Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

    Şia olan kurtulmaz, İnkîlabi Müslüman olan kurtulur. Mezhep tartışması yapmaya gerek duymuyorum. Vesselam.
    Düştü Deşt-i Kerbela’ya Ol Can
    Matem tuttu, ins-ü cin ve canan
    Ruhlarda hep o, hicrandır yanan
    Şahadetiyle destan yaratan

    Mazlum Hüseyn Canım, Mazlum Hüseyn Canım...

    Yorum


      #62
      Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

      şii olmadan inkılapçı olunmadığı gibi olunsa da devamı gelmez ya da küfrün oyuncağı olmaktan uzak kalınmaz. Ör: suud vahhabiliği, afgan talebanı, ya da diğer yerlerdeki selefilik, ya da el kaide gibi...

      oysa şii olmanın en asgari şartı zaten inkılapçılıktır. Çünkü her şiinin bir taklit mercii olmak zorunda olduğu, zamanın imamına biat etmesi gerektiği gibi, hiç bir şii: "ben tek başıma alır kitabı sünneti, yaşarım İslam'ı" deyip çekip gidemez. toplumsal sorumluğu başından atamaz ya da toplumsal sorumluluklarını şahsi yorumlarıyla, vahdeti bozakcak küfre yakınlaşacak şekilde yorumlayamaz...

      tevella ve teberranın, cihadın furuu dine alınması zaten sıradan bir şiinin en radikal, inkılapçı sünniden bile ileride olmasına yeter de artar bile.. öyleyse hiç bir şii "cihad benim değil başkasının görevi" diyemediği gibi yine hiç biri de "ben kafirlerden uzaklaşmak zorunda değilim, müslümanlarla olmak zorunda değilim tek başıma da İslamı yaşarım" diyemez.

      yine en radikal inkılapçı sünnilerin hasretini çektiği, ve "neden bu kadar önemli olan iyiliği emredip kötülüğü yasaklama ilkeleri hiç olmazsa İslamın şartlarından değildir" derken, şia bunları furuu dinine almıştır. dolayısıyla her şiinin günlük yaşamında bu esaslar pratikleşir ve sürekli diri tutulur...

      oysa sünnilik aynı mıdır? imanın esaslarına bakın: Allaha, meleklerine kitaplarına peygamberlerine ahiret gününe, kazaya hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak diye sıralanan imanın esasları insanlara sanki der ki: imanın toplumsal hiçbir işlevi yoktur, inan, varlığını bil, imanın tamam...

      İslam'ın şartları dedikleri şey ise daha gariptir: namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek... ne cihad İslamın şartı ne humus ne iyiliği emr ne kafirlerden uzak kalmak müslümanlarla birlikte olmak... ne kolay. aslında şu fıkra sünniliğin vahametini ortaya koymaktadır:

      çobana sormuşlar İslam'ın şartı kaç diye: o da demiş: "1." höyt! demişler ne demek cahil cühela.. o ne biçim cevap alay mı ediyorsun bizimle. o da başlamış açıklamaya. soranlar zengin takımındanmış demek ki:

      demiş siz zenginler zekatla haccı kaldırdınız, gerek yok diye, biz fakirler de namazla orucu savsakladık. geriye bir kelimei şehadet kalıyo o da şimşek çakınca aklımıza geliyo...

      sanmayın ki tüm şiiler sütten çıkma ak kaşık gibidir onlarda dinine mektebine uzaklar yoktur .. elbette her toplumda eğitimsiz, İslamla alakasız insanlar mevcuttur. ancak sorun sistem sorunu..

      sünniyken hep düşünürdüm bu kadar cihadla ilgili ayet varken bu esas neden İslam'ın şartlarından (olmazsa olmazlarından) sayılmamış? Selçuk ilahiyattan, Rasülullahın İslam'a Davet Metodu isimli kitabın yazarı Ahmet Önkal, kitabında, iyiliği emredip kötülükten sakındırma diye bir derdi olmayanın İslam'ın dışına çıkmış olacağını savunduğunu görünce içime biraz ferahlık gelmişti. ve demiştim ki: demek ki iyiliği emredip kötülükten sakındırmak İslam'ın olmazsa olmaz şartıymış...

      ama ne var ki İslam'ın şartları yani temelleri, olmazsa olmazları arasına, cihadla diğer toplumsal görevlerin alınmayıp, sadece kulla Allah arasındaki ilişkileri düzenleyen kuralların alınması; sünni inanç ve yaşam ilkelerinin, zulümlerine karışılsın istemeyen zalim Emevi ve Abbasi tescilli olduğu obejktif, mezhep taassubuyla olaya bakanların hemen görüverecekleri bir gerçektir...

      sünniliği savunan üstadınızın içinden çıkabileceği bir iş değildir bu. hiç bir yazar sünni dünyada imanın esaslarından bir tanesini kaldırıp yerine diğerlerini koyabilmiş değildir bu güce erişmemiştir. kadere inanç son zamanlarda en çok eleştirilen bir maddedir, imanın esaslarından sünni dünya için. zalimlere tembellere yaradığı için. yine aynı şekilde şerrin Allah'tan olduğuna dair iman esası diye söylenen madde de. oysa buna rağmen ne sünni kitaplar bu esasları inanç esaslarından çıkarıp atabilir ne de hocalar imanın esaslarını öğretirken bu maddeleri es geçebilir sünni dünyada... artık siz uğraşıp durun "baştakileri başımıza diken Allah değildir" diye... "onlar ulul emr değildir, müslümanlara emir verme yetkisine sahip değillerdir" diye.. toplum sizi topa tutar "sen kim oluyorsun" derler... topluma egemen olan bir kan içici yönetici bir kaç ay geçmeden koltuğunda itaat edilmesi gereken halife gibi görülmeye başlar, halkın gözünde..

      bu inanç sapmalarının kaynağı nereye dayanır dersiniz... İmamet inancı olmadan tüm bu sapma ve hurafelerle nasıl başa çıkarsınız... Ebubekiri mi gösterirsiniz demkorasiyi mi savunursunuz... nasıl?
      "İnkılabi müslüman olan kurtulur şii olan değil" demesi kolay... ama işin sloganından ayaklarınızı yere basın, bir kaç kişilik çevrenizden topluma inin bakalım.. Halkın inançlarını oluşturan kaynakları, düşüncelerine yön veren dini bilgileri yoklayın ne çıkıyor? göreceğiniz en büyük eksiklik, İmamet inancı: yani müslümanları yönetme yetkisi İlahi atamayla oluşur...

