Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

vasilik doktirini üzerine

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    vasilik doktirini üzerine

    bugün büyük airf ve alim olan Muhammed Fuzulinin (r.a) Hadikatü's-Süada (Saadete ermişlerin bahçesi) adlı kitabını okurken Hz. imam Ali el Murtezanın (a.s) vasiliği hakkında bazı hadislere rastladım ki, bunları burada paylaşmak istiyorum. bu işimde ALLAHtan yardım diliyor ve Ona hamd, Habibi Hz. Muhammed Mustafa ve Ehli beytine selam ve salat ederek başlıyorum

    #2
    Ynt: vasilik doktirini üzerine

    söz konusu kitapta olmamasına rağmen ben burada vasilik hakkında başka hadislerde paylaşacağım. ik olarak ibnül Esirden alıntı yapıyor ve bunu Hz. Resuli Ekremden (s.a.a) aktarıyorum:


    görüldüğü gibi Hz. Resui Ekrem (s.a.a) açık şekilde Hz. imamın (a.s) kendisinin vasisi ve halifesi olduğunu söylemiştir.

    Yorum


      #3
      Ynt: vasilik doktirini üzerine

      Muhammed Fuzulinin (r.a) kitabında okuduğum bir hadis benim dikkatimi çekti. ben bu hadisi ehli sünnet kaynaklarından da buldum. bu hadiste Hz. imamın (a.s) askerleiyle birlikte Sıffına doğru irerlerken askerlerinin susuzluk çekdiği, bu yüzden Hz. imamın (a.s) askerlere bir yer gösterdiği ve o yerde bir kuyu olduğunu söylediği söyleniyor. Hz. imamın (a.s) askerleri su kuyusunun ağzını kapatmış olan taşı yerinden oynatamıyorlar. bu yüzden Hz. imam (a.s) taşı oynatarak kuyunun ağzını açar ve askerler su içer. bu olayları uzaktan gören bir kilisenin rahibi Hz. imama (a.s) gelerek "Resulmüsün yoksa Resulün vasisimisin" der. rahip bunun üzerine Hz. imama (a.s) "bende bir kitap var, Hz. İsa (a.s) söylemiş ashabından biri yazmıştır. size okumamı istermisiniz" diye sorar ve Hz. imam (a.s) olumlu cevap verir. ben bu hadisi ibni Kesirin "el bidaye ven Nihaye" adlı tarih kitabından ve ibni Asakirin "Tarih" adlı kitabından buldum. şimdi burada paylaşacağım:

      İbni Kesir rahibin Hz. imama a.s "Rasulmüsün yoksa Rasulün vasisimisin?" dediği ve Hz. imamın a.s cevabında "Rasulün vasisiyim" dediği kısımları silmiş. hadisin orjinalini bulmak isteyenler Muhammed Fuzulinin r.a "Hadikatü's-Süada" (Saadete ermişlerin bahçesi) adlı kitabına baka bilirler.

      Yorum


        #4
        Ynt: vasilik doktirini üzerine

        Malik Eşter'in Sözlerinde Vasiyet:

        Malik Eşter (r.a), Emirü'l-Müminin Ali'ye (a.s) biat edince şöyle dedi: Ey insanlar! Bu adam vasilerin vasisi ve peygamberlerin ilminin mirasçısıdır. Öyle birisidir ki, ALLAH yolunda musibet ve ıstırapları canıyla satın almış ve imtihandan çok iyi çıkmıştır. Öyle bir kişidir ki, Kur'ân onun imanına tanıklık etmiş ve Resulullah (s.a.a) cennetle müjdelemiştir. Kemal ve üstünlükler onda zirveye ulaşmış, onun İslâm'ı kabulde önceliğinde, ilim ve faziletinde geçmişler ve gelecekler şüphe etmemiş ve etmeyeceklerdir.

