Ynt: 17 Agustos depremi ile ilgilenenlere bir Rapor
İçindeki özel kuvvet askerleri ile birlikte uçan Casa uçağının bilinmeyen bir sebeple birden yere çakıldığı bölgede bir NATO üssü bulunduğunu; duymayacağını, duysada hareket edecek cesareti kendinde bulamayacağını bildiğimiz kulaklara hatırlatmanın tam zamanı.
Tez
Elimizdeki konunun hassasiyeti; herhangi bir analiz konusunun ötesinde bizleri tezimizi en doğru ve sağlıklı şekilde dile getirmeye zorluyor.
Biliyoruz ki;
1) Tektonik silah teknolojisi en az 100 yıldan beri vardır ve bu teknoloji bir silah olarak belli başlı büyük devletlerin elinde bulunmaktadır.
2) Türk Devleti; aslında NATO çalışmaları kapsamında bu teknoloji ile 1970'li yılların başından itibaren çalışmıştır. FEYDAMİK isimli Adana'da başlayıp; Marmara'ya taşınan bir projede çalışan Türk mühendisler bu teknoloji ucundan da olsa görme imkanı bulmuşlardır.
3) Türk Devleti; bu teknolojinin ve silahının varlığına dair gerekli somut bilgilere ve dolayısı ile 17 Ağustos depreminde inandırıcı olasılıklardan birinin "tektonik silah" teknolojisi olduğunu bilecek birikime sahiptir. Sorun; bilgi eksikliği değil; böyle bir olasılığı; doğru ya da yanlış, araştırıp sonlandıracak cesaret, misyon ve vizyon eksikliğidir.
4) Depremin öncesi ve sonrasına dair bütün bilgiler bilinçli bir kampanya ile kamuoyundan saklanmış ve kamuoyu depremin hezeyan boyutunda tutularak; deprem fenomeninin bugüne kadar toplum üzerinde bir psikolojik silah olarak kullanılmasının da önü açılmıştır. ((Deprem sırasında Gölcük tersanesindeki gerçek hasarın ne olduğunun saklanması gibi devlet sırrı kapsamındaki bilgilerin ifşa edilmesi gerektiğini savunmuyoruz. Savunduğumuz; bu konunun olası sebeplerine dair bütün boyutların ortaya dökülmesi Türk devletinin seyirciliğinde, medya tarafından başarı ile engellenmiştir)
Elimizdeki bulgulara ve bilgilere dayanarak iddia ediyoruz ki;
a) 17 Ağustosta Gölcük'te yaşanan deprem felaketinin doğal olmayan yollardan olma ihtimali; doğal yollardan olma ihtimali kadar fazladır ve sonuna kadar "milli güvenlik" meselesi olarak takip edilmesi gereken bir konudur. Bu inceleme yapılmadığı gibi "vatana ihanet" boyutunda bir aymazlıkla konu örtbas edilmiştir
b) Deprem sırasında bölgede "uluslararası bir deniz tatbikatı" gerçekleşiyor olması; bu tatbikata katılan İsrail, İngiltere ve ABD gibi güçlerin hepsinin elinde bu teknolojinin şu veya bu boyutunun olduğunun bilinmesi yukarıda belirttiğimiz inceleme gereğini daha da arttırmaktadır.
c) Deprem sonrasında; Türkiye'nin ekonomik ve sosyal olarak girdiği ve bir türlü içinden çıkamadığı istikrarsızlık girdabı; dünyadaki diğer depremlerin jeo-politik analizleri ile gösterdiği benzerlik dikkate alındığında; 17 Ağustos depreminin Türkiye'ye yönelik küresel operasyonun işaret fişeği olması ciddi bir olasılıktır. Deprem sonrasında; bölgede yaşanan sosyal çözülmeden, bölgenin misyonerlik faaliyetleri için giriş kapısı haline gelmesi, ekonomik krizlerin deprem sonrasındaki süreçlerle bağlantıları ve istihbarat örgütlerinin bölgede gerçekleştirdikleri yapılanma bu tespitler ışığında yeniden değerlendirilmelidir.
