Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Sakife Sonrası

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

    quote author=Mufazzal link=topic=8481.msg55267#msg55267 date=1254296841]
    BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


    Ebu Bekir b. Ebi Kuhafe, Sakife'de bir oldu bittiyle iktidarı ele geçirdikten sonra halkı camide topladı ve bilinen kişiliğiyle bağdaşmayan bir konuşma yaptı. Zira halife, Müslüman halkı adeta tehdit edercesine şöyle diyordu: “... Bana musallat olan bir şeytanım vardır. O bana geldiği zaman benden uzak durun ki, sizin saçlarınıza ve canlarınıza zarar vermeyeyim!”. Taberi, Tarihü'l Ümem ve'l Mülûk, c. 4, s. 43, Darü'l Fıkr, İbn Sa'd, Tabakatü'l Kübra, c. 3, s. 212, İbn Kayyım el-Cevziyye, Zadü'l Mead, c. 5, s. 183, İklim yayınları, İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 428.

    [/quote]

    SELAM OLSUN ALLAH’IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

    Bu konuda vermiş olduğunuz iki kaynağa bakalım Sayın Mufazzal .

    İbn Kayyım el-Cevziyye, Zadü'l Mead, c. 5, s. 183

    g) Ganimetlerin Taksimi Hakkındaki Hükmü?

    Ganimetlerin taksiminde süvariye üç, piyadeye bir pay verilmesine hük¬metmiştir. Hz. Peygamber'in (s.a.) bütün meğazî kitaplarında sabit olan hük¬mü budur. Fukahanın çoğunluğu da bu görüştedirler.
    Öldürülen askerin üzerindeki teçhizatın (seleb) öldürene ait olduğuna hük¬metmiştir.
    Humusun ayrılması konusundaki hükmüne gelince; îbn İshak şöyle di¬yor: "Kurayzaoğullan savaşında otuz altı at vardı. Bu, iki pay düşen ilk fey idi. Hz. Peygamber (s.a.) ondan humusu (beşte bir beytülmal hissesi) ayırdı, uygulama da (sünnet) böyle devam etti."
    Kadı İsmail b. İshak da buna katılmıştır. İsmail şöyle diyor: "Sanıyorum bazıları şöyle demişlerdir: Humus işini bundan sonraya bıraktı. Bu ko¬nuda yeterli bir açıklama getiren hadis vârid olmamıştır. Humusun kesin olarak ifadesi Huneyn ganimetleri hakkında zikredilmiştir."
    Vâkıdî de şöyle diyor: "İlk ayrılan humus, Bedir'den bir ay üç gün son¬ra cereyan eden Kaynukaoğullan gazasında olmuştur. Yahudiler, Hz. Peygamber'in (s.a.) hükmüne razı olarak kalelerinden inmişler, Peygamberimiz de malları müslümanlara, kadın ve çocukları da kendilerine ait olmak üzere onlarla sulh anlaşması yapmıştı. Alman malların beşte birini ayırdı."
    Ubâde b. es-Sâmit şunları anlatır: Hz. Peygamber'le Bedir'e çıktık. Al¬lah, düşmanı mağlup edince, bir kısmımız onları öldürerek takibe koyuldu. Bir kısmımız Hz. Peygamber'i (s.a.) çevreleyerek koruma altına aldı. Diğer bir kısım asker de ganimeti ele geçirdi. Takibe koyulanlar dönünce:
    — Ganimet (nefel) bizim. Düşmanı biz takip ettik, dediler. Hz. Peygam¬ber'i koruma altına alanlar ise:
    — Biz daha çok hak sahibiyiz. Çünkü biz Hz. Peygamber'i kuşattık ve düşmanın arzusuna nail olmasına fırsat vermedik, dediler. Ganimeti ve ordugâhı ele geçirenler ise:
    — Hayır, bizim. Onu biz ele geçirdik! dediler. Bunun üzerine Allah: "Sana ganimetlerden (ertfâf) soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah'a ve Rasûlü'ne ait¬tir. âyetini indirdi. Hz. Peygamber (s.a.): "Biliniz ki, ganimet olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'ındır..."' âyeti inmeden aralarında bera¬berce taksim etti.
    Kadı İsmail şöyle der: Hz. Peygamber, Nadîroğullarının mallarını sade¬ce Muhacirler ile Ensar'dan üç kişi arasında paylaştırmıştır. Ensar'dan olan¬lar: Sehl b. Huneyf, Ebu Dücâne ve Haris b. Sımme'dir. Muhacirler Medi¬ne'ye geldiklerinde Ensar meyve bahçelerini onlarla paylaştırmıştı. Hz. Pey¬gamber (s.a.) onlara: "Eğer dilerseniz Nadîroğullarmm mallarını sizin ve on¬ların arasında beraberce paylaştırırım ve siz Muhacirlere olan yardımlarınızı sürdürmeye devam edersiniz. Yok isterseniz o mallan sadece Muhacirlere da¬ğıtırım ve siz de artık onlara verdiğiniz (meyve) yardımlarınızı kesersiniz." buyurdu. Onlar da: "Sadece onlara verin, biz de bahçelerimizi kendimizde tutalım." dediler. Bunun üzerine Nadîroğullarmm mallarını Hz. Peygamber, Muhacirlere dağıttı. Böylece onlar bu mallarla iktisadî yönden muhtaç du¬rumdan kurtuldular. Ensar da bahçelerinin sırf kendilerine ait olmasıyla ih¬tiyaçtan kurtuldular. Ensar'dan olan bu üç kişi ise ihtiyaç beyanında bu¬lundular.


