Halkla iyi geçinmek

Resulullah s.a.a buyurdu ki:

"Halkla iyi geçinebilmek imanın yarısıdır. onlara yumuşak davranmak da maişet ve geimin yarısıdır"

"Allah'a iman ettikten sonra en sütün akıli bir hakkı terk etmeden, halkla geinebilmektir. sakalın hafif olması kişinin saadetindendir."

"Putlara tapmanın dışında, halkla cedelleşmekten men edildiğim kadar hiçbir şeyden men edilmedim"

Tuhef-ul ukul s. 49 (48-49-50)

[Qom_u_ask]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

evet Peygamber s.a.a. halkla iyi geçinirdi. Çünkü O Hazretin gönderildiği halk cahiliye halkıydı. yani bilmemek manasında cahiliye halkı. Ne iman ne kitap ne ahirete iman bilmiyorlardı. Babaları uyarılmamış bir kavme gönderildi bu yüzden gafil kalmışlardı. Tebliğ için gittiği ama saldırganlıkla karşılanıp dışarı atıldığı Taif'ten dönüşünde duasında: Rabbim bunlar bilmiyorlar bunlara mühlet ver helak etme diye dua ediyordu.. Onlara yumuşak söz söyledi ki kalpleri ısınsın bu sayede en münafık tipler bile O hazretin yanında kendilerine yer buldular ve rahat ettiler, yıllar yılı köleliklerini yaptıkları putperest yöneticilerinin yanında bile görmedikleri itibarı gördüler.

Ama ruhları köleliğe ve zorbalıkla yönetilmeye ezilmeye horlanmaya alışmış bu israiloğullu zihniyetliler Peygamber s.a.a.'ten sonra yine eski alışkanlıklarına döndüler.. O hazretin tebliğ ettiği imameti iktidara taşımayıp eski cahiliye adetlerini hortlattılar. O hazretten s.a.a. sonra daha 30 yıl bile geçmeden yeniden cahiliye kini canlandı. Artık iyi geçinilip sineye çekilecek ortam kalmamıştı. Bu yüzden İmam Ali a.s. Peygamber s.a.a. gibi hoşgörülü davranamadı onlara. 5 yılda 3 büyük kanlı savaşla karşılık verdi isyancılara.. Çünkü artık bilmeyen değil inadına bildiğini saptıran bir güruh dini çıkar malzemesi haline dönüştürmüştü..

dinin kavramlarını tahrife, adetlerini bidata etmeye dönüşen bu yeni dincilik şamın yeşil sarayından okunan bidat ezanlarla yayıldı tüm İslam alemine ve kalplerine Allah'ın iman yazdıkları hariç herkes buna boyun eğdi de hakikati unuttu.

İşte bu yüzden İmam Ali a.s. Peygamber s.a.a.'in bilmeyenlere karşı sergilediği yumuşaklığı, bilip de inkar edenlere, imameti dışlayıp devre dışı bırakıp dini yekisiz kirli ellerine alanlara karşı kullanamadı. ve onlarla en büyük cihadı yaptı. Sert davrandı.. öyle ki bu üç büyük savaştan dine sızan bidatları bile temizleme imkanı bulamadı. Çünkü bu öyle bir sapmaydı ki dinin tamamını alıp götürüyordu. Bu yüzden bidatları kaldırmaya ayıracak zamanı ve gücü bulamadan onlarla kanlı savaşlara teslim oldu. bu üç büyük savaşta 150bin müslüman insanın kanı aktı..

Biz Ali dostları ve izleyicileri de bu gün yöntemimiz bellidir. Ehlibeyti tanıyıp inkar eden sahte din adamları ve bilginlerle cahil halkı aynı tutamayız. Tıpkı hangi ad altında olursa olsun Tağutu meşru görenlerle, onu tanımayıp sırf Allah'a kul olanları bir tutmadığımız gibi...

