Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 29 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Bakara suresinin 80. ayeti.
وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا النَّارُ إِلاَّ أَيَّاماً مَّعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِندَ اللّهِ عَهْدًا فَلَن يُخْلِفَ اللّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Yani:
İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
Geçen bölümde anlatıldığı üzere yahudi kavminin sıradan insanları semavi kitap hakkında bilgisizdi ve yüce Allah katında daha yakın oldukları ve yahudi kavminin üstün ırk olduğu gibi batıl inançlar taşıyordu. Bu ayet bu batıl hayallerden birini anlatıyor. Yahudiler günah işledikleri takdirde bile cezalarının başkalarına göre daha az olacağını ve sadece bir kaç gün azab çekeceklerini düşünüyordu.
Bu ayet bu yanlış inancı reddediyor ve bunun Allah'ı haksız yere suçlamak olduğunu belirtiyor, zira yüce Allah tüm insanları eşit yarattı ve aralarında ceza veya mükafat konusunda ayrım yapmayacağı kesindir. Genelde bir kavmin veya ırkın daha üstün olduğu düşüncesi hiç bir mantıkla bağdaşamaz ve insanlar arasında sadece takva ve salih amel, üstün kriteridir ve bu kriter kıyamet gününde alınacak ceza veya mükafatın ölçüsünü belirler.
Şimdi, Bakara suresinin 81 ve 82. ayetlerini dinliyoruz.
بَلَى مَن كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيـئَتُهُ فَأُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أُولَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Yani:
Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
Bir önceki ayet yahudilerin asla cehenneme gitmeyeceği gibi batıl bir düşünceyi gündeme getirdi ve bunan yüce Allah'a atılan bir iftira olduğunu beyan etti. bu ayet kıyamet gününde ilahi ceza ve mükafatın ölçüsü ve kriterini şöyle izah ediyor: Herkes kendi iradesi ile suç ve günah işler ve kendini bu günahlara boğacak kadar ilerleyecek olursa sürekli ateşte yanacaktır ve bundan kaçış yoktur ve bu süreçte yahudilerle başkaları arasında hiç bir farklılık söz konusu değildir. Nitekim cennete giriş şartı da iman ve salih ameldir ve hatta iman veya amel tek başına yeterli değildir.
Şimdi, Bakara suresinin 83. ayetini dinliyoruz
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
Yani:
Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Geçen bölümlerin birinde İsrailoğullarının Allah'a söz verdikleri anlatıldı, lakin hangi konularda söz verdiklerine değinilmedi. Bu ayet ve daha sonraki ayetler sözleşmenin konularını hatırlatırken yüce Allah İsrailoğullarını sözlerini tutmakdıkları için serzeniş ediyor.
Peygamberler tarafından insanlara tebliğ edilen ilahi andlaşmalar beşeri fıtrak ve mantığa uygundur ve yüce Allah bu dini değerleri tüm insanların gönlüne yerleştirmiştir.
Tüm peygamberlerin esas görevi tevhidi tebliğ etmektir. Yani yapılan her iş ancak tevhid doğrultusunda yapıldığı takdirde saadete sebep olur. Yüce Allah'ın ikinci ilahi emri ebeveynlere itaat etmek ve onlara iyilikte bulunmaktır. Çünkü onlar bizlerin yaratılışımızın vesilesidir ve ilahi lutüfler ancak onların sayesinde bize ulaşır.
Toplumun mağdur kesimlerine ve özellikle yakınlarımıza ihsanda bulunmak ebeveynlere iyiliğin yanında yer almaktadır. Böylece insanlar sadece kendilerini ve aielerini değil, aynı zamanda toplumda birlikte yaşadıkları insanlara da ilgi göstermiş olur.
Halka hizmet etmenin yanı sıra özel şekli namaz olan Allah'a ibadet etmek de gündeme gelmiştir ki bu da insanoğlunun kendi yaratanı ile sürekli irtibatının aracıdır.
Sadece davranışlarımız değil, sözlerimiz de yegane Allah'a tapan biri olarak uygun olmalıdır, üstelik bu tavır sadece bizlerle aynı inancı paylaşanlara yönelik değil, ister mümin ister kafir, tüm insanlar için geçerlidir.