    (İbn Kayyım el-Cevziyye, Zadü'l Mead, c. 5, s. 181-183 iklim yayınları)

    Bir diğer kaynak ise

    İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 428

    Hulefa-İ Raşidîn Dönemi

    Hz. Ebu Bekir'in Halifeliği Ve O Dönemde Cereyan Eden Hadiseler

    Hicri On Birinci Sene:Bu senenin rebiyülevvel ayının oniki-sinde pazartesi günü, Rasûlullah (s.a.v.)'m vefat etmiş olduğunu önceki kısımlarda anlatmıştık. Buna dair yeterli açıklamayı da vermiştik. Mu¬vaffakiyet Allah'tandır.
    Daha önce de anlatıldığı gibi Rasûlullah (s.a.v.), pazartesi günü kuşluk vaktinde vefat etti. İnsanlar Beni Saide gölgeliğinde Ebu Bekir'e bey'at etmekle meşgul oldular. Sonra da pazartesi gününün geri kalan kısmında ve salı günü sabahında mescitte ona genel bey'at yaptılar. Ni¬tekim bu husus, önceki kısımlarda uzun uzadıya anlatılmıştı. Bey'at işi tamamlandıktan sonra Rasûlullah (s.a.v.)'m cesedini yıkama, kefenle¬me ve üzerine cenaze namazını kılma işiyle de salı gününün kalan kıs¬mında meşgul oldular. Çarşamba gecesi de defnettiler. Bu meseleyi ye¬rinde, delilli ve bürhanlı olarak anlatmıştık.
    Muhammed b. İshak b. Yesar, Enes b. Malik'in şöyle dediğini riva¬yet etmiştir:
    "Beni Saide gölgeliğinde sabahleyin Ebu Bekir'e bey'at edildiği za¬man Ebu Bekir oturdu. Ömer kalkıp ondan önce konuşmaya başladı. Al¬lah'a hamd ü senada bulunduktan ve onu layıkı veçhiyle övdükten son¬ra şöyle dedi:
    - Ey insanlar! Ben dün size birşeyler söylemiştim. O sözleri Al¬lah'ın kitabında ve Rasûlullah'm bana söylemiş olduğu sözler arasın¬dan çıkarıp aktarmış değildim. Ama ben, Rasûlullah (s.a.v.)'m bizim işi¬mizi idare edeceğini ve tedbirimizi alacağını görüyordum ve doğrusu yü¬ce Allah, kendisinde Rasûlünün hidayeti bulunan zatı aranızda baki bı¬rakmıştır. Eğer siz ona sarılırsanız, Allah'ın onu iletmiş olduğu hidayet yoluna kavuşursunuz. Yüce Allah sizin idarenizi, Rasûlullah'm arka¬daşı ve mağarada iki kişiden ikincisi olan en hayırlınızın eline vermiş¬tir. Kalkın, ona bey'at edin."
    Hz. Ömer'in bu konuşmasından sonra insanlar, Ebu Bekir'e Beni Saide gölgeliğindeki bey'atten sonra umumi olarak bey'at ettiler. Sonra Ebu Bekir konuşmaya başladı. Allah'a layıkı veçhiyle hamd ü senada bulunduktan sonra şöyle dedi:
    - İmdi ey insanlar! Ben sizin en hayırlınız olmadığım halde idarenizin başına geçtim. Eğer iyi idare edersem bana yardım edin. Eğer kötü davranırsam beni düzeltin. Doğruluk emanettir. Yalan hıyanettir.
    Sizin en zayıfınız, hakkını alıp kendisine verinceye kadar benim na¬zarımda en güçlünüzdür. înşaallah bunu böyle yapacağım. Sizin en güç¬lünüz de başkasının kendisindeki hakkını alıp sahibine verinceye ka¬dar benim nazarımda en zayıftır. înşaallah bunu böyle yapacağım. Bir kavim Allah yolunda cihadı terkederse, Allah mutlaka onları yardımsız bırakır, zillete düşürür. Bir kavimde fuhşiyat yayılırsa, Allah onlara umumi bela verir. Ben, Allah ve Rasûlüne itaat ettiğim sürece siz de ba¬na itaat edin. Ben Allah ve Rasûlüne isyan edersem sizin üzerinizde ita-at hakkım kalmaz. Kalkın, namazınızı kılın, Allah size rahmet etsin."
    Bu rivayetin senedi sahihtir. Sahabeler, o vakitte Hz. Ebu Bekir'e bey'at edilmiş olduğu hususunda görüş birliği etmişlerdir. Hatta Ebu Talib oğlu Ali ile Zübeyr b. Avvam da bey'at etmişlerdir. Allah onlardan razı olsun. Bunun delili de Beyhakfnin şu rivayetidir:
    Beyhakî, Ebu-Said el-Hudrî'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
    "Rasûlullah (s.a.v.) vefat etti. İnsanlar Sa'd b. Ubade'nin evinde top¬landılar. Aralarında Ebu Bekir'le Ömer de vardı. Ensâr'm sözcüsü kal¬kıp şöyle dedi:
    - Biliyor musunuz, biz Rasûlullah'm ensârıyız ve onun ensârı oldu¬ğumuz gibi onun halifesinin de ensârı olacağız.
