Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


    307-308 /*/*/* Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) buyururlar:

    “Ben Ali’nin oğlu Hasan’ı Peygamber’in omuzunda gördüm. Bu vaziyet de Peygamber (s.a.v.) :
    “Allahım! Ben bunu seviyorum bunu sen de sev! Diyordu”. (310)

    kaynak;

    Hz. Berâ’ibn Azib ’dan:
    310- Sahih-i Müslim Fedaili’s-Sahabe 2422.

    309 /*/*/* Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) buyururlar:

    “Ya Allah! Ben bunu seviyorum (hz.hüseyin) Bunu Sen de sev ve Bunu seveni de sev!” (311)

    kaynak;

    Ebu Hureyre ’den:
    311-Sahih-i Müslim Fedaili’s-Sahabe 2421



    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


      310 /*/*/* Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) buyururlar:

      “Muhakkak Fatıma Benden bir parçadır.
      Ona eza veren şeyler bana da eza verir, buyurdu”. (312)


      kaynak;

      Hz. Misver İbn-i Mahreme ’den:
      312-Sahih-i Müslim Fedaili’s-Sahabe 2449

      311 /*/*/* Peygamber (s.a.a.)- Hıra dağında iken- yanına Cibril gelmişdir de şöyle demiştir:

      “Ya Resulullah! İşte Hatice’dir. Sana doğru gelmektedir.
      Yanında bir kap var içinde katık yahut taam yahut şerbet vardır.
      Hatice Senin yanına ulaştığında Ona Aziz ve Celil olan Rabbından ve Benden selam söyle.
      Ve kendisine Cennet’de inciden yapılmış bir saray da müjdele ki onun için gürültü patırtı yok çalışma ve meşakkat de yoktur. (313)


      kaynak;

      Hz. Ebu Zur’a dedi ki; Ben Ebu Hûreyre’den
      313-Sahih-i Müslim Fedaili’s-Sahabe 2432



      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER



        314-315 / / /


        - Bana biraz öğüt ver ya Ebel Hasan! Hz. Ali (k.v.) de şunları söyledi:

        Yakînen inandığın şeyde şüphe etme. Bildiğin hususta da tereddüte düşme. Zannını gerçek sanma.
        İyice bil ki dünyada sadece Allah rızası için verdiğin şeylerin Onun rızasıyla geçirdiğin vakitlerin
        Adaletli yaptığın taksimlerin giyip eskittiklerinin faydası vardır. (317)


        kaynak;

        İbn-ü Abbas (r.a.)’dan:
        317- Hadislerle Müslümanlık C. 5 S. 1876.

        316 / / /

        Doğru söyledin ya Ebel Hasan! Diye mukabele etti.
        Ali b. Ebu Talip (r.a.) hattaboğlu Ömer’e şöyle dedi:
        - Eğer iki arkadaşının derecesine ulaşmak seni sevindirirse tûlu emel sahibi olma.
        Az ye eteklerini fazla uzatma! Eskiyen gömleklerini yama eski ayakkabılarını tamir et! İşte o zaman onlara kavuşursun. (318)


        kaynak;

        Hattaboğlu Ömer :
        318-Hadislerle Müslümanlık C. 5 S. 1876



        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


          317 / / / imam Ali (A.s) buyurdular;

          Hayır mal ve evladının çok olmasında değil Büyük Alim çok Halim olmanda ve insanları Allah’a ibadet ettirmek suretiyle yükseltmendedir.
          İyilik yaparsa Allah’a hamdet. Günah işlersen af dile. Dünyada iki kişinin dışında hayır yoktur:
          biri günah işleyip hemen bunu tevbe ile telafi eden diğeri ise hayır yapmakta başkalarıyla yarış edendir.
          Takva ile yapılan hiçbir amel az değildir. Kabul edilen bir amel nasıl az olur ki? (319)


          kaynak;

