Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

felsefik öyküler...

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: felsefik öyküler...



    Ne alacakmış
    Çok şişman olan Yahya Kemal, bir yokuşun sonundaki bir lokantanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan garson:
    -Buyrun efendim, diye atılmış, ne alırdınız?
    Yahya Kemal, tebessüm ederek:
    -Evlat, demiş, müsaade edersen biraz nefes alacağım.

    ***

    Patates
    Şair Lilienron, atalarıyla çok fazla övünen birisine der ki:
    -Siz bana patatesi hatırlatıyorsunuz.
    Adam bu sözleri anlamayıp izah isteyince şair açıklamış:
    -Çünkü onun da en iyi tarafı toprağın altındadır.

    ***

    Aklın gereği
    Ebu Hanife, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler şaşırarak,neden böyle yaptığını sorarlar. Ebu Hanife cevap verir:
    -Onun boynuzları var, benim ise aklım.

    ***

    Tahtadan başka
    Aziz Mahmud Hüdayi, kayıkla boğazı geçerlerken,
    -Efendim, ölümle aramızda şu tahtadan başka bir şey yok, diyen öğrencisine şu cevabı vermiş:
    -Evladım, karada o da yok.

    ***

    Çare
    Çok israf eden birisi, Sokrat’a gelip, hiç parası kalmadığından dert yanmış. Sokrat adama şu cevabı vermiş:
    -Masraflarınızı kısarak, kendinizden borç alın.
    Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
    Hz.Peygamber (saa)

    Yorum


      Ynt: felsefik öyküler...

      Kuşlara Benzemek

      Atlas Okyanusu'nun ıssız bir yerinde milyonlarca kuşun havada çığlıklarla,daireler çizerek uştuğu görülür.Kulakları sağır edecek kadar yüksek sesle çığlıklar atan kuşlardan yorulanlar, okyanusun dev dalgaları arasına kendilerini atarak intihar etmektedir.
      Bu olayı yıllar boyunca bir çok balıkçı görür, birçok bilim adamı araştırır.Kuş bilimcileri yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bir noktada birleştiklerini farkederler; ancak intihar etmelerinin sebebini bir türlü çözemezler.
      Yıllar süren araştırmalar sonucunda, bu trajik olayın yaşandığı yerde bir ada olduğu; kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu adanın, bir deprem sonucunda okyanusa gömüldüğünü bulurlar.
      İnsanların yokluğunu bile fark etmedikleri ada, kuşlar için göç yollarının vazgeçilmez bir durağıdır. Binlerce kilometre yolculuktan sonra çığlık çığlığa aradıkları adayı bulamayınca, yorgunluktan bitkin bedenlerini okyanusun sularına bırakmaktadır.
      Bazen insanlar da alışkanlıkları için hayatlarından vazgeçmiyor mu? (Zevkleri,İnatları,Aşkları,Umursamazlıkları vs.)
      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
      Hz.Peygamber (saa)

      Yorum


        Ynt: felsefik öyküler...

        Kendin oLmak ya da oLmamak..

        Sokrates’i yargılayan mahkeme sordu: “Bildiklerini inkar et ve yaptıklarından vazgeç. Yoksa bunu hayatınla ödemek zorunda kalırsın.”

        Filozofun cevabı şöyle oldu:


        “Sizler yaşamaya gidiyor olabilirsiniz, bense ölüme. Oysa hangimizin gittiği yerin daha iyi bir yer olduğu bilinmez…”
        Hepimizin hayatında dönüm noktası olarak tabir ettiği dönemler vardır. Yaşamın bizden sorularına ısrarla cevap beklediği anlar… Karar vermekte zorlandığımızı hissettiğimiz ama cesaretin eteğini de sımsıkı tutmak gereğini duyduğumuz zamanlar… İşte aslında her koşulda iki duraktan birine doğrudur yolculuğumuz:
        “Ya kendimiz olmaya yürüyoruzdur ya da kaybolmaya…”
        Sokrates’in tanımıyla “kendin olmak” var oluşumuzun temel dinamiklerini sonuna dek, ne pahasına olursa olsun sahiplenmek gereğidir. Bu durumda da son diye bir tanımın olmadığı, sonun ebedi yok oluş demek olan yaşam haklarımızdan vazgeçmenin karşılığı olduğunu söyleyebiliriz. Özetle; biri merakı, sorgulamayı, gayreti gerektirirken diğeri köşeye çekilip yaşamı olduğu yerden seyrederek eylemsizliği ve sakinleşmeyi gerektiriyor. Tercihlerimizse hayatımızı aynı oranda kaliteleştiriyor.
        İşte yüzyıllardır filozofların “Kendin Olmak” diye işaret ettiği zirve nasıl bir yerdir ve bu mesafe nasıl kat edilir sorusuna cevap olan ilk basamaklar:

