Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 55 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Allah'ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun değerli dinleyiciler. Bir başka Nur tefsirinde tekrar sizlerle birlikteyiz.
Şimdi Bakara suresinin 200 ila 202. ayetlerine kulak veriyoruz.
فَإِذَا قَضَيْتُم مَّنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ (*) وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ (*) أُولَـئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Yani:
Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur.
Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.
İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir.
Tarihte belirtildiği üzere İslam öncesinde Araplar hac merasiminden sonra bir yerde toplanır ve herkes kendi aşireti ve atalarının onurlu işlerinden bahsederdi. Kuran-ı Kerim ise şöyle buyurmakta:
Atalarınızla övünmek yerine Allah'ı anın ve O'nun geçmişte sunduğu nimetlere şükredin ve geleceğinizi de O'ndan talep edin.
Kuran-ı Kerim şöyle devam etmekte: İnsanlar iki gruptur. Bir grup o kutsal mekânda hac merasimini yerine getirdikten sonra sadece bu dünyayı ve dünyevi ihtiyaçlarını düşünür ve Allah'tan da bundan başka bir şey istemez. Kuşkusuz bu kesim, insanların her şeye ihtiyacı olduğu kıyamet gününde eli boştur. Ancak ikinci grup dualarında hem erdemliliğe ulaşmaları için gereken bu dünyaları ve hem akıbetleri olan kıyamet günü için talepte bulunur.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Allah'a dua ederken yüzeysel bakmamalı ve sadece bir kaç günlük şu fani dünyayı görmemeliyiz.
2 - İslam, denge ve ılımlılık dinidir ve dünya ile ahireti birlikte gündeme getirerek Müslümanların kendilerini ve toplumlarını geliştirmeyi düşünmediklerinin zannedilmemesini sağlamaktadır.
3 - Allah'tan hayrımızı ve saadetimizi istemeliyiz ve sırf ufak tefek şeyler için duada bulunmamalıyız, çünkü bizler geleceğimizden ve hangi şeyin maslahatımıza olduğundan habersiziz.
Şimdi, Bakara suresinin 203. ayetini dinliyoruz.
وَاذْكُرُواْ اللّهَ فِي أَيَّامٍ مَّعْدُودَاتٍ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ لِمَنِ اتَّقَى وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Yani:
Sayılı günlerde (eyyam-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Hac sırasında geçmişlerimizle övünmek yerine Allah'ı anmayı tavsiye eden geçen ayetin devamında bu ayet belli zamanları gündeme getiriyor. Kurban bayramı merasiminden sonra hacılar ayın 11, 12 ve 13. günlerini de Mina'da geçiriyor. Bu mekan varlık alemini düşünmek ve Allah'a ibadet etmek ve O'nu anmak için en uygun mekanlardan biridir. Bu yüzden bu ayet de kavimler ve aşiretlerin iftiharlarını söylemek yerine Allah'ı zikredin şeklinde buyuruyor.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - İnsan takva ehli olursa yüce Allah işleri ona kolaylaştırır ve amelleri az olsa bile kabul eder ve zayıf yönlerini görmezden gelir.
Şimdi, Bakara suresinin 204. ayetini dinliyoruz.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
Yani:
İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır.
Bu ayet bazı münafıkların nifak çıkarma çabalarına değinirken bazı insanların sözde iman ettiklerini beyan ederek dünyevi yaşamdan müminleri şaşırtacak şekilde söz ettiklerini anlatıyor.
Kuran-ı Kerim bu tür insanların tehlikesi konusunda uyarıda bulunarak şöyle buyuruyor: Bu tür insanlara güvenmeyin. Onların gönlünde iman yoktur, hatta müminlere düşmandır, fakat düşmanlıklarını gizlemektedirler.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Güzel görünen, cazip konuşanlara kanmamalıyız. Sözü söyleyenin bu sözlerden hangi amaçları güttüğünü bilmek gerekir. Acaba bu sözler bizde dünyevi istekleri mi, yoksa ahiret aşkını mı takviye ediyor, ona bakmalıyız.
Şimdi, Bakara suresinin 205. ayetini dinliyoruz.
وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ
Yani:
O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.
Güzel sözler söyleyen ve iktidar olurlarsa toplumda refah ve güvenliği yaygınlaştıracaklarını ileri sürenler iktidar olunca dünyevi hırsları yüzünden insanların yaşamını heba ediyor ve toplumun ekonomisini çökerterek gençleri de sapkınlığa uğratıyor.
Kuran-ı Kerim diğer ayetlerde şöyle buyuruyor: Ne zaman salih insanlar iktidar olursa insanların dini ve dünyasını düzeltmeye çalışır ve ayrıca yüce Allah ile en güzel irtibat yolu olan namazı toplumda yaygınlaştırır ve mağdur insanlara maddi yardım olan zekâtı da geliştirir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Başkaları ile karşılaştığımız zaman sadece sözlerine kulak vermemeli, aynı zamanda amellerine de bakmalıyız. Acaba onların amelleri toplumun hayrına mı, yoksa fesadın yayılmasına mı sebep oluyor, ona bakmalıyız.
Nura giden yol ( 55 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Allah'ın selam, rahmet ve bereketi üzerinize olsun değerli dinleyiciler. Bir başka Nur tefsirinde tekrar sizlerle birlikteyiz.
Şimdi Bakara suresinin 200 ila 202. ayetlerine kulak veriyoruz.