          Hz. Ali (k.v.)’dan:
          319- Hadislerle Müslümanlık C. 5 S. 1877

          318 / / /

          ibn-ü Mülcem Ali yi (a.s.) yaraladığı zaman Hasan (r.a.) ağlayarak huzuruna girdi. Hz. Ali (k.v.):


          - Niçin ağlıyorsun oğlum? Diye sordu
          Hz. Hasan (a.s):
          - Nasıl ağlamayım. Sen dünya hayatının sonunda Âhiret hayatının başında bulunuyorsun! Diye cevap verince Hz. Ali (k.v.)
          - Yavrum! Dörder öğütten meydana gelen şu iki tavsiyeye uyarsan bunlar sayesinde yaptığın hiçbir şeyde zarar görmezsin dedi.
          Hz. Hasan (a.s)
          - Nedir onlar babacığım deyince Hz. Ali şöyle dedi.
          - En büyük servet akıldır. En büyük fakirlik de ahmaklıktır. En büyük yalnızlık kendini beğenmişliktir. En büyük fazilet de güzel ahlaktır”.

          Hz. Hasan (a.s):

          “- Babacığım bunlar dört tanesi diğerlerini de söyler misin?” deyince Hz. Ali (a.s.) şöyle devam etti:

          “- Ahmak ile arkadaşlık etmekten sakın çünkü o sana faydalı olayım derken zararlı olur. Yalancıyla arkadaşlık etme. Çünkü o sana uzak olanı yaklaştırır yakın olanı da uzaklaştırır. Cimrilerle arkadaşlık etme çünkü cimri olan senin en çok muhtaç olduğun şeyi senden uzaklaştırır. Günahkarlarla arkadaşlık etmekten de sakın. Çünkü seni ucuza satarlar”. (320)

          kaynak;

          Hz. Ukbe b. Ebi sahba dan
          320- Hadislerle Müslümanlık C. 5 S. 1877



          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


            319 / / / Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) buyururlar:

            “Yerinde ve zamanında yapılan iş en hayırlı rehberdir.
            Yakınların en hayırlısı güzel ahlaktır.
            Arkadaşların en hayırlısı akıldır.
            En hayırlı miras edebtir.
            Kibirlilikten daha sıkıntılı yalnızlık yoktur”.(321)



            kaynak;

            Cenab-ı Ali (k.v.)’den:
            321- Beyhaki; İbn- ü Asakir Kenz C. 8 S. 236


            320 / / / “ Muhammed bin Hasan’dan:

            Amr b. Sa’d İmam Hüseyin’in yanına gelince Hz. Hüseyin (a.s) Onların kendisini öldüreceklerine iyice kanaat getirdi.
            Aziz ve Celil olan Allah’a Hamd-ü Senâ’dan sonra arkadaşlarına bir konuşma yaptı şöyle dedi:


            “Olanları biliyorsunuz. Dünya değişti bozuldu. İyiler ve iyilikler dönüp gittiler sadece kabın dibindeki tortu kaldı.
            Sert meralar gibi hayatın sertlikleri sıkıntıları kaldı. Görmüyor musunuz? Hakla amel edilmiyor.
            Batıla engel olunmuyor. Mü’minler Allah’a kavuşmayı istesinler. Ben ölümü mutluluk olarak görüyorum. Zalimlerle yaşamak Benim için sıkıntıdır”.

            “Ey insanlar! Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur.

            Kim Allah’ın haram kıldığı şeyleri helal kılan Allah’ın emirlerini bozan Resulullah’ın (s.a.a.) sünnetine muhalefet eden Allah’ın kullarına günah ve düşmanlıkla muamele eden günahkar bir idareci görür de sözü ve hareketleri ile onu düzeltmeye çalışmazsa Allah o kimseyi de aynı günahlara iştirak etmiş sayar.

            Dikkat edin! Bunlar şeytana tabi oldular Rahman’a itaati terk ettiler fesat çıkardılar. Şer’i hükümleri tatbik etmediler. Hep savaşsız alınan ganimetleri tercih ettiler. Allah’ın haram kıldıklarını helal kıldılar. Helal kıldığını da haram kıldılar.

