Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Medeniyetinizden istifa ediyorum

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Medeniyetinizden istifa ediyorum

    Gitsek diyorum... Bu kalabalıklardan, gürültülerden çekip gitsek... Yüzüstü bıraksak herşeyi... Anlamını yitiren herşeyi elimizin tersiyle itsek... Asık suratlar, terli gömlekler, yapmacık tebessümler, özel hayatlar ve aptal kutuları... Bıkkınlık verdi hepsi.

    Yaşamaya değer kavramlarımızı yitirdik birer birer... Uğruna yaşanılacak neyimiz kaldı ki? Çocuklarımızı, kızlarımızı çekip aldılar ellerimizden... Örtülerimizle birlikte fikirlerimizi de çıkardılar kafalarımızdan... Kalblerimizden sevgimizi, samimiyetimizi çaldırdık, beynimizden mücadeleyi... Avuçlarımız arasından kayıp giderken umutlarımız, ses çıkarmadık hiçbirşeye. “Sonra: dedik, biz baş olunca, onlar ayak... göreceğiz günleri ve yaşayacağız özgürce!” “Taviz” kelimesi hep üzdü bizi. “Allah” için dedik, “kalblerimizi bilemezsiniz” dedik... Ölü saçlar üzerinde gezinirken ellerimiz; çantamızdaki örtünün hasretiyle yandık. Bir gün bitecek diye katlandık herşeye... Ama o sonralar, son günler gelmeden biz tükendik, biz bittik. Neyimiz kalmıştı elimizde harcayacağımız... Kaç sözcüğümüz kalmıştı korkmadan söyleyebileceğimiz? Oysa kaç gecemiz bölünmüştü kabuslarla... “Bunun hesabını veremeyecekler” demekle yetindik hep. “Büyük günde kazanan biz olacağız”

    Olmadı işte. Yarı yolda kalakaldık. Ellerimizden tutup bizi meydanlardan çekenler, (kavgayla değil uzlaşmayla çözeceğiz sorunları) diyenler, unutuverdiler birden bizi. Meydanlarla birlikte, yüreklerimiz de boşalmıştı. Artık ne sloganlarla bütünleşebiliyor ne de bizi geri saflara çekenlere gidebiliyorduk. Kalmıştık işte ortada. Çantalarımızdan birer birer düşürmüştük kimliklerimizi... “Ben kimim?” diye sorduğumuzda, kimse duymasa bile kendimize verecek cevabımız kalmamıştı... Biz kimdik? Ne konumda idik? Nereden gelip, nereye gidiyorduk? Cevapsız kaldı bütün sorularımız. Anlamını yitirmişti tüm kelimeler. Pankartlara yazılan sloganları bile anlamıyorduk artık. Anlamsızlıklar içinde; boşuna bir uğraşla yaptıklarımıza bir anlam yüklemeye çalışıyorduk... Büyük efendilerden fetvalar alıyor, asrın alimlerine mektuplar yazıyorduk. Fakat fayda etmedi hiçbirşey. En güvendiğimiz fetvalar bile içimizdeki bir yerlerin eksikliklerini gidermeye yetmedi. Her saniye kalbimizi kemirip duran o minik tırtıla söz geçiremedik. Geceleri yine örtülerimize sarılıp yattık. Çoklarımız alışıp, yeniden uzatmasa da ellerini çantalarına, biz tüm yürek sızımıza rağmen, utanarak da olsa tatillerde ve ailemizin yanında hep başımızın üzerinde gezdirdik onu. Çünkü o bizim baştâcımız, o bizim kimliğimiz, o bizim onurumuzdu.

    O başımızda olunca, büyük bir ferahlama sarıyordu yüreklerimizi. Hem Rabbimize olan mahcubiyetimiz azalıyor, hem her an ruhumuzu sıkıp duran o “acabalar”la dolu hayattan kurtuluyorduk. Fakülte koridorlarından köşe kapmaca oynar gibi, saklanarak geçmekten bıkmıştık. Sınıfa herkesten önce gelip en arka sıraya oturmak, dikkat çekmeyeyim diye soru bile soramamak... Ne için katlanıyorduk bunca acıya? Bu, daha ne kadar devam edecekti? Okul bittiyse de sorun bitmiş miydi? Akıtılan gözyaşları, yürek sızıları dindi mi?

    Herşey yoluna girmiş gibi görünse de, benim kalbim artık daha fazlasına dayanamıyor. Mini mini öğrencilerimin cıvıltılarını bir daha duyamayacak olsam da, artık hiçkimse elinde papatyalarla “öğretmenim” diye boynuma sarılmasa da, çektiğim onca emek (görünürde) boşa gidecek olsa da, dayanamıyorum artık.


