Kahramanmaraş katliamında, fanatik İslamcılar ve benzerleri yüzyıllardır önceki Şeyhülislamların fetvalarını andıran fetvalar vermişlerdir. Bağlarbaşı İmamı Mustafa YILDIZ, 22 Aralık 1978 Cuma namazında, “Oruç ve namazla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş gibi sevap kazanır” diye vaaz verir. Katliamda öncülük yapan faşist katiller yüzlerini maske ile kapatırken, yaşı 60’ın üstünde olan sakallı fanatik dinciler yüzlerini maskelemeyi gereksiz görmüşlerdir. Top sakallarını oynatarak, dişlerini gıcırdatarak, “Allah için Alevileri, gavurları vurun, evlerini yakın. Solcuları öldürün. Polis ve asker durdurursa dönün onları da vurun” diye topluluğu tahrik etmişlerdir.
Faşistlerin hac, cennet gibi sorunları yoktu. Onların yeşil, kırmızı pasaportlara, siyasi iktidarların nimetlerinden yararlanmaya gereksinimleri vardı. Katliamı siyasal dincilerle ortaklaşa kararlaştırdıkları içindir ki dine, cennete inanır görünüyorlardı. Milliyetçilik ve Müslümanlık adına verilen bu vaazlar ve fetvaların telkin ettiği inançla saldırıya geçmişlerdir.
Esma SUNA adında bir genç kadın gebedir, doğumu yakındır. Faşistler, Esma SUNA’nın evini dışarıdan otomatik silahlarla tarar, evin içine patlayıcı madde ve benzinli paçavralar atarlar. Sonra evin kapılarını kazma ve baltayla kırarak içeriye giren faşistler, evde bulunan Fidan, Ali, Fikri ve Mehmet SUNA ile konuk Musa FUNDA’yı kurşuna dizer. Fazlı ile Elif SUNA da sopa ve satırla ağır yaralanır ve öldü diye bırakılır. Esma SUNA, “Kocamı, çocuklarımı, kardeşlerimi öldürdünüz. Bari beni öldürmeyin” diye yalvarır, bu arada ellerini karnındaki bebeğin üstünde siper etmeye çalışmaktadır. Oysa, işin içinde “hac” sevabı ve cennete gitme vardır. İki canlı bir Alevi kadını ellerine geçmiştir bir kere, bu fırsatı kaçırmak aptallık olacaktır. “Ya Allah” diye sopa ve satır Esma’nın kafasına, sırtına, karnına iner. Esma’nın üstü başı kan içindedir. Doğmamış bebeğini kurtarmanın çabasıyla sokağa fırlar. Saldırganlar da arkasında ateş ederek Esma’yı yere düşürürler. Öldü diye bırakırlar. Esma, karnındaki bebeğin yüzünü görmenin hayaliyle ellerini karnının üstünde gezdirmektedir. Bir komşusu Esma’yı sırtlayarak Devlet Hastanesine yetiştirir. Doktorlar, “Esma’nın kurtuluşu zordur, bari bebeğini sezaryen ameliyatla kurtaralım” diye ameliyata alırlar. Ne var ki bebek de sıkılan kurşunla parçalanmıştır. Esma ve bebek kurtarılamaz. Doktorlar ve hemşireler gözyaşlarını tutamazken, faşist katiller ve fanatik dinciler, hac sevabının ve cenneti kazanmanın sevincini paylaşıyorlardı...
İki gözü görmeyen 80 yaşında bir nine olan Cennet ÇİMEN’in gözlerini tornavidayla oymaları, sonra kurşuna dizmeleri, baş üstü helanın çukuruna bırakmaları da hac sevabı ve cenneti garantiye almak içindir...
İlköğretim Müfettişi Süleyman METİN’i öldürdükten sonra 15-16 yaşlarında üç kızını sokaklarda çıplak dolaştırmak, sarkıntılık etmek de hac sevabı ve cennet içindir ve Ortaeski Sağlık Ocağında bulunan iki yaşındaki hasta torun ile ninesi de hac ve cennet yolunun kurbanı olmuşlardır.
Sıkıyönetim ilanı
Kahramanmaraş katliamı, sıkıyönetim ilânına gerekçe olmuştur. Başbakan Bülent ECEVİT, sıkıyönetimin gerekçesini şöyle açıklıyordu: “Ülkemiz de şiddet eylemleri bir süredir açıktan demokrasiye yönelik ve milli birliğimizi tehdit edici boyutlara varmıştır. Özellikle Kahramanmaraş’taki bütün milletimizi yasa boğan acı olaylar, bu eylemlerin ne kadar ileri boyutlara vardığını gösteriyordu.
