Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Neden Fatıma Değil de Aişe..!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Neden Fatıma Değil de Aişe..!

    Neden Fatıma Değil de Aişe..!

    Fatıma (sa) Resulullah’ın (s.a.a) kızıdır. İmam Ali’nin (as) eşidir. Hasan ve Hüseyin’in anasıdır. Ehl-i Beyt’in merkezidir. Vahiy evinin çocuğudur. Yaşamı boyunca hiçbir şakası, şikesi, şaibesi yoktur. Babası peygamber, eşi ve evlatları imamdır. Tevhit mücadelesinde şirkin baş düşmanlarının çocuğudur. Soyunun devam ettiricisidir. İlim, irfan, ahlak, ibadet, imam, takva, secaet, cesaret, açık sözlülük vb. her şeyi ile Resulullah’a (saa) en çok benzeyen ve nebinin ‘’Fatıma benden bir parçadır.’’ Sözüyle tüm şahsiyet ve fiziki zerrelerini üzerinde taşıdığını teyit ettiği tek kişidir. Peki, öyleyse ümmet içerisinde neden Fatıma değil de hep Aişe validemiz anılır oldu. Acaba Aişe de olup da Fatıma da olmayan bir şeyler mi vardı?

    Evet, Fatıma ile Aişe arasında elbette ki bir şeyler vardır!

    Çünkü Fatıma, babası Muhammed (saa) ve kocası Ali ile aynı takımdandı. Şirki devirip yerine tevhidi bina eden, insanlık tarihinin en büyük devrimci/ inkılâpçı takımıydılar. Devrim kendi çocuklarını hep yutmuştur… Peygamber (saa) gidince, bunlar da gitmeli, ya susmalı ya da yerlerine alternatif konulmalıydı… Öyle de oldu. Peygamber (saa) gitti… Fatıma’nın yerine alternatif olarak Aişe konuldu… Ali ise susturuldu…
    Hasan’a önce zoraki barış imzalatıldı, sonra da zehirletildi, Hüseyin’in ise başı kesildi… İşte insanlık tarihinde inkılâpçı/ devrimciye ödetilen bedel hep böyle oldu!

    Tarih süreci içerisinde bir işin failleri ile o işi sahiplenenler hep aynı sloganı kullanmışlardır ama çoğunlukla aynı gayeyi taşımamışlardır. Biri her zaman davası uğrunda her şeyini feda etmekten çekinmezken, diğeri de o dava sayesinde çıkar sağlama arayışına girmiştir ve hiçbir zaman da bu iki kesimin yıldızları barışık olmamıştır. İslam için de öyle olmuştur. Din için yaşayanlar ile din sayesinde geçinenler hiçbir zaman aynı takımda olamamışlardır. Ne yazık ki bunları birbirinde ayrıştırmak az bir kesim hariç ezici çoğunluğa nasip olmamıştır. Bunlar birbirine çok benzeyen kalp altın ile gerçeği gibidir. Ayırt etmek sarraflık ister!



    Ayrıca Aişe validemiz Resulullah’a (saa) değil de daha çok o dönemin insanlarına benziyordu. Yani Aişe günümüz tabiriyle klasik bir müslümandı. Kendinden bir özelliği yoktu. Kendine ait bir insan değildi. Gücünü yalnızca peygamber’in zevcesi olmaktan alıyordu. Fakat Fatıma (sa) öyle değildi. Hem gücünü sahip olduğu kendine has hususiyetlerinden alıyordu hem de babasından. Haksızlıkla mücadele ve hakkı ikame etme gibi bir gene sahipti Fatıma. Aişe ise ancak eşinden (peygamberden) duyduklarını halka söylemekle yetiniyordu. Bir ara ashaptan Talha ve Zübeyr gibileri tarafından aldatılıp İmam Ali’ye karşı sahte kahramanlıkta bulunduysa da davası hak ve yolu da doğru olmadığı için yirmi bini aşkın evladının boş yere kanını akıtmaktan başka bir kazancı olmadı. Ali’nin haklılığı ve güçlü mantığı karşısında yenilgiye uğrayıp evinde oturmaktan başka hal yolu yoktu.
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    #2
    Neden Fatıma Değil de Aişe..!

    Müslüman Kadının Modelitesi Fatıma’dır.(sa)

    Müslüman hanımların ibadetle dünyevi zevkler arasında nasıl bir bağ kurmaları, sosyal olmanın yanı sıra iffetlerini nasıl korumaları, kötü zamane şartlarında hedef ve kimliklerini nasıl muhafaza etmeleri, haksızlıkla mücadeleyi ne şeklinde yapmayı, evlatlarını eğitmede hangi metodu kullanmaları, kocaya iyi bir eş olmada, onun ve evlatlarının dünya ve ahiret saadetlerini temin etmede onlara nasıl yardımcı olmaları vb. birçok hususları anlamada bir ‘usve-i hasene’ye (güzel modeliteye) ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçları giderebilecek tek model ite ise Fatıma’dır. Fatıma’nın yapmış olduğu bu sahalardaki eşsiz mücadelesi, İmam Ali’nin Cemel ve Sıffin savaşalarında ve oğulları İmam Hasan’ın muaviye ile yaptığı sulhun ve İmam Hüseyin’in de Kerbela kıyamından daha az değildir. Zihinlerimizde bunun tersi bir inanış varsa şayet, sebebi Fatıma’yı ve yaptıklarını tanıyamayışımızdandır!
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    Yorum


      #3
      Neden Fatıma Değil de Aişe..!

