Ynt: Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 230 )
Bismillahirrahmânirrahîm
A’raf suresinin 20 ve 21. ayetleri:
Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
Geçen bölümde anlatıldığı üzere şeytan, Allah katından kovulunca bu durumun intikamını Adem’den almaya yemin etti, çünkü şeytan Allah katından kovulmaktan Adem’i sorumlu tutuyordu. Bu ayet şeytanın ilk vesvesesine temas ederken şöyle buyurmakta:
Gerçi Allah, Adem ve Havva’yı yasak ağacın meyvesini yemekten men etmişti, lakin şeytan başka bir kılıkta onların karşısına çıktı ve şöyle dedi: Gerçi Allah sizi bu ağaçtan men etti, lakin eğer meyvesinden yerseniz melekler gibi olur ve ebedi hayata kavuşursunuz. O zamana kadar hiç kimseden yalan söz duymayan ve bu konuda hiç deneyimi olmayan Adem ve Havva, şeytana kandılar ve Allah’ın buyruğunu unuttular. Tabi burada şeytanın esas amacı onların ayıp yerini aşikar etmek ve çıplak yapmak ve böylece daha sonraki günahlar için zemin oluşturmaktı.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Şeytan hiç kimseyi günaha zorlayamaz ve sadece vesvese edebilir. Esas seçimi yapan bizleriz.
2 – Hicabın yok edilmesi ve çıplaklık şeytanın amaçlarındandır. Örtülerin aradan kalkmamasına özen göstermeliyiz.
3 – Şeytan refah ve ebedi saadet gibi uzak arzu ve emellerle insanları kandırır.
4 – Her yemine inanmamak gerekir, çünkü şeytanlar da yemin eder.
Şimdi,A’raf suresinin 22. ayeti:
Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti.
Her halükarda şeytan planında başarılı oldu ve Hz. Adem ve eşi o meyveden yer yemez ayıp yerleri bir birine aşikar oldu ve bu yüzden kendilerini ağaçların yaprağı ile örtmek zorunda kaldı. O sırada yüce Allah’tan nida geldi ve şöyle buyurdu: Neden Allah’ın emrini unuttunuz ve şeytana aldandınız? Yoksa şeytanın sizden yara aldığını ve intikam peşinde olduğunu bilmiyor muydunuz? Yoksa şeytanın sizin düşmanınız olduğunu ve bu düşmanlığına itiraf ettiğini bilmiyor muydunuz?
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kadın erkek, ikisi de bir ölçüde şeytanın hedef tahtasındadır. Günahta cinsiyetin hiç bir tesiri yoktur.
2 – Çıplaklık bir nevi ilahi cezadır, medeniyet veya kemal işareti değil. İlahi emirleri göz ardı etmek ve haram yiyecekleri yemek, çıplaklığa ve iffet perdesinin düşmesine sebep olur.
3 – Örtünmek fıtri bir durumdur ve tüm insanlar çocukluk çağından itibaren ayıp yerlerini örtmeye çalışır.
4 – Gerçek düşmanlarımızı tanıyalım ve onlardan gafil olmayalım. Düşmana karşı sürekli uyanık olmak gerekir, gafil değil.
Şimdi,A’raf suresinin 23. ayeti:
Gerçi Hz. Adem ve eşi Hz. Havva, şeytana aldandılar, lakin hemen hatalarını fark ettiler ve büyük bir pişmanlık içinde yüce Allah katına yöneldiler ve şöyle arz ettiler: Ey Rabbimiz biz kendimize zulmettik ve şimdi senden bizi bağışlamanı talep ediyoruz.
Şeytan ve Adem her ikisi itaatsizlik etti, lakin şeytan özür dilemek ve tevbe etmek yerine itaatsizliğini haklı göstermeye çalıştı ve hatta Allah’ın adalet ve hikmetine itiraz etti. Ancak Hz. Adem ve eşi Havva, hatalarına itiraf ettiler ve bu hatalarını telafi etmeye çalıştılar. Bu yüzden yüce Allah şeytanı kendi katından kovdu ve onu ebediyen lanetledi, fakat Adem ve Havva’yı bağışladı ve rahmetini esirgemedi.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Allah’a itaatsizlik etmek kendine zulmetmektir, Allah’a değil. Günah Allah’a zarar vermez, esas bize zarar verir.
2 – Hz. Adem ve Hz. Havva hem günahta ortaktı, hem tevbe de ve af dilemekte. Günah işlemekte kadın erkek arasında hiç bir fark yoktur ve genelde ahlaki erdemlilik veya rezalette cinsiyetin rolü söz konusu değildir.
3 – Ancak Allah katına günahlarımıza itiraf etmeliyiz ve bu itiraf, tevbe etmenin başlangıcıdır.
4 – Günah insanları hüsrana uğratır ve ancak tevbe ile hüsranın devam etmesini önleyebiliriz.
