Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Tarihler yalan söylüyor!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Tarihler yalan söylüyor!

    insanligi bunaltan, celiskiden celiskiye sürükleyen korkunc gölgeleri hep görmemezlikten geliyoruz. Marksist sosyoloji ve dünya tarihine konan yanlis yorum ambargosu, öylesine icimize sindirilmistir ki, medeniyet kavramina bile tarif bulamamisiz.

    Dünya tarihinde Roma vahsetini medeniyetin baslangici görmek, buna karsilik tarihin en büyük medeniyetini temsil eden Selcuklu ve daha sonra osmanli devrini yasanmamis farzetmek, gercek ilim adina sadece cirkin bir gaflet degil, ayni zamanda büyük bir utanc vesikasidir.

    Yine Afrikanin insanlik tarihindeki önemli yerini görmemezlikten gelerel, evrim safsatasi üzerine kurulu Marksist sosyolojiyi vazgecilmez ilim gibi göstermek de, tam manasiyla cirkin bir piskinliktir.

    Evrim balonu söndügüne göre, iptidai insan kavramiyla kurulmus olan Marksist sosyolojiyi nerede saklayacagiz? bunun icin yapilmasi gereken sey, medeniyet tarihinde gaflet devri diye bir raf hazirlamak ve Marksist sosyolojiyi, 19. yüzyilda baslayan ateist kavramlarla yan yana koyup, iptal edilmis bir seri halinde unutmaya terketmektir.

    Simdi, insalik tarihi adina, bu cirkin gölgeleri gercegin üzerinden kaldiracagiz.
    Önce tarihi hadiseleri akilalmaz bir tezad icinde yargilama aliskanligindaki putu yikmak istiyorum.
    Tarihi seyrederken, önce medeniyet kavrami acisindan cok ciddi ve tarafsiz bir kronoloji yapmak gerekir. cünkü medeniyet, kesinlikle teknolojik gelisme demek degildir. onun temel yapisi:
    a- insan ve cinsiyet esitligi
    b- insanlik sevgisi ve insana saygi
    c- ilmin cihansümul ve bagimsiz olusu
    d- bütün bu prensiplerin dünyaya yayginlastirilmasi gibi,
    gercek manevi esaslara dayanir.

    Tarihi incelerken, bu prensiplerin hangi caglarda var oldugunu tespit etmek esasdir. yoksa, yalanci magara adami masallariyla tarih tasnif edilmez.

    yine tarihi tetkik ettigimiz zaman, bu prensiplerin zaman zaman gelistigini, zaman zaman söndügünü görürüz. yoksa marksist bir kafa ile tarihi Eski, Orta ve Yenicag diye tasnif etmek, gelismis maymun masalina canak tutmaktan farksizdir.


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    #2
    Ynt: Tarihler yalan söylüyor!

    Pesin bir örnek vermek gerekirse Eski Misir, teknolojik gelismesine ragmen insanlara karsi davranisi ve zikrettigimiz prensiplere karsi saygisizligi ile tam bir karanlik cag yasiyordu. Hz. Musa (a.s) bu karanliga son verdi ve medeni bir toplum kurdu.
    Peki, simdi ayni cagda yasadiklari icin, Misir firavunlari ile Hz. Musayi kronolojik tasnifte ayni kefeyemi koyacagiz?
    simdi 20. yüzyili tamamlamak üzereyiz. hala insan haklarina karsi saygisizlik acisindan Roma ve Eski Misir devrini yasayan toplumlar var. cinhindi kuzeyinde yasanan drami, firavunlar bile üzüntüyle seyrederlerdi. Marksist sosyoloji, bu manzaraya ne der acaba?

    caglarin tasnif edilmesinde, teknolojik gelismelerin ölcü olarak alinmasi da mümkün degildir. eski misirda paratonerin ve pekcok kimyevi maddelerin bilindigini herkes ögrenmistir. eski asirda fillerin kullanildigi, Hz. Süleyman devrinde cam ve insaat sahasinda büyük gelismeler oldugu, ulasim ve haberlesmede akilalmaz noktalara varildigi bilinmektedir. bu arada piramitlerin matematik hesaplari da ortadadir.

    su halde tarihe nasil bir yorum getirmeliyiz?


