Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

    İSLAM HUKUKU (FIKHI)
    İslam Hukuku Ehli Sünnet ve Şia nezdinde iki tarafın müştereken kabul ettiği esaslara dayanmamaktadır. Şia'nın hukukta kabul ettiği esaslar Ehli Sünnet imamlarının kabul ettiği esaslar değildir. Teferruata gitmeden önce her iki taraf arasında bu esaslar üzerinde anlaşma sağlanmadıkça, her iki taraf ilmi müesseselerinde bu esaslar ve usul hakkında gerekli birleştirici çalışmalar yapmadıkça teferruatla vakit öldürmekte hiç bir fayda yoktur. Usul derken Fıkıh usulünü (asıllarını) değil her iki tarafça kabul edilen dinin temel esaslarını kastediyoruz.

    TAKIYYE MESELESİ
    Samimi olarak karşılıklı anlaşmanın ilk engeli «Takıyye» diye isimlendirdikleri inançlarıdır. Zira bu dini inanç onlara inanmadıkları şeylere inanmış gibi görünmelerini mubah kılmaktadır. Anlaşma istemedikleri halde istiyormuş gibi görünmeleri bizim saf kalblilerimizi aldatabilir Çünkü onlar anlaşmaya razı olmadıkları gibi bu anlaşmayı kendi saflarına katılmakta olduğunu görürler ve zerre kadar kendi taassuplarından vazgeçmezler Takıyye ocakları temsilcileri bizleri anlaşmaya doğru adım attıklarına ikna etseler dahi Şia taifesinin hepsi, üst tabaka olsun, avam tabakası olsun bu gülüne oyunun temsilcilerinden ayrı kalacak ve onların kendileri namına konuşmalarını kabul etmeyeceklerdir.

    KUR'AN-I KERİM'E İTİRAZLARI
    Birliğe yaklaşma hususunda onların ve bizim ortak kaynağımız olması gereken Kur'an-ı Kerim'i dahi kabul ettikleri din esaslarına göre, Sahabe (RA)'ın Peygamber (SAV)'den anladığının tam tersine yorumlamakta ve ayetlerin manalarını saptırmaktadırlar. Bunun da ötesinde Necef ulemasının büyüklerinden birisi olan Hacı Mirza Hüseyin b Muhammed Takıyyin-Nuri Et-Tabersi ki Şia bu alime çok saygı duyar ve severdi. Hatta öldüğünde (1320) onu Necef'te en mukaddes saydıkları EI-Meşhed el-Murtazavi binasında Sultan Nasır Lidinillah kızı Banu el-Uzma'nın odasına defnetmişlerdir. İşte bu Necefli alım 1292 senesinde imam Ali'ye nispet ettikleri kabrin yanı başında «Fasl-ul-Hıtab fi ispati Tahrifi Kitab-i Rabbil-Erbab» (Rabler Rabbinin Kitabını Tahrifi ispatta Son Söz) isimli kitabı telif etmiştir. Bu kitapta çeşitli asırlarda yaşamış Şia ulema ve müçtehidlerinin Kur'an-ı Kerim'in eksiltildiğine, bazı ayetlerin çıkarılıp bazı ilaveler yapıldığına dair yüzlerce nass ve delillerini zikretmiştir. Bu kitap İran’da basıldığında gurultu koparmışlardı Çünkü onlar Kur'an hakkındaki bu şüpheye düşürücü inançlarının kendi üst tabakalarında ve muteber kitaplarında dağınık olarak kalmasını istiyorlardı Bu inançlarını ortaya koyan delilerin bir kitapta toplanıp binlerce basılarak hasımlarının eline geçmesini ve aleyhlerinde delil olmasını istemiyorlardı.

    Şia ileri gelenleri bu düşüncelerini açıklayınca müellif ölmeden iki sene önce kitabını müdafaa için bir reddiye kitap daha yazdı ve «Reddu Ba'zı ş-Şübuhat an Fasl-ıl-Hıtab fi ispatı Tahrifi Kitabı Rabbil-Erbab» (Rabbler Rabbinin Kitabını Tahrifi ispatta Son Söz Kitabı Üzerindeki Şüphelerin Bazılarına Cevap) diye isimlendirdi. Bu Kur'an'ın muhraref olduğunu ispat eden çalışmasına mükafat olarak onu Necef'deki (kendilerince) mukaddes mekana defnettiler.

