Ynt: Nura Giden Yol
Nura giden yol ( 145 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Nisa suresinin 129. ayetine kulak veriyoruz.
وَلَن تَسْتَطِيعُواْ أَن تَعْدِلُواْ بَيْنَ النِّسَاء وَلَوْ حَرَصْتُمْ فَلاَ تَمِيلُواْ كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِ وَإِن تُصْلِحُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
Yani:
Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Bu ayet, geçen ayette evlilikte iyilik ve ihsanda bulunmayı tavsiye etmenin ardından çok eşli olan erkeklere adaletli davranmayı tavsiye etmektedir. Ancak bu ayetle ilgili açıklamadan önce bir kaç noktayı hatırlatmakta yarar görüyoruz.
İlkin İslam dini asla çok sayıda eş edinmeyi tavsiye etmemiştir ve ancak özel şartlar altında bunun mümkün olabileceğini ifade etmiştir.
İkincisi, savaş gibi bazı sosyal olaylar, çok eşli olma zeminini hazırlar ki eğer bunun için kanunlara dayalı bir yol belirlenmez ise, bu tür ilişkiler gayri meşru yollardan yayılır. Nitekim günümüzde batılı toplumlarda çok eşli olma meselesi söz konusu değil, lakin erkekler açık gizli çok sayıda kadınla ilişki kurmakta ve bu ilişkiler hiç bir şekilde kontrol edilememektedir. Dolaysıyla İslam dini çok eşli olmayı yasaklamaz veya teşvik etmez iken bu konuya da çözüm yolu getiriyor ve bu meseleyi bir takım kurallara bağlıyor ve adaletin çok eşli olmanın en temel şartı olduğunu ifade ediyor.
Nisa suresinin üçüncü ayetinde okuduğumuz gibi eğer adaletle davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman bir tek eşle yetinin.
Üçüncüsü, yasaları suistifade etmek her yerde mümkündür, nitekim heves peşinde olan erkekler bu ilahi kanunu suistifade ederek gerekli salahiyet veya adalete sahip olmaksızın çok sayıda eş edinmiştir. Fakat açık olan şu ki kanunların belli kişiler tarafından suistifade edildiği için yok sayılamaz. Şimdi ayetin açıklamasına geçelim.
Ayet erkeklere eşlerine adaletli davranmayı ve böylece birine kötü davranmaya mahal vermemelerini hatırlatıyor ve özellikle sevgi ve samimiyet konusunda eşlere adaletli davranmayı emrediyor.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Erkekler hiç bir koşul altında eşini belirsizlik durumda bırakamaz ve ortak yaşamında ona kocalık ederek haklarını ödemesi, ya da onu boşaması gerekir.
2 - Kadın ve erkek arasında barış ve dostluk ve ilahi takvaya uymak, ailenin korunmasına ve ilahi rahmetten yararlanılmasına sebep olur.
Şimdi, Nisa suresinin 130. ayetini dinliyoruz.
وَإِن يَتَفَرَّقَا يُغْنِ اللّهُ كُلاًّ مِّن سَعَتِهِ وَكَانَ اللّهُ وَاسِعًا حَكِيمًا
Yani:
Eğer (eşler) birbirinden ayrılırsa Allah, bol nimetinden her birini zenginleştirir (diğerine muhtaç olmaktan kurtarır); Allah'ın lütfu geniş, hikmeti büyüktür.
İslam dininin en önemli özelliklerinden biri, aile ve toplumun zaruretlerine göre mantıklı ve pratik yollar sunmasıdır. İslam dini kuru ve esnek olmayan ve izleyenlerini zor durumda bırakan ve onlardan olmayacak görevler bekleyen bir inanç değildir.
Toplumlarda göze çarpan sorunlarda biri, boşanma ve ayrılma meselesidir. İslam dini gençlere evlenmeyi tavsiye ettiği kadar onları boşanmadan sakındırır. Lakin bazen öyle bir şart oluşur ki yaşamı sürdürmek imkansız hale gelir. Doğal olarak iki tarafı da yanmaya ve sürekli psikolojik baskı altında yürümeyen yaşamlarını sürdürmeye zorlayamayız.
İslam dini kadın ve erkek için bir takım şartlar belirleyerek bir birinden ayrılmaları için imkan sağlamış ve onlara bir evlilikte başarısız olmakla sürekli umutsuzluğa kapılmamalarını, bilakis Allah'ın rahmetine ümitvar olmalarını ve yeni bir aile kurmayı düşünmelerini buyurmuştur. Çünkü gerçekten de Allah çok merhametlidir ve rahmeti sadece bir tek ortak yaşamla sınırlı değildir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Bir müslüman'ın yaşam yolunda çıkmazı yoktur. Eğer affetmek, barışmak ve takva aile ocağını koruyamaz ise boşanma yolu açıktır, tabi ilk adım ıslah etmek ve son adım boşanmadır.