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: Tarihler yalan söylüyor!

      Bütün ülkelerin tarihleri tarafsiz bir gözleme tabi tutulursa, insanlarin vahsice birbirlerini yok etmeleri, her toplumda din sayesinde önlenmistir. ancak yine acik bir gercektir ki; her din toplumda bir devrin zindeligi ile baslamis fakat daha sonra cikarcilarin yeniden toplumu ezmenin, bir baska deyimle medeniyeti baski altina almanin yolunu bulmuslardir. ancak medeniyetin merkez üssü sayilan Orta-Dogu'da üst üste gelisen semavi dinler, insanlar arasindaki sevgi ve saygiyi ciddi surette geleneklestirmistir.

      yine bu sirada insanligin yüz karasi olan ve zulmün temsilciligini yapan Roma, Orta-Doguda'ki bu medeniyeti bogmus, hristiyanligin getirdigi insanlik anlayisina karsi cetin bir savasa girmistir.

      Miladi besinci asra bakildiginda bütün milletlerin karanlik bulutlar altinda inledigi görülür. Kölelik, kadinlarin esir muamelesi görmesi ve ilmin alay konusu olmasi, o asirlarin olagan cirkinliklerinden bir kacidir.

      Ancak yine bu cagda, en büyük ilahi mesaj gelmis ve sönmeye yüz tutmus olan medeniyeti, bir daha batmamak üzere kurtarmistir. islam günesi, insanlik tarihi icin bir cag degistirmesi oldugu halde, tarihi yorumlamakta yalniz kendi devresini seyreden ahmaklar tarafindan, akil almaz tezadlarla tanitilmistir. yillardir beyinleri yikamakta olan ilk, orta ve yenicag tasniflerini anlamak hala mümkün degildir. eger tarih, bir cag tasnifine tabi tutulacaksa, medeniyete tutulan isigin mesned olarak secilmesi sarttir.

      Bu acidan bakildiginda, Medine Beyannamesi, insanlik tarihinde medeniyeti gösteren ilk vesikadir.

      irk inanc farki gözetmeden insanlara hak esitligi saglayan bu beyanname, gercek ve muhtesem bir beyannamedir. henüz cagimizda bile bir türlü benimsenemiyen bu prensipler, birlesmis milletler ana sözlesmesine bizzat girmistir. ne care ki bizler, tarihe bir tasnif getirmis ve islam günesinin parlayisini ortacaga itmeye kalkmisiz. olsa olsa bu tarz tasnifler, avrupanin kendisi icin varsayilabilir. yani avrupanin islamin insan esitligi ve sevgisi esaslarina, ilmin bagimsizligi prensibine uyan tarifi, onlar icin cag atlamadir.




      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

      Yorum


        #4
        Ynt: Tarihler yalan söylüyor!

        Tarihi, bu defa bir baska tarzda gözleyelim:
        "Tarihde kurulan devletler arasinda en medeni olani hangisidir?" denince, biz tereddütsüz Selcuklu Devletidir diyoruz. bunun isbati cok kolaydir. cünkü:
        a) bütün dinlere ve inanclara, bünyesinde daha mutlu sekilde yasama hakki saglayan bir baska devlet gösteremezsiniz
        b)toplumda yasayan farkli inanctaki insanlara mahkeme secme hakki veren baska bir devlet bulamazsiniz
        c) kasabalara kadar medrese (o zamanin üniversitesi) götüren, yeryüzünde ilk tip fakültesini kuran (kayserideki gevher Nesibe'yi) bir baska medeniyet gösteremezsiniz