      şimdi imamete inanan bir şiinin ne kadar muhafazakar cahil olursa olsun, bir sultanın yönetmesi mümkün müdür nasıl bozulacaktır bunun, başına geçecek kişi hakkındaki bu sağlam kriteri.. Elhamdülillah.

      Yorum


        #63
        Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

        1-içine gireceksiniz... imamların mazlumiyetiyle yanacak özleriniz... aklınızı çıkarlarınızı eriteceksiniz bu tertemiz sevdasında Ehlibeyt aşkının... o zaman kanın kılıca imametin inkılaba üstünlüğünü görecek kalpleri nasıl yakıp kavurduğunu hissedeceksiniz...

        belki de yapayalnız Hasan a.s. yanında yoklukla yaşayacaksınız. sesiniz duyulmayacak uzaklardan... bedeniniz yaşama mücadelesi verirken, şia itikad inkılabının ilelebed yaşayacağını görüp gülümseyeceksiniz...

        2-İslam'ın şartları dedikleri şey ise daha gariptir: namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek, kelime-i şehadet getirmek

        3-imanın esaslarına bakın: Allaha, meleklerine kitaplarına peygamberlerine ahiret gününe, kazaya hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak diye sıralanan imanın esasları insanlara sanki der ki: imanın toplumsal hiçbir ilevi yoktur, inan varlığını bil imanın tamam...

        4-yani müslümanları yönetme yetkisi İlahi atamayla olur...



        1- Şii olmasam da , gerçek bir Şii'nin duygularını anlayabilirim... Sen gerçek bir Şii'sin ehlibeytin-izinde... Bu sözlerinin yürekten geldiği kesin ki yüreğe işledi...
        2- Garip bulduğunuz İslam'ın şartları meşhur Cibril hadisinde bizzat Efendimiz sav tarafından dikte ettirilmiştir...
        3- İmanın esasları içinde bulunan Kitaplara iman bahsi , sadece kitapların semavi olmasını değil , içindekilere de imanı kapsar bu sebeple cihat bu şartlarda maada bir farz değildir..
        4- Müslümanları yönetme yetkisinin ilahi atamayla olması hakkında bir iki sorum olacak...

        evvelen: Din tamamlanmış , din olarak İslam'dan razı olunmuş , elçilik görevi Efendimiz sav ile hitam olunmuş... Tamamlanan bir dinde İmamların vazifesi nedir ki , nübüvvetten sonra bu müesseseye ihtiyaç olsun
        saniyen: Eğer müslümanlar "başsız" olmasın diye imamete ihtiyaç varsa , bu gün (son imam gayb olduğuna göre) müslümanların ahvali ne olmalıdır?
        salisen: Yazınızın bir yerinde humustan bahsetmişsiniz... Humus bize göre savaşta elde edilen ganimetlerden alınan , Efendimiz ve âlinin faydalandıkları bir paydır... Zekatın ayrı olarak zikredilmesi bize humusun da zekattan ayrı olduğunu , kaynaklara göre bu vergilerin zekat ve humus diye dile getirildiklerini düşündürür... Şimdi , ben zekatımı veriyorum... Çünkü mal varlığımın vergisi budur... Humus ganimetten elde edilen olduğuna göre , günümüzde savaş olmadığına göre bizden kalkmış bir sorumluluk olsa gerek.... Sabvaş olursa savaş ganimetlerinden bu vergiyi veririz... Yanılıyor muyum ve niye? Teşekkürler...

        Yorum


          #64
          Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

          şii olmadan inkılapçı olunmadığı gibi olunsa da devamı gelmez
          demişsiniz ama bugün HAMAS ve İslami Cihad, İslam İnkîlabı'nın çizgisinde en gözde İslami hareketlerdendir. Ayrıca Sudan, Somali, Nijerya gibi ülkelerdeki hareketlere de göz atmak gerekir. (Bunlar benim bildiklerim...)

          sünniliği savunan üstadınızın içinden çıkabileceği bir iş değildir bu.
          boyundan büyük laf etmeye devam ediyorsun. Bu cümleyi sana zamanın İmamını tanımış ve uymuş olan bir müslüman kardeşin uyarı olarak söylüyor sen hala taassub ehli olmaya devam etmektesin. Eskiden Sünni imişsin, şimdide tam ahbari şii olmuşsun ne anlamı var.

          Demokrasiyi savunan şerefsizdir. Savunmayana savunuyor diyende...
          Demokrasi fahişeliktir. Bugün kendini bilmezler Üstadımız ile demokrasi aynı cümlede kullanıyorsa bu Üstad'la alakalı değildir.
          Üstad ; Ahir zaman deccaline ve sistemine karşı imanın yok olma çağında mücadelesini vermiş bir kahramandır.

          "İnkılabi müslüman olan kurtulur şii olan değil" demesi kolay... ama işin sloganından ayaklarınızı yere basın, bir kaç kişilik çevrenizden topluma inin bakalım.. Halkın inançlarını oluşturan kaynakları, düşüncelerine yön veren dini bilgileri yoklayın ne çıkıyor? göreceğiniz en büyük eksiklik, İmamet inancı: yani müslümanları yönetme yetkisi İlahi atamayla oluşur...
          Öyle çok bilmiş, halka ininli vs. cümleler kurma; Senin okumuşluğun kadar o bir kaç kişilik çevre dediğinin yazmışlığı vardır.
          Not: Senin uslubundan dolayı bu şekilde konuşuyorum.
          Vesselam.
          Düştü Deşt-i Kerbela’ya Ol Can
          Matem tuttu, ins-ü cin ve canan
          Ruhlarda hep o, hicrandır yanan
          Şahadetiyle destan yaratan

          Mazlum Hüseyn Canım, Mazlum Hüseyn Canım...

