Ynt: Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 172 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Maide suresinin 64. ayeti.
وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُواْ بِمَا قَالُواْ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَاء وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ كُلَّمَا أَوْقَدُواْ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللّهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
Yani:
Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.
Geçen bölümde Yahudi toplumunun ailevi, ahlaki ve iktisadi konulardaki bazı fesatlarını anlattık. Bu ayet ise onların Allah hakkındaki bir başka batıl ve yanlış inancına değinirken şöyle buyurmakta: Yahudiler yaratılışın başında Allah'ın eli açık olduğunu ve bu yüzden herkese istediğini verdiğini, ancak zamanla eli kolu bağlandığını ve insanoğlunun iradesinin Allah'ın isteklerine galip geldiğini zannederdi. Bu yanlış inanç öylesine onların arasında yaygınlaştı ki mağdurlara yardım ve infakla ilgili ayetler nazil olduğunda bunu Allah'ın eli kolu bağlı olduğuna bir delil olarak algıladılar ve dediler ki eğer Allah gücü yetseydi onlara kendinden bağışta bulunur ve böylece bizlerden yoksullara yardım etmemizi istemeye hacet kalmazdı dediler.
Bu ayet Yahudilerin küfür dolu bu sözlerine şöyle karşılık vermekte:
Allah'ın eli hiç bir zaman bağlı olmadı ve bağlı da olmayacaktır. O istediği herkese istediği kadar bağışlar ve infakta bulunur. İnfak ve yardımda bulunma emri, Allah'ın eli kolu bağlı olduğunun anlamında değil, gerçekte müminlerin imanlarında ne denli sadık olduklarının işareti ve ilahi dini kabul etmenin şartıdır.
Ayet şöyle devam etmekte: Bu batıl inanç yahudilerin arasında kin ve düşmanlığın yayılmasına sebep oldu ve hatta İslam dini mensuplarına karşı galip gelme ve savaş başlatmalarına yol açtı. Oysa yahudilerin asr-ı saadette İslam aleyhinde başlattığı her savaşı yüce Allah Müslümanların lehine sonlandırdı ve onların Hayber savaşındaki yenilgisi bunun en iyi örneğidir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Allah'ı her türlü kusurdan arındırmak, iman şartıdır. Yahudiler Allah'a inanıyor, lakin O'nu kıskanç ve cimri görüyordu ve Kuran-ı Kerim şiddetle bu inançla mücadele etti.
2 - Fitne ve savaş çıkarmak, yahudilerin özelliklerindendi, lakin Allah'ın iradesi sayesinde asla galip gelemediler. Tabi bu ilahi yardım ve destek ancak müslümanların Kuran-ı Kerim ve İslam peygamberinin sünnetinin dışına çıkmadığı sürece devam edecektir.
ŞimdiMaide suresinin 65 ve 66. ayetlerini dinliyoruz.
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُواْ وَاتَّقَوْاْ لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلأدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ (*) وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيهِم مِّن رَّبِّهِمْ لأكَلُواْ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِم مِّنْهُمْ أُمَّةٌ مُّقْتَصِدَةٌ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ سَاء مَا يَعْمَلُونَ
Yani:
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Kitap ehli olanların bazı yanlış ve haksız düşünce ve amellerine değinen ayetlerin devamında bu ayetler şöyle buyurmakta: Allah'a giden yol asla kapalı değildir ve eğer onlar tevbe eder ve çirkin amel ve davranışlarından el çekerse Allah da onları bağışlayacaktır ve geleceklerini de güvence altına alacaktır. Onlar da bu dünyada her türlü ilahi nimetlerden yararlanır ve ahirette de cennet nimetlerinden faydalanır.
Ayetlerin sonunda bir başka noktaya temas olunmakta ve şöyle buyrulmaktadır: Tabi kitap ehli olanların arasında da her türlü ifrat ve tefritten uzak duran ve doğru yolu izleyen mümin insanlar vardır, lakin bunların sayısı seyrektir ve çoğunluğu yanlış yollarının üzerinde ısrar etmektedir.
Gerçi bu ayetler Yahudiler ve Hıristiyanlarla ilgiliydi, lakin açık olan şu ki bu tür tehlikeler müslümanları da tehdit etmekte ve eğer onlar da aynı yolu izleyecek olursa benzer afetler ve cezalarla karşılaşacaktır. Nitekim eğer doğru yolda devam ederlerse hem ilahi yardımdan hem de ilahi nimetlerden yararlanırlar.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Takva olmaksızın iman işe yaramaz. Takva, imanın sıhhatini güvence altına alır.
2 - Yüce Allah günahları affetmenin yanı sıra günahkar insanlara rahmet kapılarını da açar.
3 - Allah'a iman ve salih amel, hem dünyevi hem uhrevi saadete sebep olur.
4 - Sadece semavi kitapları tilavet etmek yeterli değil, hükümlerini hayatımızda yerine getirmek ve uygulamak gerekir.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234284-nura-giden-yol--172
Nura giden yol ( 172 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Maide suresinin 64. ayeti.
وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُواْ بِمَا قَالُواْ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِ يُنفِقُ كَيْفَ يَشَاء وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا وَأَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ كُلَّمَا أَوْقَدُواْ نَارًا لِّلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللّهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ
Yani:
Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.
Geçen bölümde Yahudi toplumunun ailevi, ahlaki ve iktisadi konulardaki bazı fesatlarını anlattık. Bu ayet ise onların Allah hakkındaki bir başka batıl ve yanlış inancına değinirken şöyle buyurmakta: Yahudiler yaratılışın başında Allah'ın eli açık olduğunu ve bu yüzden herkese istediğini verdiğini, ancak zamanla eli kolu bağlandığını ve insanoğlunun iradesinin Allah'ın isteklerine galip geldiğini zannederdi. Bu yanlış inanç öylesine onların arasında yaygınlaştı ki mağdurlara yardım ve infakla ilgili ayetler nazil olduğunda bunu Allah'ın eli kolu bağlı olduğuna bir delil olarak algıladılar ve dediler ki eğer Allah gücü yetseydi onlara kendinden bağışta bulunur ve böylece bizlerden yoksullara yardım etmemizi istemeye hacet kalmazdı dediler.
Bu ayet Yahudilerin küfür dolu bu sözlerine şöyle karşılık vermekte:
Allah'ın eli hiç bir zaman bağlı olmadı ve bağlı da olmayacaktır. O istediği herkese istediği kadar bağışlar ve infakta bulunur. İnfak ve yardımda bulunma emri, Allah'ın eli kolu bağlı olduğunun anlamında değil, gerçekte müminlerin imanlarında ne denli sadık olduklarının işareti ve ilahi dini kabul etmenin şartıdır.
Ayet şöyle devam etmekte: Bu batıl inanç yahudilerin arasında kin ve düşmanlığın yayılmasına sebep oldu ve hatta İslam dini mensuplarına karşı galip gelme ve savaş başlatmalarına yol açtı. Oysa yahudilerin asr-ı saadette İslam aleyhinde başlattığı her savaşı yüce Allah Müslümanların lehine sonlandırdı ve onların Hayber savaşındaki yenilgisi bunun en iyi örneğidir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Allah'ı her türlü kusurdan arındırmak, iman şartıdır. Yahudiler Allah'a inanıyor, lakin O'nu kıskanç ve cimri görüyordu ve Kuran-ı Kerim şiddetle bu inançla mücadele etti.
2 - Fitne ve savaş çıkarmak, yahudilerin özelliklerindendi, lakin Allah'ın iradesi sayesinde asla galip gelemediler. Tabi bu ilahi yardım ve destek ancak müslümanların Kuran-ı Kerim ve İslam peygamberinin sünnetinin dışına çıkmadığı sürece devam edecektir.
ŞimdiMaide suresinin 65 ve 66. ayetlerini dinliyoruz.
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُواْ وَاتَّقَوْاْ لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلأدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ (*) وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيهِم مِّن رَّبِّهِمْ لأكَلُواْ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِم مِّنْهُمْ أُمَّةٌ مُّقْتَصِدَةٌ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ سَاء مَا يَعْمَلُونَ
Yani:
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Kitap ehli olanların bazı yanlış ve haksız düşünce ve amellerine değinen ayetlerin devamında bu ayetler şöyle buyurmakta: Allah'a giden yol asla kapalı değildir ve eğer onlar tevbe eder ve çirkin amel ve davranışlarından el çekerse Allah da onları bağışlayacaktır ve geleceklerini de güvence altına alacaktır. Onlar da bu dünyada her türlü ilahi nimetlerden yararlanır ve ahirette de cennet nimetlerinden faydalanır.
Ayetlerin sonunda bir başka noktaya temas olunmakta ve şöyle buyrulmaktadır: Tabi kitap ehli olanların arasında da her türlü ifrat ve tefritten uzak duran ve doğru yolu izleyen mümin insanlar vardır, lakin bunların sayısı seyrektir ve çoğunluğu yanlış yollarının üzerinde ısrar etmektedir.
Gerçi bu ayetler Yahudiler ve Hıristiyanlarla ilgiliydi, lakin açık olan şu ki bu tür tehlikeler müslümanları da tehdit etmekte ve eğer onlar da aynı yolu izleyecek olursa benzer afetler ve cezalarla karşılaşacaktır. Nitekim eğer doğru yolda devam ederlerse hem ilahi yardımdan hem de ilahi nimetlerden yararlanırlar.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Takva olmaksızın iman işe yaramaz. Takva, imanın sıhhatini güvence altına alır.
2 - Yüce Allah günahları affetmenin yanı sıra günahkar insanlara rahmet kapılarını da açar.
3 - Allah'a iman ve salih amel, hem dünyevi hem uhrevi saadete sebep olur.
4 - Sadece semavi kitapları tilavet etmek yeterli değil, hükümlerini hayatımızda yerine getirmek ve uygulamak gerekir.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234284-nura-giden-yol--172
Yorum