Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Atif hoca- Necip Fazıl'dan

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

    iyi ama, sapka kanununa arada bir hayli zaman mesafesi oldugu düsünülmüyor; böylece, sapka aleyhindeki bir fikrin kanundan önceki intsari bile suc sayilmis oluyor.

    hukuki vaziyet ve netice:
    atif hoca, kanundan sonra sapka aleyhinde hicbir tavir almamis ve bu ise karisan fertlerin hicbirri üzerinde telkinde bulunmamistir.

    kanaatini yalniz vicdaninda saklamis ve bu kanaatin, sapka kanunundan cok önce eserini yazmis olmasina ragmen sahibi oldugu icin idam edilmesi gerekmistir.

    bu sebepledir ki, sapka hadiselerine katilanlara, kendi öz fiillerinden evvet, atif hocanin eserini okumus olup olmadiklari sorulmaktaadir. sanki hadiseyi topyekun körükleyen yalniz bu eserdir ve o yazilmis olmasaydi hicbir hadise cikmayacak oldugunda süphe yoktur.

    ayni tarihte, istanbulda besinci asliye ceza mahkemesinde bir durusma cereyan ediyordu:

    istanbulda evkaf umum müdürlügü "kuyud-u vakfiye" müdürü izzeddin bey isimli biri, sapkaya sövüp saydigi icin savcilikca hakim huzuruna cikarilmis ve kendisine bu sapka nefretini kimden aldigi sorulmamisti. halbuki istiklal mahkemesi icin böyle degildi: onca, sapka aleyhtari hareket, din duygusundan degil atif hocanin eserinden geliyordu.

    iste yalniz bu maksatladir ki, istiklal mahkemesi, sapka isyanina karisanlari atif hoca etrafinda halkalamak istedi ve aynen su karari verdi ve isyancilara söyle hitab etti:

    -harekatinizin, erzurum, giresun, rize, sivas isyanlarinda amil olan istanbuldaki atif hoca ve hempalarinin meselesiyle alakadarligina vakif olan heyet, davanizin onlarla birlikte bir kül olarak rüyetine karar verdi...


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #17
      Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

      Atif hocanin "hempalari" dedikleri sahislar arasinda sirf, dini hüviyetlerinden sanik olan meshur ilim adami "tahir-ül-mevlevi" ve daha birkac kisi bulunuyordu.

      bu muhakemeler arasinda maras isyani da ayri bir yer tutuyordu. marasli maznunlardan eski marak mebusu nasib efendi, reisin:
      -nicin sapka giymedin ve giymiyorsun?
      sualine su cevabi vermisti:
      -maras malum, bastanbasa müslüman diyaridir. lazim oldugu kadar sapka getirilmemis oldugundan ben de basima giyecek sapka bulamamistim. bundan dolayi da buraya gelinceye kadar basim acik gezdim. bunun suc oldugunu bilmiyordum. hicbir kanunda esasen "basi acik gezmek yasaktir ve cürümdür" diye bir kayit ve madde yoktur!

      maras sapka isyani muhakemesinin öbür saniklari da yni seyi söylemisler, kanunun nesri zamaninda marasta ve hicir dükkanda sapka bulunmadigini ve bu yüzden basacik gezdiklerini bildirmisler ve bunun suc sayilmayacagini ileriye sürmüslerdir.

      bu arada süleyman oglu mehmet isimli birinin, maras isyan kafilesinin basina gecip, elinde bayrak:
      -sapka giymeyecegiz!
      diye bagirdigi tespit ediliyor ve reis maznunlara soruyor:

      -ya buna ne dersiniz? bu kafilede bulunanlar ayni suca istiak etmis demek degilmidir?

      cevap:
      -olabilir efendim; taktirinize kalmis bir is...

      epey uzun süren maras isyani durusmasi sonunda 7 idam, 7 kisiy onbeser, 9kisiye onar, 1 kisiye de 3 yil hapis karari...