    Bu Necefli alimin Kur'an'da noksanlık olduğunu beyanlarından birisi «Velayet Si!resi» ismini verdikleri surenin Kur'an'da bulunmamasıdır. Bu surede Hz Ali'nin velayeti zikredilmektedir Surenin baş kısmındaki ayet: «Ey sizleri doğru yola götürsün diye size gönderdiğimiz Peygamber ve veliye inananlar., vs.» Sayfa : 180.

    Mısır Adalet Bakanlığı uzmanlarından Muhammed Ali Suudi buna muttali olmuştur Muhammed Abduh'un ileri gelen talebelerinden biri de, Müsteşrik Brayn, İran basımlı bir mushafta aynı sureyi görmüştür Bu mushafta ayetlerin üzerine Fars’ça tercüme yapılmıştır. Kur'an'da tahrif olduğunu Tabersi meşhur kitabında yazdığı gibi, aynı iddia Muhsin Fani EI-Keşmiri'nin farsça yazdığı «Debistan Mezahib» isimli kitabında da vardır Bu kitap İran'da defaatla basılmıştır. Bu uydurma sureyi Müsteşrik Noldke «Tarihul-Masahıf» isimli kitabında (cilt: 2. Sh : 102) Debistan Mezahib'den nakletmiştir Ve EI-Asyaviyye el-Fransiyye gazetesi de 1342 senesinde 431-439 sayılarında neşretmiştir.

    Necef'li alim Kur'an'ın muharref olduğunu Velayet suresinin çıkarıldığıyla ispat ederken «EI-Kafi» isimli kitaplarının 289 uncu sayfasındaki (1278 Iran baskı) şu satırları nakletmiştir : (Kafi kitabı Şia'nın muteber hadis kitabıdır. Bizdeki Buhari'ye olan itimadımız onlarda bu kitabadır).

    «Bizimkilerden birkaçı Sehl b. Ziyad'dan. o da Muhammed b. Süleyman'dan, o da bazı arkadaşlarından, onlar da Ebu-l-Hasan (A.S.)'dan (Yani ikinci Ebul Hasan 206 senesinde vefat eden Ali b. Musa Er-Rıza) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
    «Ona, sana canım feda olsun, bizler Kur'an'da öyle ayetler işitiyoruz ki bizde işittiklerimiz gibi değil ve sizden bize ulaştığı gibi de okuyamıyoruz. Bunun için günahkar olur muyuz? Dedi ki: Hayır, nasıl öğrendiyseniz öyle okuyun. Zira size onu öğreten birisi gelecektir.»

    Bu söz Şia'nın, imamları Ali b. Musa Rızaya uydurdukları bir şey olduğunda şüphe yoktur. Fakat bunun manası onlara göre Osman mushafından öğrenilip okunmasının günah olmadığına dair bir fetvadır. Soma Şia'nın ileri gelenleri birbirlerine hangi kısmın kandı imamlarınca var olduğunu, hangi kısmın çıkarıldığını öğreteceklerdir.

    Şia'nın Takıyye inancına göre gizledikleri Kur'an'ları ile Müslümanlar arasında yaygın olan Hz. Osman Mushafı'nın farkını beyan etmek için Tabersi yukarda ismi geçen kitabını yazmıştır. Yine Şiq Takıyye inancı gereği bu kitabı kabul etmediklerini söyleseler de, bu kitap muteber kitaplarındaki alimlerinin yüzlerce görüşünü topladığından onların Kur'an' m tahrif edildiği inançlarını ispat etmektedir. Kur'an hakkındaki bu inançların yayılarak aleyhlerinde kullanılmasını istememektedirler.

