Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kur'an ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.):
    530

    Batı Nasıl Yorumladı:

    Hadis Projesi geçen yıl şubat ayında İngiliz basınında geniş yer buldu:“Türkiye’nin Peygamber’e yeni bir gözle bakışı sonuçlanmak üzere” (Financial Times)... “Türkiye 21. yüzyıl İslamı için çalışıyor” (Guardian)...

    “Ahlak, adalet ve kadın hakları: 21. yüzyıl İslamı’nın portresi” (The Times)... “Türkiye İslam” ı yeniden yorumluyor. Diyanet’in hazırladığı bu yeni anlayış İslam’ın modernleşmesi için devrim niteliğinde bir girişim niteliği taşıyor. “(BBC)The Times Prof. Dr. Mehmet Görmez’in şu sözlerine yer vermişti:”

    Proje, İslam’daki modernist damarın yorumlarından esinleniyor. Modern kişiler bu gerçeği karartıyor ama yeniden yorumlama İslam’ın esaslarından biridir...

    Biz İslam’ın kişi onurunu, insan haklarını, adaleti, ahlakı, kadın haklarını, başkalarına saygıyı telkin eden yanını vurgulamak istiyoruz.
    Prof. Dr. Mehmet Görmez yalanlamıştı. Batı basınında çıkan bu haberler üzerine.

    Prof. Dr. Mehmet Görmez, şu açıklamayı yapmıştı: “Çalışmamız üç ana eksende odaklanıyor. Birincisi tarih içerisinde Peygamberimiz’e atfedilen, ancak doğruluğu olmayan hadislerin ayıklanması. İkincisi yanlış olarak yorumlanan sözlerin doğru yorumlanması. Üçüncüsü ise doğru yorumlandığı halde günümüz şartlarında daha iyi anlaşılması için çaba sarf edilmesi.

    Hadislerin 21. yüzyıla uyumlu hale getirilmesi, İslam’ın teolojik temelinde değişikliğe gidilmesi gibi asılsız ve mesnetsiz iddiaların öne çıkarılması teessürle karşılanmıştır. Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kur'an ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.):
      531

      Diyanet Başkan Yardımcısı İlahiyat Profesörü

      Sayın Mehmet Görmez'in Açıklama Yazısıdır:


      Savunma hakkı kutsaldır. Diyanet Başkan Yardımcısı Sayın Görmez'den gelen yazıyı aynen yayınlıyorum. Laik ve Kemalist derin düzenin, genel müdürlük seviyesinde resmî bir kurumu olan Başkanlığın son yıllardaki faaliyetleri hakkında araştırma yapmak ve görüş beyan etmek, her Müslümanın hakkıdır. İleride bu konuda insaf ve itidal dairesi içinde, çok açık ve seçik sorular yönelteceğim.

      Sayın Başkanlık'tan ilk olarak, "Konulu Hadis Projesinde" yer alan yüze yakın kişinin isim ve sıfatlarını bildirmek lütfunda bulunmasını istirham ediyorum. Selam ve hürmetlerimle. (Mehmet Şevket EYGİ) Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kur'an ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.):
        532

        Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 1

        Önce selam eder hayırlı işlerde Cenab-ı Hak'tan muvaffakiyetler dilerim.

        Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu tarafından 2006 yılında başlatılan ve Hadis alanında ihtisas sahibi ilim adamları tarafından yürütülen "Konulu Hadis Projesi" çalışması hakkında çeşitli tarihlerde köşenizde yayınlanan yazılar üzerine kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki hususların köşenizde yayımlanmasını istirham ediyorum.

        1. Ülkemizde Hadis ilminde ihtisas sahibi yüze yakın ilim adamıyla başlatılan Konulu Hadis Projesinin; hayatın her alanıyla ilgili muhtelif konulardaki Hadislerden hareketle Rasûl-i Ekrem'in insanlığa miras olarak bıraktığı evrensel mesajlarını sade, yalın bir dille terceme ve şerh etmekten başka bir gayesi yoktur.

        Bununla birlikte yerli ve yabancı basında söz konusu projeyi çarpıtan bir takım yayın ve haberler yer almış, Başkanlığımız anında Türkçe, Arapça ve İngilizce olmak üzere üç ayrı dilde bu haberleri tekzip etmiştir.

        Ayrıca Diyanet İşleri Başkanı, Başkan Yardımcıları ve Proje Üst Kurul Üyeleri çeşitli televizyon programlarında bu haberlerin asılsız, mesnetsiz, hayal mahsulü olduğunu kamuoyuna defalarca ilan etmişlerdir.

        2. Medyadaki bu haberler kesin bir dille tekzip edildiği halde son bir yılda on bir farklı köşe yazınızda Konulu Hadis Projesine dair sistematik bir şekilde yazdığınız yazılar hiçbir doğru bilgiye ve belgeye dayanmamaktadır. 19.07.2006 tarihindeki köşe yazınızda "Hadis ayıklama işinin dışarıdan başkanlığın üzerine tahmil edildiğini (yüklendiğini)" ifade etmeniz hiçbir gerçekliği olmayan ağır bir itham ve iftiradan ibarettir.