Şimdi, Bakara suresinin 84. ayetini dinliyoruz
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لاَ تَسْفِكُونَ دِمَاءكُمْ وَلاَ تُخْرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ
Yani:
(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.
Daha önceki 6 ayetin devamında bu ayet insanların canı, malı ve vatanının saygınlığı ile ilgili iki konuyu beyan etmektedir.
Bir toplumun en önemli ihtiyaçlarından biri halkın güvenliğinin sağlanmasıdır. Can ve vatan güvenliği tüm semavi dinlerde gündeme gelen iki önemli konudur.
Hayat hakkı her insanın ilk hakkı olduğundan, hangi dinden ve ırktan olursa olsun öldürülmesi, büyük günah sayılır ve cezası bu dünyada kısas ve ahirette cehenneme yerleşmektir.
Vatan sevgisi fıtri ve doğal bir histir ve İslam dini bu duyguya saygı duymaktadır ve bu yüzden hiç kimse bu hakkı gaspedemez.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Irkçılık ve taviz istemek yasaktır. Tüm insanlar yüce Allah katında birdir ve hiç bir ırkın üstünlüğü söz konusu değildir.
2 - İlahi ceza ve mükafatın kriteri iman ve salih ameldir, hayal ve arzu değil ve amelsiz umutlanmak değersizdir.
3 - Bazen günah öylesine insanların ruhuna işler ki tüm ruhunu ele geçirir ve böyle birinden kötülük ve çirkinlikten başka hiç bir şey bekleyemezsiniz.
4 - Yüce Allah'ın insanlardan, saadete kavuşmaları için aldığı sözler şöyledir:
1. Tevhid.
2. Ebeveynlere iyilik.
3. Mağdurlar, yetimler ve yoksullarla ilgilenmek.
4. İnsanlarla iyi konuşmak.
5. Namaz kılmak.
6. Zekat ödemek.
7. Cinayet ve adam öldürmekten sakınmak.
8. Başkalarının evine vatanına saldırmaktan kaçınmak.
Nura giden yol ( 29 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Bakara suresinin 80. ayeti.
وَقَالُواْ لَن تَمَسَّنَا النَّارُ إِلاَّ أَيَّاماً مَّعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِندَ اللّهِ عَهْدًا فَلَن يُخْلِفَ اللّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ
Yani:
İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
Geçen bölümde anlatıldığı üzere yahudi kavminin sıradan insanları semavi kitap hakkında bilgisizdi ve yüce Allah katında daha yakın oldukları ve yahudi kavminin üstün ırk olduğu gibi batıl inançlar taşıyordu. Bu ayet bu batıl hayallerden birini anlatıyor. Yahudiler günah işledikleri takdirde bile cezalarının başkalarına göre daha az olacağını ve sadece bir kaç gün azab çekeceklerini düşünüyordu.
Bu ayet bu yanlış inancı reddediyor ve bunun Allah'ı haksız yere suçlamak olduğunu belirtiyor, zira yüce Allah tüm insanları eşit yarattı ve aralarında ceza veya mükafat konusunda ayrım yapmayacağı kesindir. Genelde bir kavmin veya ırkın daha üstün olduğu düşüncesi hiç bir mantıkla bağdaşamaz ve insanlar arasında sadece takva ve salih amel, üstün kriteridir ve bu kriter kıyamet gününde alınacak ceza veya mükafatın ölçüsünü belirler.
Şimdi, Bakara suresinin 81 ve 82. ayetlerini dinliyoruz.
بَلَى مَن كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيـئَتُهُ فَأُوْلَـئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أُولَـئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Yani:
Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
Bir önceki ayet yahudilerin asla cehenneme gitmeyeceği gibi batıl bir düşünceyi gündeme getirdi ve bunan yüce Allah'a atılan bir iftira olduğunu beyan etti. bu ayet kıyamet gününde ilahi ceza ve mükafatın ölçüsü ve kriterini şöyle izah ediyor: Herkes kendi iradesi ile suç ve günah işler ve kendini bu günahlara boğacak kadar ilerleyecek olursa sürekli ateşte yanacaktır ve bundan kaçış yoktur ve bu süreçte yahudilerle başkaları arasında hiç bir farklılık söz konusu değildir. Nitekim cennete giriş şartı da iman ve salih ameldir ve hatta iman veya amel tek başına yeterli değildir.