        Kendini Sevme ve Kabullenme
        Her birimiz değerimizin ne kadar farkındayız? Kendini sevip değer vermekle kendini beğenmek arasında fark olduğunu bilmeyenler, yaşadıkları her an aciz bir varlık olduğunda ısrarcı olanlar bu ilk basamağı atlatmakta bir hayli zorlanabilirler. Düşünelim…
        Kararlarımızı alırken çoğunlukla ‘başkaları’ mı öncelikli olur, yoksa kendi isteklerimiz doğrultusunda mı kararlar almaktayız?
        Etrafımızdaki insanların sorunlarını üstlenmeyi doğal bir sonuç ve zorunluluk olarak nitelendirebilir miyiz?
        Sorunlarla karşılaştığımızda sık sık bütün sorumluluğu üzerimize alıp suçluluk duymayı mı seçeriz?
        Kendimizi kolaylıkla yargılar, eleştirir ve başarısız, yeteneksiz bulup hemen geri adım atarak kendimizden şüpheye başlar mıyız?
        Toplum içinde bazen olduğumuzdan farklı görünme gibi bir çaba içine girdiğimiz olur mu?
        Kendimizle kalmaktan hoşlanıyor muyuz?
        Cevaplar kendimizi sevmek yolunda kat ettiğimiz mesafeyi gün ışığına çıkaracaktır.

        Kendini Tanıma Serüveni
        Kendimizi sevme basamağı bizi bir üst basamağa ‘kendini tanıma’ ve keşfetmeye götürecektir.
        Bu durumu yine sorularla belirginleştirelim: Kendimizi içinde bulunduğunuz bugün “yeterli” buluyor muyuz? (Zeka, yetenek, beceri gibi yönlerden)
        Kendi hayallerimizi gerçekleştirerek yeteneklerimizi açığa çıkarma umudunuz ne ölçüde?
        Cesaret kelimesi bize daha çok neyi çağrıştırıyor? Korkuyu mu, heyecanı mı?

        Kendine ve İnsanlığa Faydalı Olabilme
        Varlığını kabullenme ve sevebilme bundan sonra bizi üretkenliğe götürecektir. Kendine emek ve değer verebilme gayretinin insanlığa hizmete dönüştüğünü seyretmek kişi için gerçek bir ödül olduğunda, insanlara faydalı olanın insanların en hayırlısı olduğunun müjdesi de tam olarak anlam bulacaktır. İşte son soru:
        Bugün yaşamımız son bulsa, geride bıraktıklarımızdan niyet veya eylem olarak hoşnut olabildiğimizi söyleyebilir miyiz?

        Bilge adam sordu, hızlı adımlarla yürüyen delikanlıya:
        “Nereye gidiyorsun böyle acele?”
        “Sevgiyi aramaya” diye cevapladı genç.
        Onu nasıl bulacağını sordu bilge,
        “İnsanların çehrelerine baktıkça, yüreklerini tanıdıkça…” dedi, delikanlı da.
        Bilge bu defa tebessümle sordu:
        “Kendini yeterince tanıyabildin mi?”
        Ve elindekini gence uzatarak usulca gözden kayboldu.
        Delikanlı uzun uzun avucuna bırakılan aynadan kendi suretini seyretti.
        Sonra da suretin ardındaki sireti…

        “Kendin Olma” ve “Kendin Kalabilme” yolunda başarıyla ve sevgiyle…
        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
        Hz.Peygamber (saa)

        Yorum


          Ynt: felsefik öyküler...

          Takıntılar Mutluluğun Düşmanıdır


          Varlıklı olduğu her halinden belli olan bir adam,Galata Köprüsü’nden yürüyerek geçiyormuş.Bir taraftan sağına soluna bakınırken,bir taraftan da elindeki altınla oynuyormuş.Fakat ne olduysa,altın elinden kayıverir ve yuvarlanıp denize düşer.Hikaye bu ya,o zaman deniz çok temizmiş ve altın,suyun dibinde pırıl pırıl parlıyormuş.Adamcağız çaresizlik içinde öylece bakar.Teker kırılınca yol gösteren çok olur derler.Her kafadan bir ses çıkar,çeşitli çözümler önerilir.Tam o esnada kendine en uygun öneriyi fark eder.