    Örtüm ve herşey! Örtüm ve tüm dünya! Tercihimi yapıyorum; “Medeniyetinizden istifa ediyorum!"
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    #2
    Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

    Bu yazıyı okumak bana iki işi anımsattı

    Biri Hindistan kahramanlarından Gandi'nin hayatı,kitabın ismini de anımsamıyorum, sahne aklıma geliyor,bir gün gizliden dana eti yemeyle baş başa kaldıkları bir sahne,ki inançlarına göre haram bire iş,baya dikakt çekiciydi,detaylarını tam anımsamıyorum

    Ve Frederich Nietschenin "böyle buyurdu Zerdüşt" kitabından bir sahne,ip cambazının ip üzerinde şow yaparken ayağının kayması, ve yere düşünce o yükseklikten, son nefesini verdiği sahne,ip cambazlığı yapmak o dönem ve jeografyanın insnaına göre şeytan tarafından kapılıp da ceheneme gitmeyi algılatıyordu,son enfesini vermek üzereyken Zerdüşt ip cambazı cüceye dedi, "seni ellerimle gömeyeceğim rahat göçebilirsin","şeytan beni kapacak" türünden cücenin çıkardığı korkuya ise, rahat göç şeytan seni kapamaz, bilmem hangi gerekçeyi öne sürmüştü", ip cambazı cüce" andolsun ki ben az bir şey ekmek ve dayakla yaşamayı benimsemiş biriyim, öte dünyada cehenemde yanmayacağımı bana bildirdiğin için, rahat da göçeceğim" türünden bir laf etmişti


    Düşünmek lazım ciddi ciddi, ya Allah saçların görünmesini yasaklamamışsa,ya tesetür işi İslama değil de belirli jeografyalara has iş ise,ya Allah'ın emrilerine uyuyorum derken bölünmeye sebebiyet verip emperyalizmin ekmeğine yağ sürüyorsanız, sonucun ne oalcağını bire de bu açıdan düşünmek lazım

    Araştırmak lazım Allah saçların görünmesini sakıncalı olarak bildirmiş mi, akıl, mantık terazisinde saçların görünememsi olgusu dayanabilir mi, türünden işleri geçirmek lazım , Al i imran 7 yi okumak lazım sayısız kez,dinin temeli olan ayetlerin apaçık olduğuna dair, ve saçların görünmesi sakıncalıdır diye hem kendine, hem çevresine zarar veren sizlerin tutumunu,iyice bir gözden geçirmek lazım


    Akıl,mantık ile bağsaşmayan iş nasıl dinden oalbilir ki, saçların görünmesi sakıncalıdır diyen ayet olmasa bile mi önem arzetmez, emperyalizmin ekmeğine yağ sürülse de mi önem arzetmez,işleri hakkıyla sebep sonuç ilişkisinde hesap etmeyenlerin sonu Kuran'da haber veriliyor derim


    Erişmiş bir inancı parçalamak atomu parçalamakdan zor olduğunu bilirim, dolayısıla bu sözlerimle birilerinin inancını da değiştirebileceğimi düşünmüyorum,ama Kurana sevke tmek, akıl,mantık terazisiyle işlerinizi tartmaya sevketmek, netice Allah'ın bileceği işlerdendir

    Ya tutunulan inanç yanlış ise,ya Allah'ın bu yönde talebi olmayıp da iş tümden kültürel ve bölgesel ise?

    Sonuç nasıl olacak sence?

    Akıl ve mantıkla bağdaşmaayn bir işi Kuran'a, Allah'a bahşetmek büyük bir iş, ben bunun haberini burdan vereyim, çünkü Allah yarın hiç bir iyiniyet felan aramayacak, Allah'ın bildrimediği bir işi ona bahşetmek Allah'ın afetmediği işlerden


    Bu kitabı sizin okuduğunuz kadar biz de okumaktayız, dolayısıyla o yönde bir iş olsaydı elbette ki gözden kaçmayacaktı, sözlerimiz acı da gelse bize Allah için uyarmak düşer



    Eğer İmamet yoksa eğer rehberlik ve önderlik yoksa eğer hedef yoksa ve eğer Hüseyin yok ve onun yerine eğer Yezid varsa, işte o zaman; Allah evi etrafında dönmekle puthane etrafında dönmek arasında hiçbir fark yoktur.”

    Ali Şeriati

    Yorum


      #3
      Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

      siz heralde nur suresinden ahzap suresinden bi habersiniz yoksa neden böyle yazasınız ki???