        Diyanet İşleri Başkanlığının genelde Din-i Mübin-i İslâm konusunda, özelde ise Rasûl-i Ekrem'in insanlığa bıraktığı en büyük miras olan ve her biri bir hikmet hazinesi olan Hadis mirasını olduğundan farklı sunma yönünde "baskılara, müdahalelere, tepeden inme direktiflere muhatap olması" tahayyül bile edilemez.

        İddialarınızın aksine, Konulu Hadis Projesine, samimi birkaç hadis hocasının öncülüğünde Hadis ve Sünnetin günümüz okurlarına doğru bir şekilde anlatılması gayreti ile başlanmıştır.

        Bırakınız ayıklamayı, aynı zamanda zengin bir hadis bilgi bankası olan Projenin veri tabanına Müslümanlarca muteber görülen 19 temel Hadis kitabında yer alan toplam 203.000'den fazla Hadis girilmiş ve yorumlanırken rivayetlerin bütünlüğü esas alınmıştır. Yazan. imam Dikmen


        Yorum


          Ynt: Kur'an ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.):
          533

          Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 2

          3. 01.04.2009 tarihli yazınızda "Üstelik bu ayıklama işinde bir Cizvit papazını danışman olarak kullanmaktadırlar, bilmiyor değiliz." 03.05.2009 tarihli köşe yazınızda ise "Onlardan bazısı sahih hadisleri ayıklamak konusunda Katolik bir Cizvit papazıyla işbirliği yapmaktadır."

          İfadeniz bu itham ve iftiralara çok daha çirkin bir boyut katmıştır. Kurulduğu günden bugüne ülkemizin dinî ve manevî hayatına ışık tutan binlerce hocaefendi, müftü ve âlimi bünyesinde bulunduran Diyanet İşleri Başkanlığının, altı kişiden oluşan ve her biri kendi alanında yetkin insanlardan teşekkül eden Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulunun, Türkiye'deki yüze yakın ilim adamının bir Cizvit papazın danışmanlığında uluslararası siyasetin emri ve direktifiyle Rasûl-i Ekrem'in İslâm ümmetine bıraktığı Hadis-i Şeriflerini ayıklamaya çalıştığını iddia etmeyi, yarım asırdır bu konularda yazı yazan, yayın yapan, Ömer Nasuhi Bilmen gibi bir Diyanet İşleri Başkanına özel kalemlik yapan sizin gibi bir kaleme yakıştıramadığımızı ifade etmek istiyorum.

          Mezkur göreviniz ve gazetecilik mesleğiniz bir tarafa, Kur'an'a iman etmiş bir birey olarak Yüce Allah'ın şu iki ayetini bir kez daha hatırlamanızı istirham ediyorum.

          "Ey inananlar! Eğer fasık biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz!" (Hucurat, 49/6)


          "Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur." (İsra, 17/36)
          Bu noktada biz, bırakın fasık birini, yalan yanlış haberlerden başka sermayesi olmayan kimselerin yayınladığı maksatlı yayınlara itimat etmenize mi hayıflanalım yoksa ömürlerini Rasûl-i Ekrem'in sünnet ve siretini anlamaya, anlatmaya adamış din kardeşlerinizi bir Cizvit papaza şakirt görebilmenize mi hayret edelim?!

          Bırakın böyle bir şeyin gerçek olabileceğine kani olmayı, tasavvuru bile akıllara ziyandır. Böyle bir şeyi bildiğini iddia eden kişi kaleminin haysiyetini kurtarmak adına beyyine ile mükelleftir. Yazan. imam Dikmen


          Yorum


            Ynt: Kur'an ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.):
            534

            Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 3

            4. 23.03.2009 tarihli köşe yazınızda "Diyanet 80 uzman ile Hadisleri ayıklıyormuş, Diyanet bir devrim yapıyormuş. Müslümanlar! Siz kaçıncı uykudasınız. Maşallah siz yatakta uyuyorsunuz, ayakta uyuyorsunuz, yürürken, konuşurken hep uyuyorsunuz.

            Karada uyuyorsunuz, denizde uyuyorsunuz lakin onlar uyumuyor, gece gündüz çalışarak hadisleri ayıklıyor" ifadelerinizle tepeden bakan, tahfif edici bir üslupla hayal mahsulü itham ve iftiralarla, samimi Müslümanları Diyanet İşleri Başkanlığına karşı tahrik ediyorsunuz.

            Ne Diyanet, ne de İlahiyat camiasında Allah'a ve ahiret gününe inanan hiç kimsenin böyle bir şeye tevessül etmesi düşünülemez. Dolayısıyla gerek hadislerin ayıklanması, gerekse devrim iddiası ecnebilerin asparagas haberlerine dayalı bir evhamdan ibarettir.