      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #18
        Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

        ocak (1926) ayinin 21. persembe günü celsesinde giresun sapka isyani ve irtica hareketi durusmasina baslandi. bu hareketle alakalari olduklari görülen fatih türbedari haci hasan,konyali hoca tahir, dagistanli fettah, eginli mustafa, yaglikcizade hüseyin efendilerde isin icinde...

        reis bunlara, hususiyle yaglikcizade hüseyin efendiye sual yöneltiyor:
        -iskilipli atif hocayi tanirmisiniz? ve siz, yaglikcizade, onun kitaplarindan "tesettürü nisvan:kadinlarin örtünmesi" adli eserle "frenk mukallitligi"ni ispartaya gönderdinizmi?
        -hayir!

        maras isyani, bütün sebep ve müessirleriyle ortadadir ve bu bakimdan atif hoca, yer yer bütü durusmalarda, bazilarinin kendisininkiyle birlestirilmesi seklinde daima güdücü farzedilmekte ve merkezi itham mevkiini muhafaza etmektedir.

        nihayet maras, giresun ve trabzon muhakemeleri pesinden, sira atif hocaninkine geliyor.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #19
          Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

          MUHAKEME

          Atif hoca heyet önüne cikarilmadan, ayni tarzda, fakat hafif bir ithama hedef tutularak hesaba cekilen ve aralarinda ömer riza (dogrul) ve dagistanli seyyid tahir gibi muharrirler de bulunan bir rup vardir. bunlardan "yni kafkasya" mecmuasi sahibi seyyid tahir efendi su ifadeyi veriyor:

          -Anadolu, kafkasya ve asya türklerini birbirine tanitmak ve yaklastirmak icin nesriyat yapiyorum.hepimiz din kardesiyiz ve bu kardeslik merkezinde birlesmeliyiz. benim dava ve gayem bundan ibarettir. sapka meselesinde herhangi menfi bir telkin ve rolüm olmamistir.

          Reis:
          -iyi ama, diyor; siz vaktiyle isvicrede bulundugunuz siralarda sapka giymekte tereddüt etmemis bir insan odlugunuz halde, burada, sapka giymek istemediginiz, üstelik basiniza sarik gecirdiginiz söyleniyor. ne dersiniz?
          -sarik, bellibasli sekliyle sünnettir ve sünnete uymayi istemek her müslümanin hakkidir.

          "tevhid-i efkar" gazetesi muharrirlerinden ömer riza (dogrul)un ifadesi:
          1890 yilinda kahirede dogdum. misirliyim ve misir tabiiyetindeyim. dini ve ictimai makaleler yazarim.

          Ömer rizanin bu baslangici reis Ali Cetinkayay fena halde sinirlediriyor:
          -bu nasil giris? misirli oldugunuzu söyleyerek kendinize bir imtiyazmi ariyorsunuz? bu memlekette ecnebi rolü oynayarak bir hak sahibi olabileceginizimi saniyorsunuz? size bu tavri üzerinizden atmanizi ihtar ederim!

          Ömer riza ezilip büzülüyor ve agzindan "estagfirullah, affedersiniz" kelimelerinden baska bir sey cikmiyor.

          Ömer Rizanin bu tavri o zamanin Halk Partili kalemlerine o kadar giran geliyor ki, falih Rifki Altay "hakimiyeti milliye" gazetesinde basliyor haykirmaya:
          -türk milletine sapka gidiriyoruz diye tekmil memleketi al kana boyamak isteyen mürtecilerle beraber istiklal mahkemesi iskemlesinde tesadüf ettigimiz bu halis müslüman, iniltee devlet-i fahimesiyle müftehir bir misirli gururiyle bakiyor. iste seriat kahramanlarinin icyüzü!.. iki sene evvel ankara düsmanlari tarafindan bulandirilan su durldukca, vaktiyle görmedigimiz ne facialar meydana cikacak,cübbelerini pasaport bohcasina cevirmis ne sarikli ecnebilere tesadüf edecegiz!

          1926 yilinin 26 ocak sali günü, atif hoca, ilk defa istiklal mahkemesi huzurunda...


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #20
            Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

            baskanlik makaminda kel Ali... ayrica kilic ali ve necib Ali'ler...<<Ali>> ismini manada ve kelimede delaletine ters tarafindan mazhar ücüzlü cete..

            dinleyici yerleri tiklim tiklim...zira sapka isyaninin ruhu kabul edilen insan muhakeme edilecegi gibi, onunla beraber tahir-ul mevlevi de hesaba cekilecektir.

            umumi efkarda kanaat su:
            bütün aramalara, taramalara ragmen Atif hoca üzerinde sapka isyaniyle alakalien kücük bir itham vesiles bulunmadigina en basit bir tesvik ve tahrik izine rastlanmadigina göre beraet karari emindir.

            bu umumi efkar bilmiyordu ki, atif hocanin mahkum edilmesi icin, delil, vesika, itham unsuru diye bir seye ihtiyac yoktur ve o mübarek adam, kendisiyle, hüviyetiyle ve sahsiyeetiyle evvelden hükümlüdür.

