Ynt: Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 115 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Nisa suresinin 11 ve 12. ayetlerine kulak veriyoruz.
يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا (*) وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ أَزْوَاجُكُمْ إِن لَّمْ يَكُن لَّهُنَّ وَلَدٌ فَإِن كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِينَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ وَلَهُنَّ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْتُمْ إِن لَّمْ يَكُن لَّكُمْ وَلَدٌ فَإِن كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُم مِّن بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ وَإِن كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلاَلَةً أَو امْرَأَةٌ وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ فَإِن كَانُوَاْ أَكْثَرَ مِن ذَلِكَ فَهُمْ شُرَكَاء فِي الثُّلُثِ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصَى بِهَآ أَوْ دَيْنٍ غَيْرَ مُضَآرٍّ وَصِيَّةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَلِيمٌ
Yani:
Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın
iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin
mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan
hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah
ilim ve hikmet sahibidir.
Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır
(zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, ana babası ve çocukları
bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan
fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar
Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkiyle bilendir, halîmdir.
Din ahkâmı, beşeri yaratan yegâne Allah tarafından olduğundan, dolaysıyla getirdiği kanunlar da beşerin doğal ve fıtri ihtiyaçlarına da uygundur. Bizim başka bir dünyaya gitmemizin kanalı olan ölüm, beşerin tüm dünyevi mülkiyet hakkını ve maddi işler üzerindeki hâkimiyetini keser. Ancak burada akla bir soru gelmektedir, o da şöyle ki insanın bir ömür boyunca elde ettikleri ne olacak ve kime teslim edilecektir?
Bazı kavimlerde vefat eden kimsenin malı sadece baba, kardeş ve erkek evladı gibi kimseler arasında paylaşılır ve eş ve kız çocukları mirastan mahrum bırakılırdı. Günümüz dünyasında bazı ülkelerde de vefat eden kimsenin tüm malları kamu malları olarak sayılıyor ve çocukları veya akrabalarının hiç bir hakkı bulunmuyor. Lakin İslam dini tamamen doğal ve fıtri olan ve anne ve babanın cismi ve ruhi özelliklerini evlatlara taşıyan veraset kanununa göre insanların mal ve servetini mirasçıların arasında paylaştırıyor ve ölen kimsenin malının eşi ve çocukları ve yakınlarına ait olduğunu belirtiyor. Tabi İslam dini vefat eden kimseye de ölümünden malının bir bölümünü, bir başka ifade ile üçte birini istediği şekilde paylaştırma hakkı da tanıyor. Buna göre bazı insanlar yaşamları için gerekli miktarda mal ve serveti olduğu halde ömrünün sonuna kadar çalışıyor, çünkü ölümünden sonra bile malının, kendisinden sonra adını yaşatacak olan evlatlarına verileceğini biliyor. Bu yüzden İslam dini en başta mirası evlatlar arasında paylaştırıyor ve daha sonra mirastan pay alabilecek şartlara sahip olanların arasında paylaştırıyor. Bu paylaştırmada erkeklerin hakkı kız evlatların iki katıdır, çünkü evin geçimi erkeklerin üzerinedir ve onlar çalışmak ve gelir elde etmek için daha fazla paraya ve sermayeye ihtiyacı vardır. Gerçi bu yasa görece olarak kadınların zararınadır, ancak dinin diğer hükümleri ile birlikte ele alındığında gerçekte kadınların yararına olduğu açıkça ortaya çıkar. Çünkü İslam'ın aile düzeninde kadınların geçim konusunda hiç bir sorumlulukları yoktur ve evin tüm ihtiyaçlarını karşılamak erkeğin görevidir. Dolaysıyla kadınlar paylarına düşen mirası tamamen kendine saklayabilir veya en azından sadece kendi işlerinde harcayabilir. Oysa erkekler mirasın en az yarısı kadarını aile ve eşinin yaşamı için ve hatta mehir ve nafaka için harcaması gerekir. Gerçekte kadın hem kendi payına düşen mirasın hem de erkeğin payının yarısının sahibi ve ortağıdır, öyle ki birini tasarruf olarak saklayabilir ve birini de harcayabilir. Oysa erkeğin kadının hakkı üzerine hiç bir hakkı yoktur ve ayrıca onun tüm ihtiyaçlarını da karşılamalıdır.