Nura giden yol ( 230 )
Bismillahirrahmânirrahîm
A’raf suresinin 20 ve 21. ayetleri:
Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi.
Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
Geçen bölümde anlatıldığı üzere şeytan, Allah katından kovulunca bu durumun intikamını Adem’den almaya yemin etti, çünkü şeytan Allah katından kovulmaktan Adem’i sorumlu tutuyordu. Bu ayet şeytanın ilk vesvesesine temas ederken şöyle buyurmakta:
Gerçi Allah, Adem ve Havva’yı yasak ağacın meyvesini yemekten men etmişti, lakin şeytan başka bir kılıkta onların karşısına çıktı ve şöyle dedi: Gerçi Allah sizi bu ağaçtan men etti, lakin eğer meyvesinden yerseniz melekler gibi olur ve ebedi hayata kavuşursunuz. O zamana kadar hiç kimseden yalan söz duymayan ve bu konuda hiç deneyimi olmayan Adem ve Havva, şeytana kandılar ve Allah’ın buyruğunu unuttular. Tabi burada şeytanın esas amacı onların ayıp yerini aşikar etmek ve çıplak yapmak ve böylece daha sonraki günahlar için zemin oluşturmaktı.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Şeytan hiç kimseyi günaha zorlayamaz ve sadece vesvese edebilir. Esas seçimi yapan bizleriz.
2 – Hicabın yok edilmesi ve çıplaklık şeytanın amaçlarındandır. Örtülerin aradan kalkmamasına özen göstermeliyiz.
3 – Şeytan refah ve ebedi saadet gibi uzak arzu ve emellerle insanları kandırır.
4 – Her yemine inanmamak gerekir, çünkü şeytanlar da yemin eder.
Şimdi,A’raf suresinin 22. ayeti:
Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nidâ etti.
Her halükarda şeytan planında başarılı oldu ve Hz. Adem ve eşi o meyveden yer yemez ayıp yerleri bir birine aşikar oldu ve bu yüzden kendilerini ağaçların yaprağı ile örtmek zorunda kaldı. O sırada yüce Allah’tan nida geldi ve şöyle buyurdu: Neden Allah’ın emrini unuttunuz ve şeytana aldandınız? Yoksa şeytanın sizden yara aldığını ve intikam peşinde olduğunu bilmiyor muydunuz? Yoksa şeytanın sizin düşmanınız olduğunu ve bu düşmanlığına itiraf ettiğini bilmiyor muydunuz?
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Kadın erkek, ikisi de bir ölçüde şeytanın hedef tahtasındadır. Günahta cinsiyetin hiç bir tesiri yoktur.
2 – Çıplaklık bir nevi ilahi cezadır, medeniyet veya kemal işareti değil. İlahi emirleri göz ardı etmek ve haram yiyecekleri yemek, çıplaklığa ve iffet perdesinin düşmesine sebep olur.
3 – Örtünmek fıtri bir durumdur ve tüm insanlar çocukluk çağından itibaren ayıp yerlerini örtmeye çalışır.
4 – Gerçek düşmanlarımızı tanıyalım ve onlardan gafil olmayalım. Düşmana karşı sürekli uyanık olmak gerekir, gafil değil.
Şimdi,A’raf suresinin 23. ayeti:
Gerçi Hz. Adem ve eşi Hz. Havva, şeytana aldandılar, lakin hemen hatalarını fark ettiler ve büyük bir pişmanlık içinde yüce Allah katına yöneldiler ve şöyle arz ettiler: Ey Rabbimiz biz kendimize zulmettik ve şimdi senden bizi bağışlamanı talep ediyoruz.
Şeytan ve Adem her ikisi itaatsizlik etti, lakin şeytan özür dilemek ve tevbe etmek yerine itaatsizliğini haklı göstermeye çalıştı ve hatta Allah’ın adalet ve hikmetine itiraz etti. Ancak Hz. Adem ve eşi Havva, hatalarına itiraf ettiler ve bu hatalarını telafi etmeye çalıştılar. Bu yüzden yüce Allah şeytanı kendi katından kovdu ve onu ebediyen lanetledi, fakat Adem ve Havva’yı bağışladı ve rahmetini esirgemedi.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 – Allah’a itaatsizlik etmek kendine zulmetmektir, Allah’a değil. Günah Allah’a zarar vermez, esas bize zarar verir.
2 – Hz. Adem ve Hz. Havva hem günahta ortaktı, hem tevbe de ve af dilemekte. Günah işlemekte kadın erkek arasında hiç bir fark yoktur ve genelde ahlaki erdemlilik veya rezalette cinsiyetin rolü söz konusu değildir.
3 – Ancak Allah katına günahlarımıza itiraf etmeliyiz ve bu itiraf, tevbe etmenin başlangıcıdır.
4 – Günah insanları hüsrana uğratır ve ancak tevbe ile hüsranın devam etmesini önleyebiliriz.
Yorum