Ynt: Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 100 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Al-i İmran suresinin 143. ayeti.
وَلَقَدْ كُنتُمْ تَمَنَّوْنَ الْمَوْتَ مِن قَبْلِ أَن تَلْقَوْهُ فَقَدْ رَأَيْتُمُوهُ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ
Yani:
Andolsun ki siz, ölümle yüz yüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz.
Bedir savaşında Müslümanların zaferine karşın bazıları da şehit düştü. Bazı müslümanlar keşke biz de Bedir savaşında şehid düşseydik dediler, ancak aynı insanlar Uhud savaşında yenilginin işaretlerini görünce kaçtılar ve İslam peygamberini yalnız bıraktılar. Bu ayet bu insanları eleştirirken şöyle buyurmakta:
Neden amel meydanında can havline düşerek seyirci kaldınız ve Allah'ın dini ve resulünü korumadınız?
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Arzu ve umutlarımıza aldanmayalım, çünkü amel meydanında ilahi sınavdan nasıl çıkacağımız belli değildir.
2 - İman iddiasında bulunan çoktur, lakin az sayıda insan canını feda ederek imanından el çekmez istemez.
Şimdi,Al-i İmran suresinin 144. ayetini dinliyoruz.
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىَ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللّهُ الشَّاكِرِينَ
Yani:
Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?
Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.
Uhud savaşında yayılan bir şayia da İslam peygamberinin şehit düştüğüydü. Allah resulünün yüzünde akan kanı gören düşman ordusundan biri Muhammed öldürüldü, diye haykırdı. Bu olay bir yandan kâfirlerin moralini yükseltirken Müslümanların korkusuna ve kaçmalarına neden oldu. Tabi bu arada bazıları Muhammed olmasa da onun ve Allah'ın yolu devam ediyor, neden kaçıyorsunuz, diye haykırdılar.
Bu ayet Müslümanlara hitaben şöyle buyurmakta: Sizin peygamberinizden önce de bir çok peygamber geldi. Acaba onlar öldükten sonra izleyenleri dinden el mi çektiler ki sizler Muhammed'in ölümü ile bu kadar çabuk sarsıldınız ve kaçmayı düşünüyorsunuz? Oysa peygamber hala yaşıyor ve bu, bir şayiadan ibaretti ki düşman tarafından yayıldı. Acaba peygamberin varlık nimetine şükran böyle mi olmalı ki bu kadar kolay ondan ve inancından vazgeçiyorsunuz?
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Peygamberler de diğer insanlar gibi ölüm ve yaşamları doğa kanununa tabidir ve onlardan ebedi hayat beklememek gerekir.
2 - Peygamberin ömrü kısıtlıdır, yolu değil. Bizler Allah'a taparız, insanlara değil ki peygamberin şehadeti ile İslam'dan vazgeçelim.
3 - İnsanların dinden dönmesi Allah'a ve dinine zarar vermez, çünkü O, insanlara muhtaç değildir.
4 - İmanımızı öylesine güçlendirmeliyiz ki hatta peygamberin yokluğu onu sarsmasın.
Şimdi,Al-i İmran suresinin 145. ayetini dinliyoruz.
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلاَّ بِإِذْنِ الله كِتَابًا مُّؤَجَّلاً وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِهِ مِنْهَا وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ الآخِرَةِ نُؤْتِهِ مِنْهَا وَسَنَجْزِي الشَّاكِرِينَ
Yani:
Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın.
(Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Savaştan kaçmanın en önemli sebeplerinden biri, canımızı ölümden kurtarmaktır. Bu yüzden bu ayet şöyle buyurmakta: Ölümünüz Allah'ın elindedir ve zamanı gelince gerçekleşir. Nice yaşlı insanlar savaşa gitmiş, sağ salim dönmüştür ve nice gençler savaştan kaçmış ama cepheden uzak bir yerde bu dünyadan ayrılmıştır.
Kuran-ı Kerim daha sonra savaşa katılanların saiklerine değinerek şöyle devam etmekte: Kimileri ganimet toplamak ve beytülmale ortak olmak için cepheye gider ve amacına da ulaşır. Kimileri ise ahiret mükâfatı ve şehadet aşkı ile cepheye gider ki bunlar da istediklerine kavuşur.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Savaştan kaçmakla ölümden kaçamayız. Cepheye giden herkes ölemeyeceği gibi evde kalan herkes de ölümden kurtulamaz.
2 - Ölüm bizim elimizde değildir, ama saikler bizim elimizdedir. Fani dünya yerine ahiret dünyasını hedef alalım, çünkü ölüm son değil, başlangıçtır.
Şimdi,Al-i İmran suresinin 146 ila 148. ayetlerini dinliyoruz.