            Bunları düzeltmeye ben daha layığım. Mektubunuz bana geldi. Elçileriniz bana sizlerin beni teslim etmeyeceğinize ve yalnız bırakmayacağınıza dair biat etti. Eğer biatınızda durursanız doğru bir hareket yapmış olursunuz. Ben Ali’nin oğlu Hüseyin’im. Resulullah’ın (s.a.a.) kızı Fatıma’nın oğluyum. Sizinle beraberim. Ailemde sizin ailenizle beraberdir. Sizin de bana uymanız lazımdır. Eğer böyle yapmazsanız anlaşmanızı ihlal etmiş olursunuz. Biatınızda durmamış olursunuz. O da sizin için çok kötü olur. Zaten siz onu benden önce babama ağabeyime ve yeğenime yaptınız…(322)


            kaynak;

            Cenab-ı Ali (k.v.)’nin oğlu İmam Hüseyin (a.s.)’den:
            322- Taberani Mecmaü’z- Zevaid C. 9 S. 93;
            Tarih-i İbn-i Cerir C. 4 S. 305



            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


              321 / / /

              Hz. Ali (A.S.)’nin oğlu Hz. Hüseyin (A.S.) Mekke’ye gitmek için Medine’den çıktı. Kuyu kazmakta olan ibn-i Muti’a uğradı…
              İbn-i Muti kendilerine:
              “- Bu kuyumu genişletmiştim. Fakat bugün kovaya su namına bir şey gelmiyor. Bize dua edersen kuyunun suyu artar” dedi.
              Hz. Hüseyin (A.S.):
              “- Kuyudan biraz su getir!” dedi. Kova içinde biraz su getirildi. İmam Hüseyin (r.a.) ondan biraz içti sonrada gargara yaparak suyu tekrar kuyuya püskürttü.
              Bunun üzerine kuyunun suyu arttı ve daha da çok tatlandı” (323)


              KAYNAK;

              Ebu Avn’dan:
              323- İbn-i Sa’d Tabakat C. 5 S. 144.

              322 / / /

              Kerbela’da bulunan, Bir adam kalkarak:

              “- Aranızda Hüseyin var mı?” diye sordu. Müslümanlar:
              “Var” dediler.
              Adam:
              “-Ateşe atılacağın müjdesini veriyorum” dedi.
              İmam Hüseyin (A.S.)’da:
              “-Ben merhametli Rabbim’e şefaat edecek olan ve kendisine itaat edilen Peygamber’ime kavuşacağım müjdesini aldım” dedi.
              Müslümanlar o adama:
              “-Sen kimsin?” dediler. Adam:
              “-Ben ibn-i Cüveyr’e (Cüveyze)’yim “ diye cevap verdi.
              Hz.Hüseyin (A.S.):
              “-Allah’ım onu ateşe at” diye dua etti.
              Çok geçmeden adamın bindiği hayvan ürktü. Ayağı üzengide asılı kaldı.
              Allah’a yemin ederim ki adam parça parça oldu. Hayvanın üzerinde sadece bir tek ayağı kaldı”. (324)


              KAYNAK;

              İbn-i Vail b. Alkame’den:
              324- Taberani Mecmaü’z-Zevaid C. 9 S. 193



              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


                323 / / /

                “-Kim dünyayı isterse dünya onu bağlar. Ona bağlanmayan onun nimetlerine değer vermez.
                Dünyaya tamah eden ona hükmedenin kölesidir.
                Dünya da sana yetecek kadar kafidir. Hepsi de senin olsa yine de mesud olamazsın.
                Dünyada bugün ki hayatı ile dünkü hayatı aynı şekilde devam ettiren aldanmıştır.
                Kendi noksanlarını araştırmayanın eksiklikleri vardır. Eksiklikler içinde yaşayan bir kimse için ölüm daha hayırlıdır”.