        Tarih-i Yakubî, c.2, s.178

        Yorum


          #5
          Ynt: vasilik doktirini üzerine

          Muhammed b. Ebu Bekir'in Muaviyeye yazdığı mektubunda Vasiyet:

          Muhammed b. Ebu Bekir bir mektubunda Muaviye'ye şöyle yazdı: Bismillahirrahmanirrahim Ebu Bekir oğlu Muhammed'den Sahr oğlu azgına. ALLAH'a itaat edenlere selâm olsun, ALLAH'ın velâyet ve imametine sahip olanlar karşısında teslim olanlara selâm olsun. Ama sonra; ALLAH Tealâ ... Muhammed'i seçti ve peygamberliği ona özgü kıldı. Vahyini alsın ve risaletinin emini olsun diye onu seçti. Onu kendine peygamber etti ve o da kendisinden önceki ilâhî kitapları doğruladı ve onu hüküm ve kuralları için kılavuz kıldı. O, hikmet ve güzel öğütle insanları ALLAH yoluna davet etti. Tamamen halis olarak ve tam bir alçak gönüllükle davetini kabul edip onu doğrulayan, onunla birlikte olup iman eden ve emirlerine teslim olan ilk kişi kardeşi ve amcası oğlu Ali b. Ebu Talib'di (a.s). O, gizli ve açık işlerde Resulullah'ı (s.a.a) doğruladı ve onu bütün değerli işlere seçti ve bütün zararlardan savundu ve onu bütün korkunç olaylardan kendi canıyla korudu. Düşmanlarıyla savaştı, dostlarıyla barış içerisinde oldu, ilk başından beri zor ve sıkıntılı durumlarda ve korkunç yerlerde ihlasla ve fedakarlıkla dayandı. Nihayet her öne geçenden öne geçti. Öyle ki savaşta onun gibisi bulunmaz, hareket ve davranışta onun benzeri yoktu. Şimdi görüyorum ki, sen kendini onunla bir saymışsın; oysa sen, sensin ve o da odur. O her iyiliğe ilk koşan, Müslüman olanların ilki ve insanların arasında niyeti en temiz olanıdır. Öyle bir kişidir ki evlâtları, insanların evlâtlarının en temizi, eşi, kadınların en üstünü ve amca oğulları arasından dünyanın en üstün amca oğludur. Fakat sen ve baban bütün hilelerinizle daima ALLAH'ın dini karşısında azgınlık yapıp ALLAH'ın nurunu söndürmeye çalışmaktaydınız. Bu düşünceyle diğerlerini etrafınıza çağırır, bu yolda mal verir ve ona karşı diğer kabilelerle ahitleşirdiniz. Yine bu düşünceyle baban öldü, onun yolunu sürdürmek için yerine sen geçtin. Bunun en bariz delili, Ahzab'dan kalanlar, münafıkların başları ve Resulullah'a (s.a.a) kin besleyenlerin senin etrafında toplanmış ve sana sığınmış olmalarıdır. Ama Ali'nin (a.s) şahsiyetinin deliline gelince; sahip olduğu apaçık fazileti, üstünlüğü ve İslâm'ı herkesten önce kabul etmiş olması dışında, onun ashabı da Kur'ân'da fazilet ve makamlarına değinilen, ALLAH Tealâ'nın kendilerini övdüğü muhacir ve ensardır. Böyle tanınmış çehreler onunla birliktedirler. Onun etrafında öyle savaşçılar toplanmışlardır ki kılıçlarını yıldırım gibi düşmanın tepesine indirir, onun yolunda canlarını verir ve kanlarını dökmekten çekinmezler. Çünkü fazilet ve şerefi onu izlemekte, zillet ve bedbahtlığı onun emrine itaatsizlikte görürler. Vay hâline senin! Nasıl olur da sen kendini Ali'yle bir tutarsın?! O, Resulullah'ın (s.a.a) mirasçısı, vasisi, onun evlâtlarının babası, onu izleyen ilk kişi, onun -hayatının sonuna kadar- yanında olan, buyruklarını duyan, sırlarını göğsünde gizleyen, işlerinde onunla ortaklaşan en son kişidir."