فَإِذَا قَضَيْتُم مَّنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُواْ اللّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءكُمْ أَوْ أَشَدَّ ذِكْرًا فَمِنَ النَّاسِ مَن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الآخِرَةِ مِنْ خَلاَقٍ (*) وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ (*) أُولَـئِكَ لَهُمْ نَصِيبٌ مِّمَّا كَسَبُواْ وَاللّهُ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Yani:
Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur.
Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru! derler.
İşte onlar için, kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir.
Tarihte belirtildiği üzere İslam öncesinde Araplar hac merasiminden sonra bir yerde toplanır ve herkes kendi aşireti ve atalarının onurlu işlerinden bahsederdi. Kuran-ı Kerim ise şöyle buyurmakta:
Atalarınızla övünmek yerine Allah'ı anın ve O'nun geçmişte sunduğu nimetlere şükredin ve geleceğinizi de O'ndan talep edin.
Kuran-ı Kerim şöyle devam etmekte: İnsanlar iki gruptur. Bir grup o kutsal mekânda hac merasimini yerine getirdikten sonra sadece bu dünyayı ve dünyevi ihtiyaçlarını düşünür ve Allah'tan da bundan başka bir şey istemez. Kuşkusuz bu kesim, insanların her şeye ihtiyacı olduğu kıyamet gününde eli boştur. Ancak ikinci grup dualarında hem erdemliliğe ulaşmaları için gereken bu dünyaları ve hem akıbetleri olan kıyamet günü için talepte bulunur.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Allah'a dua ederken yüzeysel bakmamalı ve sadece bir kaç günlük şu fani dünyayı görmemeliyiz.
2 - İslam, denge ve ılımlılık dinidir ve dünya ile ahireti birlikte gündeme getirerek Müslümanların kendilerini ve toplumlarını geliştirmeyi düşünmediklerinin zannedilmemesini sağlamaktadır.
3 - Allah'tan hayrımızı ve saadetimizi istemeliyiz ve sırf ufak tefek şeyler için duada bulunmamalıyız, çünkü bizler geleceğimizden ve hangi şeyin maslahatımıza olduğundan habersiziz.
Şimdi, Bakara suresinin 203. ayetini dinliyoruz.
وَاذْكُرُواْ اللّهَ فِي أَيَّامٍ مَّعْدُودَاتٍ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوْمَيْنِ فَلاَ إِثْمَ عَلَيْهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلا إِثْمَ عَلَيْهِ لِمَنِ اتَّقَى وَاتَّقُواْ اللّهَ وَاعْلَمُوا أَنَّكُمْ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Yani:
Sayılı günlerde (eyyam-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Hac sırasında geçmişlerimizle övünmek yerine Allah'ı anmayı tavsiye eden geçen ayetin devamında bu ayet belli zamanları gündeme getiriyor. Kurban bayramı merasiminden sonra hacılar ayın 11, 12 ve 13. günlerini de Mina'da geçiriyor. Bu mekan varlık alemini düşünmek ve Allah'a ibadet etmek ve O'nu anmak için en uygun mekanlardan biridir. Bu yüzden bu ayet de kavimler ve aşiretlerin iftiharlarını söylemek yerine Allah'ı zikredin şeklinde buyuruyor.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - İnsan takva ehli olursa yüce Allah işleri ona kolaylaştırır ve amelleri az olsa bile kabul eder ve zayıf yönlerini görmezden gelir.
Şimdi, Bakara suresinin 204. ayetini dinliyoruz.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّهَ عَلَى مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
Yani:
İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana (samimi olduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır.
Bu ayet bazı münafıkların nifak çıkarma çabalarına değinirken bazı insanların sözde iman ettiklerini beyan ederek dünyevi yaşamdan müminleri şaşırtacak şekilde söz ettiklerini anlatıyor.
Kuran-ı Kerim bu tür insanların tehlikesi konusunda uyarıda bulunarak şöyle buyuruyor: Bu tür insanlara güvenmeyin. Onların gönlünde iman yoktur, hatta müminlere düşmandır, fakat düşmanlıklarını gizlemektedirler.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Güzel görünen, cazip konuşanlara kanmamalıyız. Sözü söyleyenin bu sözlerden hangi amaçları güttüğünü bilmek gerekir. Acaba bu sözler bizde dünyevi istekleri mi, yoksa ahiret aşkını mı takviye ediyor, ona bakmalıyız.
Şimdi, Bakara suresinin 205. ayetini dinliyoruz.
وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيِهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ وَاللّهُ لاَ يُحِبُّ الفَسَادَ
Yani:
O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.
Güzel sözler söyleyen ve iktidar olurlarsa toplumda refah ve güvenliği yaygınlaştıracaklarını ileri sürenler iktidar olunca dünyevi hırsları yüzünden insanların yaşamını heba ediyor ve toplumun ekonomisini çökerterek gençleri de sapkınlığa uğratıyor.
Kuran-ı Kerim diğer ayetlerde şöyle buyuruyor: Ne zaman salih insanlar iktidar olursa insanların dini ve dünyasını düzeltmeye çalışır ve ayrıca yüce Allah ile en güzel irtibat yolu olan namazı toplumda yaygınlaştırır ve mağdur insanlara maddi yardım olan zekâtı da geliştirir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Başkaları ile karşılaştığımız zaman sadece sözlerine kulak vermemeli, aynı zamanda amellerine de bakmalıyız. Acaba onların amelleri toplumun hayrına mı, yoksa fesadın yayılmasına mı sebep oluyor, ona bakmalıyız.
Yorum