Ynt: Halkla iyi geçinmek

"İşte bu yüzden İmam Ali a.s. Peygamber s.a.a.'in bilmeyenlere karşı sergilediği yumuşaklığı, bilip de inkar edenlere, imameti dışlayıp devre dışı bırakıp dini yekisiz kirli ellerine alanlara karşı kullanamadı. ve onlarla en büyük cihadı yaptı. Sert davrandı.."

peki siz bu tavrın neresindesiniz? acaba bilmeyenlere karşı yumuşak mısınız, yoksa katımısınız? Hakkı bile bile batılla karıştıranlara karşı tavrınız nedir? bu tür münafıkların sulmünden bizar olmuşlara karşı tutumunuz ve bakışınız nedir?

sizin yumuşak olmanız ve cedelleşmemeniz gereken halk kimdir? yoksa böyle bir halk yok mudur şimdi? öyleyse neden başkalarına gösterilen yumuşaklığı ve hatta tercihi bu halka karşı göstermezsiniz?

bu devirde tuğyan etmiş olan kimdir? bu tuğyandan etkilenmiş olan kimdir? biz kime sert kime yumuşak olmalıyız? kimi yıkmalı kime şefkatle yaklaşmalıyız?

[Qom_u_ask]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

şahsım adına bu bilenle bilmeyen, yöneticiyle yönetilen, zalimle mazlum tağutla ona bilinçli bilinçsiz itaat edenleri birbirinden ayırmaya çalışıyorum..

ama bu konularda eksiğim elbette olacaktır ki masum değiliz. böyle zamanlarda dostlarımızı uyarıcı olarak müdahalelerini umarız..

Ynt: Halkla iyi geçinmek

yukarıda sizin yazdığınız yazıda mücadele edilmesi gerekenlerin kimler olduğu belirtilmişken bizim bu sitede müşahede ettiğimiz iyi geçinmemiz ve şefkat göstermemiz gerekenlerin hedefe konduğu ve asıl mücadele edilmesi gerekenleri eleştirdiğimizde ve onlarla ilgili yorumlar yaptığımızda bazılarının rahatsız olup konuları kilitlediğidir.

sizin uyarıya açık olduğunuzu ifade etmeniz veya bizlere siyasi anlamda paylaşımlarda bulunmayı tavsiye etmeniz anladığım kadarıyla sadece sizin arzunuz olmaktan öteye geçememiş. bu yüzden her mesaj yazdığımız konunun kilitlenme olasılığı ile karşılaşıyoruz.

oysa bizler sürekli olarak düşmanımızı bilmemiz ona karşı dik durmamız gerektiğini ama düşmanımızın şerrinden muzdarip olmuş bilinçsizleşmiş, biliçsizleştirilmiş halkı karşımıza değil yanımıza almamız gerektiğini, onlara şefkat elimizi uzatmamız gerektiğini vurguladık.

[Qom_u_ask]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

aynı şeyi biz de yapmakta böyle her itirazınıza mektebimizdeki mustaz'af ve kendi hallerine bırakılmışlar, durumu Allah'a bırakılmışlar kavramlarını hatırlatmaktayız. ama sanırız siz bu kavramların anlamını bilmiyorsunuz!...

ve bir gariplik daha siz: "insanların inanç konusunda farklılıklara bölündüğünden haberdar olanlar mustaz'af konumundan çıkmışlardır" şeklindeki İmam Caferi Sadık a.s. hadisinin insanları değerlendirme sisteminizde bir uygulaması yok!! varsa söyleyin nasık bu hadisi uyguluyor düşüncenize yansıtıyorsunuz?

Ynt: Halkla iyi geçinmek

biz Allah'ı ve peygamberini inkar edenleri ve İslam savaş açanları düşman biliyor, onları kendimize hedef olarak alıyoruz.

sizin mustazaf dediğiniz ve bizim de zaten bu sistemin ve benzer tağuti sistemlerin zulmünden bizar olmuşları asla ve asla kendimize hedef almıyor, onlarla iyi geçinmek gerektiğine inanıyor, onları suçlamıyoruz. onlara mektebin ve velayetin vahdet çizgisine riayet ederek anlatılması gerektiğine inanıyoruz. onları bahane ederek sisteme rahmet okumuyoruz.

[Mehmet UFUKALP]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

Mektepler hareketlerin ana kaynağı olsa da aynı mektepte olsa farklı hareketler ortaya çıkabilmektedir. Tağuti Şah Rejmini Huseyni bir kıyamla ortadan kaldırıp İslamı hayata hakim kılan İmam Humeyni de, ona bu noktada karşı olan ulema da ehlibey mektebinin mensupları idi.

Ancak İmamın hareketi şah ve benzeri tağuti rejimleri hedef alıp halkı yanına alırken, İmama karşı olanlar şahlarla iyi geçinirken halkları karşısına alıyorlardı.