İçindeki özel kuvvet askerleri ile birlikte uçan Casa uçağının bilinmeyen bir sebeple birden yere çakıldığı bölgede bir NATO üssü bulunduğunu; duymayacağını, duysada hareket edecek cesareti kendinde bulamayacağını bildiğimiz kulaklara hatırlatmanın tam zamanı.
Tez
Elimizdeki konunun hassasiyeti; herhangi bir analiz konusunun ötesinde bizleri tezimizi en doğru ve sağlıklı şekilde dile getirmeye zorluyor.
Biliyoruz ki;
1) Tektonik silah teknolojisi en az 100 yıldan beri vardır ve bu teknoloji bir silah olarak belli başlı büyük devletlerin elinde bulunmaktadır.
2) Türk Devleti; aslında NATO çalışmaları kapsamında bu teknoloji ile 1970'li yılların başından itibaren çalışmıştır. FEYDAMİK isimli Adana'da başlayıp; Marmara'ya taşınan bir projede çalışan Türk mühendisler bu teknoloji ucundan da olsa görme imkanı bulmuşlardır.
3) Türk Devleti; bu teknolojinin ve silahının varlığına dair gerekli somut bilgilere ve dolayısı ile 17 Ağustos depreminde inandırıcı olasılıklardan birinin "tektonik silah" teknolojisi olduğunu bilecek birikime sahiptir. Sorun; bilgi eksikliği değil; böyle bir olasılığı; doğru ya da yanlış, araştırıp sonlandıracak cesaret, misyon ve vizyon eksikliğidir.
4) Depremin öncesi ve sonrasına dair bütün bilgiler bilinçli bir kampanya ile kamuoyundan saklanmış ve kamuoyu depremin hezeyan boyutunda tutularak; deprem fenomeninin bugüne kadar toplum üzerinde bir psikolojik silah olarak kullanılmasının da önü açılmıştır. ((Deprem sırasında Gölcük tersanesindeki gerçek hasarın ne olduğunun saklanması gibi devlet sırrı kapsamındaki bilgilerin ifşa edilmesi gerektiğini savunmuyoruz. Savunduğumuz; bu konunun olası sebeplerine dair bütün boyutların ortaya dökülmesi Türk devletinin seyirciliğinde, medya tarafından başarı ile engellenmiştir)
Elimizdeki bulgulara ve bilgilere dayanarak iddia ediyoruz ki;
a) 17 Ağustosta Gölcük'te yaşanan deprem felaketinin doğal olmayan yollardan olma ihtimali; doğal yollardan olma ihtimali kadar fazladır ve sonuna kadar "milli güvenlik" meselesi olarak takip edilmesi gereken bir konudur. Bu inceleme yapılmadığı gibi "vatana ihanet" boyutunda bir aymazlıkla konu örtbas edilmiştir
b) Deprem sırasında bölgede "uluslararası bir deniz tatbikatı" gerçekleşiyor olması; bu tatbikata katılan İsrail, İngiltere ve ABD gibi güçlerin hepsinin elinde bu teknolojinin şu veya bu boyutunun olduğunun bilinmesi yukarıda belirttiğimiz inceleme gereğini daha da arttırmaktadır.
c) Deprem sonrasında; Türkiye'nin ekonomik ve sosyal olarak girdiği ve bir türlü içinden çıkamadığı istikrarsızlık girdabı; dünyadaki diğer depremlerin jeo-politik analizleri ile gösterdiği benzerlik dikkate alındığında; 17 Ağustos depreminin Türkiye'ye yönelik küresel operasyonun işaret fişeği olması ciddi bir olasılıktır. Deprem sonrasında; bölgede yaşanan sosyal çözülmeden, bölgenin misyonerlik faaliyetleri için giriş kapısı haline gelmesi, ekonomik krizlerin deprem sonrasındaki süreçlerle bağlantıları ve istihbarat örgütlerinin bölgede gerçekleştirdikleri yapılanma bu tespitler ışığında yeniden değerlendirilmelidir.
Yorum