmış, iffet, insaniyet ve İslam’a aykırı olan hiçbir amelden geri kalmamış ve zavallı şiaları katlettikten, mallarını yağmaladıktan, ırzlarına dokunduktan sonra birçok insanı esir edip kafir esirleri gibi dünya pazarlarında satmışlardır.
                      Tarihin yazdığına göre, Türkistan şehirlerinde yüz binden fazla Şia satılmış ve onlara kafir kölelere yapılan muameleden daha kötü muameleler yapmışlardır. Bu çeşit amelleri, alimlerinizin hüküm ve fetvalarına dayanarak yapıyorlardı.
                      EHLİSÜNNET ALİMİ.. Böylesi savaş ve saldırılar siyasi imiş; bunların Ehl-i Sünnet alimlerinin fetvalarıyla her hangi bir ilişkisi yoktur.

                      Han Hıyve’nin İran’a Saldırıları ve Ehl-i Sünnet Alimlerinin Şiaların Katl ve Mallarının Yağmalanması İçin Verdikleri Fetvalar
                      ŞİA ALİMİ... Hayır, öyle değil. Bu katliam, saldırı, yağmalama ve ırzlara dokunma, Ehl-i Sünnet alimlerinin fetva ve hükümleriyle olmuştur.
                      Örneğin “Kaçar” Şahlarından olan “Nasıruddin Şah”ın saltanatının ilk yıllarında ve onun veziri “Mirza Taki Han Emir Nizam”ın zamanında İran ordusunun Horasan olayı ve Salar fitnesi ile başı karışıkken, Harezm’in emiri olan Özbekli Han Hıyve (Harezm) diye de meşhur olan Muhammed Emin Han bunu fırsat bilerek büyük bir orduyla, Horasan ve Merv’e saldırı düzenledi. Büyük bir katliam ve yağmadan sonra bir virane geride bırakarak birçok insanı da esir alıp götürdü.
                      Salar olayı bittikten sonra devlet Han Hiyve’yi nasıl alt edeceği üzerinde planlar yapmaya başladı, tedbirli insan olan merhum Emir Nizam, onu cezp etmek için girişimlerde bulundu, bu yüzden sarayın ileri gelen bilginlerinden Hidayet diye tanınan merhum Rıza Kulu Han Hezar Ceribi (Lillah Başi)’yi, Han Hiyve’nin yanına elçi olarak gönderdi. Bu elçiliğin ayrıntılarına gerek olmadığı için girmeyeceğim. Ancak Han Hiyve ile merhum Hidayet’in arasında geçen şu konuşmayı, işin içinde siyasi meselelerin olmadığını, aksine alimlerin fetva ve hükümleriyle gerçekleştiğini ispatladığı için aktaracağım.

                      Merhum Hidayet, Han Hiyve’yle görüştüğünde konuşmaları arasında ona şöyle dedi: Şu çok ilginçtir ki, İranlılar Rum, Rusya, Hindistan ve Avrupa ülkelerine gittiklerinde orada izzetle kalıyor ve sağ-salim olarak da dönüyorlar. Ama sizin bölgeye geldiklerinde, sizin taraftarlarınız onlara katliam uyguluyor, mallarını yağmalıyor ve esir alıp kafirler gibi horlayarak onları satıyorlar. Halbuki hepsi Müslüman, kıbleleri bir, kitapları bir, bir Peygamberin ümmeti ve bir Allah’a inanmaktalar. Öyleyse neden böyle yapıyorlar?
                      Han Hiyve cevaben şöyle dedi: “Siyasi açıdan bizim her hangi bir suçumuz yoktur. Ama mezhebi açıdan, Buhara ve Harezm’in alim, müftü ve kadıları Şiaları kafir, Rafızi ve bidat ehli olarak gördüklerinden onların cezasının katliam, yağmalama, korkutma ve kafirler gibi esir alınmasının gerekli ve farz olduğunu söylüyorlar!”
                      Bu olay, Rıza Kulî Han Hidayet’in yazdığı “Revzat’us- Safa-yi Nasıri ve Sefaret Name-i Harezm” adlı tarih kitabında genişçe ele alınmıştır. Bu kitap Tahran’da basılmıştır.