    Sonra Ömer b. Hattab kalkıp şöyle konuştu:
    - Sözcünüz doğru söyledi. Eğer bundan başka birşey söylemiş ol¬saydınız, sizinle bey'atleşmezdik.
    Böyle dedikten sonra Hz, Ömer, Ebu Bekir'in elini tutup:
    - İşte adamınız budur! Onunla bey'atleşin, dedi. Önce kendisi Hz. Ebu Bekir'e bey'at etti. Sonra da Muhacirlerle Ensâr ona bey'at ettiler.
    Hz. Ebu Bekir minbere çıktı. Cemaatın yüzüne baktı. Aralarında Zübeyr'i göremedi. Haber gönderip Zübeyr'i çağırttı. O da geldi. Zü-beyr'e şöyle dedi:
    - Rasûlullah (s.a.v.)'m halası oğlu Zübeyr, sen Müslümanların bir¬liğini bozmak mı istedin?
    Zübeyr:
    - Ey Rasûlullah'm halifesi, bugün kimseyi kınama, dedi. Kalkıp Hz. Ebu Bekir'e bey'at etti. Sonra Hz. Ebu Bekir cemaata baktı. Hz. Ali'yi göremedi. Haber gönderip onu da çağırttı. Hz. Ali gelince, Hz. Ebu Bekir ona şöyle dedi:
    - Ey Rasûlullah'm amcası oğlu ve damadı, sen Müslümanların bir¬liğini bozmak mı istedin?
    - Ey Rasûlullah'm halifesi, bugün kimseyi kınama. Hz. Ali böyle dedikten sonra kalkıp Hz. Ebu Bekir'e bey'at etti."
    Musa b. Ukbe, «Megazi» adlı eserinde Sa'd b. ibrahim'in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
    "Babamın bana anlattığına göre dedem Abdurrahman b. Avf, Hz. Ömer'le berabermiş. Muhammed b. Mesleme, Zübeyr'in kılıcını kırmış. Sonra Ebu Bekir hutbe irad etmiş ve insanlardan Özür dileyip şöyle de¬miş:
    - Allah'a yemin ederim ki, ben bir gün ve bir gece dahi emir olmaya hırs göstermedim. Ne gizli, ne de aşikâr olarak bu mertebeyi bana ver¬mesini Allah'tan istemedim.
    Muhacirler, Hz. Ebu Bekir'in bu sözünü kabul ettiler. Ah ile Zübeyr de dediler ki:
    - Biz bey'at etmeye geç geldik. Çünkü meşverette geri bırakıldık. Oysa biz, Ebu Bekir'in halifeliğe insanlar içerisinde en layık şahsiyet ol¬duğunu biliyoruz. O, mağarada Rasûlullah'a arkadaşlık etmiştir. Onun şeref ve iyiliğini kabul ediyoruz. Rasûlullah hayatta iken onu imam ola¬rak cemaatın önüne geçirmişti."
    Hz. Ali'nin böyle demesi, kendisinden beklenilen bir husustur. Eserlerde anlatıldığına göre Hz. Ali, namazlara gelip Hz. Ebu Bekir'in arkasında namaz kılarmış. Rasûlullah'm vefatından sonra da onunla birlikte Zi'1-Kassa'ya gitmiştir. Nitekim bunu ileride de anlatacağız. Ayrıca Hz. Ebu Bekir'in yanma gelir, ona öğüt verir, onun meşveret meclisine katılır, fikirlerini açıklarmış. Hz. Ali'nin, Fatıma'nm vefatın¬dan sonra Hz. Ebu Bekir'e bey'at etmesine gelince, bu hususta diyeceği¬miz şudur ki: Hz. Fatıma, babasının vefatından altı ay sonra vefat et¬mişti. Bu da Hz. Ali'nin, Hz. Ebu Bekir'e ikinci kez bey'at ettiği şeklinde anlaşılmalıdır. İkinci defa bey'at etmesinin sebebi, Rasûlullah'm mira¬sını taleb etmeleri, Hz. Ebu Bekir'in ise: "Biz peygamberlere mirasçı olunmaz. Bizim terekemiz sadakadır." hadis-i şerifine dayanarak mira¬sı onlara vermemesi yüzünden aralarında meydana gelen kırgınlığı gi¬dermek istemesiydi. Nitekim bu hadisle ilgili senedler ve lafızlar önceki kısımlarda verilmiştir. Hamd Allah'adır.
    Seyf b. Ömer et-Temimî, Asım b. Adiy'in şöyle dediğini rivayet et¬miştir:
    "Üsame'nin ordusunu sefere göndermek için Rasûlullah'm vefatı¬nın ertesi gününde Hz. Ebu Bekir'in tellalı şöyle bir duyuruda bulundu:
    - Dikkat edin. Üsame ordusunda kayıtlı bulunan her şahıs mutla¬ka Cüruf teki garnizona gitsin. Bunlardan Medine'de hiç kimse kalma¬sın!
    Hz. Ebu Bekir de kalkıp cemaata yöneldi. Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra şöyle dedi:
    - Ey insanlar! Ben de sizin gibiyim. Zannedersem siz Rasûlullah'm yapabildiği işleri bana teklif edeceksiniz. Doğrusu yüce Allah, Muham-med'i âlemler üzerine seçkin kıldı. Onu afetlerden korudu. Ben ona tabi olan bir kimseyim. Kendiliğinden iş yapabilecek biri değilim. Eğer ben doğru yolda yürümeye devam edersem, bana bey'at edin. Eğer sapar¬sam, beni düzeltin ve doğrultun. Doğrusu Rasûlullah (s.a.v.) vefat etti ve bu ümmetten hiçbir kimse bir kırbaç darbesi kadar dahi ondan kısas alacaklısı değildir. Bana musallat olan bir şeytanım vardır. O bana gel¬diği zaman benden uzak durun ki, sîzin saçlarınıza ve tenlerinize zarar vermeyeyim. Siz, ecel çerçevesinde sabah gidip akşam dönmektesiniz ki, o ecelin ne zaman geleceğini bilemezsiniz. Mutlaka salih amel üzere olmayı becerebilecekseniz, bunu yapın ve salih amel işleyin. Bunu da ancak Allah'ın yardımıyla becerebilirsiniz. Ecellerinize teslim olup amellerinizin sona ermesinden önce zaman müsait iken hayırlarda ya¬rışın. Çünkü bir kavim ecellerini unuttular ve salih amelleri sonraya bı¬raktılar. Sakın onlar gibi olmayasmız. Gayret gösterin, gayret gösterin. Kurtuluşa, kurtuluşa ermeye bakın. Çabuk olun, çabuk olun. Çünkü pe¬şinizde sizi yakalamak isteyen ve sizi yakalamaya tutkulu olan bir ecel vardır ve bu ecel, hızla size doğru gelmektedir. Ölümden sakının, ona karşı tedbirli olun. Babalarınızdan, oğullarınızdan ve kardeşlerinizden ibret alın. Ölülere itaat edeceğiniz kadar dirilere itaat edin."
    Yine Hz. Ebu Bekir, kalkıp Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra şöyle dedi:
    - Allah, sadece kendi rızası için işlenen amelleri kabul eder. Yaptı¬ğınız amellerle Allah rizasmı amaçlayın. Sizler ancak ihtiyaç duyup yoksul olacağınız bir zaman için ihlaslı oldunuz. Ey Allah'ın kulları, siz¬den ölen kimselerden ibret alın. Simden öncekileri düşünün. Onlar dün neredeydiler, bugün nerededirler? Savaş alanlarında çarpışma ve gali¬biyet hatıraları okunan o zorbalar ve güçlüler bugün nerededirler? Za¬man onları zayıflattı. Onlar, çürümüş kemiklere dönüştüler. Yokluk ve yoksulluk onların üzerlerinden peş peşe geçti. Murdarlar murdarlara, pisler de pislere aittirler. Yeryüzünü sürüp imar eden hükümdarlar ne¬rede? Uzaklaştılar, anıları unutuldu, yok gibi oldular. Ancak Aziz ve Ce-lil olan Allah, sorumluluk ve günahlarını üzerlerinde kalıcı olarak bı¬raktı. Onların şehvet ve arzularını kesti. Geçip gittiler, ama amelleri defterlerinde yazılı kaldı. Bugünkü dünya, onların bıraktığı dünyadan başka bir dünyadır. Onlardan sonra biz dünyaya gönderildik. Eğer biz onlardan ibret alırsak kurtuluşa ereriz. Eğer vartaya yuvarlanırsak da onlar gibi oluruz. Nerede parlak yüzlü güzeller, nerede gençlikleriyle övünenler? Onlar toprak oldular. Aşın gidişleri, onlar için bir hasret ve pişmanlık oldu. Şehirleri kurup etraflarını surlarla sağlamlaştiranlar ve şehirlerde hayret verici işler yapanlar, bugün nerededirler? Onlar bütün yaptıklarını kendilerinden sonra gelecek olanlara bıraktılar, işte bu meskenler, onların boş bıraktığı hanelerdir. Onlarsa mezar karan-hklanndadırlar: "Şimdi onlardan hiç birini duyuyor veya hiçbir ses işitiyor musun?" (Meryem, 98.)
    Nerede bilip tanıdığınız babalarınız ve kardeşleriniz? Ecelleri gelip onları geldikleri yerlere götürdü. Onlar ilk yerlerine dönüp ikamete başladılar. Ölüm sonrası ya şaki veya saiddirler. Ya mutlu ya da baht¬sızdırlar. Dikkat edin, Allah'ın ortağı yoktur. O'nunlayaratıklarından hiçbiri arasında bir aracı yoktur ki, o aracı vasıtasıyla ona iyilik versin veya o aracı vasıtasıyla bir kötülüğü ondan uzaklaştırsın. Hayır, insan ancak taati ve Rabbinin emrine uyması sayesinde iyiliğe ve hayra kavu¬şabilir, veya bir kötülükten kurtulabilir. Bilesiniz ki siz, Allah'a borçlu kullarsınız. O'nun katında bulunan şeylere de ancak O'na yapılacak ta-atla ulaşılabilir. Cehennem ateşinden uzaklaşıp Cennet'ten uzaklaş¬mama vaktiniz gelmedi mi?