        d) o cagin en güzel yollarini acmak ve emniyetini saglamanin yanisira, her sekiz saatlik yolculuktan sonra bir dinlenme ünitesi (han ve kervansaray) yapan, o yollar üzerinde günümüzde bile kullanilan mükemmel köprüler insa eden ve bütün yerlesme birimlerini en saglikli bölgelerde düzenleyen baska bir devlet örnegi ortaya koyamazsiniz

        e) sosyal kuramlar acisindan vakiflar ve ahilik gibi akilalmaz teskilatlar kuran ve asirlar boyu mükemmel bir sekilde ayakta tutan baska bir devlet gösteremezsiniz. bu arada osmanlinin ilk cagini da unutmayalim.

        simdi bu yüce medeniyete Ortacag deyip, 40 yil öncesinde insanlari bir sinek gibi öldüren ve hala derisinin rengine bakarak onlara deger bicen zihniyetlere yenicag zihniyeti adini mi takacagiz?
        o zaman insanfli bir yorum yaptigini iddia eden ilim adamlari, akillarini beyinlerinin hangi kivriminda seyredecekler?

        Ne careki, tarihe Romalilar kadar vahsi gecen Mogollarin bile medeniyette rol sahibi oldugu telkin edilmis, fakat Selcuklular ve osmanlilarin özellikle ilk caglarindaki medeniyetin zirvesinden söz edilmez olmustur.

        Evet, KARA GÖLGE, tipki evrim masali gibi, tarihe de pek aci sekilde sinmistir. ve bu tarihi evrim yanilgisini, marksist sosyolojiye canak tutmak icin kasitli bicimde yürütmektedir.


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: Tarihler yalan söylüyor!

          Gelelim Marksist sosyolojiye.
          insanlik tarihini vahsi magara adamindan baslatip, iptidai Afrika tipine baglayarak güya evrim masalina ölmezlik süsü veren hayalciler, bircok ilmi gercegi görmezlikten geldiler. bu akilalmaz hayalcilik insanlara öylesine islendi ki, en akli basina olanlar bile, konuyu ilmi dayanagi olan ciddi bir vakia saniyorlar.

          Hz. Adem'den gelisen insanin var olus gercegi ve Allah'in Adem'e ve peygamberlere ögrettigi ilim hakikati, masal gibi dinleniyor. insandan farki olmadigi halde, bu resimler nedense tarih kitpalarina girmedi. hayali magara insani resmi ise, ayni kitaplara kapak oldu.

          yine yetmisli yillarda Afrikada cok önemli bir arkeolojik arastirma yapildi. bugünkü büyük Sahranin binlerce yil önce Afrika insaninin anayurdu oldugu ve zaman icinde cöllesme sebebiyle güney ve doguya göc ettigi anlasildi. kazilar ve kazi yerinde yapilan arastirmalar, Afrikada ortaya cikan bu eski ve ilk medeniyetin Misir medeniyeti seviyesinde oldugunu ortaya koyuyordu. ayni tartismalar sonunda anlasildi ki, bu günkü sahrada oturan afrikalilarin ceddi olan medeni insanlar, doguya göcleri sirasinda kültür ve medeniyetlerini misir ve habesistana aynen nakletmisler, fakat cetin tabiat sartlari sebebiyle Güney Afrikaya göcen kavimler, medeniyetlerini koruyamayarak dagilmislardi. bu fevkalade önemli tesbit, insani vahsi hayattan baslatanlari perisan etti. onlarin yüzü, her ne kadar fazla kizarmadiysa da, kazilari yapan ilim adamlari aynen söyle söylediler:
          "hayatinda bir kere bile Afrikayi görmemis olan hayalciler, yamyam ve vahsi zannettikleri Afrikalilarin medeni atalarindan utanmalidirlar"


          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

          Yorum


            #6
            Ynt: Tarihler yalan söylüyor!

            Cenab-i Hakk'in, Adem peygamberin neslinden gelisen insanogluna, yerlesik düzene gecene kadar arzda magaralar hazirlayip ihsan etmesi bile, basli basina bir mucize iken; ateistlerin bu durumu cirkeflikleri icin kullanmalari, ilim ve hakikat adina gercekten igrenctir.