                      Ehl-i Sünnet Alimlerinin, Şiaların Katliam ve Yağmalanmasına Dair Fetvaları ve Abdullah Han-ı Özbek’in Horasan’a Saldırıları

                      Yine, Abdullah Han-ı Özbek, Horasan’ı kuşattığı zaman Horasan’ın alimleri, onun yaptığı cinayet ve zulümlere itiraz edip; “Neden “La ilahe illallah Muhammed Resulullah” diyen ve Ehl-i Beyt’in yolundan gidenleri katlediyorsunuz, İslam böyle bir zulmü, hatta kafirler için bile izin vermemiştir” diye ona uzunca mektuplar yazdılar.
                      Abdullah Han da, Meşhed alim ve ahalisinin mektuplarını, yanında bulunan Sünni alim ve kadılarına vererek onlara cevap yazmalarını söyledi. Sünni alimler de uzunca cevaplar yazıp gönderdiler. Meşhed alimleri de bu cevapların karşılığını yazıp yolladılar. (Bu mektuplar “Nasih’ul- Tevarih” adlı kitapta genişçe yer almıştır.) Özbekli Sünni alimler mektuplarında; “şialar Rafızî ve kafir olup onların kanı, malı ve ırzı Müslümanlara helaldir” diye cevap yazmışlardır.

                      Afganlı Padişahların Afganistan Şialarına Karşı Tutumları
                      Afganistan’daki Ehl-i Sünnet camiasının, özellikle Emir Dost Muhammed Han, Kohendil Han, Şah Şüca Malik Abdülmümin Han, Emir Abdurrahman Han ve Emir Habibullah Han gibi dönemin emirleri Kabil, Kandehar, Herat ve bu şehirlerin çevrelerinde bulunan şiaların alimlerini, halkı, hatta çocuklarını nasıl vahşice katlettiklerini anlatırsam, gerçekten utanç verici olur. Sizler kendiniz de, tarih boyunca yapılan cinayetlerin ne derecede olduğunu biliyorsunuz. Hindistan’da, özellikle de Pencab’taki gayretli Kızıl başlar, Afganlıların yaptıkları zulmün açık örnekleridirler. Onlar, yapılan zulümlerden dolayı kendi vatanlarını terk etmeye mecbur kalıp Pencab’a kaçmış ve oraya yerleşmişlerdir..
                      arihçiler, bu olayların hepsini, gelecek nesiller hükmetsinler diye yazmışlardır.
                      Can yakıcı bu olaylardan bir diğeri, H.K. 1267. yılın Aşura gününde, Kandehar Şiaları Resulullah (s.a.a)’ın Ehl-i Beyt’i için matem tuttukları zaman gerçekleşen olaydır. O gün şialar bir araya gelerek Aşura merasimini yerine getiriyorlardı. Aniden mutaassıp Sünniler, çeşitli silahlarla halkın toplanmış olduğu İmam Bare’ye saldırarak birçok savunmasız şiayı, hatta savunmasız çocukları feci bir şekilde katledip mallarını yağmaladılar.
                      şialar, yıllar boyunca horlanarak hakaret içinde yaşamış ve serbestçe amel edememişlerdir. Aşure günleri bile iki-üç kişi ancak bodrumlarda bir araya gelerek Kerbela olayı için yas tutabilmişlerdir.


                      ALLAH'ım Bütün Güzel Sözler Sana Söylemekle Güzeldir,Kırık Dökük de Olsa Kabul Eyle Sözlerimi.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                        üzücü...
                        ve cirkin


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #13
                          Alevi kıyımına izin veren fetvalar

                          Alevi kıyımına izin veren fetvalar
                          2)