      Allahın açık emri olan baş örtüsünü siz nasıl emperyalitlerle gelenekle görenekle nitelendirebilirsiniz ki

      Bir konuyu iyice bilmeden heleki böyle açık bir bilgiyi eleştirmeyin

      vesslm..
      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

      Yorum


        #4
        islam da örtünme


        İSLAM'DA ÖRTÜNME

        Yabancı erkeklere karşı kadının örtünmesi İslam dininin kesin hükümlerinden biridir. Bu hükmün İslam’a ait olduğunda hiçbir şüphe yoktur.
        Kuran-ı Kerim’in ayetlerinde, Peygamber ve Ehl-i Beyt İmamlarının hadislerinde kadının örtünmesinin farz oluşu ve niteliği açıkça bildirilmiştir.
        Tüm ilahi dinler, insanın derununda yerleştirilmiş eğilimi esas alarak kadına örtünmeyi farz bilmişlerdir.
        İlahi dinlerin sonuncusu ve en mükemmeli olan İslam dini, Allah tarafından insanlığa gönderilen son din olarak giysiyi insanlığa verilen ilahi bir hediye olarak nitelemiş, kadına farz olan örtünmenin ölçülerini tam olarak belirlemiş ve bu vesileyle kadının örtünmesi hususundaki aşırılık ve ihmalkarlıkları dengelemeye çalışmıştır.

        İslami örtüde zararlı başıboşluk ve yersiz baskı ve sınırlamalar yoktur.
        Batıda yapılan propagandanın aksine kadının örtünmesi toplumsal rolünü yitirmesi, pasif ve uyuşuk bir varlık haline gelmesi anlamında değildir. İslam’da örtü kadının yabancı (mahremi olmayan) erkeklerle muaşeretinde saçlarını ve bedeninin örterek diğerlerine karşı kendisini çekici hale getirmekten sakınması anlamındadır.

        İnsandaki cinsel duygunun aşırı derecede güçlü ve hararetli oluşu yüzünden İslam dini örtünme gibi bir takım hükümlerle bu duyguyu dizginlemek ve onun doğru bir şekilde tatmin olmasını sağlamak istemiştir.
        Hevesli bakışlardan kaçınmak ve namahreme bakmamak hükmü kadınla erkeğin her ikisine eşit şekilde farzdır. Ancak örtünmenin erkeğe değil kadına farz oluşunun sebebi, genelde kadınların kendilerinin süslemeye ve gösterişe meraklı oldukları içindir. Dünyanın hiçbir bölgesinde erkeklerde doğal olarak böyle bir özenti görülmemiştir. Vücudu teşhir eden ince elbiseler giymek, tahrik edici makyaj kullanmak vb. aşırılıklar hep kadınlarda görülmektedir. Bu yüzden de örtünme emri de yalnız kadınlar için koyulmuştur.
        Tarihi kaynaklardan anlaşıldığı üzere, İslam öncesindeki çeşitli toplumlarda da kadınların örtü kullandıkları görülmüştür.
        Ferid Vecdi şöyle diyor:

        Lauros Ansiklopedisine göre, Araplar öteden biri örtünme usulüne bağlı milletlerden sayılırlar. Erkekler bile, burunlarının üzerine kadar yüzlerini örttüklerine göre Arap kadınların tesettürlü oluşları akla daha yatkındır. Ancak İslam’dan önce son dönemlerde bazı kadınlar süslenerek hicapsız bir halde dışarı çıkıyorlardı. Bu durum kadın ve erkek arasında karışımın oluşmasına yol açmış ve bunun üzerine Kur’an’da örtünme emrini açıklayan ayetler inmiştir. Kureyş kabilesi ile Hevazin kabilesi arasında vuku bulan Fıcar savaşı da bu görüşü desteklemektedir.
        İkd’ul ferid kitabının yazarı ficar olayı hakkında şunları kaydetmiştir:

        “İkinci Ficar savaşı Kureyş ile Hevazın kabileleri arasında cereyan etti. Bu olay şöyle gelişti: Ukkaz çarşısında bir kaç Kureyş’li genç, beni Amir kabilesine mensup bir hanımın yanında oturmuşlardı. Kadının yüzü peçeli ve uzunca bir elbisesi vardı. Kadının hareketleri, gençlerin ilgisini uyandırmış bunun üzerine kadından yüzündeki peçeyi açmasını istemişlerdi; ama kadın bunu reddetmişti.

        Gençlerden biri, arkadan gelip onun elbisesinin aşağı ucunu bir dikenle elbisesinin yukarı kısmına iliştirdi ve kadın bunun farkına varmadı; oturduğu yerden kalkınca elbisesi katlanarak kısaldığı için arkası göründü. Gençler onun bu durumuna güldüler ve yüzünü bize göstermek istemedi ama biz onun arkasını bile gördük dediler. Bu durumdan rahatsız olan kadın çığlık atarak kendi kabilesi olan Beni Amiri yardıma çağırdı. Halk onun etrafına toplandı ve sonuçta bu iki kabile arasında kanlı bir çatışma meydana geldi. Ficar olayında Peygamber (s.a.a)’in mübarek ömründen yaklaşık on ile on beş yıl geçiyordu.