    (İbn Kesîr, El Bıdaye Ve'n-Nıhaye, Çağrı Yayınları: 6/425-429.)


    Şunuda not olarak düşeyim ben bunların olmadığını inkar etmiyorum ama benim elimdeki kaynakta vermiş olduğunuz adreste yok.
    En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:51.
    EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

    Yorum


      #17
      Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

      Bismillahirrahmanirrahim

      Hudeyfe kardeşim, öncelikle yazdıklarımı okuyup, takip ettiğiniz için ve Kaynaklar üzerinde inceleme yaptığınız için size canı gönülden teşekkür ederim. Benim sunduğum kaynaklar genellikle Türkçe kaynaklardandır. Ama alıntıladığınız kaynak ve karşılaştırdığınız hali ile Arapça orjinal kaynaktanda olabilir. Ama ben bu konuyu detaylı bir şekilde araştırdıktan sonra buraya aktarmaya gayret edeceğim. Ve bunu en kısa sürede yapmaya çalışacağım.

      Yorum


        #18
        Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

        SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

        Sayın Mufazzal bende türkçe kaynaklara baktım vermiş olduğunuz kaynak türkçe baskısından alıntı olduğundan dolayı isterseniz arapçasınada bakarım. Siz bana hangi kaynağı arapçadan hangi kaynağı türkçeden aldığınızıda belirtirseniz sevinirim.
        En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:52.
        EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

        Yorum


          #19
          Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

          [quote author=Hudeyfe link=topic=8481.msg59962#msg59962 date=1257331511]
          SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

          Sayın Mufazzal bende türkçe kaynaklara baktım vermiş olduğunuz kaynak türkçe baskısından alıntı olduğundan dolayı isterseniz arapçasınada bakarım. Siz bana hangi kaynağı arapçadan hangi kaynağı türkçeden aldığınızıda belirtirseniz sevinirim.
          [/quote]

          Bu gün içinde elimden geleni yapıp aktarmaya çalışacağım kardeş.
          En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:52.

          Yorum


            #20
            Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

            [quote author=Hudeyfe link=topic=8481.msg59960#msg59960 date=1257329798]
            İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 428[/quote]

            [quote author=Hudeyfe link=topic=8481.msg59960#msg59960 date=1257329798]
            Bana musallat olan bir şeytanım vardır. O bana gel¬diği zaman benden uzak durun ki, sîzin saçlarınıza ve tenlerinize zarar vermeyeyim. [/quote]

            Bismillahirrahmanirrahim

            Hudeyfe kardeş! Darul Kitapdan Zadul Meada baktım ama söz konusu satırı orada bulamadım. Yalnız Allah nasip ederse Akşama evden, Zadul Meadı açıp titizlikle inceleyeceğim inş.

            Yalnız söz konusu satır El Bidayede geçmektedir. Hatta bu sizin sunduğunuz alıntının içinde de geçmektedir. Ben yinede taramasını yaptım. Öyle sunayım inş.





            Diğer kaynaklara da en kısa zamanda ulaşıp bildirmeye gayret edeceğim inş. Hassasiyetinizden dolayı teşekkür ederim.

            Yorum


              #21
              Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

              SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

              Zadul Mead

              B) SAVAŞIN SONA ERMESİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİĞİ HÜKÜMLER

              g) Ganimetlerin Taksimi Hakkındaki Hükmü?
              EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

              Yorum


                #22
                Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                [quote author=Hudeyfe link=topic=8481.msg60122#msg60122 date=1257374009]
                SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

                Zadul Mead

                B) SAVAŞIN SONA ERMESİYLE İLGİLİ OLARAK VERDİĞİ HÜKÜMLER

                g) Ganimetlerin Taksimi Hakkındaki Hükmü?
                [/quote]

                Bismillahirrahmanirrahim

                Saygı değer Hudeyfe kardeşim! Evimde bulunan, eskiden Erzurumdan satın aldığım Eski baskı, Zadul Meadın 5. cildini akşam didik, didik ettim. Ama bu satırları orada göremedim. Ya dikkatimden kaçtı yada bu eserin türkçesinden bu satırlar makaslanmıştır. Dolayısı ile mümkünse sizden rica ederek, Arapçasına bakmanızı ve bu konuda bize yardımcı olmanızı rica ediyorum. Yalnız akşam evde inceleme yaparken bir kitapda bu satırların, Sire-i İbni Hişamın 4. cildinde, Beni Saide Sakifesi başlığında geçtiğini öğrendim. Ben de, yine eskiden Erzurumdan satın aldığım eski baskı 4 ciltlik Sirei İbni Hişamın 4. cildinden bahsi geçen konuyu açtım baktım. Ebu Bekirin Hutbesini okudum. Bu satırlara değil ama bu satırlara benzeyen ve sanki sansürlenmiş bir paragrafla karşılaştım.

                Yalnız yine El Bidaye bu konuda en açık ve net bir şekilde sansürsüz halini sunmuş bulunmakta.

                Şayet bu satırları Zadul Meadın Arapçasındada bulamaz isek ben araştırmamı biraz genişleterek gerekirse yazara ulaşarak konuya açıklık getirmeye gayret edeceğim inş.

                Hassasiyetinizden dolayı teşekkür ederim. Allah cümlemizi, okuyup geçenlerden değil, analiz eden, tahlil eden, soran ve sorgulayanlardan etsin inş.

                Yorum


                  #23
                  Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                  SELAM OLSUNALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

                  Tamam ben arapçasına da bakarım inş. Siret-i İbn-i Hişam kahraman yayınlarının baskısı var bende onada bakarım bahsettiğiniz bölüme.
                  EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                    [quote author=Hudeyfe link=topic=8481.msg60159#msg60159 date=1257415569]
                    SELAM OLSUNALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

                    Tamam ben arapçasına da bakarım inş. Siret-i İbn-i Hişam kahraman yayınlarının baskısı var bende onada bakarım bahsettiğiniz bölüme.[/quote]

                    Tamam kardeş. Sireti İbni Hişamda bahsettiğim konu, 4. cü ciltte, Ben-i Saide Sakifesi isimli başlıkta geçmektedir. Yalnız bende ki Kahraman yayınlarına ait değil kardeş. Ben akşama bakar yayın evinide yazarım inş.