“Anayasanın tanıdığı demokratik düzeni temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin kesin belirtilerinin ortaya çıkması üzerine Adana, Ankara, Elazığ, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa ve Hatay illerinde bugünden itibaren iki ay süreyle sıkıyönetim ilân edilmesine karar verildi.” 54
Sıkıyönetim, TBMM’de 537 üyenin kabul, birer üyenin ret ve çekimser oyuyla kabul edilir. MHP Genel Başkanı Türkeş ve MHP yönetici kadrosu, birçok ilin sıkıyönetim kapsamına alınmasını ısrarla savunmuştur.
Faşistlerin hac, cennet gibi sorunları yoktu. Onların yeşil, kırmızı pasaportlara, siyasi iktidarların nimetlerinden yararlanmaya gereksinimleri vardı. Katliamı siyasal dincilerle ortaklaşa kararlaştırdıkları içindir ki dine, cennete inanır görünüyorlardı. Milliyetçilik ve Müslümanlık adına verilen bu vaazlar ve fetvaların telkin ettiği inançla saldırıya geçmişlerdir.
Esma SUNA adında bir genç kadın gebedir, doğumu yakındır. Faşistler, Esma SUNA’nın evini dışarıdan otomatik silahlarla tarar, evin içine patlayıcı madde ve benzinli paçavralar atarlar. Sonra evin kapılarını kazma ve baltayla kırarak içeriye giren faşistler, evde bulunan Fidan, Ali, Fikri ve Mehmet SUNA ile konuk Musa FUNDA’yı kurşuna dizer. Fazlı ile Elif SUNA da sopa ve satırla ağır yaralanır ve öldü diye bırakılır. Esma SUNA, “Kocamı, çocuklarımı, kardeşlerimi öldürdünüz. Bari beni öldürmeyin” diye yalvarır, bu arada ellerini karnındaki bebeğin üstünde siper etmeye çalışmaktadır. Oysa, işin içinde “hac” sevabı ve cennete gitme vardır. İki canlı bir Alevi kadını ellerine geçmiştir bir kere, bu fırsatı kaçırmak aptallık olacaktır. “Ya Allah” diye sopa ve satır Esma’nın kafasına, sırtına, karnına iner. Esma’nın üstü başı kan içindedir. Doğmamış bebeğini kurtarmanın çabasıyla sokağa fırlar. Saldırganlar da arkasında ateş ederek Esma’yı yere düşürürler. Öldü diye bırakırlar. Esma, karnındaki bebeğin yüzünü görmenin hayaliyle ellerini karnının üstünde gezdirmektedir. Bir komşusu Esma’yı sırtlayarak Devlet Hastanesine yetiştirir. Doktorlar, “Esma’nın kurtuluşu zordur, bari bebeğini sezaryen ameliyatla kurtaralım” diye ameliyata alırlar. Ne var ki bebek de sıkılan kurşunla parçalanmıştır. Esma ve bebek kurtarılamaz. Doktorlar ve hemşireler gözyaşlarını tutamazken, faşist katiller ve fanatik dinciler, hac sevabının ve cenneti kazanmanın sevincini paylaşıyorlardı...
İki gözü görmeyen 80 yaşında bir nine olan Cennet ÇİMEN’in gözlerini tornavidayla oymaları, sonra kurşuna dizmeleri, baş üstü helanın çukuruna bırakmaları da hac sevabı ve cenneti garantiye almak içindir...
İlköğretim Müfettişi Süleyman METİN’i öldürdükten sonra 15-16 yaşlarında üç kızını sokaklarda çıplak dolaştırmak, sarkıntılık etmek de hac sevabı ve cennet içindir ve Ortaeski Sağlık Ocağında bulunan iki yaşındaki hasta torun ile ninesi de hac ve cennet yolunun kurbanı olmuşlardır.
Sıkıyönetim ilanı
Kahramanmaraş katliamı, sıkıyönetim ilânına gerekçe olmuştur. Başbakan Bülent ECEVİT, sıkıyönetimin gerekçesini şöyle açıklıyordu: “Ülkemiz de şiddet eylemleri bir süredir açıktan demokrasiye yönelik ve milli birliğimizi tehdit edici boyutlara varmıştır. Özellikle Kahramanmaraş’taki bütün milletimizi yasa boğan acı olaylar, bu eylemlerin ne kadar ileri boyutlara vardığını gösteriyordu.
“Anayasanın tanıdığı demokratik düzeni temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin kesin belirtilerinin ortaya çıkması üzerine Adana, Ankara, Elazığ, Bingöl, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa ve Hatay illerinde bugünden itibaren iki ay süreyle sıkıyönetim ilân edilmesine karar verildi.” 54
Sıkıyönetim, TBMM’de 537 üyenin kabul, birer üyenin ret ve çekimser oyuyla kabul edilir. MHP Genel Başkanı Türkeş ve MHP yönetici kadrosu, birçok ilin sıkıyönetim kapsamına alınmasını ısrarla savunmuştur.
Yorum