    Onlara göre iki Kur'an vardır. Birisi ortada yaygın olan diğeri ise gizli olan hususi Kur'an işte bu gizli Kur'an Velayet suresini de içine almaktadır Bu gizli Kur'anı imamları Alı b. Musa Rıza'ya isnat ederek uydurdukları «Nasıl öğrendiyseniz öyle okuyun Zira size onu öğreten birisi gelecektir» sözünden çıkarıyorlar

    Şia'nın iddialarından biri de, inşirah suresinden «ve caalna Alıyyen sıhrake» (Ali’yi sana damat kıldık) diye uydurdukları bir ayetin çıkarıldığıdır inşirah suresinden böyle bir ayetin çıkarıldığını iddia ederken bu surenin Mekki surelerden olduğunu, Hz Ali'nin ise Mekke'de iken Peygamberimiz'e damat olmadığını bildikleri halde utanmadan bu iddiayı sürdürürler Mekke'de Peygamberimizin tek damadı EI-As b. er-Rabı' el-Emevi'dir. Resulullah (SAV); Hz. Ali. Ebu Cehil'in kızıyla evlenmek istediğinde Hz. Fatıma babasına (SAV) şikayet etmişti de Resulullah (SAV) de Medine'deki mescidinin minberinde As b Rabı'ı methetmişti Hz Ali Resulullah'ın bir kızını almışsa Hz Osman iki kızını almak suretiyle Resulullah'a (SAV) yaklaşmıştır. Hatta ikincisi de vefat edince Resulullah (SAV) ona «Eğer bir üçüncü (kızımız) olsaydı seni onunla evlendirirdik » buyurmuştur.

    Şii alimlerinden Ebu Mansur Ahmed b Ali b Ebi Talıb Et-Tabersi (588 senesinde vefat eden İbnu Şehr Âşub'un hocalarından bindir) «İhticac ala Ehli-Lucac» isimli kitabında Hz Ali'nin zındıklardan birine (ismini zikretmiyor) şöyle dediğini söylüyor : Senin bana isyanın, karşı gelmen «Vein hıftum ella tuksitu fılyetama fenkıhu ma tabe lekum mınennisa» (Himayeniz altındaki yetim kızlarla evlendiğinizde onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız hoşunuza giden başka kadınlarla iki. üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz) ayetine aykırıdır Yetim kızlara adaletli davranmak başka kadınlarla evlenmeye benzemez. Bütün kadınlar da yetim değildir. Daha önce söylediğim gibi o ayetteki «filyetama» kelimesi ile «fenkihu» kelimesi arasında Kur'an'ın üçte birinden fazlasına denk miktarda ayet münafıklar tarafından Kur'an'dan çıkarılmış.

    Ebu Mansur burada münafıklar sözüyle Resulullah'ın (SAV) ashabını kastetmektedir.
    Bu ashab Kur'an'ı toplamış ve Osman mushafının yazmasıyla bizzat Ali b Ebi Talıb halifeliğinde uğraşmıştır «El-ihticac ala Ehli Lücac» isimli kitapta Hz Ali'ye nispet edilen bu uydurma söz hakikaten Hz. Ali'den sadır ol­sa bu onun İslam'a ihaneti demektir Kur'an'ın üçte biri gibi bir bölümünü saklıyor. En azından halifeliği zamanında saklı olan kısmı insanlara tebliğ etmiyor ve onunla ameli terk ediyor demektir Halbuki halifeliği zamanında onun önünde bunları yapmakta hiçbir engel yoktu. Kur'an'dan bu miktar ayetleri kendi rızası ile isteyerek saklaması (haşa) nifak demektir. Hz Ali'ye bu sözleri isnat eden Ebu Mansur et-Tabersı bu kitabıyla aslında Hz Ali'ye ihanet ve küfür damgası vurarak bütün ashabı kiramı münafıklıkla suçlamaktadır.

    Hz. ALİ'YE DAHİ İFTİRALARI
    Yukarıdaki iddia Hz Ali'nin halifeliği boyunca elinde imkan olduğu halde Kur'an'dan çıkarıldığını iddia ettikleri kısmı açıklamaması ve onunla insanları amel etmeye davet etmemesi iftirasının delilidir.

    MİSYONERLERİN SEVİNCİ
    «Fasl-ul-Hıtab fi İspati Tahrifi Kitabi Rabbi-l-Erbab» isimli kitap Iran. Necef ve diğer bölgelerde yayınlandığında Hristıyan misyonerler bu kitabın neşrine sevinerek kendi dillerine çevirdiler Çünkü bu kitap Kur'an'ın muharref olduğunu beyan ediyordu Bu da misyonerlerin tam arzuladığı bir şeydi Bu durumu Muhammed Mehdi isfahani el-Kazımı «Ahsenul-Vedia» isimli (Ravzatul Cennat isimli kitabın zeylidir) kitabının ikinci cild sh. 90'da zikretmiştir.