        İslam’ın gelişinden yaklaşık otuz yıl önce, meydana gelen bu olay, İslam’dan önce de Arap kadınları arasında örtünme geleneği olduğunu göstermektedir.
        Tahtahavi Sire-i Hişam’a yazdığı notlarda bu konuya değinerek İslam’dan öncede kadınlara karşı göz sarkıntılığı yapmanın kötü bir iş olarak kabul edildiğini vurgulamıştır.
        Kur’an’da hicabın farz oluşu ve onun sınır ve niteliği hakkında bir çok ayet nazil olmuştur.

        1. Ayet:
        “Mümin kadınlara da söyle: gözlerini (haramdan) çevirsinler; namus ve iffetlerini korusunlar. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, (kendi) oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bululanlar (cariyeleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan beyinsiz vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur suresinde 31)
        Bu ayette Allah Teala, ilk önce kadınların erkeklere benzer görevlerini açıklayarak şöyle buyuruyor:

        “Mümin kadınlara da söyle: gözlerini (haramdan) çevirsinler; namus ve iffetlerini korusunlar.”
        Bundan sonra kadınlara has olan örtünme hükmüne üç cümlede beyan ediyor:
        A: “Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler.”
        Bu cümlede geçen örtülmesi gereken ziynetten maksat nedir? Sözü geçen örtülmesi farz olmayan açık ziynetler nelerdir? Bu konuda Kur’an müfessirlerinin çeşitli açıklama ve yorumları vardır.

        Bazı müfessirler yüzük, bilezik ve gerdanlık gibi ziynetlerin metal vb. şeylerden yapıldığını göz önüne alarak bunların gösterilmesinin bir sakıncasının olmadığına dikkat çekerek, maksadın bu ziynetlerin takılı olduğu uzuvlar olduğunu söylemişlerdir. Bazıları da, maksat bizzat bu ziynetlerin kendisi olduğunu ileri sürerek bunların takılı olduğu zaman gösterilmesinin haram olduğunu vurgulamışlardır. Çünkü genelde takılı olan ziynetleri göstermek kadının kendi gövdesinin bazı yerlerini göstermesini de gerektirir demişlerdir.
        Bazıları da esasen Kur’an’da “ziynet” kelimesinin takılı süs eşyaları anlamına değil, tabii süsler yani vücudun güzellikleri anlamına geldiğini ve Kur’an’da, takılı süsleri ifade etmek için hülye kelimesinin kullanıldığını savunmuşlardır.
        Elbette şunu bilmek gerekir ki bu tefsirler sonuç bakımından bir birinden farklı değillerdir; çünkü bu tefsirlerden hepsine göre kadının örtünmesinin bir farz olduğu bu ayette açıkça belirtilmiştir.

        Ehl-i Beyt İmamlarından gelen bazı hadislere göre örtünmesi gereken iç ziynetinden maksat gerdanlık, bilezik ve halhal olduğu ifade edilmiştir.
        Yine bu rivayetlere göre örtülmesi farz olmayan ve genelde açık olan ziynetlerden maksat yüzük ve göze sürülen sürme olduğu bildirilmiştir.
        B: Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler” hükmüdür.

        “Cuyup” Ceyb kelimesinin çoğuludur ve Arapça yaka anlamını ifade eder. Bazen de göğüsün üst kısımlarına, yani yakanın yer aldığı kısımlara denir.
        Bu emirden anlaşılıyor ki Arap kadınlar, bu ayet inmeden önce, başörtülerinin uçlarını arkadan bağlıyorlardı ve bu da onların boyun ve göğüslerinden bir kısmının görülmesine sebep oluyordu. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim, açık bir şekilde kadının boğaz ve boynunu örtecek şekilde baş örtülerini örtmelerini emrediyor. Bu ayetin nüzul sebebi ile ilgili hadis de yukarıdaki açıklamayı teyit etmektedir.
        C: Kadının örtüsünü çıkarabileceği gizli ziynetlerini gösterebileceği kimseler açıklanmış ve bunların 12 gurup olduğu ifade edilmiştir:
        “Kocaları,
        babaları,
        kocalarının babaları,
        oğulları,
        kocalarının oğulları,
        erkek kardeşleri,
        erkek kardeşlerinin oğulları,
        kız kardeşlerinin oğulları,
        kendi kadınları (mümin kadınlar),
        ellerinin altında bululanlar (cariyeleri),
        erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan beyinsiz vb. tabi kimseler,
        Henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler.”

        D:Ayetin açıkladığı dördüncü hüküm ise şudur: “Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler. Hatta ayaklarındaki halhal sesinin, namahrem erkekler tarafından duyulmamasına bile dikkat etsinler.)
        Görüldüğü gibi bu ayette kadınlardan, iffet ölçülerine riayet etme hususunda hatta yabancı bir erkeğe ayaklarındaki halhalın sesini duyurmayacak derecede titiz ve ciddi olmaları istenmiştir.