          Yorum


            #65
            Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

            [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7402.msg59437#msg59437 date=1257023199]
            [quote author=Çamran link=topic=7402.msg59184#msg59184 date=1256908628]
            @mirzehan kardeşim,
            Ben söylediklerinizi düşünüyorum zaten.
            Cevşen Duası'nı öğreterek ve önemini vurgulayarak Ehl-i Beyt mektebine işaret etmiştir.
            Ayrıca risalede de geçen Ehl-i beyt ile mevzularda benden daha açık ifade beklemeyin, zira bizi Rafezi diye damgalarlar demektedir.
            Ahir Zaman Deccal sistemi ile uğraşırken onların eline fitne vermemek adına da yapılmış olabilecek bu tutumu dikkate almak gerekir.


            [/quote]

            Said deccalle mi uğraşmış deccal çıkmış mı, deccal sistemi ne demek?
            [/quote]

            ehlibeytin_izinde
            provakatif konuşuyorsun... senin derdin üzüm yemek olmasa gerek... said! le aynı sınıfın aynı sırasında okudun sanırım.. deccal konusunu bediüzzeman (Allah ondan razı olsun) sikke-i tasdik gaybiyyede türk deccalı(!) diye bahseder... kurtuluş savaşı sonrası olan gelişmelerden ötürü... okumanı tavsiye ederim...
            bugünki ehli sünnet toplumlarının içerisinde bulundukları hata ve yanlışları anlatmak muradın var ise tahrik etmeden ve aşağılamadan anlatmalısınki karşı cephe oluşturmayasın... eğer ehlibeyt inancının yaşayanı ve tebliğcisi olarak kendini addediyorsan o halde ehlibeyt ahlakıyla anlatmalısın.. ehlisünneti islam dışı değerlendirdiğini düşünüyorum ki anlatımların öyle bunlar için yazılarından alıntı yapmama gerek yok işte burda demek için... sana tavsiyem yazılarını bir daha oku... eğer ehlisünneti islam dışı görüyorsan o inancı taşıyanların da
            http://img218.imageshack.us/img218/7...akacxb3dz6.gif

            Yorum


              #66
              Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

              eğer ehli sünneti islam dışı görüyorsan onların inancına sövmeki onlrda senin inancına sövmesinler...
              ehli sünnet dairesinde iken maruf emrinin ve kötülükten sakındırma eyleminin olmadığını cihatla ilgili bir iman ın olmadığını anlatmışsın... cidden iftira ediyorsun... bunu genelleme olarak anlatman büyük talihsizlik... şu anda ehlisünnet dairesi içerisinde olupta hem imam ,hem cihat (ki türleriyle) ve hemde hakkı tavsiye eden guruplar belki gurup dışı kalmış fertler vardır... bunları görmezden gelmen hak gaspıdır.. ayırca ehlibeyt imamları senin kullandığın uslübu kullanmamışlardır... vahdet uman bir mü'min tefrikaya sebep olacak lisandan kaçınmalıdır... vesselam
              http://img218.imageshack.us/img218/7...akacxb3dz6.gif

              Yorum


                #67
                Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                [quote author=falakacı link=topic=7402.msg59515#msg59515 date=1257093752]
                vahdet uman bir mü'min tefrikaya sebep olacak lisandan kaçınmalıdır... vesselam
                [/quote] E güzel! +

                Yorum


                  #68
                  Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                  öncelikle bu samimi okumanız ve değerlendirmeniz için teşekkür ederim. sanki içimde sizin için de şiisiniz diye bir duygu var... Sizde şiaya çıkan o ruh ve objektiflik, araştırma arzusu var. neyse devam etmiyeyim..
                  güzel ve analizci sorularınızı yine aynı güzellikte sormanız son zamanlarda iyice hasret kaldığımız bir nezaket kalitesi... Allah razı olsun..

                  1- Gülümseme Şii olmasam da , gerçek bir Şii'nin duygularını anlayabilirim... Sen gerçek bir Şii'sin ehlibeytin-izinde... Bu sözlerinin yürekten geldiği kesin ki yüreğe işledi... Gülümseme

                  inşallah Sahibuz Zaman (a.f.) de öyle kabul eder..


                  2- Garip bulduğunuz İslam'ın şartları meşhur Cibril hadisinde bizzat Efendimiz sav tarafından dikte ettirilmiştir...

                  Evet bu hadisi biz ihl de okuduk ezberledik sınavda yazdık yetmedi ilahiyatta yeniden yetmedi şimdi de biz soruyoruz...

                  Ancak bu ilkelerin bu hadiste geçmesi:

                  İslam'ın ve imanın şartlarının bunlardan ibaret olması gerektiği anlamına gelmez. Bu şekilde de olması gerektiği anlamına gelmez. yine benzer maddeler Amenerrasülü'de de geçer:

                  ama neden bunlar, imanın şartları tüm vahye inene inanmak olmalı değil mi? dahası imanın şartı diye bir olay nasıl olur iman nasıl ölçülür. mesela ben 6 maddeye inandığım zaman imanım tamam mı olmuş olur ya da asgarisi...

                  oysa aynı ihtiyaç için şia Usulü Din başlığı altında, tevhid adalet nübüvvet imamet mead maddelerini toplamış yine mutezile; (aklımda kaldığı kadarıyla) tevhid ve adalet, nübüvvet, elvaad elvaid, el menzile beyne menzileteyn, emri bilmaruf ve nehyi anil münker şeklinde ifade etmiştir. Ehli sünnetin tanımlaması olaya bakışı bile yanlıştır. Hani dinin temelleri diyebilir imanın şartları dediğinde iman soyut, kalpte gerçekleşen ve ölçülemeyen bir şey... ama öyle gösterilmiş ki bu 6 esasa inandın mı (ki hepsinin sonunda inanmak vardır) "imanın tamam" düşüncesini sağlamaktadır. oysa mutezile ve şiada imana yönelik değil dinin özüne yönelik bir tanımlama var... ve en önemlisi kuru inanç değil hayatta karşılığı olan inanç şöyle ki:

                  Allah'a inanmakla, tevhid ilkesi aynı değildir. gerçekte Allaha inanmayan bir tek insan bile olmadığını Kur'an'dan görüyoruz... kaldı ki kuru imanın yetmediği, inandık demekle insanların denenmeden bırakılacağının sanılmaması da yine Kur'an'ın bu inanma işine getirdiği eleştiridir.

                  oysa tevhid ilkesi tüm Peygamberlerin gönderilişinin ana hedefidir. Allah'ın birliğini kabul (iman ve bilme değil kabul) tüm müşriklerin ve kafirlerin es geçtikleri, çıkarlarına engel olan bir durumdur...

                  diğerleri hakeza...

                  şia'da da bu tür hadisler var mı diye merak ederdim... ancak böyle çarpıtılabilecek hadise daha rastlamadım. en azından merkeze oturtulup üzerine tüm dini sistematiğin yığıldığı hadis yok.. hadis nakli konusunda şianın usulü de bu anlamda incelenmeye değer...

                  "3- İmanın esasları içinde bulunan Kitaplara iman bahsi , sadece kitapların semavi olmasını değil , içindekilere de imanı kapsar bu sebeple cihat bu şartlarda maada bir farz değildir.."

                  iyi de bu imanın şartları olarak sayılan maddeler için geçerli değil mi? kitapların içinde örneğin ahirete imanı kapsayan bilgiler yok mu? neden ahirete iman yer almış da tersine dair ayet bulunan tartışmalı, şerrin Allah'tan olduğuna dair madde neden yer alır? Cihad gibi tartışmasız bir konu yer almamış. ki cihad İslam'ın varlığını borçlu olduğu en önemli ilkedir. hem birey hem din hem toplum ona muhtaçtır.

                  "4- Müslümanları yönetme yetkisinin ilahi atamayla olması hakkında bir iki sorum olacak...

                  evvelen: Din tamamlanmış , din olarak İslam'dan razı olunmuş , elçilik görevi Efendimiz sav ile hitam olunmuş... Tamamlanan bir dinde İmamların vazifesi nedir ki , nübüvvetten sonra bu müesseseye ihtiyaç olsun"

                  doğru din maide 3 te dendiği gibi artık kemale ermiş nimet tamamlanmış ve insanlara İslam seçilmiştir. Ancak bu tamamlanma dinin yeryüzündeki muhatapları açısından tamamlanma mıdır? örneğin tüm insanlara Kur'an ulaşmış tüm insanlara Muhammedin adı ulaşmış ve dünyanın her tarafında tebliğ edilmiş midir? Dinin kaynağı açısından; Biz sana kitabı ve hikmeti indirdik (ayet) bana Kur'an ve onun kadarı verildi (hadis) denilen Kur'an dışı bilgiler o zaman aynen Kur'an gibi toplanmış ortaya konmuş tüm insanlara ulaştırılmış mıdır? adalet ve hakimiyet açısından; kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır (ayet) biz yeryüzüne salih kullarımızı mirasçı kılacağız (yaklaşık mealen ayet) ayetlerinde geçen dinin hakimiyeti tüm yeryüzünü egemenliği altına almış mıdır? vs..

                  öyleyse burdaki dinin tamamlanması Allah açısındandır. Yani Allah artık insanların muhtaç olacağı öğretileri o günkü muhataplara iletmiştir. ki daha bu ayet inmeden önce bir ayet inen bir ayet vardır ki tehdit ve büyük bir risk dolu durumu bildirmektedir. Dinin hiç olabileceğini bildirmektedir:

                  Maide 67: Ey Nebi, Rabbinden sana indirilen mesajı insanlara duyur eğer bunu yapmazsan onun elçiliğini hiç yerine getirmemiş olacaksın. Allah seni insanlara karşı koruyacaktır. Allah kafirler gurubunu hidayet etmez"

                  bu ayet şii ve bir çok sünni müfessirin beyanıyla sondan bir önceki ayettir. Yani sizin dinin tamamlandığını ifade için bildirdiğiniz ayetten hemen önce inen ayettir. ve der ki: Ey peygamber (s.a.a.) Rabbin sana hani önceden bir mesaj indirmişti ya (Kur'an dışında) o çok önemlidir. hatta senin tüm peygamberliğine denktir. onu insanlara açıklamayı geciktiriyorsun. onu bildirmezsen peygamberliğini hiç bildirmemiş, görevini hiç yapmamış, dini hiç iletmemiş olursun. çünkü dinin devamı buna bağlıdır. insanlara bu mesajın duyurulmasına bağlıdır. sen insanların sen insanların sana zarar verip bunu açıklayamayacağını sanma. En uygun zaman şimdidir bunu artık daha fazla erteleme, Allah seni koruyacaktır. bundan sonra kim bunu inkar ederse Allah o kafirleri hidayet etmez... şeklinde bir ayet..

                  düşünün tüm ayetler gelmiş, inanç ve yaşam ilkeleri bildirilmiş, bildirilmekle kalmamış yaşantıya geçmiş ama bir mesaj daha var ki dinin devamı bu ana kadar olanlar bunun tebliğine bağlı...

                  Resul s.a.a. bu ayeti alınca son veda hutbesini okur, gadiri hum'da der Ali benden sonra tüm mü'minlerin velisidir. benim vasimdir. kim bana uyuyorsa Ali'ye uysun...