Şimdi, Bakara suresinin 83. ayetini dinliyoruz
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ
Yani:
Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Geçen bölümlerin birinde İsrailoğullarının Allah'a söz verdikleri anlatıldı, lakin hangi konularda söz verdiklerine değinilmedi. Bu ayet ve daha sonraki ayetler sözleşmenin konularını hatırlatırken yüce Allah İsrailoğullarını sözlerini tutmakdıkları için serzeniş ediyor.
Peygamberler tarafından insanlara tebliğ edilen ilahi andlaşmalar beşeri fıtrak ve mantığa uygundur ve yüce Allah bu dini değerleri tüm insanların gönlüne yerleştirmiştir.
Tüm peygamberlerin esas görevi tevhidi tebliğ etmektir. Yani yapılan her iş ancak tevhid doğrultusunda yapıldığı takdirde saadete sebep olur. Yüce Allah'ın ikinci ilahi emri ebeveynlere itaat etmek ve onlara iyilikte bulunmaktır. Çünkü onlar bizlerin yaratılışımızın vesilesidir ve ilahi lutüfler ancak onların sayesinde bize ulaşır.
Toplumun mağdur kesimlerine ve özellikle yakınlarımıza ihsanda bulunmak ebeveynlere iyiliğin yanında yer almaktadır. Böylece insanlar sadece kendilerini ve aielerini değil, aynı zamanda toplumda birlikte yaşadıkları insanlara da ilgi göstermiş olur.
Halka hizmet etmenin yanı sıra özel şekli namaz olan Allah'a ibadet etmek de gündeme gelmiştir ki bu da insanoğlunun kendi yaratanı ile sürekli irtibatının aracıdır.
Sadece davranışlarımız değil, sözlerimiz de yegane Allah'a tapan biri olarak uygun olmalıdır, üstelik bu tavır sadece bizlerle aynı inancı paylaşanlara yönelik değil, ister mümin ister kafir, tüm insanlar için geçerlidir.
Şimdi, Bakara suresinin 84. ayetini dinliyoruz
وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لاَ تَسْفِكُونَ دِمَاءكُمْ وَلاَ تُخْرِجُونَ أَنفُسَكُم مِّن دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ
Yani:
(Ey İsrailoğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.
Daha önceki 6 ayetin devamında bu ayet insanların canı, malı ve vatanının saygınlığı ile ilgili iki konuyu beyan etmektedir.
Bir toplumun en önemli ihtiyaçlarından biri halkın güvenliğinin sağlanmasıdır. Can ve vatan güvenliği tüm semavi dinlerde gündeme gelen iki önemli konudur.
Hayat hakkı her insanın ilk hakkı olduğundan, hangi dinden ve ırktan olursa olsun öldürülmesi, büyük günah sayılır ve cezası bu dünyada kısas ve ahirette cehenneme yerleşmektir.
Vatan sevgisi fıtri ve doğal bir histir ve İslam dini bu duyguya saygı duymaktadır ve bu yüzden hiç kimse bu hakkı gaspedemez.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Irkçılık ve taviz istemek yasaktır. Tüm insanlar yüce Allah katında birdir ve hiç bir ırkın üstünlüğü söz konusu değildir.
2 - İlahi ceza ve mükafatın kriteri iman ve salih ameldir, hayal ve arzu değil ve amelsiz umutlanmak değersizdir.
3 - Bazen günah öylesine insanların ruhuna işler ki tüm ruhunu ele geçirir ve böyle birinden kötülük ve çirkinlikten başka hiç bir şey bekleyemezsiniz.
4 - Yüce Allah'ın insanlardan, saadete kavuşmaları için aldığı sözler şöyledir:
1. Tevhid.
2. Ebeveynlere iyilik.
3. Mağdurlar, yetimler ve yoksullarla ilgilenmek.
4. İnsanlarla iyi konuşmak.
5. Namaz kılmak.
6. Zekat ödemek.
7. Cinayet ve adam öldürmekten sakınmak.
8. Başkalarının evine vatanına saldırmaktan kaçınmak.
Yorum