İmamın hareketinden tağutların ortadan kaldırılması çıkıp müslümanlar arasında islami vahdetz olgusu doğarken, İmamın hareketine karşı olanların hareketinden, tağutlarla uzlaşma ve halk kitleleri ile teolojik kavgalar içinde boğulma olgusu meydana geliyordu.

Anlaşılıyor ki, şia da İmam Humeyniyi gereği gibi anlama ve algılamada noksanlıklar mevcut. Yoksa müstekbirleri hedef alıp müstazafları himaye etmeyi bırakıp, müstekbirlerle uzlaşıp müstazafları hedef tahtasına koyma söz konusu olmazdı.

[Qom_u_ask]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

"insanların inanç konusunda farklılıklara bölündüğünden haberdar olanlar mustaz'af konumundan çıkmışlardır" şeklindeki İmam Caferi Sadık a.s. hadisinin insanları değerlendirme sisteminizde bir uygulaması yok!! varsa söyleyin nasık bu hadisi uyguluyor düşüncenize yansıtıyorsunuz?

hattı imam kardeş

bu sorunun cevabını yine vermemişsiniz..?

Ynt: Halkla iyi geçinmek

"insanların inanç konusunda farklılıklara bölündüğünden haberdar olanlar mustaz'af konumundan çıkmışlardır"

bunu biz de aynen söylüyoruz. ama bu haberdarlıktan kastedilen nedir?

burada muhatap olduğumuz halk daha sünniliği bile bilmemektedir değil şiayı bilsinler ve karşı olsunlar. bu halk müstekbirlerin zulmü altında yıllardır inlemekte bilincini ve haberdar olma yetisini çoktandır kaybetmiş durumda.

bu yüzden onları sorumlu tutamazsınız. onlara hakkı anlatmayanı sorumlu tutmalısınız. tebliğde zayıf kalan, hakkı güzel ve hikmetli szölerle anlatmayanlar suçludur. hakkın anlatılmasını engelleyen sistemi bu gariban halka tercih edenler suçludur. çünkü varolan cehaletin devamını sağlamaktadırlar.

ama bildiği halde taassupla ve inadla hakkı inkar eden zaten mustazaf olamaz. bunda garipsenecek bir durum yok.

siz halkı analiz etmeyi de beceremiyorsunuz ve takındığınız düşmanlık yüklü tavır onlara şefkatle yaklaşmanızı engellemekte.

oysa sistem sırf size karışmıyor diye onunla mücadelenin gerekliliğine dair herhangi bir paylaşımda bulunmuyor varolanları da hemen kilitliyorsunuz. problem burda.

hem bu sistemin batıl olduğunu kabul ediyorsunuz, hem de haktan bahsettiğinizi ve hak olduğunuzu belirtiyorsunuz. peki ben sorayım size batıl olan bir rejim hakkın yayılmasına neden izin verir? yoksa rejim imanamı geldi? yok eğer rejim batılda ısrarcı ise hakka neden dokunmamakta? oysa her batıl hakkı kendine düşman bilir. ilerde kendini yıkmaya çalışacağını düşünür. o zaman ya sizin böyle bir derdiniz yok, ya da sistem sizi kendisinden pek de farklı görmüyor demektir. değil mi?

[Mehmet UFUKALP]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

Mevcut şeytani sistem varlığını ülkede bulunan farklı güç dengelerini çarpıştırmada bulmaktadır. Mevcut dengeler birbiri ile çarpışırken rejim ayakta kalmaktadır. bu rejimin ayakta kalmasını büyük ölçüde açık veya gizli alevi sünni çekişmesi sağlamıştır ve sağlamaktadır.

Anlaşılan o ki, mevcut tağuti rejim yine ayakta kalmak için yeni manivelalar edinmeye çalışmakta, fırkaları birbirleri ile çarpıştırararak ayakta kalan firavun gibi, yine kendi bekası için, alevi sünni çekişmesine bir de sünni şii çekişmesi eklemeye çalışmaktadır.

Bizim türkiyemizin güzide şiileri de maşallah tam da rejimin kendilerini sokmaya çalıştığı yola çoktan girmişler, bütün tağuti zalim özelliklerine rağmen şiileri kendisi ile değilde sünnilerle çatıştırmanın zeminini oluşturabilmiştir.

Öyle ki, türkiye şiileri maalesef İran İslam İnkılabına bağlı ve şiaya emevi sünnileri gibi bakmayan hizbullahi müslümanlarla bile tartıştırabilmektedir. Maşallah türkiyeli şiilerimize maşallah yani.