                    Bu arada bakabiliyorsan, ibni Sadın Tabakatınada bakmayı unutma kardeş.

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                      SELAM OLSUN ALLAH'IN HABİBİNE VE TEMİZ PAK KILDIĞI EHLİ-BEYTE

                      Siret-i İbn-i Hişam'a baktım sayın Mufazzal şu benzerlik vardır sadece Halife Ebubekir'in kur-anı ve sünnete uygun hutbesi diğer konuda kendisininin şeytenı olduğu konusunda bir beyanat yok veya bu cümleye benzer bir beyanat yok. Ki İbn-i Hişam bunu İbn-i İshaktan nakletmektedir. Tarih'ul Taberi'ye de bakarım ama bundan eminim İbn-i Cerir de İbn-i İshaktan nakleder bunu ve şeytan konusuna değinmez.

                      Tabakat-ı İbn-i S'ad benim pc servisten gelsin bakarım inş orda var idi veya İslam Araştırma Merkezine gider ordan da bakabilirim.
                      En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:52.
                      EY AZİZAN, BİZ KAR-ZARAR HESABI YAPMAKSIZIN SEVGİ'YE TESLİM OLUR SELAMA ERERİZ. KİM NE DERSE SÖYLESİN, SEVDİM ALİ'Yİ. KAR-ZARAR http://www.nuvezan.com/

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                        [quote author=Hudeyfe link=topic=8481.msg60409#msg60409 date=1257459044]
                        Siret-i İbn-i Hişam'a baktım sayın Mufazzal şu benzerlik vardır sadece Halife Ebubekir'in kur-anı ve sünnete uygun hutbesi diğer konuda kendisininin şeytenı olduğu konusunda bir beyanat yok veya bu cümleye benzer bir beyanat yok. Ki İbn-i Hişam bunu İbn-i İshaktan nakletmektedir. Tarih'ul Taberi'ye de bakarım ama bundan eminim İbn-i Cerir de İbn-i İshaktan nakleder bunu ve şeytan konusuna değinmez.

                        Tabakat-ı İbn-i S'ad benim pc servisten gelsin bakarım inş orda var idi veya İslam Araştırma Merkezine gider ordan da bakabilirim.[/quote]
                        Bismillahirrahmanirrahim


                        Öncelikle konuyu şöyle bir toparlayalım Hudeyfe kardeşim. Üzerinde durduğumuz, doğruluğuna ve kaynağına emin olmak istediğimiz satır şu:

                        Ebu Bekir şöyle demiş: “... Bana musallat olan bir şeytanım vardır. O bana geldiği zaman benden uzak durun ki, sizin saçlarınıza ve canlarınıza zarar vermeyeyim!”.

                        Bu söze verilen kaynaklar ise şunlar:

                        1- Taberi, Tarihü'l Ümem ve'l Mülûk, c. 4, s. 43

                        2- İbn Sa'd, Tabakatü'l Kübra, c. 3, s. 212

                        3- İbn Kayyım el-Cevziyye, Zadü'l Mead, c. 5, s. 183

                        4- İklim yayınları, İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 428


                        Evet! Şimdi konu şu! Acaba bahsi geçen rivayet yada söz bu kaynaklarda var mı yok mu? Aslında güzel bir konu ve güzel bir araştırma. Bundan dolayı size teşekkürü bir borç bilirim.

                        Araştırmalarımızda gördük ki, bu söz olduğu gibi,
                        El Bidaye'de olduğu gibi geçiyor.

                        Geriye kaldı 3 Kaynak. İbni Kayyimin Zadul Meadını hem Darul Kitaptan hem de evimdeki mevcut kitaptan inceledim ama bu söze rastlamadım. Sizde araştırdınız sizde bulamadınız. Yani Zadul Meadın Türkçesinde bu söz yok. Arapçasında olabilir mi araştırmamız gerek. Ben büyük bir ihtimalle orada olacağını düşünüyorum. İnşaallah bunuda sizin bakıp inceledikten sonra öğreniriz.

                        İbni Hişama gelince. Ben tekrar baktım. İbni Hişamda geçen söz başka, bizim bahsini ettiğimiz söz ise başkadır. İbni Hişamda geçen söz, El Bidayede de geçen ebu Bekirin başka bir hutbesidir.

                        İbni Sadın tabakatınıda inceleyip eklerseniz memnun olurum. İlgiyle takip edeceğim Hudeyfe kardeş.
                        En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:52.

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                          composer delil (şayet yanlışsa) konu gereksiz mi denir yoksa konu ispatlanamamış delil ortaya sağlıklı konulmamış mı denir? bir basit türkçe (dil) hatası mı yoksa bilmediğimiz başka sorun mu var

                          bu tüm ilmi araştırmalar için gerçerli bir eleştiridir. yani sizin yaptığınızı tüm ilim adamları birbirlerinin delilleri için yapar ama konu hakkında değil deliller hakkında


                          siz de zan ile hareket ediyorsunuz:

                          "Ondan sonra elindeki baskıda böyle bir şey yazmadığı halde böyle bir şey varmış gibi nasıl gösterilir bu sorunun cevabı belli olsun.