        2. Ayet:
        Ahzap suresinde şöyle buyuruyor:
        “Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) “cilbablarını” (dış örtülerini) üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzab suresi: 59)
        Bu ayette imanlı kadınlara, adi ve ahlaksız kişilerin elinden her türlü bahaneyi almak için nasıl örtünmeleri gerektiği açıklanmıştır ve sonraki ayetlerde ise en ağır ve şiddetli bir dille münafıklar, şayiacılar ve iftiracılar tehdit edilmiştir.
        Ayette şöyle deniyor:

        “Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) cilbablarını/ dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınmaması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.”
        Bu ayette “tanınmaktan” ne kastedildiği konusunda iki görüş söz konusu edilmiştir:
        1- O dönemde var olan cariyeler genelde başları açık olarak evden dışarı çıkıyorlardı ve bazen ahlak kurallarını da riayet etmedikleri için başıboş kimseler onların yolunun üzerinde durarak sarkıntılık ediyorlardı.
        Bu ayette hür Müslüman kadınların cariyelerden ayırt edilmeleri için tam anlamda örtülerine riayet etmeleri emir olunmuştur
        Açıktır ki bu sözün anlamı, başıboş ve azgın insanların cariyelere karşı sarkıntılık yapmalarının meşru olduğu değil, sadece, kötü insanların elinden her türlü bahanenin alınmasının gerektiğidir.

        2- Müslüman kadınların örtünme konusuna önem vermelerinin gerekli olduğu vurgulanmak istenmiştir. Yani Müslüman kadın gelişi güzel bir şekilde örtünen ve örtünmesine fazla riayet etmeyen kadınlardan olmamalı, özenle iffet ve tesettürüne önem vermeli ve bu özelliği ile tanınmalıdır.
        Ayette geçen “cilbab”tan maksat nedir? Lügat bilginleri cilbab kelimesi için üç anlam zikretmiştir:
        1. Baş, boyun ve göğsü iyice örten geniş bir örtü; çadır.
        2. Başörtüsü.
        3. Geniş elbise.
        Bu anlamların birbirinden farklı olmasına rağmen ortak nokta İslam dini gereğince kadının baş ve vücudunun tesettürlü olmasının açıkça ifade edilmesidir.
        Meşhur Lügat kitabı Lisan’ul Arap’ta kaydedildiği üzere cilbab’ın başörtüsünden büyük ama çarşaftan biraz küçük bir atkı anlamına geldiği daha güçlü ihtimaldir.
        Bu ayette “yudnine” (yakınlaştırsınlar) kelimesiyle, tesettürleriyle kendilerini iyice örtmeleri beyan edilmiştir. Yani kadınlar tesettürlerini boş bırakarak ara sıra vücutlarının görülmesine yol açmamalıdırlar.
        Bazıları, bu ayetten, kadınların yüzlerini örtmeleri gerektiğinin de emredildiğini söylemişlerdir. Ancak bize göre bu görüş doğru değildir.
        Bu ayetten anlaşılıyor ki tesettür hükmü önceden inmişti, ama bazıları bu hükmü basite alıp ona gereken önemi vermedikleri için bu ayet inerek bu hükme önem verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
        Buna binaen bu ayette mümin kadınlardan bazıları, geçmiş tutumlarından dolaylı eleştirildikleri için ve bu onlar için ağır ve üzücü olduğundan ayetin hemen sonunda “Allah bağışlayan ve rahmeti süreklidir” diye buyurmaktadır. Yani eğer sizlerden bazılarınız cahillik ve bilgisizliğiniz yüzünden bu işte ihmalkar davrandıysanız Allah’ın sizi bağışlaması için tövbe ederek bundan sonra, tesettürünüzü iyice korumaya çalışın.
        Kur’an’da kadınların iffetli olmaları ve yabancı erkeklere karşı tesettürlerini korumalarının gerekliliğini bildiren başka ayetler de Kur’an’da vardır. Biz konunun uzamaması için bu ayetleri nakletmiyoruz. Araştırmak isteyenler Kur’an açısından üstün ve örnek kadınların kıssalarını anlatan ayetlere ve keza Peygamber (s.a.a.)’in hanımlarına verilen emirleri açıklayan ayetlere bakabilirler.
        İslam Peygamberi (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamları- tesettüre uyulmasıyla ilgili açık emirlerinin yanı sıra,- bizzat oluşturdukları İslami toplum ve aile yapısıyla da bunun pratikteki uygulamasını göstermişlerdi.