                          Seyhülislam Ibni Kemal'in Yavuz Selim'in Alevi Kirimina izin veren fetvasi:
                          Bu yerde adi zikir dolasan bütün zamanlarinda tanindigindan dolayi varliginin açiklanmasina gerek duyulmayan, rahman ve Rahim Allah in adiyyla; Sah Ismail'in ve din gününe(kiyamet) kadar lanetlenmis gruplarinin ve tebalarinin yenik zelil askerlerinin küfrü hususunda hamd kerim, kuvvetli büyük yüce olan Allah içindir.Övgü dogru yola rehberlik eden Hz.Muhammed'i ve Dogru dinde ona uyanlar(övgüler olsun)Sianin kendi imanlarindan baska dogru yola götüren imam, imamligini ilk dört halifenin halifeligini inkar ettikleri, Ebubekire , Ömere, Osmana(allah hepsinden razi olsun) açikça küfür ettikleri , sünni memleketlerinden bir çok yere hakim olduklari, haberleri ard ardina geldi.Müslüman ülkelerde bu durumun etkileri çogaldi.Seriati ve ona uyanlari küçümsüyorlar.Bu seriatla içtihat edenlere, kendi mezheplerinin tersine müctehitlerin mezheplerinde zorluklar oldugunu ileri sürerek(seriata tabi olanlara) sövüyorlar.Tarikatlerinin liderlerine de Sah Ismail adini verdiler.
                          Onlar Sah ismail tarikatinin yönetiminin son derece kolay oldugunu ileri sürüyorlar.Sah ismailin helal dedgini helal haram dedigini haram sayiyorlar(oldugunu iddia ediyorlar).
                          Özetle, küfürlerin en çesitleri, dinden dönmeleri küfürlerinden süphe etmiyoruz.Sürekli gelen haberlerle bize ulasmistir.Ülkeleri dar'ul harb'tur*(darül harb savas demektir.Müslüman olmayan ütopluluklar üzerine savas açmak ve orayi müslüman yönetimine kazandirmak anlamini içerir.Bu yaklasimiyla osmanli sii iran i müslüman görmedigini açikça belirtmistir).
                          Erkeklerin ve kadinlarin nikahi geçersizdir.Onlarin çocuklarinin her biri zina çocugudur.Onlardan birinin kestigi hayvan ölü-mundar olur.Her kim bir zorunluluk olmadan onlara özgü kirmizi sapkayi giyerse, küfürün korkusu ona hakim olur.Bu da açikça küfür ve inkar belirtilerindendir.
                          Bunlarin hükümlerine gelince, bunlar dinden dönmüslerin muamelelerini görürler.Öyle yenilseler bile, oralar dar(savas kapsamina alinmis)sehirlerinde ol harb olmaya devam eder.
                          Müslümanlara mallari, kadinlari ve çocuklari helal olur.Adamlarina gelince, onlar müslüman olmadikça öldürülmeleri zorunludur.Müslüman olduklarinda zindiklarin tersine , diger müslümanlar gibi hür olurlar.Insanlardan birisi seriatin hükmünü terk etse bile, onlarin dinini seçse onun da kesinlikle katli vaciptir.
                          Kaynak:Mecmü'a-i Resal , Süleymaniye Ktp, Pertev Pasa Kismi No:621, Yk.31-31 b.

                          NOT:Ibni Kemal bu fetvalar ve Osmanli Toplumunun Siilerle savasi cihat görmesi için hazirlamasi nedeniyle Yavuz zamaninda önce kadiliga daha sonra anadolu kazaskerligine getirilmis.Kanuni zamaninda da Seyhülislam olmustur.En Önemli ögrencisi alevi kirimlarinda verdigi fetvalarla yükselen Ebu Suud Efendidir.Ibni Kemal'in Yavuz'un Alevi kirimini kolaylastirmak için kaleme aldigi ''Fitekfirir-revafiz'' adli risalesi su cümlelerle biter: ''Kizilbas toplulugunun seri yasalar geregi öldürülmesi helaldir.Islam askerlerinden onlari öldürenler gazi, ellerinde ölenlerse sehittirler.''

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                            Bismillahirrahmanirrahim.Selamun Aleykum

                            Devletin bekası için her şey yapılır(!!!).

                            Gerekirse kardeşini bile ipe götürmekte tereddütün olamayaca.

                            Böyle bir inanışa sahip olanların 40 bin Aleviyi katletmesi ve onlar hakkında böyle fetvalar vermesi normaldir.

                            Allah(cc) bu zulümleri yapanlara lanet etsin.

                            Selametle
                            “Hüseyin her müminin göz yaşıdır.”

                            Doğrusu ben Hür’üm
                            Sizleri kılıçtan geçiririm.
                            Ve bu toprakta inen en üstün kimseye yardım ederim.
                            Sizleri öyle öldürürüm ve bu yolda asla şüphe etmem.

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Ehl-i Beyt Dostlarını Katledenler, Fetvaları ve yaptıkları

                              [quote author=mikdat link=topic=1846.msg8082#msg8082 date=1235579082]
                              Allah razı olsun Mufazzal kardeşim inanın dehşet içinde okudum bunları
                              [/quote]
                              En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 03.08.2020, 00:20.
                              "var olan bir gün, yok olan bir ömre bedeldir; o gün şehâdet günüdür..." H.A.

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X