            Hadis usûlüne göre fasık ve bidatçinin dahi haberine itibar edilmemesi esas iken, nasıl oluyor da sözde hadis savunuculuğuna kalkışıp Ehl-i Sünnet müdafi kesilen köşe yazarımız menşei gayri Müslimler olan haberlere inanıp, üzerine hüküm bina ediyor.

            5. 06.03.2009 tarihli köşe yazınızda, Diyanette yerli oryantalistler başlığı altında "Fransızların Eminence Grise diye bir tabirleri vardır. Şahsı ön plana çıkmayan ismi fazla bilinmeyen lakin işleri perde arkasından yürüten çekip çeviren başdanışmanlık yapan etkili isim manasındadır.

            Bizim Diyanet İşleri Başkanlığında böyle bir zât vardır. Bazı özelliklerini sayayım. Çok güçlü bir devlet adamı tarafından oraya yerleştirilmiştir. Ankara ekolüne mensup olduğu söyleniyor, yani Fazlurrahmancı. Takiyye yapıyor yani inanç ve meşrebini gizliyor." diyorsunuz.

            Başkalarının ağzıyla naklettiğiniz tamamen gıybet, dedikodu, nemime ve koğuculuk eseri olan bu ifadeler, zihninizdeki bu kurgularınız, sadece Sevgili Peygamberimizin şu hadisini hatırlatma vesilesi olmaktan başka hiçbir anlam taşımıyor: "Kişiye yalan olarak her işittiğini söylemesi yeter!" (Müslim, Mukaddime, 3). Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kur'an ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.):
              535

              Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 4

              6. Yine 06.03.2009 tarihli köşe yazınızda "Son yıllarda Diyanet'te geleneksel icazetli Sünnî din âlimlerinin sayısı ve tesiri azaldı. Bunların yerlerini yerli oryantalistler, akademisyenler, açık fikirli profesörler aldı." diyorsunuz.

              Sadece Diyanet'te değil, icazet dağıtan medreseler dönemi sona erdiği için Diyanet'te de geleneksel icazetli din alimlerinin azaldığı, yerlerini 5-6 akademisyenin ve açık fikirli profesörlerin aldığı doğrudur.

              Ancak her biri klasik oryantalizmin Din-i Mübin-i İslâm'a yönelttiği itham ve iftiralara cevap vermek için büyük emekler sarf eden bu hocalarımızı yerli oryantalistler diye tavsif etmeniz adalet, insaf kurallarıyla bağdaşmamaktadır.

              7. Yine 06.03.2009 tarihli yazınızda "Maalesef Diyanet'te acayip gelişmeler olmaktadır. Bu gidişin sonu çok kötü olur. İslâm dinini bozmaya çalışanlar ve onların fesatlarına engel olmayanlar bir tokat yiyebilir.

              Bendeniz bu yazıyı kaleme alarak çok naçizane de olsa bir nebzecik emri maruf ve nehyi münker vazifesini yapmaya çalıştım." diyorsunuz. İslâm dinini bozmaya çalışanları ve onların fesatlarına engel olmayanları ikaz etmek hassas her mü'minin görevidir.

              Ancak hiçbir aslı astarı olmayan, en çok üzerinde durduğumuz Ehli Sünnetin bilgi ahlâkı ile ilgili belirlediği asgari prensiplere riayet etmeden tamamen gıybet, dedikodu, nemime, koğuculuk, desiseye dayanan itham ve iftiraları emri bil ma'ruf ve nehyi münker vazifesi olarak ilan etmenin dini bütün bir mü'mine hele hele Ehl-i Sünnetin ismet-i harimini müdafaa cihetinde olduğunu alenen ilan eden birine yakışmadığını ifade etmek isterim.

              8. Başta Diyanet İşleri Başkanlığı camiası ve Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Üyeleri olmak üzere, Konulu Hadis Projesinde yer alan yüze yakın ilim adamı adına yanlışlar düzeltilip helallik dilenmedikçe; hem ilahi adaletin tecelli edeceği günde haklarımızın baki kalması, hem de mer-i mevzuatın öngördüğü hukukî haklarımızın baki kalması şartı ile bu hususların kendi köşenizde kamuoyuna duyurulmasını istirham ederim. Yazan. imam Dikmen


              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.):
                536

                Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 5

                Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu

                Hadis Projesi Üst Kurulu adına Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ

                Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı:


                Ne tessadüftir ki, Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın Hz. Muhammed (s.a.v.)’ın hadisleri yasaklama araştırmaları çalışmalarında böyle bir makalenin elimize ulaşması oldu.

                İnanın ki, bu mesele hakkında isteseydi böyle bir tessadüfa rastlama konulu bir aşamaya gelemezdik. Yukarda aktarıldığı gibi Hz. Muhammed (s.a.v.)’in kendi sağlığında hem Kur’an’ı yazmaları ile ilgili çalışmaların yapıldığını ve hemde kendi hadislerinin yazılması konusunda ashaba birzat emirler vererek hadislerin kitaplar halinde kaleme almalarının emrini veriyor.

                Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarının temel araştırma serüveninin için de islam devletinin temel yapısını yıkıp ihtilal darbe girişimiyle yapıldığını ve İslam uğruna hiçbir mazumiyet ve görev almamış ve İslam devletinin kurulmasında hiç mi?

                Hiç bir emeği girmemiş kişilerin İslam devletine darbe yaparak ellerine geçirmelerine neden olan şahıs veya şahısların düşünceler doğrultusunda ilk etapta Hz. Peygamber (s.a.v.) pak ve masum kızı Hz. Fatımat’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) katlederek daha sonraki aşamalarda bir ilkeye parmak basarak ilk etapta Kur’an’da Kuranın isimin olduğu halde Kur’an’ın isminin değiştirilme grişiminde bulumam Ebu Bekr bunu başaramayında Ömer bin Hattab tarafında Hz. Peygamber (s.a.v.)’ın hadislerinin yazılmamasının emrini vererek Peygamber (s.a.v.)’ın hadislerini yok etme çalışmalarına başlıyarak Peygamber (s.a.v.)’in hadisleri yerine uyduruk hadisleri naklederek İslam dünyasında yepyeni bir devir başlatmasına neden olmuştur.

                Tabi ki, bizim Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak şu an yukarda nazedilen makaleye cevap olarak kesin bir dille cevap vermeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

                Çünkü Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak şu ana kadar çalışmalarımızda 2 milyondan fazla kaynak ve belge göstermesiyle cevaplamış oluyoruz. Ama bunda sonra ki çalışmalarımızda Kerbela kıyamı devrim niteliğindeki Hz. Zeynep (a.s.) İslam felsefi ve sentezisinin için de devrimciliğin önderliğinde kadının başarılı rolunun ve kadın değerinin ne gibi bir çağrıyla başardığının simgelerini vermeye çalışacağız.

                Yukarda da anlatıldığı gibi Ehl-i Sünnet ulemaları ve Ehl-i Sünnet alimlerin İslam’da kadının değerinin yok olduğunun yersiz olduğu kanıtını vermeye gayret edeceğiz. Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.):
                  537

                  Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 6

                  Burda belirtememde büyük yararların olduğu yukarda ve makalenin başlığında kullanılan terim yani nasıl olsa mahşer’de görüşürüz deyiminin Ehl-i Sünnet ulemaları tarafından anlaşılmadığının ispatlarınınn olduğ gibi yine tekrar sayın Mehmet Şevket Eygi beyin kullandı yeni bir terimin emri bil ma'ruf ve nehyi münker gerçekten ne anlama geldiğini çözemediklerini sergilenmiş oluyorlar.

                  Bir taraftan bu gibi anlamlı sözlerin kullanmasında kendilerini müslümanların için salyangoz satma cüretlerinde bulunmaları diğer taraftan Hz. Peygamber (s.a.v.) babasının anası dediği biricik kızı Hz. Fatımat’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) diğer taraftan da İmam Ali (a.s.) Hayber savaşında kullandığı bir hadisin anlamını anlamadan İmam Ali (a.s.) katlediyorlar.

                  Bununla yetinmiyerek İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin (a.s.)’ın cennet gençlerinin efendileridir demelerine nazaren kanlı kerbela’da Peygamber (s.a.v.) evlatlarının kaltedilme planlarını çiziyorlar.

                  Acaba sizce cennet bunun neresinde, ve siz neye güvenerek mahşer’de buluşuruz diye bilmekle birbirinizi tehdit varih bir şekilde itham ediyorsununuz.

                  Burda kastedilen bir elmasın her kesitinde ayrı bir rengin ışıltısı parlar. İsmi tarihlere kazınmış bir kutlu ve özgür sembolunun misalı kadının ruh portresinde de aynı pırıltılar görünür.

                  Böyle bir bakışla anlayıp kavramak kolay olmaması gerekir…

                  Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) ait bir “Ruh portresi” çizmek için yola çıksak, bile siz Ehl-i Sünnet alimlerinin anlayamayacağı ve hatta belki de en öne çıkan renk, ona, bizzat Peygamber babasının yaptığı vasıflandırma olurdu:

                  “Ümmü Ebiha - Türkçesiyle - Babasının annesi...” Sayın Mehmet Şevket Eygi bey yukarda kullandığınız kelimenin anlamını kavramamanızın temel sebebi işte burdan kaynaklanmaktadır ki:

                  Anne ki, Allah Rasulü için derin bir hasrettir.

                  Anneliği en küçük kızına libas olarak giydirir, onunla teselli bulur. Dünya kadınların ve kız çocukların insafsız babaları tarafında diri diri toprağa gömüldüğü bir devirde armağan olarak kevser suyu hazinasıyle bir bahğış:

                  Demek bu küçük kızda bir annelik kumaşı var. Hatta Peygamber (s.a.v.)’e anne olabiecek bir kumaş var. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.):
                    538

                    Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 7

                    Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) ile ilgili olarak okuduğum metinlerde, Hz Rasulullah (s.a.v) Efendimizin, o geldiğinde ayağa kalktığına, yer gösterdiğine, hatta elini öptüğüne dair bilgilere rastladım.