          Vak'a-tu Sıffin, Nasr b. Müzahim, 1382 Kahire baskısı, s.118-119; Tarih-i Taberî, Avrupa baskısı, c.1, s.3248; Tarih-i İbn Esîr, Avrupa baskısı, c.3, s.108; Mu-rucu'z- Zeheb, Mes'udî, 1385 Beyrut baskısı, c.3, s.11

          Yorum


            #6
            Ynt: vasilik doktirini üzerine

            Muaviyenin Muhammed b. Ebu Bekir'e cevap olarak yazdığı mektup:

            Ebu Süfyan oğlu Muaviye'den babasına zulmeden Muhammed b. Ebu Bekir'e. Selâm ALLAH'a itaat edenlerin üzerine olsun. Ama sonra; mektubun elime ulaştı; mektubun ALLAH'ın azamet ve kudretinden, Resulullah'ın (s.a.a) özelliklerinden bahseden ve aklının kısalığını, babana karşı küstahlık ve eleştirini gösteren şahsen uydurup eklediğin diğer konuları içermektedir. Ebu Talib oğlunun hakkından bahsetmiş, onun geçmişine, Resulullah'a yakınlığına değinmiş ve ona yardım etmesinden söz etmişsin, yine onun sıkıntı, zorluk ve korku anlarında canı ve malıyla Hz. Peygamber'e yardımda bulunduğunu kaydetmişsin. Sonunda da kendi fazilet ve üstünlüğün hakkında değil, başkasının fazilet ve üstünlüğüne delil getirmişsin. O hâlde fazilet ve üstünlüğü senden alarak başkasına veren ALLAH'a şükrediyorum. Peygamberimiz hayattayken babanla yan yanaydık, Ebu Talib oğlunun hakkını kendimiz için bilirdik, onun fazilet ve üstünlüğü her ikimize de açıktı. Fakat ALLAH Tealâ kendi yanında Peygamber'i için olanı ona verip, ona vaat ettiği her şeyi yerine getirince ve davetini açığa vurup, hüccetini muvaffak edince onu kendine çağırdı. Babanla (Ebu Bekir) Faruk (Ömer), zorla ve çirkin bir şekilde onu (Ali'yi) hakkından mahrum eden ve onunla muhalefete kalkışan ilk kişilerdi! Çok önceden bu işi yapmayı kararlaştırmış, onun ön hazırlıklarını yapmışlardı. Sonra babanla Ömer ondan kendilerine biat ve yardım etmesini istediler. Fakat Ebu Talib oğlu onlardan uzak durdu, onlara biat ve yardım etmekten sakındı. O ikisi de ona ruhî ıstırap ve kederi tattırdılar ve onu öldürmeye kalkıştılar; nihayet o da teslim olup onlara biat etti. Fakat buna rağmen o ikisi ecelleri gelip ölünceye kadar onu işlerine karıştırmadılar, sırlarını ondan gizlediler. Daha sonra sıra onların üçüncüsü Osman b. Affan'a geldi; o da onlar gibi hareket etti..."

            Vak'a-tu Sıffin, Nasr b. Müzahim, 1382 Kahire baskısı, s.118-119; Tarih-i Taberî, Avrupa baskısı, c.1, s.3248; Tarih-i İbn Esîr, Avrupa baskısı, c.3, s.108; Mu-rucu'z- Zeheb, Mes'udî, 1385 Beyrut baskısı, c.3, s.11