    Şia'nın Buhari'si EI-Kafi (1278 İran baskı sh 54) de iki sarih nass vardır. Şöyle :
    «Cabir El-Ca'fi'nin şöyle dediği rivayet olunur: Ebu Cafer (Aleyhisselam)'ı şöyle derken işittim :
    KUR'AN'IN İNDİRİLDİĞİ ŞEKİLDE TOPLANDIĞINI YALANCILARDAN BAŞKASI IDDIA ETMEMİŞTİR ONU İNDİRİLDİĞİ GİBI ALI B EBI TALIB VE ONDAN SONRAKI IMAMLARDAN BAŞKASI HIFZEDIP TOPLAMAMIŞTIR.»

    Şia nezdinde bizdeki Sahihi Buhari kadar değerli olan bu el-Kafi kitabını her Şii okur ve bu nassa da iman eder. Biz de deriz ki : Şia kesin olarak Ebu Cafer'e iftira etmektedir Zira Hz. Ali (RA) Kufe'deki hilafeti müddetince Hz Osman (RA)'ın topladığı mushaftan başka bir şey ile amel etmemiştir. Ve başka bir mushaf neşretmemiştir. Şayet elinde başka bir mushaf olsaydı onu en azından halifeliği zamanında neşreder onunla amel edilmesini emrederdi. Eğer kendisinde başka bir mushaf var "e bunu da müslümanlardan sakladıysa o zaman Allah'a. Peygamberine ve İslam dinine ihanet etmiş olurdu.

    İmam Ebu Cafer Muhammed el-Bakır'dan bu çirkin sözleri duyduğunu söyleyen Cabir el-Ca'fi, Şia'ya göre ne kadar güvenilir olsa da Ehli Sünnet nezdinde yalancı olarak bilinmektedir. Ebu Yahya el-Hamani dedi ki, Ebu Hanife'nin şöyle söylediğini işittim : Gördüklerim arasında Ata'dan daha faziletli. Cabir el-Ca'fi'den daha yalancı kimse görmedim. (Mecelletül-Ezher, Sayı : 308, Sene : 1372)

    Yukarıdaki nasstan daha korkuncu aynı kitapta (Sh. 238, 1381 Baskıda, Sh 57, 1278 Iran baskısı) Cafer es-Sadık'dan rivayet edildiğini uydurdukları şu nastır:
    «Ebu Busayr'dan rivayet olunmuştur, dedi ki: Ebu Abdullah'ın yanına girdim... Ebu Abdullah (yani Cafer es-Sadık) dedi ki ;
    - Bizde Fatıma aleyhisselamın mushafı vardır.
    - Fatıma mushafı da nedir? dedim. Dedi ki:
    - Sizin şu mushafınız gibi üç misli (büyük bir) mushaftır. Allah'a yemin ederim ki onda sizin şu Kur'an'ınızdan bir harf bile yoktur.»
    Ehli Beyt imamlarına yapılan bu iftiralar çok eskidir. Bu iftiraları bin sene evvel Muhammed b. Yakub el-Küleyni «el-Kafi» isimli kitapta topladı. Halbuki bu iftiralar Küleyni' den daha eskidir. Çünkü o yalanıyla meşhur olmuş seleflerinden ve Şiiliğin temelini atan mühendislerden rivayet etmektedir.

    İspanya İslam hükmü altında iken imam Ebu Muhammed b. Hazm orada bulunan papazlarla, kitapları İncil'in muharref olduğu hakkında münazara eder deliller getirirdi. Papazlar da cevap olarak Şia'nın Kur'an'ın muharref olduğuna karar verdiklerini söyleyerek delil getirdiklerinde İbni Hazm onlara şu cevabı vermiştir: ŞİA'NIN İDDİASI NE KUR'AN ALEYHİNE NE DE MÜSLÜMANLAR ALEYHİNE DELİL OLAMAZ? ÇÜNKÜ Şİİ'LER MÜSLÜMAN DEĞİLDİR, (Kitabul Easl Fi-l-Milel ven-Nihal, Cilt: 2, Sh, : 78 ve Cilt : 4, Sh, : 182 İbni Hazm Kahire'deki ilk baskı).