                    Ne kadar çarpıcı değil mi? sizce ve sizin insansız düşüncenizce kadının İslam’da değerinin olmadığı yalanlarını uyduran makam ve mertebe sahliyeti bulunanlar karşı bir tokat gibi…

                    “Gönlümün sevinci” diyor Sevgililer Sevgilisi O’nun için...

                    “Benim nezdimde en aziz olan...” diyor...

                    “Tahire” O’nun bir sıfatı... Pirü pak demek. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadislerinde Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) insan cinsinden değil o peri cinsinden masum ve temiz…

                    “Zehra” bir başka sıfatı... Gök yüzünde her sabahın şafağında parlayan zühre yıldızı… Gönüllerde çiçekler açtıran bir sima...

                    Henüz 17- 18 yaşında iken dünya’da ömrünü tamamlamış olduğunu okuduğumda şaşırdım. Yani “Babasının annesi” diye anılmak için o kadar genç... Ama belki de böylesine genç bir yaşta “Peygamber’in anneliği” sıfatıyla şereflenmek en çarpıcı olanı...

                    Oysa içimde O’nun için çok daha ileri yaşlarda bir simanın olgunluğu yer ettiği halde kaburga kemiklerinin kırıldığı vahşeti deyimi…

                    Nasıl olmuş da böyle olmuş? Ya da nasıl olur da böyle olur insan?

                    Herhâlde Peygamber mutfağının hamurunda gaybi bir ilmi ledun terbiyesi şemşiyesinin altında pişe pişe...

                    Vahiyle, sevgiyle ve çileyle...

                    Üzerine deve işkembesi atılan bir “Peygamber Baba”yı göre göre... Onu teselli ede ede... Onun savunamasını üstlenmek için karşı koyarcasına canını verir Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) Panayırlarda “La ilâhe illallah deyin kurtulun” çağrıları ile dolaşan ve arkasından amcasının

                    “Buna inanmayın, bu aklını kaçırdı.” diye Ebu Leheb zalimliği taşlar savurduğu bir “Kutlu Baba”nın üzerindeki tozları minik elleriyle sile sile... Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.):
                      539

                      Sayın Mehmet Şevket EYGİ:
                      8

                      Acaba niçin “Anam” demesi gerekiyordu Hazret-i Peygamber (s.a.v.), kızı Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.)’a

                      Sır, bu sorunun cevabın idi içinde ilahi aşkla tutuşan sevgi şarabı…

                      Ana’da ne bulunur? Kız’da bulmamak kolay değildi ama!...

                      Yoksa bu sadece evlat sevgisi mi? Yoksa asıl olan Şefkat, sevgi elbet... Yürek genişliği.. Cefaya tahammül. Sabır elbet. Büyüklük... İnfak, vericilik elbet.

                      Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) Ruh’u portresinde yatan maakam-ı Mahmud makamı bütün bunlar olmalı...

                      Evet o sadece bir kız evladı tarafından Peygamber (s.a.v)’e bile bunları veriyor olmalısınız ki, siz O’nun tarafından “Babasının annesi” diye eşi bulunmaz bir ödüle layık kılınmalısınız. Halbu ki O’nun soyu ekter diyenlere karşı O büyük geleceğin armağanı ve Özgürlük şalelesinin sembolu…

                      Hazret-i Peygamber beka âlemine göçtüğünde o, “Üzerimize öyle bir acı çöktü ki, gündüzün üzerine çökse gece olurdu.” diyecek O.

                      Ve muazzez babasının ardından belki de en fazla 75 gün sonra beka yolculuğuna çıkacak. Ve Ehl-i Beyt’in ilk şehidi olma umvanına kavuşacaktı…

                      Bunlar, öyle ulvî alışverişler ki, anlamak bile bir lütfu gerektirir. emri bil ma'ruf ve nehyi münker bunları anlamak ve kavramak her insanoğluna nasip olmayan İnsan-i Kamil olma mertebesi…

                      Evet içimdeki Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) portresine bakıyorum, Hazret-i İmam Ali (a.s.) ile evliliği, onun bu “Ana” özelliğini gölgelemiyor. Aksine sanki “Ana”lığı sevgisi büyümüş ve hazineler de, daha derin izler bırakmış gibidir tarihte... Sanki bir müceveher’den daha değerli aşkı içinde…

                      Müslümanların evlenme törenlerinde “İmam Ali (s.a.v.) Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) izdivacı”, bu bir mutluluk simgesi olarak anılır. Evet, müstesna bir saadeti paylaşır bu iki Ehl- i Beyt sütunu...

                      Ama bu evlilikten daha çok “ana”lara has bir “vekar” yansımıştır bizlere... Yazan. imam Dikmen


                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.):
                        540

                        Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 9

                        Belki bizler de Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) anamızın diyerek, Ehl-i Beyt’e sokulma ihtiyacı hissettiğimizdendir bu. Belki de daha çok, Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.)’nın hiçbir şeyle gölgelenemez “vekar” ındandır.