            Taberî'yle İbn Esîr hicrî otuz altı yılında vuku bulan olaylarda bu iki mektuba değinmelerine rağmen kitaplarında kaydetmemişlerdir. Taberî kendi senediyle Yezid b. Zebyan'dan şöyle yazar: "Muhammed b. Ebu Bekir Mısır valiliğine atandığında Muaviye'ye bir mektup yazdı, Muaviye de onun mektubuna cevap verdi. Fakat ben bu mektuptakileri avam halkın duymasından hoşlanmıyorum; çünkü avam halk bunu duymaya güç yetiremez!!" Binaenaleyh, Taberî'nin, Muhammed b. Ebu Bekir'le Muaviye'- nin mektuplarının içeriğini büyük tarih kitabında kaydetmemesinin sebebi, onun doğruluğunda şüphe etmesi değil, avam halkının ondan haberi olmasını doğru bulmamasıdır. Taberî'nin bu konudaki ifadesi aynen şöyledir: "O ikisi (Muaviye'yle Muhammed b. Ebu Bekir) arasında yazışmalar oldu; ben, avam halkın bu yazışmalara tahammül edememelerinden korkarak onları nakletmek istemedim." ben Tarihi Taberiyi e-kitap olarak bulamadığımdan resmini şekip buraya asamıyorum ama bu ibnül Esirin "El kamil fit tarih" adlı eseri bende e-kitap olarak mevcut olduğundan resmini çektim. işte ibnül Esir diyor ki:


            Yorum


              #7
              Ynt: vasilik doktirini üzerine

              Hz. imam Ali el Murtezanın (a.s) Sözlerinde Vasiyet ve İstidlali:

              "Ben Resulullah'ın (s.a.a) kardeşi ve vasisiyim ..."

              Harezmî, "el-Menakıb", s.143



              "Ey insanlar! Ben size önceki peygamberlerin ümmetlerine verdikleri öğütleri verdim ve peygamberlerin vasilerinin onlardan sonraki vazifelerine göre davrandım."

              Nehc’ul Belaga, Hutbe 82


              "... dinlerinin delillerindeki o kadar ihtilâflara rağmen bu grubun hatalarına nasıl şaşırmayayım; onlar ne Peygamber'i izlerler ve ne de onun vasisinin davranışına uyarlar ..."

              Nehc’ul Belaga, Hutbe 88

              Yorum


                #8
                Ynt: vasilik doktirini üzerine

                Hz. imam Hasan Muctebanın (a.s) Hutbesinde Vasiyet:

                "Ben Ali oğlu Hasan'ım, ben Resulullah'ın oğluyum, Resulullah'ın vasisinin oğluyum"

                Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.172; Zehairu'l-Ukba, s.138; Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.146

                Yorum


                  #9
                  Ynt: vasilik doktirini üzerine

                  Kufelilerin Hz. Seyyiduşşuheda imam Hüseyin'e (a.s) Yazmış Oldukları Başsağlığı Mektubunda Vasiyet:

                  Bismillahirrahmanirrahim Kendi takipçileri ve babası Emirü'l-Müminin'in takipçileri tarafından Hüseyin b. Ali'ye. Selâm olsun sana. Biz senin karşında, kendisinden başka ilah olmayan ALLAH'a hamd ediyoruz. Ama sonra Hasan b. Ali'nin doğduğu gün, öldüğü gün ve tekrar dirileceği gün (ALLAH'ın selâmı onun üzerine olsun) şehadet haberi bize ulaştı... Resulullah'ın vasisinin ve kızının oğlunun şehadet haberi genel olarak bu ümmete, özellikle sizin şahsınıza ve Şiîlerinize çok ağır geldi...