          “Bunu ancak Dalgıç Ali çıkarır.Onu çağıralım.”
          Birisi gidip bulur,getirir ama Dalgıç Ali nazlanır.Kısa bir pazarlık sonunda taraflar herkesin şaşkın bakışları arasında,iki altına anlaşırlar.Dalgıç Ali hemen işe başlar ve epey uğraştıktan sonra altını denizden çıkarmayı başarır.Altının sahibi bir eliyle emaneti alırken öbür eliyle,daha önceden hazırladığı iki altını dalgıca verir ve kimseye fırsat bırakmadan konuşmaya başlar.

          -Biliyorum hepiniz merak içindesiniz.Sizlere göre bu yaptığım pek de akıl karı değil.Ama şunu bilmiyorsunuz,ben bu köprüden günde en az iki defa geçiyorum.Her geçişimde benim burada bir altınım kalmıştı diye kafama takamam.Bir yerine iki altın verdim,ama aklımı kurtardım.

          Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
          Hz.Peygamber (saa)

          Yorum


            Ynt: felsefik öyküler...

            Platon - Magaranin karanligindan cikan yol
            Bir yeralti magarasinda yasayan insanlar dusun.
            Sirtlari giri$e donuk, elleri ve ayaklari baglanmi$lar;
            Onun icin magaranin duvarlarini gorebiliorlar sadece.
            Arkalarinda yuksek bir duvar daha var ve bunun ardindada çe$itli $ekilleri duvardan biraz daha yuksek tutarak insan benzeri varliklar gidip gelior.
            Bu $ekillerin arkadasinda bir ate$ yandigindan, titrek golgeleri du$uor magara duvarlarina.
            Magarada ya$ayan insanlarin gorebildigi tek $ey de i$te "bu golge oyunu".
            Dogduklarindan beri oylece oturuolar ve dolayisilar sadece bu golgelerin var oldugunu saniorlar.
            $imdi..
            Magaradakilerden birinin baglarindan kurtuldugunu du$un.
            Once magara duvarlarindaki golgelerin nereden geldigini sorr bu ki$i kendine.
            Sonunda karar verir, kurtarir kendini.
            Duvarin ustunde tutulan o sekillere donup baktiginda ne olur dersin?
            Tabii, once keskin i$ik yuzunden gozleri kama$ir.
            $ekillerin keskin hatlarina bakmak da kama$tirir gozlerini - ne de olsa $imdiye kadar hep golge gormu$tur.
            Eger duvara tirmanip ate$in yanindan geçerek magaradan çikmayi ba$arirsa, gozleri iyice kama$acaktir.
            Ama sonra, gozlerini yeterince ovu$turunca, her $eyin ne kadar guzel oldugunu gorecektir.
            Ilk kez renkleri ve keskin hatlari algiliyacaktir.
            Gokteki gune$i fark edip nasil magaradaki ate$ golgeleri gormesi saglami$sa, gune$inde dogadaki çiçeklere ve hayvanlara ya$am verdigini anlar.
            Magaranin bu $ansli insani $imdi artik isterse doganin icine dalarak yeni kazandigi OZGURLUK'un tadini cikarabilir.
            Ama..
            Hala asagida, magaranin ortasinda kalanlari hatirlar ve geri doner.
            A$agiya varir varmaz, magaradakilere duvarlarda gordukleri golgelerin aslinda gercek seylerin titrek kopyalari oldugunu anlatmaya koyulur.
            Ama kimse INANMAZ ona.
            Duvarlari gosterip orada gorduklerinden ba$ka hicbirseyin olmadigini soylerler.
            Ve sonunda oLdururler onu
            Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
            Hz.Peygamber (saa)

            Yorum


              Ynt: felsefik öyküler...

              İnsana Değer Vermek...

              Meşhur piyanist Arthur Rubinstein, konserlerinden birinde küçük bir kızın hatıra defterini imzalamakta tereddüt ediyormuş.Ellerinin çok yorulmuş olduğunu ileri sürerek, küçük kızı başından savmaya çalışmış.Küçük kız, tereddüt etmeden şöyle demiş: "Ellerinizin ne kadar yorgun olduğunu biliyorum ama inanın benim ellerimde sizinkiler kadar yorgun". Arthur Rubinstein anlayamamış ve nedenini sormuş küçük kıza."Alkışlamaktan demiş küçük kız".