            Atif hoca isikli cehresiyle, hakim makamindaki tiplerin karsisinda...
            -oturunuz!
            oturdu.
            -sahit, kitapci abdulaziz!

            kitapci abdulaziz sahit parmaklidinga:
            -ben siyasetle mesgul bir insan degilim. kitap basmak ve satmakla gecinirim. bastigim ve sattigim kitaplarin güttügü gayelerle de hicbir istirakim yoktur. atif hocayi babialide ve irfan muhitlerinde heresin tanidigi gibi ben de tanirim. simdiye kadar nesrettigi risale ve kitaplari, arzettigim gibi, sirf mesleki alakam dolayisi ile sattim. bahsedilen FRENK MUKALLITLIGI kitabindan da sattim. kimlere sattigimi bilemem. bir senden fazla zaman gecmis bulunuyor. yalniz su kadarini söyliyebilirim ki, benden kitap satin alanlar münevver kisilerdir.



            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #21
              Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

              ikinci sahit, yine babialinin meshur kitapcilarindan Mihran efendidir:
              -atif hocayi sahsiyle tanimam. fakat kitap yazan bir alim olara bilirim. bircok eserini sattim. bu arada, ahis mevzuu eserden de 25 adet sattigimi hatirliorum.
              -kimlere sattiginizi da hatirliyormusunuz?
              ermeni kitapci gülümsedi:
              -nasil hatirlayabilirm. vaput bileti satan gise memuru kimlere bilet verdigini hatirlayabilirmi?
              -ukalalik etme dosdogru cevap ver!
              -basüstüne efendim. kitap sattigim 25 kisi arasinda bence maruf hic kimse yoktur.
              -ani tarihte sattiginizi da bilmiyormusunuz?
              -kitabin yeni ciktigi zaman...demek ki, iki yil kadar önce...bir kitap, ciktigi ilk anlarda satilir. sonra satis seyreklesir.
              -yani sapka kanunundan biraz evvel ve sonraki tarihlerde satmis degilsiniz?
              -evet efendim
              -cekilebilirsiniz! tahir-ül mevlevi efendi, ayaga kalkiniz

              tahir-ul mvlevi ayakta..
              -ugrastiginiz is nedir?
              -darüssefaka mekteinde edebiyat muallimiyim. isim gücüm okumak ve okutmaktir.
              -bagli oldugunuz bir cemiyet varmidir?
              -evvelce ittihat ve terakki cemiyetindeydim. bir aralik "teali-i islam cemiyeti"ne de girmistim. smdi hic birinden deilim. arz ettigim gibi yalniz okumak ve okutmakla mesgulüm

              -teali-i islam cemiyetinden nicin ayrildiniz
              - bu cemiyete saf manada dine hizmet etmek, islamiyeteinkisaf vermek icin ilmi bir gaye ugrunda girmistim. adinin da delalet ettii gibi, cemiyetin gayesi de esasen buydu. fakat bir müddet sonra bazi cemiyet mensuplari hdefi bulandirdilar. yanlis yola saparak ilmi gayeden uzaklastilar. cemiyeti siyasete alet etmek temayülüne düstüler
              bununüzerine, cemiyetin gidisini ilmi ayeme uygun görmedigim icin cekilmek zorunda kaldim


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #22
                Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                pesinden mukadder sual:
                -atif hocayi elbette tanirsiniz. nasil tanirsiniz? tahir-ul mevlevi tereddütsüz cevap verdi:
                - alim ve fazil bir hoca olarak tanirim. vatanina bagli bircok münevver yetistirmis, kanaatlerinde celadet sahibi bir insan....Atif hoca gecen kurban bayrami bana sokakta tesadüf etmi ve seyhulislam mustafa efendinin "kuva-yi milliye" aleyhinde bir beyannamae hazirlattigini ve bunu btün din alimlerine imzalatmak üzere gezdirmekte oldugunu söylemisti. o zaman dogru seyhülislamlik dairesine giderek mustafa sabri efendiyi görmüstük. bu harekete siddetle itiraz etmis ve demisti ki: "nasil olur, vatan müdafaasi yolundaki bir harekete din temsilciligi makami nasil böyle bir mukabelede bulunabilir? hem, dini kisvenin siyaset kilina bürünmesi nasil caiz olabilir? bu isten vaz gecin ve siyasetten elinizi cekin" 20 bin nüsha basilip dagitilan bu beyannameyi imzadan, ben ve atif hoca kacindik ve ona siddetle karsi koyduk. bunun üzerine beni ziraat nezaretindeki vazifemden attilar. su arzettigim keyfiyet bei ve atif hocayi izah eder kanaatindeyim