                “Biliniz ki Hilm zinettir veya mertliktir.
                Acelecilik akılsızlıktır. Yolculuk insanı zayıflatır.
                Kötülerle düşüp kalkmak ârdır. Fasıklarla düşüp kalkmak başkaların şüphelerini celp eder”.


                “İnsanlar dört gruptur:
                Bir kısmının iyilik ve hayırdan nasibi vardır fakat ahlaktan nasibi yoktur.
                Bir kısmı ahlâklıdır fakat iyilik ve hayırdan nasibi yoktur.
                Bir kısmının ne ahlâktan ne de iyilik ve hayırdan nasibi vardır. İşte bunlar inanların en kötüleridir.
                Bir kısmı ise hem ahlâklıdır hem de iyilik ve hayırdan nasibleri vardır. Bunlar da insanların en üstünleridir” (325)


                kaynak;

                Hz. İmam Hasan b. Ali (a.s.)’dan:
                325- İbn-i Neccar Kenz C. 8 S. 222; İbn-i Asakir Kenz C. 8 S. 37



                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER



                  324 / / / Bir gün Allah’ın Resulü evimize geldi ve ;

                  “- Torunlarım Hasan ile Hüseyin nerede?” diye sordu. O gün açtık. Evimizde tadımlık için dahi hiçbir şey yoktu.
                  Hz. Ali Allah’ın Resulü (a.s.v.)’a :
                  “-Onları bir yere götürdüm. Seni görünce ağlamalarından korktum. Sende de bir şey yok” dedi.
                  Bunun üzerine Resulullah torunlarının bulunduğu Yahudi’nin evine gitti. Oları hurma ağacının dibindeki havuzun yanında oynarlarken gördü. Önlerinde de hurma artığı vardı.
                  Resulullah (s.a.v.) Hz. Ali (k.v.)’ye:
                  “- Ya Ali sıcak basmadan torunlarımı götürsen iyi olur” buyurdu. Hz. Ali de:
                  “-Evimizde hiçbir şey yok aç karnına sabahladık. Ya Resulullah şuraya azıcık otur da Fatıma’ya götürmek için biraz hurma toplayayım” dedi. Resulullah oraya oturdu. Hz. Ali Hz. Fatıma’ya biraz hurma topladı topladıklarını bir torbaya koydu. Çocuklardan birini Hz. Peygamber diğerini Hz. Ali kucağına aldı. Oradan ayrıldılar. Yolda Birinin aldığı çocuğu diğeri diğerinin aldığı çocuğu öbürü alarak eve kadar geldiler”.

                  Atâ 'anlatıyor:

                  “Hz. Ali’nin şöyle dediğini söylediler:

                  Günlerdir ne bizim ne de Hz. Peygamberin evinde yiyecek hiçbir şey yoktu dışarıya çıktım.

                  Çarşıya gidip bu bir dinar ile bakkaldan un aldım. Unu eve Fatıma’ya getirdim. Kendisine:

                  “- Hamur yoğur ve ekmek yap!” dedim. Hamur yoğurmaya başladı. O kadar bitkindi ki dik duramıyor sallanıyor ve her sallanışında zülüfleri leğenin kenarına değiyordu. Ekmeği pişirdi. Ben de bu sırada durumu Resulullah’a anlatmıştım. Resulullah (a.s.v.) :

                  “- Yiyebilirsiniz. O Allah’ın Size lutfettiği bir rızıktır” buyurdu.

                  Hz. Ali (k.v.) anlatıyor:

                  Resulullah ile beraber açlık sebebiyle karnımıza taş bağladığımızı hatırlıyorum. (326)


                  kaynak;

                  Cenab-ı Fatıma’dan (s.a):
                  326- Hadislerle Müslümanlık C.2 S. 304.