        Tam Örtünme

        Bir gün Aişe’nın kız kardeşi olan Esma, vücudunun gösteren ince bir elbiseyle Peygamberin evine geldi. Peygamber (s.a.a.) ona şöyle buyurdular:
        “Ey Esma kadınlar adet olma vakitlerine ulaştıklarında (buluğa erdiklerinde) yüz ve elleri hariç vücutlarının hiçbir yerlerini göstermemelidirler.”[1]
        Yine rivayet edilmiştir ki peygamber (s.a.a.)“Kadının kocasından başkası için kendisini süslemesini yasakladı ve şöyle buyurdu:
        Eğer kadın kocasından başka erkekler için kendini süslerse, Allah’ın onu ateşle yakması gerekli olur.”[2]
        Yine Hz. Peygamber (s.a.a.)’in şöyle buyurduğu nakledilir:

        “Kim kadınlarla oturup- kalkarsa sonunda zinaya duçar olur. Ve zina eden kimsenin de sonu cehennem ateşine yakalanmak olur.”[3]
        Bu hadise göre de Resulullah (s.a.a.):
        “Kendisine haram olan bir kadına el veren kimse kıyamet günü zincirle bağlanmış olarak getirilir ve sonra ateşe atılmasına emredilir” buyurmuştur. [4]

        Kadınların Kendilerini Erkeklere Benzetmeleri
        İmam Muhammed Bakır (s.a.) şöyle buyuruyor: “Kadının kendisini erkeğe benzetmesi caiz değildir. Çünkü Allah’ın Resulu, kendini kadına benzeten erkekleri ve kendini erkeğe benzeten kadınları lanetlemiştir.”[5]
        Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:
        Bir gün Hz .Fatıma (a.s) ile Hz. Peygamber (s.a.a)’in huzuruna gittik Resululah’ın şiddetle ağladığını gördüm:
        Babam ve annem sana feda olsun neden ağlıyorsunuz? dedim. Peygamber “miraca gittiğim gece ümmetimden bazı hanımların şiddetli azaba uğradıklarına şahit oldum; onların şiddetli azaba duçar oldukları için ağlıyorum. Sonra onlardan her birinin azabını açıkladı. Hz. Fatıma: “Ey benim gözlerimin nuru bunların işledikleri günahları bana açıkla” dedi:

        Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
        “Saçlarından asılan kadın saçını namahrem erkeklere karşı örtmeyen kadındır.
        Kendi vücudunun etini yiyen kadın ise vücudunu başkaları için süsleyen kimsedir. Ama vücudunun eti, makas ile kopartılan kadın ise kendisini başkalarına sunan kadındı. Sonra şöyle buyurdu:
        Kocası kendisinden razı olan kadına ne mutlu![6]
        Son olarak kadın ile erkek arasında ortak olan bir hükme dikkat çekelim. İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyuruyor :
        “(Mahrem olmayan kadın veya erkeğe) Bakışı şeytanın zehirli oklarından bir oktur. Nice bakış var ki uzun hasrete yol açar.”
        Kadının elleri ve yüzü hariç tüm vücudunu örtmesi gerektiği hususunda hem Şia hem Sünni, tüm İslam mezheplerinin uleması arasında görüş birliği vardır.
        İslam uleması tesettürün farz olduğunu ispatlamak için Kur’an, sünnet, icma ve akla istinat etmişlerdir.
        Değerli Fakıh şeyh Muhammed Huseyn Necefi Cevahru’l-Kelam’ın kitabında Şia mektebine göre eller ve yüz hariç kadının tüm vücudunun örtülmesi gerektiğini açıklamıştır. Ayakların (topuklardan aşağı kısmının) örtülmesi gereken yerlerden olup olmadığı hususunda Şia uleması arasında ihtilaf vardır.

        Şunu da eklemek gerekir ki bazı Şia uleması kadının yüzünü de örtmesini farz olduğunu söylemişlerdir.
        Ehl-i Sünnet ulemasının bu husustaki görüşlerine vakıf olmak için El-Ciziri’nin el fikhu ale Mezahib’ul Arbaa’y müracaat edilebilir.

        ------------------------------------------------------
        [1] -Sunen-i Ebi Davud c. 2 s. 383.
        [2] -Biharu’l – Envar c. 103 5. 243.
        [3] -Nasihu’t Tevarih c.2
        [4] -Vesailu’ş –Şia c. 14 s. 143
        [5] -Biharu’l – Envar c. 103, s. 258.
        [6] -Vesailu’ş- Şia c. 14 s. 156.


        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          #5
          Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

          [quote author=BEYZA link=topic=9303.msg59688#msg59688 date=1257174789]
          siz heralde nur suresinden ahzap suresinden bi habersiniz yoksa neden böyle yazasınız ki???

          Allahın açık emri olan baş örtüsünü siz nasıl emperyalitlerle gelenekle görenekle nitelendirebilirsiniz ki

          Bir konuyu iyice bilmeden heleki böyle açık bir bilgiyi eleştirmeyin

          vesslm..
          [/quote]

          Nur ve ahzap süresi saçların günah olup da gizlenmesini mi bildiryor?


          Yoksa hadis ve zorlama yorum yordamıyla sizin eriştiğiniz sonuç mu?

          Biz nelere sebebiyet verdiğini bildirdik, akıl ve mantıkla uyuşmadığını bildirdik, bize uyarmak düşer aynen emredildiği gibi

          Al i imran 7 neden önem arzetmiyor peki?