                Reis ihtar etti:
                -bu hikayeyi gecelim. siz, atif hocanin frenk mukallitligi eserinden dagittiniz ve sattinizmi?
                -evet, eserin intisarinda 5 nüsha sattim
                -bu kadar yeter oturunuz!


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                  Reis atif hocayi ayaga kaldirdi.

                  Atif hoca, sakin ve mtevekkil, istiklal mahkemesi üyelerinin nazarlari karsisinda...hep kendi mihveri etrafinda gidip gelen bu dolambacli yollardan sonra sia kendisindedir.

                  ilk sual:
                  -bu zamana kadar baska bir mevkufiyetiniz oldumu?
                  -evet, 31 mart hadisesinde, aynen böyle, sebepsiz olarak tevkif edilmis ve bir hafta kadar tutuklu kalmistim. ondan sonra da Mahmut sevket pasa vakasindn ötürü sinopa sürüldüm. sebebini hala bilemedigim bu sürgüde birbucuk yil devam etti.

                  -nasil olrda sebebini bilmezsin?

                  - Bildirmezlerse nasil bileyim? sordugum halde doyurucu bir cevap alamadim. ancak, sonunda "afedersiniz, bir hatadir oldu" dediler ve beni biraktilar. demek ki, sebep hatadan ibaretmis!

                  Reis, Atif hocaya, onu kemirmek isteyen gözlerle bakti:

                  - ne zamandanberi siyasetle ugrasiyorsunuz?

                  Atif hocanin dudaklarinda mahzun bir tebessüm:
                  -hicbir zaman siyasetle ugrasmadim. kitaplarim arasinda bile b mevzuda tek eser yoktur. bütün hayatmi dini ilim ve irfana baglamis bulunuyorum.

                  -ya teskil ettiginiz cemiyetler?

                  - onlarda ilmi cemiyetlerdir. yalniz bir defa siyasete benzer bir harekette bulundum ama, o da vatan kaygisiyledir ve günlük politikanin üstündedir. yunanlilarin izmiri isgali üzerine bir beyanname hazirlayarak,istanbulda itilaf devletlei mümessillerine vermis ve bu senitecavüzü protesto etmistik. eger bu hareketimize siyasetle ugrasmak denebilirse, iste tek vakam bundan ibarettir.

                  -kurdugunuz cemiyetlerden de bahsediniz.

                  -cemiyeti müderrisin'i kurdum. isminden de anlasilacagi gibi, müderrislerimizin haklarini korumak icin...böyle bir cemiyetin siyasetle en kücük bir alakasi olamaz. arzettigim gibi, ben, ilim adamiyim; siyasete, bir kusun baliga yabanci oldugu kadar uzagim. ve bu zamana kadar ne siyasete yanastim, ne de bundan sonra yanasabilirim.


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                    Reis, karanlik gözleriyle Atif hocanin saffet dolu yüzüne tükürdü:
                    -boyuna siyasetle ugrasmadiginizi söylüyorsunuz ama, sizin ondan baska isiniz olmadigini iddia edenler va...

                    Atif hoca mirildandi:
                    -olabilir! bir seyin söylenmesi baska, yapilip yapilmadigi baska...benim hayatm meydanda..isimin gücümün siyaset oldugunu söyleyenler, nerede, ne zama, nasil ve ne seilde siyaset yaptigimi göstersinler!

                    -bu hususta en büyük delil frenk mukallitligi isimli eserinizdir. bu eseri ne zaman ve hangi gayeye hizmet icin yazdiniz?