Nisa suresinin bu iki ayeti mirasın nasıl evlatlar, ebeveyn ve eş arasında paylaşılması gerektiğine açıklık getirmekte, fakat bu paylaşımın sadece bir bölümünü anlatmakta ve bu yüzden detayları için muteber rivayetlere başvurmak gerekmektedir. Öte yandan şunu unutmamak gerekir ki mirasın paylaşımı vefat eden kimsenin borçlarının ödenmesi ve yine vasiyetinin uygulanmasının ardından yapılmalıdır, çünkü ölen kimsenin kendi hakkı ve halkın hakkı, varislerden önce gelir.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Evladın varlığı, babasının varlığının devamı sayıldığı gibi babanın mallarının ilk varisleri de evlatlarıdır. O zaman hiç kimse onları mirastan mahrum bırakamaz ve hatta ebeveynler de onların hakkını kesemez.
2 - Gerçi kadınların mirastan payı erkeklerin yarısı kadardır, lakin bu fark sosyal yaşamdaki gerçek farklılıkların üzerine kurulmuş ve gerçekte hikmet sahibi yüce Allah'ın hükmüne göredir. İman gereği ise Allah'ın hükümlerine teslim olmaktır.
3 - Halkın hakkını ödemek ve bu hakkı gözetlemek o kadar önemlidir ki bu iki ayette dört kez vurgulanmıştır, böylece varisler başkalarının hakkını unutmaması gerekir.
Şimdi,Nisa suresinin 13 ve 14. ayetlerini dinliyoruz.
تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (*) وَمَن يَعْصِ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Yani:
Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan
cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir
azap vardır.
Mirasla ilgili hükümleri içeren ayetlerin devamında bu ayetler mümin kulları mali konularda ve özellikle miras hakkında Allah'ın emirlerine itaat etmeyi emrederken her türlü isyan ve baş kaldırıdan men ediyor. Çünkü ilahi hükümlere baş kaldırmanın cezası çok ağırdır. Bu ayetler açık bir şekilde Allah'a itaat etmenin sadece O'na ibadet etmek olmadığını, halkın sosyal ve iktisadi konularda haklarının riayet edilmesinin de dindarlık ve Allah'a itaat etmenin şartı olduğunu ve bu durumda hem birey ve hem toplumun saadete ereceğini vurguluyor.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Dünyevi ve uhrevi saadete ermenin yolu, din ahkâmına uymaktır, nefsanî istek veya beşeri kanunlara uymak değil.
2 - Halkın haklarına tecavüz edenler kâfirler zümresinden sayılacak ve ağır bir şekilde cezalandırılacaktır.
3 - Gerçi vefat eden kimse borçlarının verilmesini veya malının evlatları arasında paylaşılmasını gözetlemek için yoktur, lakin onun Allah'ı
hazır bulunmaktadır ve halkın ve varislerin hakkına el uzatanları en ağır bir şekilde cezalandıracaktır.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234227-nura-giden-yol--115
Nura giden yol ( 115 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Nisa suresinin 11 ve 12. ayetlerine kulak veriyoruz.