              Karşınızdaki size değer veriyorsa eğer,

              sizde ona değer vermekten korkmayın.

              Ama onun için değeriniz yoksa,

              yada onun değer listesindeki yeriniz,

              listenin sonuna doğruysa

              korkun ona değer verirken.

              Dünya bir ayna gibidir.Siz onu gülümseyerek karşılarsanız,

              oda size gülümser.

              İnsana değer vermekten korkmayın.
              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
              Hz.Peygamber (saa)

              Yorum


                Ynt: felsefik öyküler...

                işin içine azizler,haniflerde girdi.artık felsefenin dinde olmadığını anlamışsınızdır.umarım.
                hele aklım var bölümü çok komik...
                Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                Yorum


                  Ynt: felsefik öyküler...

                  yazdiklarinizi gereksiz bularak editlemekten vazgectim
                  önce, söylediklerinizi isbat etmenizi talep ediyorum
                  ispat edemezseniz, konulari baltalamaniza müsade etmeyecegim artik


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    Ynt: felsefik öyküler...

                    ...edit...
                    Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                    Yorum


                      Ynt: felsefik öyküler...

                      [quote author=huge link=topic=13771.msg151563#msg151563 date=1337032080]
                      işin içine azizler,haniflerde girdi.artık felsefenin dinde olmadığını anlamışsınızdır.umarım.
                      hele aklım var bölümü çok komik...
                      [/quote]

                      hacı felsefe geniş bir yelpaze.burda kimseyi savunmuyoruz. felsefe adına yaşanmış olaylar ve hikayelere yer veriyoruz. neden bukadar rahatsızz oluyorsunuz anlamıyorum. evet bencede aklım var hikayesi komik katılıyorum size. ancak dediğim gibi burda herhangi bir ideolojinin savunulucuğunu yapmıyorum, ehlibeyt as dışında. yönetim bu başlıktan rahatsız oluoyrsa kapatsın ben de paylaşmaktan vazgeçeyim. vesselam...
                      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                      Hz.Peygamber (saa)

                      Yorum


                        Ynt: felsefik öyküler...

                        [quote author=gulistan_2 link=topic=13771.msg151572#msg151572 date=1337033011]
                        yazdiklarinizi gereksiz bularak editlemekten vazgectim
                        önce, söylediklerinizi isbat etmenizi talep ediyorum
                        ispat edemezseniz, konulari baltalamaniza müsade etmeyecegim artik
                        [/quote]

                        kardeş boşverin uğraşmayın ne yazarsa yazsın huge kardeş. felsefe de eleştiriye de yer var. bazen eleştirilmek de güzel oluyor...
                        Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                        Hz.Peygamber (saa)

                        Yorum


                          Ynt: felsefik öyküler...

                          elestiri mantikli olsa elbette faydalaniriz hep birlikte, ben de severim böyle elestiriyi
                          yani mantigima, fikrime yönelik bir elestiri, sinirlarimi asmama neden olmustur hep
                          ama bunlar elestiri degil ki, konuyu kirletmek
                          bu paylastiginiz hikayelerden ben bizzat istifade ediyorum, icerisinde cikarilacak cok ibret var, bu ibretli insani halleri kendi dinim icerisinde uygulamamin hic bir sakincasi yok

                          artik müsamaha yok, fikri bir paylasim yapacaklarsa yapsinlar, güzel olur, ama yukarida ki yoruma baktigimiz zaman....

                          neyse, paylasima devam insaAllah


                          Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                          Yorum


                            Ynt: felsefik öyküler...

                            [quote author=garib_i neyneva link=topic=13771.msg151527#msg151527 date=1337021356]
                            Takıntılar Mutluluğun Düşmanıdır


                            Varlıklı olduğu her halinden belli olan bir adam,Galata Köprüsü’nden yürüyerek geçiyormuş.Bir taraftan sağına soluna bakınırken,bir taraftan da elindeki altınla oynuyormuş.Fakat ne olduysa,altın elinden kayıverir ve yuvarlanıp denize düşer.Hikaye bu ya,o zaman deniz çok temizmiş ve altın,suyun dibinde pırıl pırıl parlıyormuş.Adamcağız çaresizlik içinde öylece bakar.Teker kırılınca yol gösteren çok olur derler.Her kafadan bir ses çıkar,çeşitli çözümler önerilir.Tam o esnada kendine en uygun öneriyi fark eder.