                        Hazret-i Peygamber (s.a.v), evlilik hazırlıkları yapılırken çağırır kızını, dizinin dibine oturtur ve şöyle bir nasihat edercesine:
                        Nefsini pak eyle. Lisanınla Rabbini zikreyle.

                        Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) “Ne ile pak edeyim nefsimi?” diye sordu. “Su ile pak et.” dedi Allah Rasulü (s.a.) ve sonra devam etti:

                        Sana erkeğin baktığı zaman ferahlansın. Gözlerini de sürmele. Zira sürme kadınların ziynetidir.

                        Ey babasının annesi Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) ehlin sana baktığı zaman gözlerini yummayasın. Böyle yaparsan erkeğin sana muhabbeti fazla olur. Erkeğin başka yere baktığında da sen onun yüzüne bak. Zira böyle yaparsan bir aylık oruç sevabı yazılır.

                        Ey Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.) erkeğine iltifatta bulun. Böyle yap ki başkasına muhabbet duymasın. Umarım ki Türkiye Diyanet işler Vakfı başkanlıklarının yukarda yazmış oldukları kadın hakkındaki düşüncelerinin İslam Peygamber (s.a.v.)’in sözleri ile uyuşmadığının farkına varmışlardır.

                        Ey Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), erkeğinin ayıbını başkasına açma. Allah-u Teala sana gazap eder. Sonra melekler, sonra peygamberler, sonra erkeğin sana gazap eder.

                        Bu, bir babanın gelin edeceği kızına yönelttiği “sevgi infakı terbiye” tavsiyesidir.

                        Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.),da, Hazret-i İmam Ali (a.s.) ile izdivacında hep bu infakın coşkusu içinde olmuştur.

                        “Yoğun bir koşuşturmanın ardından eve gelip Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), baktığımda bütün gam ve üzüntülerim kalbimden yok olup gidiyordu.” diyor Hazret-i İmam Ali (a.s.)... İşte bu. Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.),

                        Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), insan-I kamil mertebesinin ruh portresinde bir hadise daha var, “ana”lığın “cefa” rengini sergileyen... Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.):
                          541

                          Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 10

                          Hazret-i İmam Ali (a.s.) anlatıyor:

                          Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), evime o kadar su taşıdı ki, kırba bedeninde iz bıraktı; o kadar el değirmeniyle buğday öğüttü ki, elleri nasır bağladı; o kadar temizlik yaptı, evi süpürdü ki, elbiseleri bozardı, o kadar kazanın altında ateş yaktı ki, elbiseleri kararmaya başladı.

                          Bu yüzden Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.)’ı “Peygamber’in huzuruna gidip durumunu beyan edecek olursan ev işlerinde sana yardımda bulunacak bir hizmetçi verir.” dedim.

                          Bunun üzerine Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), Resulullah’ın huzuruna gitti; Rasulullah’ın bir grup sahabeyle sohbet ettiğini görünce ihtiyacını izhar etmekten utanıp bir şey söylemeden geri döndü. Resulullah (s.a.v) Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.)’nın bir ihtiyaçtan dolayı geldiğini anlamıştı. O günün sabahı evimize teşrif buyurdu, sonra sordu:

                          ’’Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), dün gece ne maksatla bizim eve geldin?” Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), ihtiyacını arz etmekten utandı.

                          Bu sırada ben şöyle dedim: “Ya Resulallah (s.a.v.)’! Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), o kadar su taşımış ki, kırbanın başı göğsünde iz bırakmış, o kadar el değirmeni çevirmiş ki, elleri nasır bağlamış...

                          Ben bu durumu görünce ona; Eğer babanın yanına gidip bir hizmetçi istemiş olursan, seni bu durumdan kurtarır, dedim.”

                          Bunun üzerine, Hz. Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdular:

                          Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.)’a sana hizmetçiden daha hayırlı olan bir şeyi öğreteyim mi? Her gün otuz üç defa “Subhanallah”, otuz üç defa “el-Hamdu lillah” ve otuz dört defa da “Allah-u ekber” zikrini söyle; bu zikir yüz defadan fazla değildir; fakat bunun amel defterinde bin sevabı vardır. Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), eğer bunu her gün sabahleyin söylersen, Allah dünya ve ahiret işlerinde sana kifayet eder.

                          Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), buna karşılık üç defa: “Allah ve Resulü (s.a.v.)’nden razı oldum.” diyerek hoşnutluğunu bildirdi.

                          İşte Peygamber (s.a.v.), işte “ana kıvamında” kızın değeri ve onun kendisin sevgisi karşılığında sevgili kelimeleri... Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.):
                            542

                            Sayın Mehmet Şevket EYGİ:
                            11

                            Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), insan-i kamil konumuda ki, “ruh portresi” için son bir notu muhterem evladı Hazret-i İmam Hasan’ın (a.s..)’ın sözlerinden alamaya gayret edelim:

                            Cuma gecesi annem Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), mihrapta durup ibadete koyulmuştu, şafak atıncaya kadar hep rüku ve secde hâlindeydi; mümin erkek ve kadınların ismini zikrederek onlar için dualar edip, kendisi için Allah’tan bir şey istemediğini gördüm. Bunun üzerine anneme; “Ey anne! Neden diğerlerine dua ettiğin gibi kendin için de dua etmiyorsun?’ dedim. Buyurdular ki:

                            “Evladım! Önce komşu, sonra insanın kendisi.”