    İDARECİLER HAKKINDA GÖRÜŞLERİ
    Dikkat edilmesi gereken noktalardan biride İmamiyye - İsnaaşariyye Şia'sı (Caferi diye de isimlendirilirler) Peygamberimiz (SAV)' den bugüne kadar Hz, Ali'nin hükümeti hariç bütün hükümetler gayri şer'i olduğu esasına dayanmaktadır. Ve hiçbir Şii'nin bu ana kadar gelmiş hükümetlere samimi olarak bağlanması caiz değildir. Onlara düşmanlık besleyip takıyye yapacaktır. Çünkü hepsi gelmiş geçmiş, gelecek olan ve şu andaki hükümetlerin hepsi gasiptır. Şia dininde seri idareciler itikatlarına göre sadece on iki imamlarıdır, idareyi ele almış olsunlar veya olmasınlar.

    Bunların dışında müslümanların idaresini üstlenenler Hz. Ebu Bekir ve Ömer (RA)'dan bugüne kadar ne kadar idareci geldiyse, ne kadar İslam'a hizmet ederse etsinler, İslam hudutlarını ne kadar genişletirse genişletsinler, Allah yolunda ne kadar çalışırsa çalışsınlar onların hepsi müstebittir ve gasıptırlar.

    Devam edecek...

    #2
    Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ (( Mutazaali ) hakkında Kınama))

    ((Mufazzal Hakkında))KINAMA..!!!
    Böyle adminlik olmaz.İllede wan minit,mi diyelim?.
    -Başka gazetede,Köşe yazımı,alarak,çarpıtarak burada yazanları kınıyorım.
    -Bu fikir özgürlüğü değildir.Din özgürlüğü değildir.
    -Savunma olmadan ve ben bu siteye üye olmadan bu tür yazıyı burada yayınlanması ahlaka aykırıdır.
    -En azından davet edilmeliydim ve sonra yayınlanmalıydı.Yoksa tek taraflı yazmak.Doğru değildir.
    -Ben ehli sünnete mensubum...Şiayı hiç tasvip etmedim...
    -Ama aşırı düşmanlıkda beslemedim..
    -((fesbook))'da yayınladığım resimleri alarak..tasvip ettiğimi söylemek iftiradır..
    -Ben sadece bir haber olarak yayınladım ve Batı dünyasına karşı savunmak istedim..
    -Çünkü İran Amerikanın düşmanıdır..
    -Amerikada benim düşmanımdır..
    -(((Düşmanımın düşmanı düşman olarak kaldığı müddetçe benim dostumdur.)))
    -Bu dostluk,İman,islam kardeşliği anlamında değildir.
    -BUYURUN,CEDELLEŞMEDEN,TARTIŞALIM..!..
    En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 02.08.2020, 00:16.

    Yorum


      #3
      Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

      iftiralarını sıralamışsın hepsi yalan ve çarpıtma...ehli sünneti emeviyye mezhebine elbette muhalefetimiz var ve kıyamete kadar da devam edecek bu kavga...çünkü biz hakkı savunuyoruz siz ise hakkı yalanlıyorsunuz...

      ilk önce sitemizin adresini vereyim www.nasibiler.com

      Yorum


        #4
        Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

        Sunnilere göre Allah

        -kıyamet günü dolunay gibi görülecekti.
        -şekle ve uzuvlara el kol bacağa sahiptir
        -kıyamette baldırını gösterecektir
        -cehenneme ayağını sokacaktır.
        -genç bir erkek suretindedir
        -gökteki bir tahta oturmuştur.

        Şiaya göre Allah
        -akıllar idrak edemez
        -şekilden ve uzuvdan münezzehtir
        -zaman ve mekan onu ihata edemez.
        -kıyamette görülmeyecektir.

        Yorum


          #5
          Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

          Sunnilere göre hadis

          -ehlibeytle savaşan kılıç çekenlerden hadis alır
          -peygamber torunun katillerinden hadis alır.
          -Aliye lanet okuyanlardan hadis alır.