2 - Boşanma her yerde kötü değildir, nitekim ailevi sorunlar intihara veya gayri meşru ilişkilere sebep olabilir.
Şimdi,Nisa suresinin 131 ve 132. ayetlerini dinliyoruz.
) وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَإِيَّاكُمْ أَنِ اتَّقُواْ اللّهَ وَإِن تَكْفُرُواْ فَإِنَّ لِلّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ غَنِيًّا حَمِيدًا (*) وَلِلّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً
Yani:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik. Eğer inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır. Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
Kadın ve erkekleri takvaya ve özellikle ortak yaşamda hoşgörüye davet eden geçen ayetlerin devamında bu ayetlerde bu tavsiyelerin sadece müslümanlara özgü olmadığı ve müslümanlardan önceki semavi dinlerin mensuplarına da bu konunun tavsiye edildiği, bu tavsiyede Allah'ın yararı diye bir şey söz konusu olmadığı çünkü Allah'ın kullara ihtiyacı olmadığı ifade edilir. Yüce Allah varlığın malikidir ve kullarının varlığına ihtiyacı yoktur, bu yüzden sizin takvalı olmanız veya olmamanız O'nun için hiç bir şeyi değiştirmez veya O'na zarar vermez. Bu ayetlerde dikkat çeken konu, Allah'ın mülkiyeti ve hakimiyetinin üç kez vurgulanmasıdır, böylece bu konuda her türlü kuşku bertaraf edilmekte ve O'nun mutlak ihtiyaçsızlığı ortaya koyulmaktadır.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - İlahi dinler bir biri ile çelişki arz etmez. Tüm ilahi dinlerin kaynağı birdir ve hepsinde Allah'ın hükümlerine itaat etmek emredilmiştir.
2 - Sadece insanların ve tüm varlığın maliki olan Allah'tan korkmak gerekir, başkalarından değil.
3 - Birine tevekkül edin ki tüm her şeyin malikidir ve mutlak güç ve zenginlikler O'nundur.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234257-nura-giden-yol--145
Nura giden yol ( 145 )
Bismillahirrahmânirrahîm
Nisa suresinin 129. ayetine kulak veriyoruz.
وَلَن تَسْتَطِيعُواْ أَن تَعْدِلُواْ بَيْنَ النِّسَاء وَلَوْ حَرَصْتُمْ فَلاَ تَمِيلُواْ كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِ وَإِن تُصْلِحُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
Yani:
Üzerine düşüp uğraşsanız da kadınlar arasında âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapılıp da diğerini askıya alınmış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir, günahtan sakınırsanız Allah şüphesiz çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
Bu ayet, geçen ayette evlilikte iyilik ve ihsanda bulunmayı tavsiye etmenin ardından çok eşli olan erkeklere adaletli davranmayı tavsiye etmektedir. Ancak bu ayetle ilgili açıklamadan önce bir kaç noktayı hatırlatmakta yarar görüyoruz.
İlkin İslam dini asla çok sayıda eş edinmeyi tavsiye etmemiştir ve ancak özel şartlar altında bunun mümkün olabileceğini ifade etmiştir.
İkincisi, savaş gibi bazı sosyal olaylar, çok eşli olma zeminini hazırlar ki eğer bunun için kanunlara dayalı bir yol belirlenmez ise, bu tür ilişkiler gayri meşru yollardan yayılır. Nitekim günümüzde batılı toplumlarda çok eşli olma meselesi söz konusu değil, lakin erkekler açık gizli çok sayıda kadınla ilişki kurmakta ve bu ilişkiler hiç bir şekilde kontrol edilememektedir. Dolaysıyla İslam dini çok eşli olmayı yasaklamaz veya teşvik etmez iken bu konuya da çözüm yolu getiriyor ve bu meseleyi bir takım kurallara bağlıyor ve adaletin çok eşli olmanın en temel şartı olduğunu ifade ediyor.
Nisa suresinin üçüncü ayetinde okuduğumuz gibi eğer adaletle davranamamaktan korkuyorsanız, o zaman bir tek eşle yetinin.
Üçüncüsü, yasaları suistifade etmek her yerde mümkündür, nitekim heves peşinde olan erkekler bu ilahi kanunu suistifade ederek gerekli salahiyet veya adalete sahip olmaksızın çok sayıda eş edinmiştir. Fakat açık olan şu ki kanunların belli kişiler tarafından suistifade edildiği için yok sayılamaz. Şimdi ayetin açıklamasına geçelim.