                  Tarih-i Yakubî, c.2, s.228

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: vasilik doktirini üzerine

                    Hz. Seyyiduşşuheda imam Hüseyinin (a.s) Aşure günündeki Hutbesinde Vasiyet:

                    "... Ama sonra, benim soy ve akrabalığımı göz önünde bulundurun ve benim kim olduğuma bakın. Sonra kendinize gelerek, beni öldürüp hürmetimi çiğnemeniz câiz midir diye kendinizi kınayın. Acaba ben sizin peygamberinizin kızının ve onun amcası oğlu olan vasisinin oğlu değil miyim? Ben, İslâm'a giren ilk kişinin oğluyum. O, ALLAH'a ilk iman eden, Peygamber'inin risaletini ve ALLAH tarafından Hz. Peygamber'e vahyedilenleri doğrulayan ilk kişiydi? Şehitler efendisi Hamza benim babamın amcası değil midir? Cennette iki kanadı olan şehit Cafer-i Tayyar benim amcam değil midir? ..."

                    Tarih-i Taberî, Avrupa baskısı, c.2, s.329; Tarih-i İbn Esîr, Avrupa baskısı, c.4, s.52


                    burada adı geçen kaynaklardan sadece ibnül Esirin "El kamil fit tarih" kitabı bende e-kitap olarak mevcut olduğundan resmi ondan çektim. unutmadan İbni Kesir cenaplarıda bu hutbeyi aktarmış ancak yinede sansürlemiştir, "vasi" sözünün atmış öyle rivayet etmiştir. belikde Muhammed ibni Ebu Bekirin mektubu gibi bu hutbeyi de sıradan insanlar kaldıramayacağından sansürlemiştir.


                    Yorum


                      #11
                      Ynt: vasilik doktirini üzerine

                      Hz. imam Hasan Muctebanın (a.s) torunu Muhammedin Abbasi halifesi Mansura mektubunda vasiyet:

                      "... Babamız Ali, hem imamdı, hem de Peygamber'in vasisiydi. O hâlde, onun evlâtları hayattayken sen nasıl oldu da onların kesin hakkı olan imamet ve velâyeti miras aldın?! ..."

                      Tarih-i Taberî, Avrupa baskısı, c.3, s.209; Tarih-i İbn Esîr, Mısır, birinci baskı, c.5, s.199; Tarih-i İbn Kesir, c.10, s.85


                      İbnül Esir:

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: vasilik doktirini üzerine

                        Sab b. Ebu Vakkas rivayet ediyor: Resûlüllah (s.a.v) Ali'ye: «Sen bana Musa'ya nisbetle Harun /erindesin. Şu kadar var ki, benden sonra Peygamber yoktur.» buyurdular. Saîd demiş ki: Bunun üzerine ben bunu Sa'd'dan şifahen işitmeyi diledim ve Sa'd'la görüşerek bana Âmir'in rivayet ettiğini kendisine anlattım. Bunu ben İşittim! dedi. Onu sen mi işittin? diye sordum. İki parmağını kulaklarına koyarak: Evet! Yoksa bunlar sağır olsunlar, dedi.

                        Sahihi Buhari, Meğazi kitabı, Tebuk seferi babı
                        Sahihi Müslim, Sahabenin fazileti kitabı, Hz. Alinin fazileti babı, hadis 30, 31 ve 32
                        Süneni Tirmizi, Menkıbeler bölümü, Hz. Alinin menkıbeleri babı, hadis 3731
                        Süneni ibni Mace, Mukaddime, Hz. Alinin fazileti babı, hadis 115