وَكَأَيِّن مِّن نَّبِيٍّ قَاتَلَ مَعَهُ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا وَهَنُواْ لِمَا أَصَابَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَمَا ضَعُفُواْ وَمَا اسْتَكَانُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ (*) وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ (*) فَآتَاهُمُ اللّهُ ثَوَابَ الدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ الآخِرَةِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Yani:
Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever.
Müslümanları Uhud savaşından kaçtıkları için eleştiren geçen ayetlerin devamında bu ayetler geçmiş peygamberlerin tarihine değinerek şöyle buyurmakta:
Sizden önce de birçok peygamber Allah yolunda savaştı ve mümin ve muhlis sahabeleri vardı, öyle ki onlar savaşlarda tüm zorluklara ve aldıkları yaralara karşın asla Allah dininden dönmedi ve hiç bir zafiyet göstermediler. Neden siz müslümanlar onları izlemiyor ve İslam peygamberini savaş meydanında düşmanların ortasında yalnız bırakıyorsunuz?
Kuran-ı Kerim daha sonra Allah için savaşanların en önemli özelliklerinden birine temas ederek şöyle devam ediyor: Onların hepsi onca çaba ve cihada karşın asla Allah'a dua etmeyi unutmadı ve Allah katına yalvararak hakkın batıla galip gelmesini niyaz etti. Yüce Allah da onların dualarını kabul etti ve kâfirlere karşı zafer kazandırarak onlara savaş ganimetleri ve maddi refahı sundu ve ayrıca uhrevi mükâfatla mükâfatlandırdı.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Tarihin önde gelen büyük insanlarının hak yolundaki direnişinden ders alalım ve gevşeklikten kaçınalım.
2 - Allah'a iman etmek savaş cephesinde direnişin kaynağıdır.
3 - Peygamberlerin tarihi sürekli mücadele ve cihatla geçmiştir, refahla değil.
4 - Görevi yerine getirmek için direnmek önemlidir, ister kazanalım, ister kaybedelim.
5 - Cephede yenilginin etkenlerinden biri günah ve israftır. Bu yüzden muhlis savaşçılar Allah'a dua ederek zafer yolunda var olan engelleri ortadan kaldırır.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234114-nura-giden-yol--100
Nura giden yol ( 100 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Al-i İmran suresinin 143. ayeti.
وَلَقَدْ كُنتُمْ تَمَنَّوْنَ الْمَوْتَ مِن قَبْلِ أَن تَلْقَوْهُ فَقَدْ رَأَيْتُمُوهُ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ
Yani:
Andolsun ki siz, ölümle yüz yüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz.
Bedir savaşında Müslümanların zaferine karşın bazıları da şehit düştü. Bazı müslümanlar keşke biz de Bedir savaşında şehid düşseydik dediler, ancak aynı insanlar Uhud savaşında yenilginin işaretlerini görünce kaçtılar ve İslam peygamberini yalnız bıraktılar. Bu ayet bu insanları eleştirirken şöyle buyurmakta:
Neden amel meydanında can havline düşerek seyirci kaldınız ve Allah'ın dini ve resulünü korumadınız?
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Arzu ve umutlarımıza aldanmayalım, çünkü amel meydanında ilahi sınavdan nasıl çıkacağımız belli değildir.
2 - İman iddiasında bulunan çoktur, lakin az sayıda insan canını feda ederek imanından el çekmez istemez.
Şimdi,Al-i İmran suresinin 144. ayetini dinliyoruz.
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىَ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللّهُ الشَّاكِرِينَ
Yani:
Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?
Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.
Uhud savaşında yayılan bir şayia da İslam peygamberinin şehit düştüğüydü. Allah resulünün yüzünde akan kanı gören düşman ordusundan biri Muhammed öldürüldü, diye haykırdı. Bu olay bir yandan kâfirlerin moralini yükseltirken Müslümanların korkusuna ve kaçmalarına neden oldu. Tabi bu arada bazıları Muhammed olmasa da onun ve Allah'ın yolu devam ediyor, neden kaçıyorsunuz, diye haykırdılar.
Bu ayet Müslümanlara hitaben şöyle buyurmakta: Sizin peygamberinizden önce de bir çok peygamber geldi. Acaba onlar öldükten sonra izleyenleri dinden el mi çektiler ki sizler Muhammed'in ölümü ile bu kadar çabuk sarsıldınız ve kaçmayı düşünüyorsunuz? Oysa peygamber hala yaşıyor ve bu, bir şayiadan ibaretti ki düşman tarafından yayıldı. Acaba peygamberin varlık nimetine şükran böyle mi olmalı ki bu kadar kolay ondan ve inancından vazgeçiyorsunuz?