                    -senelerce evvel ve mücerret bir gaye urunda yazdim..sahsiyet sahibi olma gayesi...yoksa su veya u hükumet tesebbüsüne karsi durma fikriye degil..taklitciligin her türlüsü kötüdür. iste karsinizda japonya misali! garbin bütün terakilerini elde ettikten sonra sahsiyete ve milli ananey sadik kalma örnegi..japonlar, asyali bir topluluk adina, avrupanin bütün ilmini, fennini, usulünü, sistemini devsirdikten ve benimsedikten sonra kendi öz ruhuna bagli kalmanin daima ibret dersini verecektir. benm de o eserde güttügüm gaye, hikmet müminin kaybolmus malidir, nerede bulsa alir, mealindeki hadis geregince, avrupayi, iyi ve faydali taralflarindan ve bünyemizde eriterek, hazmederek benimsemek..fakat ruh cevherimzi asla fesada ugratmadan bütün bunlari kendi sahiyet vahidimiz üzerine ekleyerek yapmak veadi mukallit seviyesine düsmemek..iste bu gayeyi güden, ücerret fikirlerden ibaret olan ve asla müsahhas ve siyasi bir meseleyi hedef tutmayan eserimi, daha evvel kaleme aldigm halde, 1340 (1924) yilinda bastirabildim

                    -eseri bastirmadan vvel kimseye göstedinizmi?
                    -bu suale bilhassa evet demek isterm. hem de suna buna degil, resmi makamlara gösterdim. eserden 8 nüsha kopya ettim ve bunlardan ikiser nüshasini istanbul maarif müdürlügüyle matbuat umum müdürlügüne gönderdim. okudular, tetkik ettiler v sonunda beni tebrike akdar vardilar, hoca efendi, cok nazik ve mühim bir mevzuata el atmissin, emeklerin kutlu olsun, seni taktir ve tebrikederiz dediler. usul icabi olarak da esern resmi nesir müsaadesini verdiler.



                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                      Reis saskin:
                      -demek böyle oldu?
                      -aynen böyle oldu, alkali makamlardan sorulabilir. resmi ruhsat tezkeresi doyamda mevcuttur. takdim etmistim. reis durakladi, düsündü ve homurdandi:
                      -sapka kanunundan sonra bu kitaptan sattinizmi?
                      -asla!..kararname ve kanun ciktiktan sonra kitaptan tek nüsha bile satilmamistir. ama odan evvel alip okumus olan bircok insan bulunabilir.

                      bu kitabin sapka inkilabina karsi bir cereyan dogurduu, inkilaba aykiri duygu ve düsüncelr asiladigi ve kötü tesirler biraktigi iddiasina ne dersiniz?

                      Atif hoca dogruldu:
                      -yanlistir derim! sapka inkilabi bu eseri hos görmeyebilir, sevimsiz, hatta telikeli bulabilir; fakat kendisine karsi yazilmis bir eser olmadigi icn onu suclandiramaz!

                      Atif hoca bir an daldiktan sonra dudaklarini kipirdatti:

                      -bu eser intisar ettigi zaman bir gazete aleyhimde bazi yazilar yazmis. bana hakaret etmisti. ben de bu gazeteyi mahkemeye vermistim. aleyhimdeki yazilarin hedefi, esermin zararli ve zehirleyici olduguydu. mahkeme heyeti kitabin zararli olmadigini, hakaretin ise vaki oldugunu kabul ederek gazeteyi nakdi cezaya carptirdi. bu karar da dosyamdadir. lüzum görülürse mahkemeden sorulabilir.

                      Reis:
                      -"son telgraf" gazetesi" degilmi?


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                        Atif hoca:
                        -evet efendim! sapka aleyhtarligini yasaklayici kanundan evvel yazilmis ve yayinlanmis, nesrine hükümetce tebrik edilerek izn verilmis, üsteik zaarsizligi adalet cihazlarindan birince resmen ogrulanmis bir eserin, ne sekilde suclandirilabilecegi bütün bir mesele..mahkeme heyeti saskin ne yapacagi üzerinde apisip kalmis vaziyette...mutlaka beraat ettirilmesi gereken adami "mutlaka" kaydiyle nasil ölüme mahkum edebilecek?

                        Atif hocanin müdafaasi o kadar keskin ve mantikidir ki, artik onu mahkum edebilmek icin:
                        -halis dindar olmak kabahati yüzünden asilacaksin!

                        demekten baska care yoktur.

                        26 ocak sali güü tek celsede bu hale gelen ve bir cikmaza giren mahkeme, ondan sonraki safhalarda, hep atif hocaya suc tedariki icin zorlamalarla gecti. ayni tesvik ve telkincilik ithamiyle mevkuf bulunanlar, genis bir halka seklinde hocayla yüzlestirildiler ve artik tekrarlana tekrarlana bayatlayan mahut sual karsisinda kaldilar:

                        -frenk mukallitligi kitabindan kac tane sattiniz? kanundan sonra da sattinizmi? bu kitabi yaymakla hangi gayeye hizmet suurunu takip ettiniz?