                  Ali, daha önce beyan ettiğim gibi imamdır. onun dediği benim dediğimdir, ben daha önce size 12 imamdan bahsettim.. işte şu an nübüvvet tamamlandı artık imamet nübüvvetsiz sürecektir.. ona itaat ederseniz din tamamlanacaktır. ta ki bu kıyamete kadar böyle olacak imamsız bir an kalmayacaktır...

                  yani böylece imametin tebliği ile ve gelecekteki imamların tanıtılmasıyla, ve onlara itaatin Allah'a itaat olduğunun duyrulmasıyla Allah kullara karşı huccetini tamamlamış dini iletilmesi tamamlanmıştır... bundan sonra imamlar tüm insanlara bunu iletecekler dini koruyacaklardır.. din sadece Allah'ın duyurduğu bu imamları liderliğinde yaşayacaktır...

                  bu konuda yığınla hadisler vardır. İmametle ilgili hem şii hem sünni kaynaklarda...

                  "saniyen: Eğer müslümanlar "başsız" olmasın diye imamete ihtiyaç varsa , bu gün (son imam gayb olduğuna göre) müslümanların ahvali ne olmalıdır?"

                  Bu gün imam'ın a.s. velayeti fakih denilen kavramı vardır. yani 12 . imamla birlikte artık öyle olaylar yaşandı çözüme kavuştu ki kıyamete kadar tüm olayların emsalleri ve çözümleri imamlarca gösterildi.. bunlar kitaplara geçti.. artık bunu kitaplardan okuyacak, Allah'ın sevdiğinden dolayı dine fakih (ince görüş sahibi kıldığı) kişiler imamın vekili olarak iş görecekler, onların başında da bir rehber bulunacak ve imam da tamamen dünyadan uzakta olmayacaktır.

                  Resul s.a.a.'e sorulur: gaybeti döneminde imamın insanlara nasıl yararı dokunur ki? Buyurur ki: bulutun ardındaki güneşin insanlara sağladığı yarar misali..

                  yani güneş burdaki insanlara bulutlanırken diğer yerdeki insanlar onu görebilir. İmam a.s. da yeri geldiğinde yoksulu doyurur her yıl hacca gider, müslümanların siyasetine yön verir, şianın en tepesindenki taklit mercilerini etkiler, kilit fetva ve siyasi kararlarda müdahale eder, eksilen bilgileri tamamlar yanlışları düzeltir vs... bu konu ile ilgili şia kaynaklarında çok doyorucu ve ikna edici hadisler vardır...

                  yine örneğin bu gün Türkiye'yi Tayyib nasıl yönetiyor. tek tek herkesi gözetleyip emirler mi yağdırıyor onları mı kontrol ediyor.. kurumlarını oturtmuş bakanları atamış kendisi o ülke senin bu ülke benim geziyor...

                  "salisen: Yazınızın bir yerinde humustan bahsetmişsiniz... Humus bize göre savaşta elde edilen ganimetlerden alınan , Efendimiz ve âlinin faydalandıkları bir paydır... Zekatın ayrı olarak zikredilmesi bize humusun da zekattan ayrı olduğunu , kaynaklara göre bu vergilerin zekat ve humus diye dile getirildiklerini düşündürür... Şimdi , ben zekatımı veriyorum... Çünkü mal varlığımın vergisi budur... Humus ganimetten elde edilen olduğuna göre , günümüzde savaş olmadığına göre bizden kalkmış bir sorumluluk olsa gerek.... Sabvaş olursa savaş ganimetlerinden bu vergiyi veririz... Yanılıyor muyum ve niye? Teşekkürler..."

                  bu çok değerli sorularınız için gerçekten size müteşekkirim ki bir çok araştırıcının aklını kurcalayan konuları açmamıza fırsat oluşturdunuz. Allah bizim de sizin de basiretinizi artırıp bize daha çok ilim ve beğeneceği amel versin dedikten sonra gelelim humus mevzuuna..

                  öncelikle Kur'an'da zekat kelimesi yerine göre farklı anlamlarda kullanılır. bazı ayetlerde sadece anladığımız düz manada yıllık belli miktar 8 yere verilen mal anlamında iken bazı ayetlerde, sadaka bazı ayetlerde de gereken infak anlamında kullanılır. konu çok uzun ve burası yeri olmadığı için örnekleri vermiyorum. sadece; "namazı kılın zekatı verin" ayetlerinden bile şu anlaşılır ki bazı yerlerde zekat tüm mali yükümlülükleri kapsayan genel bir ifade bir addır. bunun içine humus da girer..

                  eğer sizin dediğiniz doğru olsaydı zekatı verince sorun biter ve insanın zenginliğinden dolayı kınanması abes olurdu halbu ki bunun yanlış anlaşılan bir konu olduğunu vurgulayan örneğin Ebuzer, tevbe suresi 34-35. ayetler ("... Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda harcamayanlar var ya, onları acı bir azapal müjdele. O gün ki (o mallar) cehennem ateşinde kızdırılır da alınları, böğürleri ver sırtları onlarla dağlanır. Ve (onlara), "işte kendiniz için biriktirdiğiniz bunlardır. haydi tadın biriktirdiğiniz şeyleri." (denir) ) alıp zenginleri kınarken ona kabul ahbar, zekatını verdikten sonra insanın her şeyi altından olsa beis yoktur diye karşılık vermiş ve Ebuzer onu bir hayvan kemiği ile yaralamıştır...

                  humus enfal suresi 41. ayette ayrıntılı olarak geçer:

                  "Allah'a ve (hakkın batıldan) ayrılış günü olan iki topluluğun karşı karşıya geldiği gün (bedir savaşı'nda) kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, şunu bilin ki, elde ettiğiniz her türlü kazancın, beşte biri Allah'a, Resulü'ne, Peygamberin yakınlarına, ve (onlardan olan) yetimlere, fakirlere ve yolda kalmışlara aittir. Allah'ın her şeye gücü yeter. "

                  gördüğünüz gibi zekattan (8 guruba verilen mal) ayrı olarak burada kazancın beşte biri deniyor ve verilecek farklı yerler sayılıyor.. bu tamamen farklı bir ibadettir ki zekattan ayrı şekilde uygulanmıştır Resul zamanında. Zekat anlamında kullanılan sadakanın zıttı gibidir. Çünkü hadislerle sabittir ki, bir nevi insanların elinin kiri olan sadaka Ehlibeyt'e ve ailesine haramdır. oysa onlar humus verilecek gurup olarak bu ayette sayılmaktadır..