          Şiilere göre hadis
          -hadisi ehlibeytten alır
          -ehlibeyte düşman olmayan güvenilir insanların hadislerini kabul eder.

          Yorum


            #6
            Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

            Sunnilere göre sahabe
            -peygamberi bir an gören adildir.
            -katliamlar yapsa masumları öldürsede bunlar adildir.
            -peygamber torununu katletsede adildir.
            -Aliye lanet okutup okutmayanları öldürsede adildir.

            Şiaya göre sahabe
            -davasına sadık kalan sahabe üstün derecelere sahiptir.
            -tarihin gösterdiği şekilde sözünden dönenler merduttur.
            -ehlibeytle savaşanlar ve emanete riayet etmeyenler merduttur.
            -peygamberi görmek adil olmaya yetmez.

            Yorum


              #7
              Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

              Sunnilere göre peygamber
              -haşa çokça hata yapar
              -haşa zevklerine düşkündür
              -günahları vardır

              Şiaya göre peygamber
              -peygamber masumdur her türlü hatadan beridir
              -ona itaat tamamen farz kılınmıştır.

              Yorum


                #8
                Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

                bu arada bu yalan dolu iftira yazısının iftiralarınada cevap verelim.şiilere göre peygamberin gaybdan verdiği haberlere inanmak gerekmiyormuş.bunu hadis kitabındna gösteremezler.o alimin de öyle yazdığını sanmıyorum bunlar sırf fitne olsun diye çarpıtmışlardır.çünkü yüreklerinde zerre Allah korkusu yoktur.

                peygamberimize bakışımızı yalancılardan nasıbilerden değil şiadan öğrenelim.

                EL kafi

                1-(1185) ...Hüseyin b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir:
                Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a dedim ki: "Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi), Âdemoğullarının efendisi miydi?" Buyurdu ki: «Allah'a yemin ederim ki, o Allah'ın yarattığı her şeyin efendisiydi. Allah, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’den daha iyi bir varlık yaratmamıştır»
                2-(1186) ...Hammad şöyle rivayet etmiştir:
                Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) Resûlullah'ı andıktan sonra şöyle dedi: «Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Talib aleyhisselâm) buyurdu ki: Allah, Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’den daha hayırlı bir canlı yaratmış değildir.»

                Yorum


                  #9
                  Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

                  şia peygamberde gayn bilgisinin olduğuna inanır elbette.bu iftiracı ise tersini yalan olarka söylüyor.lübnanlı alimi kaynak gösteriyor.büyük olasılıkla dediğini anlamamışlar ve Allah korkusuna sahip olmadıklarından çarpıtmışlar. ve lev ki öyle demiş olasda bu nasıl şianın inancı olur.

                  el kafi
                  içbir günahı bı­rakılmaz. Onlar için kötülükler iyiliklere dönüştürülür.»
                  16-(1200) ...Hasan b. Seyf, babasından, o kendisine anlatan birinden, o da Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivayet etmiştir:
                  «Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) halka hitap ettikten sonra sağ elini yu­marak şöyle dedi: «Avucumda ne olduğunu biliyor musunuz, ey insanlar?»
                  -"Allah ve Resulü daha iyi bilir." dediler.
                  Dedi ki: «Elimde kıyamete kadarki cennet ehlinin ve onların babalarının ve kabilelerinin isimleri var.» Sonra sol elini havaya kaldırdı ve şöyle dedi:
                  «Ey insanlar! Avucumda ne olduğunu biliyor musunuz?»
                  Dediler ki: "Allah ve Resulü daha iyi bilir."
                  Buyurdu ki: «Elimde kıyamet gününe kadarki cehennemliklerin babalarının ve kabilelerinin isimleri yazılıdır.» Sonra şöyle dedi: «Allah, hükmetti ve adaleti ger­çekleştirdi. Bir grup cennette, bir grup da çılgın alevli cehennem ateşinde.»