      Hz. Fatıma’nın (sa) İsim ve Lakaplarındaki Hikmet

      Yüce Allah Fatıma’nın (sa) doğumu ile insanlığa büyük bir nimet sundu. Onun varlığı gerçekte insanlık yaşamını aydınlattı. İnsanlığın gelişmesi ve yücelmesi ile ilgili dinin getirmiş tüm programlar Fatıma’nın kısa hayatı üzerinde pratize edildi. Kısacası Fatıma (sa) Resullah’ın elinde, vahyin yüce bir insandan beklediği şekilde yetişti. Bundan dolayıdır ki Fatıma’nın (sa) şahsiyetinin ebedileşmesindeki sır, peygamber kızı olması değildir, yüce manevi değerler ve vahiyle bütünleşmesidir!
      Fatıma’nın (sa) şahsiyeti, vahyin üzerine inşa edilmesinden dolayı çok boyutlu bir şahsiyettir. Bundan dolayıdır ki birçok isimle adlandırıldı. Örneğin Fatıma’ya ‘’sıddıka’’ denirdi, çünkü sadakat yaşamının ayrılmaz parçasıydı. Nitekim Aişe’den şöyle bir rivayet söylenir: ‘’ Peygamberden sonra Fatıma’dan daha doğru söyleyen birini görmedim.’’

      Fatıma’ya ‘’mübareke’’de denirdi. Zira Resulullah’ın (saa) soyunun hayır ve bereket kaynağıdır. Nebinin soyu Fatıma aracılığıyla artıp taştı ve bu süreç hala devam ediyor.

      ‘’Tahire’’ Fatıma’nın diğer bir lakabıdır. Bu lakap, onun her türlü günah ve kötülüklerden uzak olduğunu ifade etmektedir. Nitekim Fatıma’nın da dâhil olduğu Ehl-i Beyt hakkında yüce Allah şöyle buyurur:

      -‘’ Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.’’(3)

      Resullah’ın şu aziz yadigârına ‘nur’’ anlamına gelen ‘’Zehra’’ lakabı da verilmiştir, çünkü o ne zaman ibadet mihrabında duracak olursa bir nur misali gökyüzünü aydınlatırdı.
      Resulullah (saa) şöyle buyurmuştur:
      —Allah Fatıma’nın kalbini ve vücudunu iman ve yakinle doldurmuştur. Zehra ibadet mihrabında durduğunda melekler arasında parlayan bir yıldız gibi olur.’’(4)

      Ona ‘’Fatıma’’ da denirdi. Fatıma sözcüğü Arapça bir sözcüktür,’’ayırmak ve koparmak’’ anlamı ifade eden ‘’feteme’’ kökünden alınmıştır. Arapça’da örneğin ‘’fetemel-ümmü tifleha’’ cümlesi, ‘’ anne çocuğunu sütten kesti’’ anlamı ifade ediyor.

      Hz. Fatıma’nın bu adla isimlendirilmesinin hikmeti ile ilgili birçok rivayet nakledilmiştir. İmam Cafer Sadık (as) Resulullah’ın (saa) şöyle buyurduğunu nakleder: Cebrail, peygamber’e şöyle söyledi: ‘’ Bu kız, yeryüzünde ‘’ Fatıma’’ ismiyle isimlendirildi, zira sevenleri cehennem ateşinden korunacaktır.’’

      İmam Rıza (as) babaları vasıtasıyla Resulullah’ın (saa) şöyle buyurduğunu naklediyor: Ey Fatıma, neden Fatıma adıyla isimlendirildiğini biliyor musun?
      Hz. Ali (as), neden bu isimle isimlendirilmiştir? Diye sordu. Hz. Peygamber (saa) şöyle buyurdular: ‘’ Çünkü o ve ona uyanlar, cehennem ateşinden uzaktırlar.’’

      Diğer bir hadiste ise Resulullah’ın (saa) şöyle buyurdukları rivayet edilmiştir: ‘’ Çünkü onun Allah’ın karşına tevhit ve imanla çıkan zürriyetini, yüce Allah cehennem ateşinden uzaklaştırmıştır.’’

      Bir gün imam Cafer Sadık (as) talebelerine şöyle sordu: ‘‘Fatıma kelimesinin anlamını biliyor musunuz?’’
      Talebelerinden birisi: ‘’ siz buyurun.’’ dedi
      İmam Sadık (as): ‘’ Kötülüklerden uzaklaştırılan anlamındadır’’ diye buyurdu ve şöyle devam etti: ‘’ Hz. Ali onunla evlenmiş olmasaydı Âdem’den kıyamet gününe kadar yeryüzünde ona denk bir kişi bulunmazdı.’’
      Bu rivayete benzer bir rivayet de Ehl-i sünnet kaynaklarında yer almıştır. Ümmü Seleme Hz. Peygamber’in (saa) şöyle buyurduğunu naklediyor: ‘’Allah-u Teala Ali’yi yaratmış olmasaydı Fatıma’ya bir eş bulunmazdı.’’ (5)
      ---------------------------------------

      3) Ahzab:33
      4)Biharu’l-Ensar, c.28, s. 37
      5)Bu hadisi, Harezmî ‘’Maktelu’l-Hüseyin’’ adlı kitabında nakletmiştir. Tirmizi de aynı hadisi ‘’Menakib’’ adlı eserinde getirmiştir. Menavi ‘’Kunuzu’l-Hakaik’’ adlı kitabında ve Kunduzi de ‘’Yenabiu’l- Mevedde’’ adlı kitabında aynı hadisi Ümmü Seleme’nin yanı sıra İbn Abbas’tan da nakletmiştir.
      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
      Hz.Peygamber (saa)

      Yorum

      YUKARI ÇIK
      Çalışıyor...