                        cevap, evvelce de verilenlerin ayni:
                        -ücer beser sattik. kanundan sonra tek nüsha bile satmadik ve hicbir tavsiyede bulunmadik. gayemiz, yasalanmamis olan bir mevzuda islam hüküm ve sahsiyet ölcüsünü göstermekti, sucumuz yoktur.

                        atif hoca söz istedi:
                        -reis beyfendi! müsaade buyurursaniz mahkemenin isini kolaylastiran ve bir itiraf halinde cürmümü tesbit edeyim!

                        Reis kel Ali, bir türlü tutamaigi avin öz ayaklariyle yanina gldigini gören bir canavar nesesiyle atildi:
                        -söyleyiniz!


                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                          Ben, hamdolsun müslümanim! Biricik gayem de islamin hakikatlerini yaymaktir. bu, eger bir sucsa, sabittir. eserim bu gayeyi güder. bu da sabittir. fakat sapka kanunundan evvel yazilmis ve ondan sonra asla ortada görünmemistir. bu da sabit....sapka isyanini körükleyenlerle en kücük alaka ve münasebetm olmadigi da sabit..eger bütün bu sabitler arasinda beni mahkum edebilecek bir nokta varsa mahkemeniz hüküm vermekte serbesttir. fakat ille suc aramaya kalkismak, tecelli eden bedahetlere göre bosuna zahmettir.

                          bu kitap, hak öfkesinden gelmesine ve en üstün perdeden hakki temsil etmesine ragmen, Kel Alinin siskin yanalari üstünde müthis bir tokatti. nitekim Kel Ali bu tokadi en agir bir tesir halinde hissetti ve belki de airligi yüzünden hiddet yerine yilan gibi islik calarcasina, su sinsi mukabelede bulundu:

                          - birakin da, hakkinizdaki hükmü biz takdir edelim!

                          muhakeme, bu tarzda epey sürdü.
                          sonra ara kararlardan biri:
                          -müddei-yi umuminin esas hakkinda iddiasini okumasi icin, muhakeme 2 subat 1926 sali gününe birakilmistir

                          ve sonra saniklara hitap:
                          -siz de o güne kadar müdafaalarinizi hazirlarsiniz!

                          saniklar veya pesin mahkumlar, (malatya davasi münasebetiyle benim de gördügüm ve ah-ü zar sngerine dönmüs kara duvarlar arasinda cinnet terleri döktügüm) ankara hapishanesinde nabizlarini sayarak 2 subati bekleye dursunlar, mahkeme üyelerinden Kilic Ali Bey istanbulda zevk ve sefadadir ve gazetecilere su beyanatta bulunmaktadir:
                          -Atif hoca ve arkadaslarinin muhakemeleri bitmis gibidir. pek yakinda müdafaalar dinlenecek ve karar bildirilecektir. edinilen muhakemeler sonunda vardigimiz kanaat sudur ki, son irtica hareketleriyle istanbulun hic bir alakasi olmamistir. esasen mahkemenin istanbulda bulundugu zaman yapilan tahkikat da bu neticeyi vermis ve ondan sonraki muhakemeler ayni seyi teyid etmistir


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                            Bu beyanat bir mahkeme üyesine yakismayacak soydan siyasi bir agiz ve bu arada "ihsas-i rey", yani karari evvelden hissettirme tavri belirtse de atif hocanin sucsuz olduguna dair acik bir vicdan fotografindan baska bir sey degildi. atif hoca istanbulda bulunduguna ve istanbulu temsil ettigine göre, masumiyetinin kilic ali agziyle tasdiki ortadaydi

                            subatin ikinci günündeyi. mahkeme salonu "igne atilsa yere düsmez" tasvirinden bir nümune..bütün merak istiklal mahkemesi müddei-yi umumisinin ne diyecegind..herke bilir ki müddei-yi umumi davaci mevkiinde olduguna göre en mübalagali cezalari isteyebilir. mahkeme bu istekle kayitli olmadigi ve tarafsiz bulundugu ici hemen her defa istenilenden azini, hic olmazsa istenilenin aynini verir; fakat fazlasini verdigi, hele ihtilal mahkemeleri gibi fevkalade mahkemelerde görülmüs seylerden degildir. bu bakimdan halk, müddei-yi umuminin isteyecegine göre iskontosunu yapmak üzere taraf tutma makaminin iddiasini merakla beklemektedir.