                            Konu-komşuyu, evladı, ümmeti tek tek zikredip kendini unutmak ancak anaların has olan bir davranıştır ki bu sadece ve sadece Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.)’ın dualarında yani Peygamber (s.a.v.)’ın dedi ve naklettiği gibi ’’babasının annesi.’’

                            İnşallah bizler de Ehl-i Beyt İmamlarının masumiyet dualarına ve Hazret-i Fatıma’ut Zehra Semavat-ı vel’arz (a.s.), her hanki dualarına Allah’ın lanetini Peygamber (s.a.v.) ve O’nun pâk ve masum itreti Ehl-i Beyt’ine zülum yapan düşmanlarına ve Allah’ın selamı ve sonsuz rahmeti de Peygamber (s.a.v.) ve onun Ehl-i Beyt’ine ve evlatlarına ve onlara dostluk muhabetini besleyen ashabı ve ashabının dostlarına olsun.

                            “Ümmü Ebiha - Türkçesiyle - Babasının annesi...”

                            Evet değerli imanlı mümin kardeşlerim eğer bir toplum kendi geçmiş zaman birinden habersiz ise onun gelecek zamanın biriminden de haber olmiyacaktır.

                            Eğer bir araştırmacı ehl-i veya büyük bir mevkiyi temsil etmiş kişi veya kişiler gerçekleri örtbaş etmek isterseler sizler onları ne kadar gerçek belge ve kaynakları sunarsınız asla onları ikna edemezsiniz.

                            Çünkü onların kendi çıkar menfaatları açılarında, onlar için batı- hak olmuş! Hak ise onlar için devamlı olarak batıl olmuştur.
                            İyice bir düşünün, sizin soyunuz dedeleriniz, babalarınız, evlatlarınız sizler için çok değerli ve kıymetlidir.

                            Biri veya birileri onlara herhangi bir açıdan kötülük ederse sizin için çok büyük acılar teşkil eder, ve sizler onlara olan bu kötü ve katliamlarının intikamlarını almaya çalışısınız.

                            Ve hatta gelecek zamanlar biriminde onların intikamlarını almak için intikam duygularınızı ölçemezsiniz. Ama burda kast edilenleri sizler anlamışsınız inşallah... Yazan. imam Dikmen


                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.):
                              543

                              Sayın Mehmet Şevket EYGİ: 12

                              Bizim için de sizler gibi aynıdır. Allah’u Teala, Dedemizi, Enbiya, Evliya, Resul, Nebi, ve ayreten Alemlere Rahmet olarak görevlendirdi. Siz yalın ayaklılar mazlumlar alt tabakada yoksul işkencelerle yaşayanları özgürlüğüne kavuşturmak için özel vahy vasıtasıyla görevlendir.

                              Sizler karanlıklardan aydınlığı bağımsızlıktan, özgürlüğe, egemensizlikten egemenliğe çıkardı. Sizleri her açıdan insan bilinci ve mertebesine kavuşturdu. Ama sizler ne yaptınız bize!...

                              Hiç düşündünüz mü? Veya bırazcık vızdanlı iseniz, bize karşı bize neler ettiniz?... Yarın ceddlerimizin karşısında ne gibi bir ifadeyle kendi katliamlarınızı savunacaksınız. Kurtuluş yolunuz ne olabilir acaba?

                              İyi bir düşünün yarın mahşer’de diri diri gömülen kıza sorulunca, senin suçun neydi. Kız çocuğu olduğun için baban Ömer b. Hatta seni diri diri gömdü.

                              Bir daha düşün kendi kendine bir vicdan azabıyla ey müslüman: Ebu Bekr sorulunca seni kim İslam devletinin başına getirdi. Nerde yazıyordu Peygamberlerden miras kalmaz.

                              Sen ey Ebu Bekr neden benim kızın Hz. Fatımat’ut Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.) bıraktığım Fedek hurmalığı hangi hakla ondan aldım. Evet hangi emre göre Peygamber (s.a.v.)’in evini basmak için Ömerle birlikte Peygamber’in (s.a.v.)’in evini ateşe verdim.

                              Hamile kızım Hz. Fatımat’ut Zehra Semavat-ı Vel Arz (a.s.)’ın kaburga kemiğini parçaladın. Evet ey Ömer b. Hattab sen neye dayanarak benim hadislerimi yasakladın yerine başa başka yalancı ve uyduruk hadisleri yazarak Ehl-i Beyt’imi yani (İtretim)’i katlettin. Bunlar sadece bir kaçı sizlerin mahşerdeki hesaplarının sorulması gereken suçunuz.