          Akıl ile uyuşma işi neden önem arzetmiyor?

          Peki o jeografyada yaşan erkeklerde başlarını güneşten krounmak için mecburen örtüyorlarsa, iş kültürel mi yoksa Allah saçlar görünmesin, örtülsün, büyük günahtır dediği ayet var mı ?


          Allah'ın "aşağı, gögüslerinizi örtecek tarzda salın dediği" işi anlatan nedir ki?

          Kim hangi işi aşağı doğru salıyor, çarşafı mı?

          Tesetürü mü?

          Biz saçların görünmesinin günah olduğunu bildiren emri sormuşuz nerde o emir?


          ahzap

          59. Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler; bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar ve Allah, suçları örter, rahimdir.
          dışarı çıkacakları vakit dışarıya mahsus elbiselerini giysinler;
          Bu dışarı elbisesi keyfi oalrak mı emredilmiş, yoksa şarta mı bağlı bir işmiş?


          Allah sebebini bildirmiş mi , bildirmemiş mi?

          bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar
          Allah işlev nedir işlevini bildirmiş bu emrin

          Neden tanınmamaları önem arzediyormuş ki dersin?

          Ve tanındıkları durumda incinecekleri iş neymiş?

          Allah dışarı elbisesi olarak tanımladığı işe başka sebep mi bildirmiş?

          Bu gerekçeler ortada kalkmış olsa bu dışarı elbisesinin başka dayanağı mı varmış?

          Dediğim gibi ya işi yanlış biliyor ve Hak olmayan bir işe tutunuyorsanız , yarın mahşerde hesap işi nasıl olacak?

          Allah demeyecek mi ayetlerim size okunmuyor muydu bu dışarı elbisesi işine gerekçe olan işi bildirmedik mi demeyecek mi?


          bu, onların tanınıp incinmemelerini daha iyi sağlar
          İşin düğümü bu sözde yatıyor can, araştırıp erin, neydi bu tanınıp incinmeme işi


          Bu şart ortadan kalkınca, tanınmak, incinmek işi etken olmadığı taktirde, Allah ahngi ayetinde saçların görünmesi günahtır demiş ki?

          Olmayan bir işi Allah'a atfetmenin hükmü hakkında şüpheniz olmasın,




          Eğer İmamet yoksa eğer rehberlik ve önderlik yoksa eğer hedef yoksa ve eğer Hüseyin yok ve onun yerine eğer Yezid varsa, işte o zaman; Allah evi etrafında dönmekle puthane etrafında dönmek arasında hiçbir fark yoktur.”

          Ali Şeriati

          Yorum


            #6
            Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

            Allaha namaz ve dua ile bana yaklaşın diyor kuranda

            orta namaza devam edin diyor ve daha bir çok namz ayeti geçiyor kuranda

            ama namazın nasıl kılınacağı geçmiyor

            ee o zaman namaz kılmayalımmı

            aa pardon sizin namaz kılma anlayışınızla norma bi müslümanın namaz kılma anlayışı aynı değil

            aslında ben yalnış adama açıklama yapıyorum namzın Peygamberin buyurduğu gibi kabul etmeyen kişi örtüyü mü kabul edecek???
            "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
            "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

            Yorum


              #7
              Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

              Bazı müfessirler
              Bazıları da, maksat bizzat
              Bazıları da esasen

              Bu ayette “tanınmaktan” ne kastedildiği konusunda iki görüş söz konusu edilmiştir:
              Bazıları, bu ayetten, kadınların yüzlerini örtmeleri gerektiğinin de emredildiğini söylemişlerdir. Ancak bize göre bu görüş doğru değildir.
              Bu anlamların birbirinden farklı olmasına rağmen
              tesettürlerini korumalarının gerekliliğini bildiren başka ayetler de Kur’an’da vardır.
              Yine rivayet edilmiştir ki
              Şunu da eklemek gerekir ki bazı Şia uleması kadının yüzünü de örtmesini farz olduğunu söylemişlerdir.
              Ehl-i Sünnet ulemasının bu husustaki görüşlerine vakıf olmak için El-Ciziri’nin el fikhu ale Mezahib’ul Arbaa’y müracaat edilebilir.
              Hatta sesinin anlaşılmaması için ağzına çatıl taşı aldırıp da konuşmasını da doğru gören var, hadisleri kuş bakışı turlamıştım


              Bunlar Al i imran 7 'nin bildirdiği gibi apaçık oaln işlerden değil mi?

              O kadar apaçık ki yorum , yaklaşım farklılığı gördüğümüz gibi


              Neyi mi öneriyorum?

              Al i imran 7'yi iyiden iyiye okumanızı

              Al i imran 7. Öyle bir Alllah'dır ki sana kitap indirdi. Onun bir kısmı, manası apaçık ayetlerdir ve bunlar, kitabın temelidir. Diğer kısmıysa çeşitli manalara benzerlik gösterir ayetlerdir. Yüreklerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onları tevil etmek için manaları açık olmayan ayetlere uyarlar. Halbuki onların tevilini ancak Allah bilir.