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Peygamberler de diğer insanlar gibi ölüm ve yaşamları doğa kanununa tabidir ve onlardan ebedi hayat beklememek gerekir.
2 - Peygamberin ömrü kısıtlıdır, yolu değil. Bizler Allah'a taparız, insanlara değil ki peygamberin şehadeti ile İslam'dan vazgeçelim.
3 - İnsanların dinden dönmesi Allah'a ve dinine zarar vermez, çünkü O, insanlara muhtaç değildir.
4 - İmanımızı öylesine güçlendirmeliyiz ki hatta peygamberin yokluğu onu sarsmasın.
Şimdi,Al-i İmran suresinin 145. ayetini dinliyoruz.
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلاَّ بِإِذْنِ الله كِتَابًا مُّؤَجَّلاً وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِهِ مِنْهَا وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ الآخِرَةِ نُؤْتِهِ مِنْهَا وَسَنَجْزِي الشَّاكِرِينَ
Yani:
Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın.
(Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
Savaştan kaçmanın en önemli sebeplerinden biri, canımızı ölümden kurtarmaktır. Bu yüzden bu ayet şöyle buyurmakta: Ölümünüz Allah'ın elindedir ve zamanı gelince gerçekleşir. Nice yaşlı insanlar savaşa gitmiş, sağ salim dönmüştür ve nice gençler savaştan kaçmış ama cepheden uzak bir yerde bu dünyadan ayrılmıştır.
Kuran-ı Kerim daha sonra savaşa katılanların saiklerine değinerek şöyle devam etmekte: Kimileri ganimet toplamak ve beytülmale ortak olmak için cepheye gider ve amacına da ulaşır. Kimileri ise ahiret mükâfatı ve şehadet aşkı ile cepheye gider ki bunlar da istediklerine kavuşur.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Savaştan kaçmakla ölümden kaçamayız. Cepheye giden herkes ölemeyeceği gibi evde kalan herkes de ölümden kurtulamaz.
2 - Ölüm bizim elimizde değildir, ama saikler bizim elimizdedir. Fani dünya yerine ahiret dünyasını hedef alalım, çünkü ölüm son değil, başlangıçtır.
Şimdi,Al-i İmran suresinin 146 ila 148. ayetlerini dinliyoruz.
وَكَأَيِّن مِّن نَّبِيٍّ قَاتَلَ مَعَهُ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا وَهَنُواْ لِمَا أَصَابَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَمَا ضَعُفُواْ وَمَا اسْتَكَانُواْ وَاللّهُ يُحِبُّ الصَّابِرِينَ (*) وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلاَّ أَن قَالُواْ ربَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ (*) فَآتَاهُمُ اللّهُ ثَوَابَ الدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ الآخِرَةِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Yani:
Nice peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever.
Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever.
Müslümanları Uhud savaşından kaçtıkları için eleştiren geçen ayetlerin devamında bu ayetler geçmiş peygamberlerin tarihine değinerek şöyle buyurmakta:
Sizden önce de birçok peygamber Allah yolunda savaştı ve mümin ve muhlis sahabeleri vardı, öyle ki onlar savaşlarda tüm zorluklara ve aldıkları yaralara karşın asla Allah dininden dönmedi ve hiç bir zafiyet göstermediler. Neden siz müslümanlar onları izlemiyor ve İslam peygamberini savaş meydanında düşmanların ortasında yalnız bırakıyorsunuz?
Kuran-ı Kerim daha sonra Allah için savaşanların en önemli özelliklerinden birine temas ederek şöyle devam ediyor: Onların hepsi onca çaba ve cihada karşın asla Allah'a dua etmeyi unutmadı ve Allah katına yalvararak hakkın batıla galip gelmesini niyaz etti. Yüce Allah da onların dualarını kabul etti ve kâfirlere karşı zafer kazandırarak onlara savaş ganimetleri ve maddi refahı sundu ve ayrıca uhrevi mükâfatla mükâfatlandırdı.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Tarihin önde gelen büyük insanlarının hak yolundaki direnişinden ders alalım ve gevşeklikten kaçınalım.
2 - Allah'a iman etmek savaş cephesinde direnişin kaynağıdır.
3 - Peygamberlerin tarihi sürekli mücadele ve cihatla geçmiştir, refahla değil.
4 - Görevi yerine getirmek için direnmek önemlidir, ister kazanalım, ister kaybedelim.
5 - Cephede yenilginin etkenlerinden biri günah ve israftır. Bu yüzden muhlis savaşçılar Allah'a dua ederek zafer yolunda var olan engelleri ortadan kaldırır.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234114-nura-giden-yol--100
Yorum