                              Evet hiç bir İslam-ı savaşlarda görev almadın hatta bütün savaş alanlarından firar ettiğin halde neden kendini adaletli ve kahraman gösterdin. Evet bunlar saydıklarımızın sadece deve’de bir kıl, sana sormak gerken sayısız soru ve suval....

                              Ey Ehl-i Sünnet yazarları, bozarları Ulema mertebesinde kendine mevkiler hazırlayan müçteidler sizlere sorulunca neden hakksızın yanında yer aldınız.

                              Evet verin bakalım bu katliamların sorunluluklarının savunmalarını, yaşadığınız zaman biriminde sayısız katliamlarada imzalar atınız. Bir bakın yukarda saydıklarımızın dışında kanlı Kerbela olayları onları katleden katillere soruyorum? İmam Ali (a.s.)’ın evlatları Alevileri o masum insanların katlediliş şekilleri.

                              Hadi sehabı yok hem de sayısızca günümüz de Karahman Maraşlar, Çorum’lar Sıvas’lar ve hatta Gazi olayları bu insanları neden öldürdunuz, Peygamber (s.a.v.)’in evlatları oldukları için mi? onları katlettiniz.

                              Yoksa sizlere yani zalimlere herhangi bir düşmanlıkları mı? vardır da, Onları sorgusuz sualsız sayısızca katliamlarla katlettiniz?...

                              Verin bakalım mahşer’de cevabını... Yazan. imam Dikmen


                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.):
                                544

                                Ehl-i Sünnet Alimlerine ve Ulemalarına Cevap

                                Hz. Resulullah (s.s.v.)’den Sonra Ümmet'in

                                İlmi Başında ki Merciler Konumu:
                                1

                                Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak çalışmalarımızın basında da Hz. Muhammed (s.a.v.)’in vefatlarından önce ki, konuşmalarında bir zat Tathir Ayet ilkeleri, açılarından Hz. Resulullah (s.a.v.) Ümmü Seleme annemizin evindeyken nazil olan ayet ilkesinin açıklamlarına değinmiş ve bu mesele hakkında bir zat Allah’u Teala’nın vasıfları ile Hz. Resulullah (s.a.v.) Hz. Fatıma (a.s.), İmam Hasan (a.s.) ve İmam Hüseyin (a.s.)’ları yanına çağırdı.

                                Hz. İmam Ali (a.s)’de arkasında olduğu halde üzerlerine bir aba örttü ve şöyle dedi: "Allah'ım, bunlar benim (itret’in) Ehli Beytim’dir; her türlü pisliği onlardan gider ve onları tertemiz kıl." O sırada Ümmü Seleme; "Ya Resulullah, ben de onlarla birlikte miyim?" diye sorduklarında; "Sen yerinde kal, sen de iyilerdensin" diye buyurdular.

                                Bu mesele ve konular hakkında İslam devletinin başında söz sahibi olabilecek kişilerin bir zat kendi ağızları ile söyle açıklamışlardır ki, tüm Ehl-i Sünnet kaynak kitaplarında mevcudiyetini korumaktadır.

                                Hz. Resuli Ekrem (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem), velayet makamına sahip olup siyasi ve sosyal alanda müslümanlara rehberliğinin yanı sıra, onların hükümette akidevi, fıkhi ve ahlaki ihtiyaçlarını gideren ilmi ve kültürel merciliğe de sahiptiler.

                                Müslümanlar ihtiyaç duyulan tüm ilmi meselelerde Hz. Peygamber'e (s.a.v)’e başvurup cevaplarını alırlardı. Bu cevapların bir kısmı vahiy yoluyla gelen Kur'an ayet ilkeleri şeklinde müslümanlara iletilir; bir kısmı da yine vahiy yoluyla hadisler şeklinde müslümanlara tebliğ edilirdi. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor ki:

                                "O, kendi arzularına göre konuşmaz. O’nun (konuştukları), ancak vahyolunmakta olan bir vahiydir. Ona (bu Kur'an'ı) üstün bir güç sahibi yani (Cebrail) öğretmiştir." (Necm Suresi ayet ilkesi. 35.)

                                Evet bir kendileri yani Hz. Peygamber (s.a.v), ilme ihtiyacın devamlı olduğunu, vefatından sonra da müslümanların güvenilir bir ilmi merciye ihtiyaç duyacaklarını bildiği için kendi (itreti olan ve Allah’u Teala’nın belirletmiş vasıflarlada kayd edilen) Ehli Beyt'ini, Kur'an'la birlikte müslümanların ilmi ihtiyaçlarına cevap verecek, güvenilir ve zengin bir ilim mercii olarak tanıttı.

                                Bu konudaki hadisler sünni ve şii kaynaklarda mevcuttur. "Sekaleyn Hadisi" bunlardan sadece biridir. (Bu konu hakkında Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmalarımızın Sekaleyn hadis makalesine müracaat edebilirsiniz.) Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...