                        bu hadis daha bir çok ehli sünnet kaynağında geçiyor ancak bu kadarı yeterlidir. diğer sünni kaynaklarından gerek olmadığı için, şii kaynaklardan ise sünnilere göre ibni Sebe uydurması smileyy olduğu için aktarmadım. şimdi, hadis her şeyi açık açık söylüyor ama ehli sünnet uleması buna dayanamaz. sırf bu dayanamamazlıktan dolayı hadis tevil ediliyor (tıpkı Gadiri Hum hadisindeki mevla sözü gibi). sünni ulemadan bazı kimseler hadis için "sahih değil" demişlerdir. buna cevap vermeğe bile lüzum yok. he şey ortada. ikinci bir gurup "hadis mutevatir değil. imamiyye ise akideyi mütevatir hadisler üzerine kuruyor" demiştir. bunlara cevabımız "kendi kaynaklarınızda bile bu hadis mütevatidir. bizim kaynaklaradan söz etmeğe bile gerek yok" şeklindedir. gerçekten bu sözü dile getirenlere nasıl "alim" deniyor bilmiyorum. halbuki "alimin" kendi kaynağından haberi yok. üçüncü bir gurup -bu iddayı Hücceti Katiyye isimli kitapta okuyunca kendimden geçmiştim- ise hadis "mütevtirdir, ancak bundan halifeliğe ait bir sonuç çıkmaz. Efendimizin (s.a.a) bu sözü söylemekten maksadı şu idi: Nasıl ki, Musa (a.s) Tur dağına gidince Harunu (a.s) yerine vekil bıraktı beden Tebuka gidiyorum ve seni yerime halife bırakıyorum" demişlerdir.

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: vasilik doktirini üzerine

                          sonuncu idda sahiplerine şöyle cevap veriyoruz: "diyelim ki, Tebuk seferine gidince Rasulullahın (s.a.a) söylediği bu sözden maksadı sizin dediğiniz idi. ama sorun bununla bitmez. çünkü Rasulullah (s.a.a) bu sözü sadece Tebuk seferinde söylememiştir. aksine defalarca ayrı ayrı yerlerde dile getirmiştir. mesela Hz. Hamzanın (a.s) kızı olayında (Nesai, "Hasaisul Aleviyye", hadis 68). aynı sözleri tekrarlamıştır. şimdi bunda ne anlam çıkıyor? yine aynı şekilde Rasulullah (s.a.a) bu sözleri Medinede birinci kardeşlik akdi zamanı tekrarlamıştır (Nesai, "Hasaisul Aleviyye", Menzile hadislerinin 11-si)1. ya buna ne diyelim?"

                          ey ulema! bırak artık tevili, sıkıştın köşeye! bu hadis açıkca Hz. imam Alinin (a.s) hilafetine delildir. hadisten çıkan sonuçlar:

                          1. Hz. Harun (a.s) Hz. Musa (a.s) hariç tüm ümmetten üstün idi. aynı şekilde Hz. imam (a.s) Rasulullah (s.a.a) hariç tüm ümmeti Muhammedden üstündür.
                          2. Hz. Harun (a.s) hem Hz. Musa (a.s) olduğunda, hemde olmadığı anda ümmet üzerine velayeti vardı. aynı şekilde Hz. imam (a.s) da Rasulullah (s.a.a) olduğu ve olmadığı anlarda ümmet üzerinde velayet yetkisine sahiptir.
                          3. Hz. Harun (a.s) Hz. Musa (a.s) hariç tüm ümmet üzerinde velayet yetkisine sahiptir. aynı şekilde Hz. imam (a.s) da ümmet üzerinde velayet yetkisine sahiptir.
                          4. Hz. Harun (a.s) Hz. Musanın (a.s) vezidir. aynı şekilde Hz. imam (a.s) da Rasulullah (s.a.a) veziridir.

                          __________
                          1-Hasaisul Aleviyye kitabına bakılınca neden Nesainin bazı kimseler tarafında razfizi ilan edildiği açığa çıkıyor.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: vasilik doktirini üzerine

                            Katkılarından dolayı Elmeddin kardeş, Rabbim senden razı olsun, Ehl-i Beyt şefaatçin olsun dilerim...
                            "Biz aşkı neynevada öğrendik hani o ihanet diyarında zulme meydan okuyarak baş kaldıran kızıl güllerle."

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: vasilik doktirini üzerine

                              [quote author=SefaMerve link=topic=14066.msg84207#msg84207 date=1274861744]
                              Katkılarından dolayı Elmeddin kardeş, Rabbim senden razı olsun, Ehl-i Beyt şefaatçin olsun dilerim...
                              [/quote]

                              amin ecmain kardeşim.

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...