            Tarih boyunca ilahi mesajlar sayesinde kurulan medeni toplumlari görmemezlikten gelip, sıkıstıkca "biz bir milyon sene öncesinden bahsediyoruz" diye, minder disina cikanlara, evrim masalinin nasil buharlasip uctugunu hatirlatmak yeterlidir.

            efendimizin en büyük mucizelerinden biri de veda haccinda buyurdugu "Ey insanlar, Atalarini (Hz. Adem'i) inkar edenlere, melekler lanet etsin ve bütün müslümanlarin bedduasi onlarin üzerine olsun" sözleridir.

            Kendinden 13 asir sonra gelecek insanlarin maymundan ced arayacaklarini ve dünyanin en önemli meselelerinden birinin bu olacagini haber vermek, ancak Efendimize (s.a.a) has bir mucizedir.

            gerek toplum birimleri, gerekse milletler, ilahi mesajlarin getirdigi ahlak esaslari sayesinde medeni hayata gecebilmistir. bu mesajlara sirt ceviren kavimler olmasaydi, medeniyet cok daha önce gelisecekti


            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

            Yorum


              #7
              Ynt: Tarihler yalan söylüyor!

              Zamanla ahlaki kavramlarin degisecegi görüsünü savunan evrimci sosyoloji, hic tarihe göz atmiyormu? dünyanin degismeyen degerler etrafinda döndügünü unutuyormu? Eger bu zavallilar, ulasmak istedikleri seks özgürlügünü kastediyorlarsa, insanlar 3 bin yil önce Sodom ve Gomorede bu noktaya coktan ulasmislardi. amma medeniyeti ne onlar, ne de onlardan sonra gelen densizler yürütemedi. Hepsi batip gitti.

              Bugün yeryüzünde, toplum nizamini ayakta tutan bütün kanunlar, ilahi mesajlardan alinmistir. ve bunun disinde tek bir kanun dahi bulmak mümkün degildir. yine insanlik ideali olarak bilinen hürriyet ve insan sevgisi esaslarindan veya birlesmis milletler ana sözlesmesinden birtek madde gösterin ki, kaynaginda yüce peygamberimizin (s.a.a) emirleri bulunmasin.

              Bernard Shaw'un sözü, bu noktada ne kadar vecizdir.
              "Hic bir fazilet kavrami yoktur ki, altinda Hz. Muhammed'in (s.a.a) imzasi olmasin"

              lutfen söylermisiniz, toplum yapisinda evrime ugrayan nedir?
              seksmi? sevgimi? insanlara yardim mi?
              isin gercegi nedir biliyormusunuz? aslinda bircok toplumlar, yapilarindaki hastaliklari gidermek icin ilahi mesajlarin sahiline gitmektedir. ve bindikleri gemi marksist sosyoloji de olsa, iskeleye gelince medeniyet ufkunun neresi oldugunu anlayip:
              biz "gökyüzünden habersiz ucurtma ucurmusuz" diyeceklerdir.

              Toplum yapisi, insanin biyolojik yapisina cok benzer, inkarci tip da, ayni yollardan gecti. anne sütünü inkar etti. ruhi gercegi yok saydi, ama sonra döndü dolasti, gercegin önünde durdu. "Genetik sifrelerdeki akil almaz DNA programlarini, muhtesem bir kompüter ustasi olmali" deyip ilahi sanata teslim oldu.

              Tabii sosyoloji, biyolojiye nazaran laboratuvara girme sansi az oldugu icin biraz yavas tempo ile yürüyor. ancak Allah ömür verirse, cok yakin yillarda Efendimizin (s.a.a) veda hacci mesajinin mucizesini hep birlikte seyredecegiz.


              imanla gelen ilim...onk.dr.Haluk Nurbaki


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum

              YUKARI ÇIK
              Çalışıyor...