                  Resul s.a.a. hayatı boyunca humusu 6 parçaya bölerdi. ayette geçen Allah'ın ve Rasülünün payı olan iki hisseyi birleştirip bunu Kabe ve Özel ihtiyaçları için harcardı. diğerlerini de ailesinin yakınlarına yetimlerine, fakirlerine ve yolda kalmışlarına dağıtırdı.. bununla ilgili çok sayıda şii ve sünni kaynaklarda hadisler mevcuttur ancak bu kadarıyla şimdilik iktifa ediyoruz...

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                    [quote author=Çamran link=topic=7402.msg59510#msg59510 date=1257091815]
                    şii olmadan inkılapçı olunmadığı gibi olunsa da devamı gelmez
                    demişsiniz ama bugün HAMAS ve İslami Cihad, İslam İnkîlabı'nın çizgisinde en gözde İslami hareketlerdendir. Ayrıca Sudan, Somali, Nijerya gibi ülkelerdeki hareketlere de göz atmak gerekir. (Bunlar benim bildiklerim...)

                    sünniliği savunan üstadınızın içinden çıkabileceği bir iş değildir bu.
                    boyundan büyük laf etmeye devam ediyorsun. Bu cümleyi sana zamanın İmamını tanımış ve uymuş olan bir müslüman kardeşin uyarı olarak söylüyor sen hala taassub ehli olmaya devam etmektesin. Eskiden Sünni imişsin, şimdide tam ahbari şii olmuşsun ne anlamı var.

                    Demokrasiyi savunan şerefsizdir. Savunmayana savunuyor diyende...
                    Demokrasi fahişeliktir. Bugün kendini bilmezler Üstadımız ile demokrasi aynı cümlede kullanıyorsa bu Üstad'la alakalı değildir.
                    Üstad ; Ahir zaman deccaline ve sistemine karşı imanın yok olma çağında mücadelesini vermiş bir kahramandır.

                    "İnkılabi müslüman olan kurtulur şii olan değil" demesi kolay... ama işin sloganından ayaklarınızı yere basın, bir kaç kişilik çevrenizden topluma inin bakalım.. Halkın inançlarını oluşturan kaynakları, düşüncelerine yön veren dini bilgileri yoklayın ne çıkıyor? göreceğiniz en büyük eksiklik, İmamet inancı: yani müslümanları yönetme yetkisi İlahi atamayla oluşur...
                    Öyle çok bilmiş, halka ininli vs. cümleler kurma; Senin okumuşluğun kadar o bir kaç kişilik çevre dediğinin yazmışlığı vardır.
                    Not: Senin uslubundan dolayı bu şekilde konuşuyorum.
                    Vesselam.

                    [/quote]

                    1- uslubum bir kere sizinki gibi değil, karşımdakine saygı işareti olarak siz cümleleri kuruyorum, oysa siz, sen diye hitap ediyorsunuz
                    2- mümkün olduğunca kişilerle değil fikirleriyle ilgileniyorum...
                    3- beni tanıdığınızı sanmıyordum. çok okumak da çok yazmak da güzel şeylerdir. Ancak ne okuyup yazdığı ve niçin yazdığı model olarak neyi seçtiği, seçtiği malzemelerin sıhhati hiç mi önemli değildir?
                    4- ben içimdeki aşktan ve davama olan inancımdan dolayı bu şekilde ilkelerimi savunuyor diğerlerin yanlışlığını vurgulu şekilde dile getiriyorum. ama fikirlerin sahiplerini siz anlamazsınız siz az yazarsınız şeklinde aşağılamıyorum. ki benim uslubumdan dolayı sizin ifadeleriniz böyle olsun?

                    üstadınızın becerebileceği iş değil derken, bu söz nasıl boyumdan büyük?

                    üstadınız Said sizin gözünüzde başı bulutlara değiyor benimse boynum bükük görünebilir. bundan ne kompleks duyarım ne de alınırım. sizin düşünceniz saygı duyarım.. beni aşağılamanız benim için bir değersizlik ifade etmez..

                    Said sizin gözünüzde çok büyük olabilir ama herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. beni onun sıra arkadaşı olarak görmemek sizin elinizde olduğu kadar aynı ortamda yaşasaydık onu sıra arkadaşım olarak seçmeyeceğime dair hakkım ve bunu ilan da benim hakkım.. sizin saygı duyduğunuza ben saygı duymak zorunda değilim. Ama bir insandan adını zikrederek hitap etmek hakaret sayılıyorsa bunu savunun... ben sizin gibi göklere çıkarmak zorunda mıyım Said'i?

                    he ne kadar Said başlığı altında yazsam da demokrası ile ilgili yazdıklarım Said'le ilgili değildir. Saidin demokrasiyi savunmadığını düşünüyorum. Bunu, sünni inancının neden olduğu kaçınılmaz sonuç olarak söyledim... Bu kadar öfkleneceğinizi bilseydim, biraz daha açık yazar Saidle bu konunun alakası olmadığını ifade ederdim.

                    İnşallah İmamı zaman a.f. sizin de bizim de itikadlarımızdan razı olur..

                    deccal olarak geçen sünni hadisleri, Saidin deccaldan kastının ne olduğunu biliyorum. Bu konuda şii görüşleri ve rivayetleri bilmiyorum. daha çok şii kardeşlerimden bu konuyu öğrenmek için sormuştum. Said'in deccal yorumlarının sünni hadislerde geçen deccalla uyuşmadığını düşünüyorum. Örneğin, Deccali İsa a.s.'ın tek başına öldüremediği için Mehdi a.f.'in ona yardımcı olacağına dair hadis var hafızamda... Her şeyi biliyorum diye iddiam yok. tüm yazdıklarımı eleştiri olarak anlamayın ben şianın yeni bir öğrencisiyim. şii kardeşlerimden deccalle ilgili açıklama isteyemez miyim burada kendimi öğrenen biri olarak görmemeli miyim?