يُوصِيكُمُ اللّهُ فِي أَوْلاَدِكُمْ لِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ الأُنثَيَيْنِ فَإِن كُنَّ نِسَاء فَوْقَ اثْنَتَيْنِ فَلَهُنَّ ثُلُثَا مَا تَرَكَ وَإِن كَانَتْ وَاحِدَةً فَلَهَا النِّصْفُ وَلأَبَوَيْهِ لِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ مِمَّا تَرَكَ إِن كَانَ لَهُ وَلَدٌ فَإِن لَّمْ يَكُن لَّهُ وَلَدٌ وَوَرِثَهُ أَبَوَاهُ فَلأُمِّهِ الثُّلُثُ فَإِن كَانَ لَهُ إِخْوَةٌ فَلأُمِّهِ السُّدُسُ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِي بِهَا أَوْ دَيْنٍ آبَآؤُكُمْ وَأَبناؤُكُمْ لاَ تَدْرُونَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ لَكُمْ نَفْعاً فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيما حَكِيمًا (*) وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ أَزْوَاجُكُمْ إِن لَّمْ يَكُن لَّهُنَّ وَلَدٌ فَإِن كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصِينَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ وَلَهُنَّ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْتُمْ إِن لَّمْ يَكُن لَّكُمْ وَلَدٌ فَإِن كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُم مِّن بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَا أَوْ دَيْنٍ وَإِن كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلاَلَةً أَو امْرَأَةٌ وَلَهُ أَخٌ أَوْ أُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا السُّدُسُ فَإِن كَانُوَاْ أَكْثَرَ مِن ذَلِكَ فَهُمْ شُرَكَاء فِي الثُّلُثِ مِن بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصَى بِهَآ أَوْ دَيْنٍ غَيْرَ مُضَآرٍّ وَصِيَّةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَلِيمٌ
Yani:
Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın
iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin
mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan
hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah
ilim ve hikmet sahibidir.
Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır
(zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, ana babası ve çocukları
bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan
fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar
Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkiyle bilendir, halîmdir.
Din ahkâmı, beşeri yaratan yegâne Allah tarafından olduğundan, dolaysıyla getirdiği kanunlar da beşerin doğal ve fıtri ihtiyaçlarına da uygundur. Bizim başka bir dünyaya gitmemizin kanalı olan ölüm, beşerin tüm dünyevi mülkiyet hakkını ve maddi işler üzerindeki hâkimiyetini keser. Ancak burada akla bir soru gelmektedir, o da şöyle ki insanın bir ömür boyunca elde ettikleri ne olacak ve kime teslim edilecektir?
Bazı kavimlerde vefat eden kimsenin malı sadece baba, kardeş ve erkek evladı gibi kimseler arasında paylaşılır ve eş ve kız çocukları mirastan mahrum bırakılırdı. Günümüz dünyasında bazı ülkelerde de vefat eden kimsenin tüm malları kamu malları olarak sayılıyor ve çocukları veya akrabalarının hiç bir hakkı bulunmuyor. Lakin İslam dini tamamen doğal ve fıtri olan ve anne ve babanın cismi ve ruhi özelliklerini evlatlara taşıyan veraset kanununa göre insanların mal ve servetini mirasçıların arasında paylaştırıyor ve ölen kimsenin malının eşi ve çocukları ve yakınlarına ait olduğunu belirtiyor. Tabi İslam dini vefat eden kimseye de ölümünden malının bir bölümünü, bir başka ifade ile üçte birini istediği şekilde paylaştırma hakkı da tanıyor. Buna göre bazı insanlar yaşamları için gerekli miktarda mal ve serveti olduğu halde ömrünün sonuna kadar çalışıyor, çünkü ölümünden sonra bile malının, kendisinden sonra adını yaşatacak olan evlatlarına verileceğini biliyor. Bu yüzden İslam dini en başta mirası evlatlar arasında paylaştırıyor ve daha sonra mirastan pay alabilecek şartlara sahip olanların arasında paylaştırıyor. Bu paylaştırmada erkeklerin hakkı kız evlatların iki katıdır, çünkü evin geçimi erkeklerin üzerinedir ve onlar çalışmak ve gelir elde etmek için daha fazla paraya ve sermayeye ihtiyacı vardır. Gerçi bu yasa görece olarak kadınların zararınadır, ancak dinin diğer hükümleri ile birlikte ele alındığında gerçekte kadınların yararına olduğu açıkça ortaya çıkar. Çünkü İslam'ın aile düzeninde kadınların geçim konusunda hiç bir sorumlulukları yoktur ve evin tüm ihtiyaçlarını karşılamak erkeğin görevidir. Dolaysıyla kadınlar paylarına düşen mirası tamamen kendine saklayabilir veya en azından sadece kendi işlerinde harcayabilir. Oysa erkekler mirasın en az yarısı kadarını aile ve eşinin yaşamı için ve hatta mehir ve nafaka için harcaması gerekir. Gerçekte kadın hem kendi payına düşen mirasın hem de erkeğin payının yarısının sahibi ve ortağıdır, öyle ki birini tasarruf olarak saklayabilir ve birini de harcayabilir. Oysa erkeğin kadının hakkı üzerine hiç bir hakkı yoktur ve ayrıca onun tüm ihtiyaçlarını da karşılamalıdır.