              Öyle bir Allah'dır ki sana kitap indirdi. Onun bir kısmı, manası apaçık ayetlerdir ve bunlar, kitabın temelidir.
              Diğer kısmıysa çeşitli manalara benzerlik gösterir ayetlerdir. Yüreklerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onları tevil etmek için manaları açık olmayan ayetlere uyarlar. Halbuki onların tevilini ancak Allah bilir.

              Eğer İmamet yoksa eğer rehberlik ve önderlik yoksa eğer hedef yoksa ve eğer Hüseyin yok ve onun yerine eğer Yezid varsa, işte o zaman; Allah evi etrafında dönmekle puthane etrafında dönmek arasında hiçbir fark yoktur.”

              Ali Şeriati

              Yorum


                #8
                Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

                İte o manaları herkes çe bilinmeyen ayetleri Allah teala peygamberini göndererek kullarına açıklamasını istemiştir

                Örtüde peygamber tarafından açıkça insanlara bildirmiştir

                neyin tartışmasını yapıyorsunuz

                Yoksa sizde hani ikinci halifenin dediği gibi Peygamber efendimizin sözünü hiçe sayıp kuran bize yeter mi diyorsunuz
                o kısıtlı aklınızla???
                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

                  [quote author=BEYZA link=topic=9303.msg59711#msg59711 date=1257178712]
                  İte o manaları herkes çe bilinmeyen ayetleri Allah teala peygamberini göndererek kullarına açıklamasını istemiştir

                  Örtüde peygamber tarafından açıkça insanlara bildirmiştir

                  neyin tartışmasını yapıyorsunuz

                  Yoksa sizde hani ikinci halifenin dediği gibi Peygamber efendimizin sözünü hiçe sayıp kuran bize yeter mi diyorsunuz
                  o kısıtlı aklınızla???
                  [/quote]

                  Peki sen ne demeye çalışıyorsun, Kuran eksik, noksan,kusurlu, bize elimizde olan rivayet/hadisler mi yeter diyorsunuz benim aklım kısıtlı olduğuan göre yüce aklınızla?


                  Neden aklımın kısıtlı olduğunu zikretme gereği duydun ki?

                  Senin gerçeklerinle hemfikir değilim diye mi?

                  Sözün bittiği yerde hakaret mi başlamalı?


                  Eğer İmamet yoksa eğer rehberlik ve önderlik yoksa eğer hedef yoksa ve eğer Hüseyin yok ve onun yerine eğer Yezid varsa, işte o zaman; Allah evi etrafında dönmekle puthane etrafında dönmek arasında hiçbir fark yoktur.”

                  Ali Şeriati

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

                    kısıtlı akla sahip olmak hakaret değildir eğer idark eder iseniz Allahtır sadece sınırları olmayan onun dışında bütün yaratılmışlar sınırları olduğu içinde kısıtlıdır

                    Analatabildim mi???


                    sadece hadis yeter kuran fes olsun demiyorum kuran başta hadislerlede onu anlamalıyız diyorum
                    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

                      esselamün aleyküm rahmetullah ve bereketuhu ALLAH IN SALAT VE SELAMI RESULULAH A VE TEMİZ KILDIĞI EHLİBEYT İNİN ÜZERİNE OLSUN ey kardeşlerim ALLAH RESULÜ İKİ AĞIR EMANET BIRAKMIŞ ve ona sımsıkı sarılın buyıurmuş konuyu böyle araştırır ve inceler iseniz doğruyu göreceksinizdir lütfen TAHİR OLAN EHLİBEYT İMAMLAR ININ ve hanımlarının hayatlarına bir göz atın ölçü onların yaşam tarzlarıdır bakın o zaman örtü farzmı değilmi görürsünüz

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Medeniyetinizden istifa ediyorum

                        [quote author=aliabadostu link=topic=9303.msg59743#msg59743 date=1257187400]
                        esselamün aleyküm rahmetullah ve bereketuhu ALLAH IN SALAT VE SELAMI RESULULAH A VE TEMİZ KILDIĞI EHLİBEYT İNİN ÜZERİNE OLSUN ey kardeşlerim ALLAH RESULÜ İKİ AĞIR EMANET BIRAKMIŞ ve ona sımsıkı sarılın buyıurmuş konuyu böyle araştırır ve inceler iseniz doğruyu göreceksinizdir lütfen TAHİR OLAN EHLİBEYT İMAMLAR ININ ve hanımlarının hayatlarına bir göz atın ölçü onların yaşam tarzlarıdır bakın o zaman örtü farzmı değilmi görürsünüz
                        [/quote]

                        A.S VERAHMETULLAH Allah razı olsun
                        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                        Yorum

                        YUKARI ÇIK
                        Çalışıyor...