[Qom_u_ask]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

"ama bildiği halde taassupla ve inadla hakkı inkar eden zaten mustazaf olamaz. bunda garipsenecek bir durum yok."

Evet bizim de sizn gibi hedefimiz cahil halk değil elbette firavuni sistemin bizzat kendisi. ancak o sistemi ayakta tutan sadece firavun değildir. Kur'an firavuni düzeni ayakta tutan üç ayaktan söz eder:

1- Firavun

2- belam

3- Karun.

Firavun bizzat yönetici iktidar iken belam onu ayakta tutup onunla halkı barıştıran ve halkı bu düzene kulluğa çağıran, dini bu düzenin istediği şekilde tahrif eden sahte din adamları sınıfıdır. Karun ise bu ikisini daha çok para için para desteği salayan ekonomik kaynak, iş (!)adamları sınıfıdır.

siz bu üçlüden sadece birinci kısma işaret etmektesiniz. Oysa Ehlibeyt mektebinin mücadele alanı bu üçünü birden kapsamaktadır. Şia'nın usulü dininden olan tevhid ve adalet esasları Firavuni yöneticileri ve para kaynakları karunu ele alır oklarını onlara yöneltirken, nübüvvet ve imamet inanç esasları belama yönelik onu bitirmek içindir. Onların din kisvesine bürünmüş sahte yüzlerini ortaya çıkarmak içindir.

Ancak sünni inkılapçılar ise belamlar sınıfına karşı etkin bir stratejiye ve mücadele ilkelerine sahip olamamaktadırlar. Çünkü din adamları sınıfını lağvetmeleri durumunda yerine geçirecekleri sistemli bir alternatifleri yoktur. İmamet inancına da bu şii inançtır diyerek vahdet adına karşı çıkmakta olduklarından elleri kolları bağlı yine belamlara muhtaç duruma düşmektedirler. din adamlarını yetiştirip istihdam edebilecekleri ne bir eğitim düzenleri (teorileri) mevcuttur ne de bu alandaki fetva verecek fakih teklifleri ve inançları..

işte bizim bu mesajımızdaki alıntıyı sormamızın neden burasıdır. Siz hattı imam kardeş mücadelenizi firavuni düzene yöneltmekle aslında iyi yaparken, onu ayakta tutan onu üreten ayakları görmezlikten gelerek aslında çözümsüzlük ve kısır döngüye düşüyorsunuz. Çünkü bu sistem içinde bir bir firavun gider diğer bir firavun onun yerini alır. İmamet inancına sahip olduğunuzu söylemeniz bu inancın vicdanınızda kalıp tebliğ yöntemine bulaşmaması bir fayda sağlamaz ve bu çözümsüzlüğe ilaç olmaz. çünkü yetiştirdiğiniz insanları sadece düzene düşman etmek onları sadece sırf siyasallaşmış harici zihinliler yapar..

Örneğin onca sisteme karşıtlığına rağmen sizin imamet inancını önemsememeniz sebebiyle Üstad dediğiniz Said Nursi bu mesajın başında aktardığımız cümlenize göre hangi konumdadır sormak istiyoruz?..

Ynt: Halkla iyi geçinmek

"Firavun bizzat yönetici iktidar iken belam onu ayakta tutup onunla halkı barıştıran ve halkı bu düzene kulluğa çağıran, dini bu düzenin istediği şekilde tahrif eden sahte din adamları sınıfıdır. Karun ise bu ikisini daha çok para için para desteği salayan ekonomik kaynak, iş (!)adamları sınıfıdır.

siz bu üçlüden sadece birinci kısma işaret etmektesiniz."

bizim böyle bir yanlışa düştüğümüze dair tek bir kanıt gösterin bu sitede bunca zaman rahatsız ettiklerimizden özür dileyeceğiz. biz sistemin tümünü reddediyoruz. bu bahsettiğiniz üçlü zaten sitemi oluşturuyor. bel'amlarla ve karunlarla mücadele etmeden zaten sistemle mücadele edemezsiniz.

