Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Allah'in ipine sımsıki sarılın?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Allah'in ipine sımsıki sarılın?

    :-[
    Esselamun aleykum

    Ali imran suresi 103 de Rabbimiz: ''Hep birlikte Allah'in ipine simsiki sarilın ve ayriliğa düsmeyin(...)"
    diye buyurmaktadir.

    Burda Allah'in ipinden kasıt nedir veya kimdir?

    Kuranmidir, peygambermidir yoksa ehli beytmidir

    Burda tekil midir arapcisinda yoksa cogulmu

    Eger tekilse bu üc secenekten sadece biri olmalidir?
    Cogulsa prblem yok zaten

    Bunu gercekten mrk ediyorum

    #2
    Ynt: Allah'in ipine sımsıki sarılın?

    Ben de bu soruya ek olarak ögrenmek isterim: Ehlibeyt hadislerinde bu gibi ayetler muhkem ayetler olarak tanitilmakta, zira bu ayetlerin acikca imamlarin as. velayetini acikladigini belirtmektedir. Ancak, misal olarak, neden el mizan tefsirinde bu ayeti aciklarken, bu aciklamalardan okuyucular ayetin bizlere imamlarin velayetinden bahs ettigini anlayamiyor. Bildigime göre allame tabatabai el-mizan tefsirinde, kuran ayetlerini kuran ayetler ile aciklamaya calismistir ve ek olarak da hadislerle görüslerini teyit etmeye calismistir. Ali imran 103 suresinde velayetten de bahs etmemekte okudugum ve anladigim kadariyla, ve bu ayetin tefsirini yapan hadisleri de aktarmamaktadir. Bu konuda da bizleri bilgilendirebilirseniz minettar oluruz.

    Vesselam.

    Yorum


      #3
      Ynt: Allah'in ipine sımsıki sarılın?

      BİSMİHİ TEALA
      HAMD ALEMLERİN RABB'İ ALLAH'A SALAT VE SELAM HZ. MUHAMMED (S.A.A) VE PAK EHLİ BEYT (A.S) OLSUN LANETİ İSE ONLARIN EBEDİ DÜŞMANLARINA OLSUN
      RABB'İMDEN SÖZÜN EN DOĞRUSUNU DİNLEYİP, HAKKI BATIL'DAN AYIRMAYI MUAVVAK KILSIN

      Aleykum Selamun Aziz Canlar;

      Allame Tabatabai (r.a) El-mizan daki açıklaması;

      "Ve topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın." Yüce Allah: "Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz?" (Âl-i İmrân, 101) ayetinde, Allah'ın ayetlerine ve Resulüne (kitap ve sünnete) sarılmanın, Allah'a sarılmak olduğunu, bunu yapan kişinin sapmaktan korunacağını, hidayete kavuşmasının garantili olduğunu vurgulamıştır. Aslında Resule sımsıkı sarılmak, kitaba sımsıkı sarılmak demektir. Çünkü Resule sarılmayı, bağlanmayı emreden kitaptır: "Resul size ne verirse, artık onu alın, sizi neden sakındırırsa, artık ondan sakının." (Haşr, 7)
      Önceki ayette teşvik edilen "Allah'a sarılma" ifadesi, bu ayette "Allah'ın ipine sarılma" ifadesiyle değiştirilmiştir. Buna göre, Allah'ın ipi, Allah katından inen kitaptır. Kitap, Allah ile kulu birbirine bağlar, gökle yeri buluşturur. Dilersen şöyle de diyebilirsin: "Allah'ın ipi, Kur'an ve peygamberdir." Her ikisinin de aynı işlevi gördüklerini daha önce vurgulamıştık. Her ikisi de aynı amaca yöneliktir.
      Allame Tabatabai (r.a) Sözü burada bitti..


      Nitekim yalnız Kur'an'ı Kerim bize yeter sloganları ile atılanların nasıl bir çıkmazlar girdabına tutulduğunu görmekteyiz... Keza günümüzün Tekfirci harici zihniyetide bu gruhtandır.....

      Saîd b. Cübeyr, Abdullah b. Abbâs'tan şöyle nakletmektedir:
      "Biz Resulullah (s.a.a) ile birlikte olduğumuz bir sırada, bir göçebe çıkageldi ve şöyle dedi: 'Ya Resulallah, ben senden 'Allah'ın ipine sarılın' buyurduğunuzu duydum. Sarılmamız gereken Allah'ın ipi nedir acaba?' Peygamber (s.a.a), elini Ali'nin eline vurarak şöyle buyurdu: 'İşte buna sarılın; budur Allah'ın sağlam ipi!"(1)

      İbn Yezid'den şöyle nakledilmiştir: "Hz. Ebel-hasan'a (a.s), 'Topluca Allah'ın ipine sarılın' âyetinin tefsirini sordum; şöyle buyurdu: 'Ali b. Ebî Tâlib (a.s), Allah'ın sağlam ipidir."(2)

      Bir hadiste Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir:
      "Allah-u Teâlâ'nın 'Topluca Allah'ın ipine sarılın' diye yaratıklarını sarılmaya emrettiği Allah'ın sağlam ipi, benim."(3)