                            “Bunu ancak Dalgıç Ali çıkarır.Onu çağıralım.”
                            Birisi gidip bulur,getirir ama Dalgıç Ali nazlanır.Kısa bir pazarlık sonunda taraflar herkesin şaşkın bakışları arasında,iki altına anlaşırlar.Dalgıç Ali hemen işe başlar ve epey uğraştıktan sonra altını denizden çıkarmayı başarır.Altının sahibi bir eliyle emaneti alırken öbür eliyle,daha önceden hazırladığı iki altını dalgıca verir ve kimseye fırsat bırakmadan konuşmaya başlar.

                            -Biliyorum hepiniz merak içindesiniz.Sizlere göre bu yaptığım pek de akıl karı değil.Ama şunu bilmiyorsunuz,ben bu köprüden günde en az iki defa geçiyorum.Her geçişimde benim burada bir altınım kalmıştı diye kafama takamam.Bir yerine iki altın verdim,ama aklımı kurtardım.


                            [/quote]

                            Kardeş bu paylaşımını arkadaşlara okudum. Çok hak verdiler. Hatta birisi şöyle ilave etti. Eğer o bir altın oradan iki altına çıkartılmasaydı, altın sahibinin aklında takıntı olarak kalmakla yetinmeyeceği gibi, nice bir altın muhterisi insanların o altını oradan çıkarmak isterken ölümüne bile neden olabilecekti dedi. Söyleyenin Kayserili olduğunu da hatırlatmalıyım ayrıca.
                            Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                            Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                            Yorum


                              Ynt: felsefik öyküler...

                              [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=13771.msg151661#msg151661 date=1337071994]
                              Kardeş bu paylaşımını arkadaşlara okudum. Çok hak verdiler. Hatta birisi şöyle ilave etti. Eğer o bir altın oradan iki altına çıkartılmasaydı, altın sahibinin aklında takıntı olarak kalmakla yetinmeyeceği gibi, nice bir altın muhterisi insanların o altını oradan çıkarmak isterken ölümüne bile neden olabilecekti dedi. Söyleyenin Kayserili olduğunu da hatırlatmalıyım ayrıca.
                              [/quote]

                              teşekkürler yorum için
                              Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                              Hz.Peygamber (saa)

                              Yorum


                                Ynt: felsefik öyküler...

                                Bilgelik...

                                Bir zamanlar, bilgeliğiyle meşhur olan ve bildiklerini öğrencilerine de aktaran bir alim varmış.

                                Bu alim, aynı zamanda bir tacirmiş ve adamları vasıtasıyla uzak diyarlarla ticaret yaparmış.

                                Bir gün talebelerine ders verirken, bir adam yanına gelip "kötü bir haber" verir:

                                "Haber aldık ki, senin de mallarını taşıyan gemi batmış! Hiçbir mal kurtarılamamış."

                                Bilge bir an dersi keser.Etrafındaki talebeler onun dudaklarında küçük bir gülümsemenin belirdiğini fark ederler.O ise hiçbir şey olmamış gibi dersine kaldığı yerden devam eder.

                                Bir hafta kadar sonra, bilge yine talebeleriyle birlikte dersteyken, aynı adam bu defa "müjde" getirir:

                                "Gözün aydın! O gemi senin mallarını taşıyan gemi değilmiş. Senin malların sapasağlam limana ulaştı!"

                                Bilge yine bir-iki saniye durur,talebeleri onun yüzünde yine küçücük bir gülümsemenin patladığını fark ederler. Önceki gibi, yine hiçbir şey söylemeden dersine devam eder.Öğrencileri birbirine zıt iki durumda da aynı tepkiyi veren hocalarına dayanamayıp sorarlar:

                                "Geminizin battığı haberine de, batmayıp limana ulaştığı haberine de gülümsediniz, neden?"

                                Bilgenin cevabı şöyle olur:

                                "Geminin battığı, mallarımın denize döküldüğü haberini aldığımda, kalbimi yokladım. Gelip-geçici olan ve mezarın ötesinde bana arkadaşlık etmeyecek dünya malını kaybetmekten dolayı içten içe üzülüyor muyum diye kendime baktım. Kalbimde küçücük de olsa bir üzüntü görmeyince sevindim ve şükrettim.

                                "Geminin aslında batmadığı ve sağ salim geri döndüğü haberi karşısında, bu defa, dünya malını kazanmaktan dolayı seviniyor muyum diye kalbime baktım. O malı tekrar kazanmaktan dolayı sevinç ve mutluluk göremediğim için yine sevindim ve şükrettim."
                                Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
                                Hz.Peygamber (saa)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...