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

                    Evet kafide sadece imamlar kuranı tertib etmiştir hadis var ama bir sonraki hadisi niye yazmıyorsunuz.

                    l-(603) ...Cabir şöyle rivayet etmiştir:
                    Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)'ın şöyle dediğini duydum: «Kur'ân-ı Allah'u Teâlâ tarafından indirildiği (tertible) şekliyle topladığını iddia eden kimse, mutlaka yalancıdır. Kur'ân-ı, Allah tarafından indirilen tertiple, sadece Ali b. Ebu Tâlib ve ondan sonra gelen Ehl-i Beyt imamları toplamışlar ve öylece hıfzetmişlerdir.»
                    2-(604) ...Cabir Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini ri­vayet etmiştir:
                    «Vâsilerden başka hiç kimse, Kur'ân'ın tüm zahirî ve bâtınî[57] anlamını bildiğini, bütün Kur'ân ilimlerine sahip olduğunu iddia edemez.»
                    3-(605) ...Seleme b. Muhriz şöyle rivayet etmiştir:
                    Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: «Bize verilen ilimler arasında, Kur'ân'ın tefsiri ve hükümleri ile zaman ve olayların değişmesine ilişkin ilim yer alır. Allah, bir topluluğa hayır dilerse, onlara işittirir. Dinlemeyenlere işittirse bile, onlar hiç dinlememişler gibi gerisin geri dönüp yüz çevirirler.» Sonra İmam bir süre sustu, ardından şöyle dedi:
                    «Eğer sır tutan veya güvenebileceğimiz kimseleri görürsek, mutlaka onlara bu bilgileri söyleriz. "Yardım, Allah'tan dilenir... "(Yusuf, 18)»

                    sadece imamlar kuranın zahirini ve batınını bilir diyor kelimeler tahrif oldu demiyor...ha sen dersin ki ehli sünnete göre kuranı hers tümüyle anlar...o zaman niye aranızda kavga ediyor birbirinizi tekfir ediyorsunuz..ehli sünnet diye tek mezhep var mış gibi sanki...

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ


                      (Şiiler ve Mutezile) Dediler: eğer Allah gözle görülürse, cism olmalıdır ancak cism Allahtan mumtenidir. çünki cism teşbih ve temsil istilzam edir.

                      Onlara cevap: eğer Allahı görmek için Allahın cism olması gerekiyorsa, olsun! ancak biz yakin ilmiyle biliyoruz ki, O, mahlukların cismine benzemez. Çünki Allah buyurur: “Ona benzer hiç bir şey yoktur. O, eşidendir, görendir!”(Şura 11)

                      Muhammed b. Salih Useymin: “Allah cisimdir”

                      işte sizin Allah inancınız, Allah diyerek puta tapıyorsunuz.ee insan ebu süfyana aşık olursa onun gibi puta tapma ihtiyacı hisseder.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: ŞİA'NIN EHL-İ SÜNNET'E MUHALEFETİ

                        imameti inkar ediyorlar birde imamet inancını sapkın göstermeye çalışıyor bu vahhabiler. bakara 124 ve secde 24te imamet makamından bahsediyor ama siz inkar ediyorsunuz ve mustazaf da değilsiniz. akıllarının yetmediği şeyi inkar ediyorlar.

                        Sana Kitab’ı indiren O'dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz'in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez (ali imran 7)

                        yani kuranı herkesin tümüyle anlayamayacağını bizzat kuran söylüyor nasibi.

                        takiyyeye gelince senin ataların mervanlar yezidler şiileri katlettikleri için mecbur saklıyorlardı.takiyye budu rkuran firavun ailesindne birisinin imanını sakladığını bildiriyor.şiilerde nasıbilerden imanlarını saklarlar çünkü nasıbiler o inançtakileri öldürürler.çünkü nasıbiler islamın düşmanıdır. yoksa aldatma ve kandırma değildir....o yaptığınız katliamlar yüzündne cehennemdeki mevkini düşün sen.

                        Yorum


                          #13
                          Şıanın sunnilere muhalefeti

                          Senin atalarında ehlibeyti batıl gormus ve katletmisti.ne delil koyuyorsun ne birşey.zaten ilmin ortada.

                          Yorum


                            #14
                            Şıanın sunnilere muhalefeti

                            Tabi muhalefet edecegiz etmeyecek olsak bizde sunni olurduk. Ehli sunnete gore kıble ehli kafir denilemez sen ise delilsiz tekfir ediyorsun

                            Yorum


                              #15
                              Şıanın sunnilere muhalefeti

                              Cehenneme yuvarlanırken anlarsın inşaallah kim hak diye

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X