                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


                    325 / / / Uhut savaşında Hz. Ali (k.v.) Hz. Fatıma (r.a.)’nın yanına geldi ve:

                    “-Ya Fatıma kılıcımı getir! Üzülme ben ne korkağım ne de soysuzum!
                    And olsun ki Ben Muhammed’e ( s.a.a ) yardım ve kullarını hakkıyla bilen Allah’ın rızası uğrunda mücadele edeceğim!” dedi.


                    Allah’ın Resulü (s.a.a ) Ali’ye ( a.s ) hitaben:

                    “- Sen güzel savaştığın gibi Sehl bin Huneyf ile ibn-üs-Sımme de güzel savaştılar” dedi.

                    O sırada Cibril:

                    “-Ya Muhammed! And olsun ki bu Ali ( a.s ) daha üstün. Sana daha çok yardım etmiştir” dedi.

                    Allah’ın Resulü (s.a.v.):

                    “-Ya Cebrail! Ali yabancı değil Bendendir” buyurdu.

                    Cebrail de:

                    “- Ben de Sizin ikinizdenim” diye ilave etti. (327)

                    kaynak;

                    327- Hadislerle Müslümanlık C. 2 S. 546



                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER



                      326 / / / Hayber ...

                      Üç gün orada kalıp Hayber’e doğru yola çıktık. Amcam Amir de yanımızdaydı. Şöyle demeye başladı:

                      “-Allah’ım! Sen olmasaydın doğru yolu bulamaz zekat vermez namaz kılmazdık. Biz lütfun olmadan yaşayamayız. Bize huzur ver. Sana kavuşunca da bizi lütfunla koru”. Bunu duyan Allah’ın Resulü (s.a.v.):

                      “-Bu kim?” diye sordu.
                      “-Amir “ dediler. Ona hitaben:
                      “-Rabbin senin günahlarını af etsin” buyurdu. Allah’ın Resulü kime böyle bir dua da bulunsa o şehit olurdu. Devesinin üzerinde olan Ömer:
                      “-Keşke Amir’in mazhar olduğu lütfa biz de mazhar olsaydık” dedi.


                      Hayber’e geldik. Murahhab kılıcını sallayarak ortaya çıktı:
                      “-Hayber Benim kahraman tecrübeli bir silahşör olduğumu bilir. Girdiğim savaşlarda dehşet saçarım” diye şiir okumaya başladı. Bunun karşısına Amir çıktı. O da :

                      “- Hayber benim de kahraman tecrübeli gözümü budaktan esirgemeyen bir silahşör olduğumu bilir” diyordu.
                      Birbirlerine ikişer hücum yaptılar. Bir ara Murahhab kılıçla Amir’in kalkanını parçaladı. Amir buna seviniyordu. Ansızın kazara kılıcı kendine döndü ağır yara alarak ruhunu teslim etti.
                      Yolda Resulullah’ın ashabından bir grupla karşılaştım.
                      “-Amir’in ameli boşa gitti. Kendisini öldürdü!” diyorlardı. Bunun üzerine ağlayarak Resulullah’a geldim.
                      “-Ne oldu ne var?” buyurdular.
                      “-Amir’in ameli boşa gitti diyorlar” dedim.
                      “-Bunu söyleyen kimler” buyurdu.
                      “-Ashabından bir grup” dedim.
                      “-Onlar bilmiyorlar tam aksine Amir’e iki kat ecir var” buyurdu.
                      Daha sonra Resulullah (s.a.v.) gözünden rahatsız olan Ali’ye (k.v.) haber gönderip çağırdı. Ve:
                      “-Bugün sancağı Allah’ı ve Resulü’nü seven birine vereceğim” buyurdu. Gidip Ali (k.v.)’yi getirdim. Resulullah gözüne tükrüğünü sürdü ve iyileşti ve sancağı da ona verdi. Yine Murahhab:


                      “-Hayber benim kahraman tecrübeli bir silahşör olduğumu bilir. Girdiğim savaşlar da dehşet saçarım” diyerek ortaya çıktı. Karşısına:
                      “-Ben de annemin (aslan!) diye ad koyduğu birisiyim. Kükreyen aslana benzerim. Düşmanlara ölüm ve dehşet saçarım” diyerek Hz. Ali (k.v.) çıktı. İlk hamlede Murahhab’ı başından yaraladı. Vakit kaybetmeden işini bitirdi. Böylece Hayber’in fethi gerçekleşti. (328)

                      kaynak;

                      Seleme bin Ekva’dan:
                      328-Hadislerle Müslümanlık C. 2 S. 548- 549



                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER



                        327 / / / Hz. Ali (k.v.) bir valisine şu mektubu yazarak bir takım tavsiyelerde bulundu:

                        “Halk ile temasını kesme. Valiler halk ile temaslarını keserse meseleleri çoğalır. Halkın durumu işleri hakkında bilgileri azalır. Halk valileri ile temasları kesilince bilgisiz yetişir büyüğe saygı küçüğe şefkat gösterilmez. Güzel çirkin; çirkin de güzel kabul edilir. Hak ile bâtıl birbirine karıştırılır. Bir vali halkın kendisinden gizlediği meseleleri bilemez. Ayrıca sonradan kendisine nakledilen sözlerle doğrusunu yalanından ayıracak belirtiler de yoktur ki halkla temasın kesilmesinden doğacak mahsurları bertaraf etsin. Sen ya hak dağıtmakta çok cömert birisisin. Öylece verdiğin şeyler veya cömert olduğun için fazla bağış yapman dolayısıyla uzun müddet halk ile temasını kesebiliyorsun.Ya da çok cimrisin. Halk sana fevkalade muhtaç olmakla beraber herhangi bir şey yapacağından ümidini kestiği için senden ümit keserek senden bir şey istemekten çar çabuk vazgeçmiştir. Böylece ne karanlık bir yere konacak lamba sıkıntın ne de Âdil hüküm verme derdin olacaktır. Bütün bunlardan sonra söylediklerime iyi kulak ver kendine düşenle yetin. Doğruluktan ayrılma”. (329)


                        kaynak;

                        Muhacir el Amir’i’den:
                        329-Hadislerle Müslümanlık C. 3 S. 712



                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


                          328 / / / Hz. Ali (k.v.) beni Ukbera’ya vali tayin etti ve bana:

                          “-Irak Müslümanların az bulunduğu bir ülkedir” Dedi. Sonra da ilave etti: “Öyleyin bana gel.”
                          Yanına vardım muhafızı yoktu. Baktım oturuyordu.Yanında bir kap ve su dolu bir bardak vardı. Bir torba getirmelerini emretti. Ben kendi kendime:
                          “-İçinde ne var bilmiyorum ama herhalde bana güvendi ve mücevher verecek” dedim.

                          Torbanın ağzı bağlıydı. Bağı çözdü. Bir de ne göreyim! Torba un doluydu. Ondan bir miktar un çıkarıp yanındaki kaba koydu. Üzerine de su koydu. Sonra karıştırıp kendi içti bana da içirdi ben kendimi tutamayıp:

                          “-Ya Emir’el Mü’minin Irak’ta bir çok lezzetli yemekler varken sen bu yemeği mi yiyorsun ?” dedim. O şöyle dedi:

                          “-Haa şunu söyleyeyim: Ben torbanın ağzını cimri olduğum için bağlamıyorum. Bana yetecek kadar satın alıyorum dökülür de bana ait olmayan şeyden yemek yaparlar diye korkuyorum. Bu sebeple torbanın ağzını bağlıyorum mideme haram ve şüpheli şeylerin girmesini istemem”.

                          A’meş Hz. Ali’nin (k.v.) öğle ve akşam yemeklerinde Medine’den getirttiği şeyleri yediğini naklediyor. (330)


                          kaynak;

                          Sakif kabilesinden bir adam’dan:
                          330-Hadislerle Müslümanlık C. 3 S. 871



                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER


                            329 / / /

                            Bir gün Hz. Ebu Bekir hutbe okurken Hz. Hasan (a.s ) geldi minbere çıkarak ona:

                            “-Babamın yerinden in” dedi.