"Oysa Ehlibeyt mektebinin mücadele alanı bu üçünü birden kapsamaktadır. Şia'nın usulü dininden olan tevhid ve adalet esasları Firavuni yöneticileri ve para kaynakları karunu ele alır oklarını onlara yöneltirken, nübüvvet ve imamet inanç esasları belama yönelik onu bitirmek içindir. Onların din kisvesine bürünmüş sahte yüzlerini ortaya çıkarmak içindir."

bu söz doğrudur ama siz bu sözden çok uzaksınız. üstelik öyle yanlış bir analiz yapmış durumdasınız ki belam diye belamlar tarafından cahil bırakılmış halka ve karun diye yıllardır zulümden bitap düşmüş ve her türlü varlığı yağmalanmış mazlumlara saldırıyorsunuz. firavunu ise zaten görmüyor onun size sunduğu "özgür" ortamın nimetlerinden faydalanıyorsunuz.

bizim bel'amları ve karunları görmezden geldiğimizi söylemek ya hakikaten bizi tanımamak veya tanımazlıktan gelmektir.

[Qom_u_ask]

Ynt: Halkla iyi geçinmek

son cümlemi sonradan yazdım galiba değinmemişsiniz.. çünkü dediğiniz bir çok şeyin cevabı bu cümlemizdeki örnekte mevcut..

şöyle ki: biz nerede ne zaman bu sistemin belamlarının dini temsil edemeyeceklerini, Ehlibeytin önüne geçemeyeceklerini söylesek sizi karşımızda buluyoruz.. İmamet inancını nerede sünni din adamlarına yöneltip onları sistemi ayakta tutan belam sınıfı olarak açığa çıkarsak sizi karşımızda bulduk..

Ynt: Halkla iyi geçinmek

"son cümlemi sonradan yazdım galiba değinmemişsiniz.. çünkü dediğiniz bir çok şeyin cevabı bu cümlemizdeki örnekte mevcut..

şöyle ki: biz nerede ne zaman bu sistemin belamlarının dini temsil edemeyeceklerini, Ehlibeytin önüne geçemeyeceklerini söylesek sizi karşımızda buluyoruz.. İmamet inancını nerede sünni din adamlarına yöneltip onları sistemi ayakta tutan belam sınıfı olarak açığa çıkarsak sizi karşımızda bulduk.."

sistemi övenler mi belamdır yoksa sisteme karşı dik duranlar mı belamdır? hangi fiarvunun belama ömrü boyunca işkence ettiğini, tecrit ettiğini, zehirlediğini, sürgün ettiğini görmüşsünüz? hangi belamın firavunun yasalarını eleştirdiğini ve onun planlarını yıkmak için ömrünü harcadığını görmüşsünüz?

işi yine üzerinde uzlaşamayacağımız yere getirip kendinizce bulduğunuz açıktan saldırmaya devam ediyorsunuz. oysa biz belam ları hep sistemi överken gördük. sistemin onlara tanıdığı "özgür" ortamdan tanıdık onları. müslümanları biribirine düşürmek için tefrikaya meyilli ve vahdete düşman olmalarından dolayı taktıkları maskelere kanmadık. halkı tekfir edercesine aşağılayan dışlayan ruhlarının sisteme minnet duyguları taşımasına şahit olduk her dem.

biz sizin karşınıza asla ve asla belamları eleştirdiğinizde çıkmadık. bu sizin yeni iftiralarınızdan sadece bir tanesi daha. müfteri deyince de kızıyorsunuz. hiçbir dayanağı olmayan iftiraları ard arda sıralamaktansa hiç çekinmiyorsunuz.

biz siz bu halkı suçladığınızda, hedefinize bu halkı aldığınız ve hiçbir ayrım yapmaksızın bu halktansa kemalisteleri tercih ettiğinizi söylediğinizde hep karşınıza çıktık ve çıkacağız. çünkü sizler İmamın mesajını bulandırmaya ve İslam inkılabını ve velayeti bu insanlara çok yanlış tanıtmaya başladınız artık.

mısırla ilgili açılan başlıkta musavinin yazdıklarına bir bakın hele düşmanı kimmiş? ve kiminle ölümüne savaşırmış?

neden diğer başlıklardaki siyasi meselelere içinizden geldiği gibi cevap veremiyor ve lafı evirip çeviriyorsunuz?

paylaştığınız cuma hutbesinden de mi utanmıyorsunuz. abd ve israil tefrikayı teşvik etmemekte midir? velayetse vahdeti emretmemekte midir? siz hangisine uyuyorsunuz? yoksa siz bir kısmına inanıp bir kısmını inkarmı ediyorsunuz?