                          Kitabın arapçasında var mı acaba diye şüpheleniliyor birde... Neden şüphelenilsin ki? İnsan madem böyle bir şey koyuyor ortaya tık diye cevaplar. Der ki tamam benim evimdeki türkçesinde böyle bir şey yok. Ama arapçasında var... Böyle bir şey de denmediğine göre demekki bu konuda bir araştırma yapılmamış.

                          "

                          sizce bu zan değil mi nerden biliyorsunuz Mufazzalın emin olmadığını..

                          1- siz tüm iddialarınızı muhatabın hiç bir şekilde itiraz edemeyeceği elini kolunu bağlayan tüm itiraz yollarını bir anda tıkayıp daha sonrasına hiç bir şey bırakmayan nitelikte mi yapıyorsunuz. masumların dışında hangi araştırmacı-alim böyle yapabilir?

                          2- kendinizi ikna ettiğiniz bir konuyu siz bir yerde açamaz mısınız? açtığınız bu yerde konuyu tüm delillerine gerek kalmadan ortaya koymadığınızda bundan emin olmadığınız anlamına mı gelir bu?

                          Ehlibeyt imamları a.s.'ın böylesine dolu dolu hem de sahih bir paylaşımcı kardeşimiz için şefaat edeceklerine şahsen inanıyorum ama, ispatlayamayacağınız halde, tüm paylaşımlar için gerçerli gösterip okurların kafasında yok yere büyük şüphe uyandırmanın nelere neden olacağından gafil olarak size şefaat edeceği konusunda şüpheliyim..

                          Mufazzal kardşimizin bu kadar emeği bölye bir sonuçla bu kadar basit eleştiri ile ödüllendirilmemeliydi. ödülü bu olmamalıydı...

                          kaldı ki hata varsa hatanın bizzat gösterilmesi taraftarı olduğu halde bunu açıkça konuda yazın özelden bana söylemeyin böylece şiilerin kendi içinde birbirlerini kontrol eden körü körüne birbirlerine bağlı olmadıklarını, hak üzere birleştiklerini gösteren bir dayanışma ve destek olduğu ortaya çıksın isteyen biridir...

                          ama sizin yaptığınızdan şianın birbirlerini tamamlayıcı:
                          "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir."Tevbe / 71
                          şekildeki ayetin hükmünün zıttınadır. taşlamaya iyiliği köreltmeye ve sindirmeye yöneliktir..

                          kendimi iyi niyetli olduğunuz konusunda çok zorluyorum.. ama neden?
                          En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:53.

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                            [quote author=Esedullah link=topic=8481.msg60570#msg60570 date=1257539213]
                            [quote author=Mufazzal link=topic=8481.msg60510#msg60510 date=1257518728]

                            Ebu Bekir şöyle demiş: “... Bana musallat olan bir şeytanım vardır. O bana geldiği zaman benden uzak durun ki, sizin saçlarınıza ve canlarınıza zarar vermeyeyim!”.

                            [/quote]

                            Resulullah(s.a.a.) şöyle buyurdu:'' Herkesin bir şeytanı vardır.benimde vardır ama benimki bana teslim olmuştur.''

                            ayrıca Mufazzal kardeşim bu sunumların şahsi araştırmalardan çok kopyala yapıştıra benziyor.ve eksik bir kopyala yapıştır.çünkü verilen kaynakların bir çoğunu inceledim ya burda geçenler orda geçmiyor yada buraya eksik ve ''bektaşi fıkrası'' dediğimiz türden bir anlayışla alınmış..[/quote]

                            Bismillahirrahmanirrahim

                            Saygı değer Esadullah kardeşim! Bir Müslümana peşin hükümlü olmak ve araştırmanın sonucunu beklemedem hakkında hüküm vermek asla ve asla yakışmaz.

                            Meseleyi şöyle kısaca izah edeyim. Bundan bir kaç gün evvel, Hudeyfe kardeşim beni cepten aradı. Mufazzal kardeş, bu başlığında iki kaynağa baktım bu sözü bulamadım dedi. Bende kendisine Muhterem kardeşim bunu bana telefonda anlatma, açtığım başlığa yaz ki başlık daha da güzelleşsin. Biz Masum değiliz. Ben bu Araştırmanın sahibine ve bu araştırmayı bana emin bir şekilde gönderen Alime son derece canı gönülden güveniyorum. Ve her araştırmayıda dikkate almam. Bu söze 4 kaynak sunulmuş. Gördükki bu söz El Bidayede olduğu gibi geçiyor. Muhtemelen Zadul Meaddada geçiyor. Ama ben Türkçesinde bulamadım. Veya gözümden kaçtı. 2 gündür hem Hudeyfe kardeşim, hemde ben bu mesele ile ilgileniyorum. Özellikle 2 gecedir Nerede ise Zadul Meadın Cantaş yayınlarından çıkan 1991 yılında basılan 5. cildini okuyarak bitirmek üzereyim. Türkçesinde bu söze benzer sözlere rastlamak mümkün ama bu söz diyemeyiz. Çünkü Halife Ebu Bekirin, Ben-i Saide Sakifesinde ki söz ve hutbeleri, üzerinde durduğumuz sözden ibaret değil. El Bidayeyi incelediğimizde veya ibni Hişamın siretine baktığımızda veya İmam Suyutinin El Hasaisine baktığımızda bir çok söz ve hutbenin olduğunu görüyoruz.