      Senetli bir hadiste Hüzeyfe b. Üseyd-i Gıfârî, Resulullah'ın (s.a.a) kendisine hitaben şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
      "Ey Hüzeyfe, benden sonra Allah'ın sizin üzerinizdeki hücceti Ali b. Ebî Tâlib'dir; ona kâfir olmak, Allah'a kâfir olmaktır; ona şirk koşmak, Allah'a şirk koşmaktır; onda şüphe etmek, Allah'ta şüphe etmektir; onun hakkında yamuk düşünmek, Allah hakkında yamuk düşünmektir; onu inkâr etmek, Allah'ı inkâr etmektir ve ona iman etmek, Allah'a iman etmektir; zira o, Resulullah'ın kardeşi ve vasîsidir; onun ümmetinin imâmı ve mevlâsıdır; odur Allah'ın muhkem ipi ve kopmayan sağlam kulpu. Ali hakkında (onun bir suçu olmadan) iki grup helak olacaktır: Onu (ona ilahlık sıfatları yakıştırarak) aşırı seven ve onun hakkını yiyerek hakkında düşmanlık yapan. Ey Hüzeyfe, Ali'den ayrılma; yoksa benden ayrılmış olursun. Ali'ye muhalefet etme; yoksa bana muhalefet etmiş olursun. Hiç şüphe yok ki Ali bendendir, ben de ondanım; kim onu öfkelendirirse, beni öfkelendirmiş olur ve kim onu razı ederse, beni razı etmiş olur!"(4)

      [hr]


      (1) İhkâkü'l-Hak, c.14, s.385.



      (2) Ayyâşi Tefsiri, c.1, s.194, Nurü's-Sekaleyn Tefsiri, c.1, s.377, Bihârü'l-Envâr, c.36, s.15.



      (3) Hilyetü'l-Ebrâr, c.1, s.286.



      (4) El-Emâlî (Şeyh Sadûk), s.165, İsbâtü'l-Hüdât, c.2, s.57 (az farkla), El-İsnâ Aşeriyye, s.62 (az farkla).

      Bu hadisler üzerinden de anlaşılacağı üzere Allah'ın sağlam ipinden kasıt bir İMAM ve REHBER'in zorunluluğuna işaret etmmektedir... İlk Hz. Resulullah (s.a.a) olmakla birlikte Tarih süreci içerisinde bir biri ardınca gelen Ehl-i Beyt (a.s) İmamları ola gelmiştir.....

      Son olrak El Mizan'da Allame Tabatabai şu örnek ile tamamlayabiliriz....;

      Tefsir-ul Ayyâşî'de İmam Bâkır'dan (a.s) şöyle rivayet edilir: "Hz. Muhammed'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'i, Allah'ın sımsıkı sarılmasına emrettiği ipidir. Nitekim buyurmuştur: "Ve topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın." (c.1, s.194, h:122)

      Allah'a emanet olun....

      Yorum


        #4
        Ynt: Allah'in ipine sımsıki sarılın?

        İmam Ali: Ben Allah'ın o sağlam ipiyim ki kendisine hep beraber sarılmanız emredilmiştir.

        Kafaların karışmasının sebebi belki de konunun biraz felsefi olmasıdır. Aslında en güzel açıklamayı Hz. Resulullah veda hutbesinde yapmış ve şöyle buyurmuştur;

        "Size iki ağır emanet bırakıyorum. Onlardan biri Kur'andır ki yer yüzüne sarkıtılmış Allah'ın ipi gibidir, bir ucu sizin elinizde bir ucu da Allah'ın elindedir... Diğeri de ıtretim Ehl-i Beytimdir. Bunlar kevser havuzunun başında benimle buluşuncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Bu ikisine sarıldığınız müddetçe asla delatete düşmezsiniz."

        Aslında görüldüğü gibi "Kur'an mı yoksa Ehl-i Beyt mi" diye sormak bile anlamsızdır. Zira o ikisi aslında zaten birdir. Birisi yazılıdır, birisi de canlıdır. Yani bir kimse "ben Kur'ana sarılıyorum" deyip Ehl-i Beyti terk ederse veya tam tersi; o kimse Allah'ın ipine sarılmamıştır. Burada önemli olan tekil bir kişi veya kitap vb değil, konunun özüdür. Hepsi de Allah'ın emrinden çıkagelir ki bu da bir silsiledir. Resulullah'ın veda hutbesindeki gibi, onlar ayrılmaz bir bütündür zaten. Yani toplam olarak tekdir. Dolayısıyla o silsilenin herhangi bir yerinden ayrılmak, Allah'ın ipini bırakmak demektir.

        Şöyle düşünelim, bir kimse Resulullah'ı kabul etti, o Allah'ın ipine sarılmış olur. Sonra Resulullah Kur'anı tebliğ etmeye başladı, o kimse bunu kabul etti, öyleyse o kimse Allah'ın ipini hala tutuyor. Sonra Resulullah Ali'nin velayetini tebliğ etti. Bazı kişiler o anda Allah'ın ipini bıraktılar, bazıları ise tutmaya devam etti. Sonra imamlar ardı sıra geldikçe bazıları ipi tutmaya bazıları da bırakmaya devam etti. Bugünümüzde de bizler kıyam edecek olan imama tabiyetimizle tutmaya çalışıyoruz ve onun gelişine kadar da kimileri ipi bırakmaya devam edecek. Dolayısıyla Hz. Resulullah, Ali, Kur'an, Fatıma.. bunların hepsi Allah'ın ipidir, birini bırakan zaten aslında hepsini bırakmıştır.

        @Zainab, ayetteki kelime tekildir.

        Yorum

        YUKARI ÇIK
        Çalışıyor...
        X