                            Hz. Ali (A.S.) Hz. Ebubekir’in genci kendisi öğretti düşüncesine kapılmaması için:

                            “-Emin olun ki böyle söyle diye Ona biz öğretmedik” dedi. (331)


                            KAYNAK;

                            Urve anlatıyor:
                            331- İbnü Sa’d Kenz’ul-Ummal C. 3 S. 132




                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER



                              330 / / /


                              Hattaboğlu Ömer minberde hutbe okuyordu. Hz. Ali (k.v.)’nin oğlu Hz. Hüseyin (a.s ) geldi ona doğru giderek:


                              “-Babamın yerinden in” dedi.

                              Ömer :

                              “-Minber babanındır, benim babamın minberi yok, Sana bunu kim öğretti” dedi.


                              Hz. Ali (a.s.) kalkarak:

                              “- Ona bunu kimse öğretmedi...


                              Ömer :

                              “-ona dokunmayın O doğru söylüyor. Bu babasının Minber’idir” dedi.


                              “- Cenab-ı Ali’nin (k.v.) oğlu İmam Hüseyin (r.a.) anlatıyor:

                              Ömer Minberde iken yanına çıktım:

                              “- Babamın Minber’inden in kendi babanın Minber’ine çık” dedim.


                              “-Babamın Minber’i yok dedi ve yanına oturttu. İndikten sonra evine giderken Bana:

                              “-Çocuğum sana bunu kim öğretti? Dedi. Ben de:


                              “-Kimse öğretmedi” dedim.

                              Ömer :
                              “-Çocuğum yarın bize gel emi” dedi.


                              Bir gün evine gittim Muaviye ile beraberdi. İbnü Ömer de kapıda idi. İzin istedim vermediler. Ben de içeri girmeden çektim gittim.

                              Sonra Ömer beni gördü:

                              “-Çocuğum hani niye gelmedin?” diye sordu.


                              Ben de:

                              “-Geldim fakat siz Muaviye ile beraberdiniz. İbnü Ömer içeri girmeden dönünce Ben de döndüm” dedi.


                              Ömer:
                              “- Sen oğlum Abdullah gibi değilsin. Sen girebilirdin.

                              Bizim İslâm olmamızı sağlayan evvel Allah sonra sizlersiniz” dedi ve ellerimi başıma koyarak okşadı. (332)


                              kaynak;

                              Ebul Bahteri’den:
                              332- Hadislerle Müslümanlık C. 5 S. 1052



                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: TERTEMİZ EHL-İ BEYT VE HAZRET-İ ALİ (K.V.) İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER



                                ... 334 /*/*/* Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) buyururlar:

                                “Dünyanın tek günlük ömrü bile kalmış olsa Allah o günü uzatıp Benden bir kimseyi o günde gönderecek”.

                                İbn-i Mes’ud:

                                “ Resulullah yahut şöyle buyurmuştu der: “…Ehl-i Beyt’imden birisi ki bu zatın ismi benim ismime uyup babasının ismi de babamın ismine uyar. Bu zat yeryüzünü eskiden cevr ve zulümle dolu olmasının aksine - adâlet ve Hakkaniyetle doldurur”. (336)


                                kaynak;

                                Hz. İbn-i Mes’ud’dan:
                                336- Ebu Davud Mehdi 1; Tirmizi Fiten 52

                                335 /*/*/* Sevgili Peygamberimiz (s.a.a.) buyururlar:

                                “ Dünya arkasını dönmüş gidiyor. Âhiret ise yönelmiş geliyor.
                                Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var.
                                Sizler Âhiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın.
                                Zira bugün amel var hesap yok; yarın ise hesap var amel yok”.


                                kaynak;

                                Hz. Ali (k.v.)’den:
                                Buhari Rikak 4



                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...