                            müddei-yi umumi necip ali, ayaga kalkti, elinde koca bir tomar, son iddianamesini agir agir okumaya basladi. bastan basa zan, süphe, indi tefsir ve hayal üzerine kurulu ve hicbir noktasinda hüccet ve delile istinad etmeyen bir sürü ve bir seri vahim...


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                              vardigi netice aynen su:
                              - sapka ve bu yüzden meydana gelen hadiselerin amilleri olmakla maznun bulunan eshastan (sahislardan) babaeski sabik müftüsü ali riza hocanin idamina, iskilipli atif, süleyman, fettah, tahir, mesut, saatci süleyman, erzurumlulardan osman, mehmed, telgraf müdürü halid, yusuf kenan hoca ve efendilerinde ücer seneden az olmamak üzere hapis ve kürege konulmalarina, hasan oglu samih, aras sirketi müdürü cafer ismail, sabuncuzade mustafa ve zühtü ile tahil-ül mevlevi hocalarin nefyine, tevhid-i efkar muharrirlrinden ömer rizanin hudut haricine tardina, gostuvarli hüseyin, berber mustafa, ispartali hüseyin ve kardesi ile kitapci mihran ile ihsan mahfi efendilerin de beraatlarina karar verilmesini talep ederim.

                              müddei-yi umumi necip alinin bu ceza istegi, dinleyicileri büyük bir hayret ve inkisara ugratti.

                              babaeski müftüsü ali riza efendi hakkinda istenen idam cezasi hicbir esasa dayanmadigi gibi, atif hoca ve arkadaslarinin ücer yil hapse mahkumiyetlrinin talebi de, acik masumiyetleri önünde zalimce bir istekti.

                              fakat tesilli su noktada toplaniyordu:
                              -idam makami atif hocaya, en zalim tarafindan nihayet 3 yil hapsi layik gördügüne ve fevkalade mahkemelerde müddei-yi umuminin talebinden üstün ceza verilmesi görülmemis seylerden olduguna göre herhalde kurtulus emindir.

                              mahkeme reisi maznunlara hitap etti:
                              -yarin mdafalariniz ve son sözleriniz dinlenecektir. hazirlaniniz!

                              mazmunlar, baslari önlerinde, ceneleri gögüslerine mihli hapishaneyi boyladilar. herbri arkalarindan kilitlenen demir kapilardan gectiler ve hücrelerine dagitildilar.


                              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: Atif hoca- necip fazil'dan

                                Atif hocayla tahir-ül mevlevi konusuyorlar...

                                tahir-ül mevlevi, bir mumdan daha az isik veren, pasli ve lekeli bir ampul altinda atif hocaya diyorki:

                                -siz, efendi hazretleri, artik kurtuldunuz demektir. müddei-yi umuminin talbine göre size nihayet basit bir hapis cezasindan baska birse veremezler. birkac aydir mevkuf buundugunuz icin o da mevkufiyetinize sayilir ve halas olursunuz.

                                -Allah bilir

                                -evet; fakat Allah bildigini göstermektedir. biizim sürgün cezamiza gelince, zerre miktari kiymeti yok...zaten vatanin her yeri bize sürgün..bu kadar hafifiyle kurtuldugumuza bin sükür...

                                -faat henüz karar cikmadi
                                -cikmis sayabiliriz

                                yatsi namazindan sonra atif hoca yatagina oturdu ve müdafaasini yazmaya basladi. arkadasi da ayni isle mesgul..bir aralik, günlerdir uykusuz, sabahlara kadar namaz e niyazla vakit geciren atif hoca hafifce daldi. giyimli olduu halde basi tas duvarda, ellerinde yarim kalmis müdafaasi, gözleri yumulu, kendindeng ecti. arkadasi tahir-ul mevlevi bu manzaraya bakarak mirildandi:
                                -zavalli alim ve fazil, büyük bir adam! bu muydu ilim ve faziletinin mükafati?

                                bu tasvir ve sözlerin roman üslup ve hayaliyle hicbir alakasi yoktur.en yalcin (realite) vakia...bana bu manzarayi cizen ve sözleri anlatan, 1932 yilinda, sahhaflarda, raif karadenizin kitapci dükkaninda, bizzat tahir-ul mevlevidir.


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X