Ayet erkeklere eşlerine adaletli davranmayı ve böylece birine kötü davranmaya mahal vermemelerini hatırlatıyor ve özellikle sevgi ve samimiyet konusunda eşlere adaletli davranmayı emrediyor.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Erkekler hiç bir koşul altında eşini belirsizlik durumda bırakamaz ve ortak yaşamında ona kocalık ederek haklarını ödemesi, ya da onu boşaması gerekir.
2 - Kadın ve erkek arasında barış ve dostluk ve ilahi takvaya uymak, ailenin korunmasına ve ilahi rahmetten yararlanılmasına sebep olur.
Şimdi, Nisa suresinin 130. ayetini dinliyoruz.
وَإِن يَتَفَرَّقَا يُغْنِ اللّهُ كُلاًّ مِّن سَعَتِهِ وَكَانَ اللّهُ وَاسِعًا حَكِيمًا
Yani:
Eğer (eşler) birbirinden ayrılırsa Allah, bol nimetinden her birini zenginleştirir (diğerine muhtaç olmaktan kurtarır); Allah'ın lütfu geniş, hikmeti büyüktür.
İslam dininin en önemli özelliklerinden biri, aile ve toplumun zaruretlerine göre mantıklı ve pratik yollar sunmasıdır. İslam dini kuru ve esnek olmayan ve izleyenlerini zor durumda bırakan ve onlardan olmayacak görevler bekleyen bir inanç değildir.
Toplumlarda göze çarpan sorunlarda biri, boşanma ve ayrılma meselesidir. İslam dini gençlere evlenmeyi tavsiye ettiği kadar onları boşanmadan sakındırır. Lakin bazen öyle bir şart oluşur ki yaşamı sürdürmek imkansız hale gelir. Doğal olarak iki tarafı da yanmaya ve sürekli psikolojik baskı altında yürümeyen yaşamlarını sürdürmeye zorlayamayız.
İslam dini kadın ve erkek için bir takım şartlar belirleyerek bir birinden ayrılmaları için imkan sağlamış ve onlara bir evlilikte başarısız olmakla sürekli umutsuzluğa kapılmamalarını, bilakis Allah'ın rahmetine ümitvar olmalarını ve yeni bir aile kurmayı düşünmelerini buyurmuştur. Çünkü gerçekten de Allah çok merhametlidir ve rahmeti sadece bir tek ortak yaşamla sınırlı değildir.
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
1 - Bir müslüman'ın yaşam yolunda çıkmazı yoktur. Eğer affetmek, barışmak ve takva aile ocağını koruyamaz ise boşanma yolu açıktır, tabi ilk adım ıslah etmek ve son adım boşanmadır.
2 - Boşanma her yerde kötü değildir, nitekim ailevi sorunlar intihara veya gayri meşru ilişkilere sebep olabilir.
Şimdi,Nisa suresinin 131 ve 132. ayetlerini dinliyoruz.
) وَللّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَلَقَدْ وَصَّيْنَا الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَإِيَّاكُمْ أَنِ اتَّقُواْ اللّهَ وَإِن تَكْفُرُواْ فَإِنَّ لِلّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَانَ اللّهُ غَنِيًّا حَمِيدًا (*) وَلِلّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَكَفَى بِاللّهِ وَكِيلاً
Yani:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik. Eğer inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyıktır. Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
Kadın ve erkekleri takvaya ve özellikle ortak yaşamda hoşgörüye davet eden geçen ayetlerin devamında bu ayetlerde bu tavsiyelerin sadece müslümanlara özgü olmadığı ve müslümanlardan önceki semavi dinlerin mensuplarına da bu konunun tavsiye edildiği, bu tavsiyede Allah'ın yararı diye bir şey söz konusu olmadığı çünkü Allah'ın kullara ihtiyacı olmadığı ifade edilir. Yüce Allah varlığın malikidir ve kullarının varlığına ihtiyacı yoktur, bu yüzden sizin takvalı olmanız veya olmamanız O'nun için hiç bir şeyi değiştirmez veya O'na zarar vermez. Bu ayetlerde dikkat çeken konu, Allah'ın mülkiyeti ve hakimiyetinin üç kez vurgulanmasıdır, böylece bu konuda her türlü kuşku bertaraf edilmekte ve O'nun mutlak ihtiyaçsızlığı ortaya koyulmaktadır.
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
1 - İlahi dinler bir biri ile çelişki arz etmez. Tüm ilahi dinlerin kaynağı birdir ve hepsinde Allah'ın hükümlerine itaat etmek emredilmiştir.
2 - Sadece insanların ve tüm varlığın maliki olan Allah'tan korkmak gerekir, başkalarından değil.
3 - Birine tevekkül edin ki tüm her şeyin malikidir ve mutlak güç ve zenginlikler O'nundur.
http://turkish.irib.ir/makaleler/nura-giden-yol/item/234257-nura-giden-yol--145
Yorum