                            BU FORUMDA OLDUM OLASI, KAYNAĞINDAN EMİN OLMADIĞIM VE TAM OLARAK EMİN OLMADIĞIM YAZILARI ASLA VE ASLA AKTARMAMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUM. BÖYLE YAPARAK NE MEKTEBİMİ NE DE KENDİMİ ASLA ZAN ALTINDA BIRAKMAM. ŞAYET BU SÖZ ZADUL MEADDA ÇIKMAZ İSE, SONUCUMUZ SIFIR OLUR İSE KALKARIM, ZADUL MEAD İSMİNİ KAYNAKLARDAN SİLERİM OLUR BİTER. SONUÇTA DİĞER KAYNAKLAR DA BU GEÇİYOR.

                            Eğer diğer kaynaklarda da geçmeseydi, o sözü kaldırırdım. Ama bir sözden dolayı bir başlığı veya başlıkları ne komple kaldırırım ne de ileriki zamanlarda elimde mevcut olan araştırmaları sunmamazlık etmem.

                            Masum değiliz. Yazarda masum değil. Onca araştırmanın içinde gözü kararabilir yanlışlıkla yazabilir. Ama biz buna emin değiliz. Ben Muhtemelen Zadul Meadda bu sözün geçtiği düşüncesindeyim ama bu araştırmamın sonucunda belli olacaktır.

                            Bir kaynak hatası var ise bunu Telefonda değil forumda görüşmeyi bizzat isteyen benim. Amacım, hatamız olursa, yanlışımız olur ise bunu milletin bilmesi içindir. Nitekim biz şiiler eleştirilere, düzeltmelere kapalı insanlar değiliz.

                            Şunu son olarak beyan ediyorum. Evet! Ben çok değerli bazı alimlerimizden aldığım araştırmaları okuyarak inceliyerek ve yeri geldiğinde bazı kitaplara bakıp karşılaştırarak foruma aktarıyorum. Ve kaynakla ilgili sorunu olanlara ya kitabın Scan taramasını yapıp sunuyorum ya da Darul kitapdan foto çekip sunmaya gayret ediyorum.

                            Körü körüne bir kopyalama değil. Bir allamelik taslanışı da değil. Kraldan Kralcı bir tavır ise hiç değil.

                            Biz Şiiler her zaman eleştiriye, sorgulanmaya açığız. Olur eder ya belki bu vesile ile hatalarımızı düzeltmiş oluruz.

                            Rabbim bizleri Yargısız infazlardan, haksız eleştirilerden korusun inş.
                            En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:54.

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                              Selamun Aleykum

                              composer, sen bu tip pozisyonlara eskiden düştüğünü ve artık düşmediğini söylüyorsun kardeşim. Ancak öyle bir yazış şeklin var ki kardeşini uyarmaktan daha çok onu rencide etmek istiyor gibisin. Hatta, hakkında ağzını bile açmaman gereken "Ehlibeytin kime neden nasıl şefaat edeceği" konusunda bile peşin hüküm vermiş ve Ehlibeytin bu tip pozisyonlara düşenlere şefaat etmeyeceğini peşinen dile getirmişsin. Bu hakkı kimden aldın? Ehlibeyt İmamları bu hakkı sana mı vermişler?

                              Ben de diyorum ki: Mufazzal bir söz için 4 tane kaynak vermiş ve bu sözün var olduğunu, doğruluğunu, Ebubekr'in bu sözü söylediğini en azından 2 kaynakta %100 ispatlamış. Varsın diğer iki tanesinde de olmasın. Sırf bu yüzden bile Ehlibeyt İmamlarının şefaatini kazanmıştır. Benim inandığım Ehlibeyt İmamları bu durumdaki şahsa mutlaka şefaat ederler.

                              Ama bunu söyleyecek cesaretim yok tabii.

                              Eğer bu konuda bir diyeceğin varsa, senin de düştüğün hataları dile getirerek güzel bir dille bunları anlatmalısın. Kardeşlerini rencide etmeden, onların hayrını isteyerek güzelce uyarırsın. Normal olan budur ve senin bu tavrın anormaldir.

                              Bilmeyen sanır ki Mufazzal'nin açığını arıyorsun, bulunca da mal bulmuş mağribi gibi saldırıyorsun. Ona düşmansın sürekli açığı peşindesin, güvenirliliğini sarsmak için çabalıyorsun, foruma düşmansın, forum kapansın diye uğraşıyorsun, bunun için geceni gündüzüne katıyorsun. Bilmeyenler böyle sanır.
                              En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:51.

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                                Mufazzal Alıntı..

                                “... Bana musallat olan bir şeytanım vardır. O bana geldiği zaman benden uzak durun ki, sizin saçlarınıza ve canlarınıza zarar vermeyeyim!”.

                                -------------------------------


                                Zadu'l-Mead, İbni Kayyim, Eserinde bu rivayet geçiyor ama bu rivayetin İbni kayyim, delilleriyle sahi olmadığını ve hadis ravilerinin arasında YALANCI Ravilerin var olduğunu ( Abdullah ibni Cuheyme ) söyler ve rivayeti rededer. Bu doğrultuda siz Şialar bunu söyleme gereği duymamışsınız bu şia ahlakına sığarmı peki ? sadece işinize gelen tarafı alıp diğer tarafı görmezlikten gelmek nekadar doğru bir yaklaşımdır ve adalettir.
                                En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 05.08.2020, 15:54.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...