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                      [quote author=falakacı link=topic=7402.msg59515#msg59515 date=1257093752]
                      eğer ehli sünneti islam dışı görüyorsan onların inancına sövmeki onlrda senin inancına sövmesinler...
                      ehli sünnet dairesinde iken maruf emrinin ve kötülükten sakındırma eyleminin olmadığını cihatla ilgili bir iman ın olmadığını anlatmışsın... cidden iftira ediyorsun... bunu genelleme olarak anlatman büyük talihsizlik... şu anda ehlisünnet dairesi içerisinde olupta hem imam ,hem cihat (ki türleriyle) ve hemde hakkı tavsiye eden guruplar belki gurup dışı kalmış fertler vardır... bunları görmezden gelmen hak gaspıdır.. ayırca ehlibeyt imamları senin kullandığın uslübu kullanmamışlardır... vahdet uman bir mü'min tefrikaya sebep olacak lisandan kaçınmalıdır... vesselam
                      [/quote]

                      Ehli sünnetin iman esaslarını ve İslam'ın şartları dediklerini sahih bozulmamış İslam olan Şiayla kıyaslama hakkımız yok mu? Ehli sünnet nedir? Ehli sünnet = içine hurafe, beşer kaynaklı bilgi katışmamış saf hadislerin oluşturduğu sistem mi demek? siz böyle inanabilirsiniz ama biz inanmıyoruz. Ehli sünneti İslam olduğuna onu eleştirmenin İslamı eleştirmek olduğuna inansak ne diye şii olacağız. Ehli sünnet ne demek? Ehli sünnete kelimelerinden dolayı içeriği doğru demek zorunda mıyız. niteki ehli Kur'an gurupları var. Ehli sünnetin inanç ve yaşayış ilkelerine karşılar. şimdi sünnet Kur'an'dan sonra gelen bir kaynak diyerek diyebilir msiniz ki ehli Kur'an eleştirilmez... kavramlar ayrıdır içeriği ayrıdır. Kavramlar hakkında indirilmiş bir delil varsa o zaman başka. "Ehli sünnet" diye bir deyim ne Kur'an'da mı geçer sünnette mi, kutsallığı nerden geliyor?

                      nerde Ehli sünnete sövdüm? Merak ettim. Zahmet olmazsa gösteriniz

                      Sünni bireyler ya da cemaatler arasında Cihadla ilgili imanın olmadığını mı söyledim yoksa, Ehli sünnetin inanç ve İslam'ın şartları arasında bunlar var mı sisteme alınmış mı diye mi söyledim? İmanın şartları arasında ya da İslam'ın şartları arasında böyle bir madde var mı? ben yok biliyorum.. O zaman sizin cihad İslamın 6. şartı ya da imanın 7. şartı diye ekleme mi yapmanız sadece sizi bağlar. bir sünni de nerden çıkarıyorsunuz siz imanın esaslarını belirleyen büyüklerimizden daha iyi mi bileceksiniz onlar Kur'an'ı okumamışlar mı dediğinde ona ne cevap verirsiniz. verirsiniz de onun inancında bu neyi ifade eder? nitekim bir sünni kaynakta geçen İslamın şartlarıyla ilgili hadiste: bunlara ne bir şeyi ekler ne de bunlardan bir şeyi azaltırım diyen adam için Resul s.a.a. buyurmuştur ki: cennetlik birine bakmayı arzulayan bu adama baksın...

                      şimdi sünni dünyada: sana ne siyasetten, sana ibadetini yapma diyen mi oldu, sen namazını kıl orucunu tut gerisine karışma, şeklindeki neredeyse toplumsal konsensus nasıl oluştu? beni suçlamak sizin inançlarınızdak eksiklikleri dolduracaksa devam edin...

                      Yorum


                        #71
                        Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                        [quote author=Elif.. link=topic=7402.msg59520#msg59520 date=1257098227]
                        [quote author=falakacı link=topic=7402.msg59515#msg59515 date=1257093752]
                        vahdet uman bir mü'min tefrikaya sebep olacak lisandan kaçınmalıdır... vesselam
                        [/quote] E güzel! +
                        [/quote]

                        bu slogan olarak güzel görülebilecek bir söz

                        ama inceleyelim; vahdet adına doğrularımızı anlatmayalım. ee ben karşıdakinin inandığı ve uyguladıklarını yanlış görüyorsam? vahdette iki görüşten birinin uygulanma şansının olacağını düşünürsek? bu durumda biz inancımızı terk mi edelim. niye karşıdakinden bunu beklemeyeyim. şu an egemen olan sünni inançlardır. bizim susmamız onların doğruluğunu kabul anlamına gelmez mi? inancımıza zıt bilgileri kabul etmek, inancımızın zayıflığını düşündüğümüzü göstermez mi?

                        benim inançlarımdan vazgeçmem durumunda katkıda bulunacağım vahdet sağlam olur mu? tıpkı kalın ipi oluşturacak iplerin çürük oluşundan bir sağlam ip çıkmayacağı gibi...

                        bizim imamet inancımız usulü dindendir, furuu dinden bile değil. yani biz furuu dinden taviz veremeyiz ki usulü dinden geçelim. onun sahih ve vazgeçilmezliğine vurgu yapmayalım. bu olmazsa dinin olmayacağına dair ayet ve hadisleri sünni kaynaklardan da aktarmayalım?

                        siz "namazınızı bırakın vahdet oluşturalım" diye size gelen birine ne cevap verirsiniz. oysa bizim için imamet furuu dinden iken imamet usulü dindendir...