Nisa suresinin bu iki ayeti mirasın nasıl evlatlar, ebeveyn ve eş arasında paylaşılması gerektiğine açıklık getirmekte, fakat bu paylaşımın sadece bir bölümünü anlatmakta ve bu yüzden detayları için muteber rivayetlere başvurmak gerekmektedir. Öte yandan şunu unutmamak gerekir ki mirasın paylaşımı vefat eden kimsenin borçlarının ödenmesi ve yine vasiyetinin uygulanmasının ardından yapılmalıdır, çünkü ölen kimsenin kendi hakkı ve halkın hakkı, varislerden önce gelir.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Evladın varlığı, babasının varlığının devamı sayıldığı gibi babanın mallarının ilk varisleri de evlatlarıdır. O zaman hiç kimse onları mirastan mahrum bırakamaz ve hatta ebeveynler de onların hakkını kesemez.
2 - Gerçi kadınların mirastan payı erkeklerin yarısı kadardır, lakin bu fark sosyal yaşamdaki gerçek farklılıkların üzerine kurulmuş ve gerçekte hikmet sahibi yüce Allah'ın hükmüne göredir. İman gereği ise Allah'ın hükümlerine teslim olmaktır.
3 - Halkın hakkını ödemek ve bu hakkı gözetlemek o kadar önemlidir ki bu iki ayette dört kez vurgulanmıştır, böylece varisler başkalarının hakkını unutmaması gerekir.
Şimdi,Nisa suresinin 13 ve 14. ayetlerini dinliyoruz.
تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (*) وَمَن يَعْصِ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَارًا خَالِدًا فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Yani:
Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan
cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
Kim Allah'a ve Peygamberine karşı isyan eder ve sınırlarını aşarsa Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir
azap vardır.
Mirasla ilgili hükümleri içeren ayetlerin devamında bu ayetler mümin kulları mali konularda ve özellikle miras hakkında Allah'ın emirlerine itaat etmeyi emrederken her türlü isyan ve baş kaldırıdan men ediyor. Çünkü ilahi hükümlere baş kaldırmanın cezası çok ağırdır. Bu ayetler açık bir şekilde Allah'a itaat etmenin sadece O'na ibadet etmek olmadığını, halkın sosyal ve iktisadi konularda haklarının riayet edilmesinin de dindarlık ve Allah'a itaat etmenin şartı olduğunu ve bu durumda hem birey ve hem toplumun saadete ereceğini vurguluyor.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Dünyevi ve uhrevi saadete ermenin yolu, din ahkâmına uymaktır, nefsanî istek veya beşeri kanunlara uymak değil.
2 - Halkın haklarına tecavüz edenler kâfirler zümresinden sayılacak ve ağır bir şekilde cezalandırılacaktır.
3 - Gerçi vefat eden kimse borçlarının verilmesini veya malının evlatları arasında paylaşılmasını gözetlemek için yoktur, lakin onun Allah'ı
hazır bulunmaktadır ve halkın ve varislerin hakkına el uzatanları en ağır bir şekilde cezalandıracaktır.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234227-nura-giden-yol--115
Yorum