                        Yorum


                          #72
                          Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                          İman ile İslam farklıdır malumunuz üzere... Ve bahsi geçen hadisteki unsurlar –ki sahih kaynaklarda yer alır bu hadis- asgari tasdik maddeleridir… Ana hatlarıyla bir özet diyelim… Yoksa bizce imanın , şeriat , tasavvuf , marifet , hakikat mertebeleri de vardır… Hepsini dikte ettirmek uygun olmasa gerek ilk etapta… Bizce hucurat suresindeki Bedevilerin “iman ettik” demelerine karşın Allah’ın “onlar iman etmediler , İslam oldular” tarzındaki bu uyarısı , iman yolundaki mertebelere işarettir…
                          Gadir-i Hum’a işaret ettiğini söylediğiniz ayeti dediğiniz gibi yorumlamak için elimizde kesin deliller olmalı… Gadir-i Humum sadece Şii kaynaklarda yer alması , daha sonra bu olayı hiç kimsenin hatırlamaması bu konuda kapanmaz şüphe kapıları açmaktadır…
                          İmamlarla ilgili paragrafınızda , “artık kitaplarda okunacak” sözünüz , Kur’an ve Hadis’in kitaplarda okunması yetmedi mi İslam’ı anlamak ve yaşamakta da İmamların verdikleri haberleri kitaptan okumakla takviye olundu , ve Kur’an okunmakla kifayetsiz kaldı İmamların haberlerine ihtiyaç olundu , diye soru geldi aklıma…
                          Gelelim humusa… O halde mallarımızdan verilen zekata ek olarak humus da vereceğiz… Dolayısıyla kırkta bir + beşte bir miktarınca zekat (genel adının bu olduğunu söylediniz) verilecek… Neden toptan bu miktar emredilmesin ki eğer ikisi aynı maldan verilecekse? Bizce , humus humustur ganimetten elde edilen… Çünkü o zaman Efendimiz s.a.v.’in Ehlinin geçimini bu şekilde temini makuldu… Şimdi? Müslümanların finansal birlikteliği ve gücü için kırkta bir yetmez diyorsanız haklısınız… İşte o zaman bizce sadaka müessesesi devreye girer… Humus mu? Hakkı mahfuzdur

                          Yorum


                            #73
                            Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                            [quote author=Elif.. link=topic=7402.msg59546#msg59546 date=1257103262]
                            Gadir-i Hum’a işaret ettiğini söylediğiniz ayeti dediğiniz gibi yorumlamak için elimizde kesin deliller olmalı… Gadir-i Humum sadece Şii kaynaklarda yer alması , daha sonra bu olayı hiç kimsenin hatırlamaması bu konuda kapanmaz şüphe kapıları açmaktadır…
                            [/quote]

                            Elif bacım, Gadiri Hum hadisi konusunda kesinlikle yanılıyorsunuz. çünkü bu hadis sadece şii kaynaklarda geçmez. ümmetin tüm mezhep ve fırkaları tarafından tasdik edilmiş ve hadis kitaplarına geçmiş bir hadisdir bu. sanırım sadece bunu söylemek yeterli olucakdır ki, Gadiri Hum hadisini kutubi sitte imamlarının hepsi kaydetmiştir. bu konuda Buharinin "Tarih ül Kebir" kitabına, Sahihi Müslimin, Sahabenin faziletleri kitabının, Hz. Alinin fazileti babına (bu kaynakta hadisin yarısı geçer); Süneni Tirmizinin, Menkıbeler kitabının, Hz. Alinin menkıbeleri babına; Süneni ibn Macenin, Mukaddimesinin, Hz. Alinin fazileti babına; imam Nesainin "Hasaisul Aleviyye" kitabına baka bilirsiniz.

                            Yorum


                              #74
                              Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                              ehlibeytin_izinde ; benim uyarılarımı sanırım önyargılı değerlendiriyorsun işte bende tam bu davranışına itiraz ediyorum...
                              bidefa ehlisünnet şia ayrışmasının temeline gittiğimizde orada senden önce gelmiş olarak beni ali şiası yanında görürsün... ben müslümanların tefrikadan kurtulması ve vahdet olması yolunda gayret göstermemiz gerektiğini ve bunun içinde hatalarımızı söylerken yukarıdan bakmadan kırmadan (afedersin ama çok bilmişlik yapmadan) mülayim bir üslupla anlatmalı diyorum... çünki bizler hepimiz islam olduğumuz iddiasındayız ve mü'min olabilme çabasındayız ...lütfen ...
                              http://img218.imageshack.us/img218/7...akacxb3dz6.gif

                              Yorum


                                #75
                                Ynt: Üstad Bediüzzaman Said Nursi r.a.

                                [quote author=Elmeddin link=topic=7402.msg59574#msg59574 date=1257106292]
                                [quote author=Elif.. link=topic=7402.msg59546#msg59546 date=1257103262]
                                Gadir-i Hum’a işaret ettiğini söylediğiniz ayeti dediğiniz gibi yorumlamak için elimizde kesin deliller olmalı… Gadir-i Humum sadece Şii kaynaklarda yer alması , daha sonra bu olayı hiç kimsenin hatırlamaması bu konuda kapanmaz şüphe kapıları açmaktadır…
                                [/quote]

                                Elif bacım, Gadiri Hum hadisi konusunda kesinlikle yanılıyorsunuz. çünkü bu hadis sadece şii kaynaklarda geçmez. ümmetin tüm mezhep ve fırkaları tarafından tasdik edilmiş ve hadis kitaplarına geçmiş bir hadisdir bu. sanırım sadece bunu söylemek yeterli olucakdır ki, Gadiri Hum hadisini kutubi sitte imamlarının hepsi kaydetmiştir. bu konuda Buharinin "Tarih ül Kebir" kitabına, Sahihi Müslimin, Sahabenin faziletleri kitabının, Hz. Alinin fazileti babına (bu kaynakta hadisin yarısı geçer); Süneni Tirmizinin, Menkıbeler kitabının, Hz. Alinin menkıbeleri babına; Süneni ibn Macenin, Mukaddimesinin, Hz. Alinin fazileti babına; imam Nesainin "Hasaisul Aleviyye" kitabına baka bilirsiniz.
                                [/quote] Bakacağım inşallah... Buhariyi bir kaç kez baştan sona okudum ama "algıda seçicilik" mühimdir bu konuda... Teşekkürler...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...